Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Alegori  (Okunma sayısı 5904 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 02, 2011, 02:06:07 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Masonik sözlükte alegori şöyle tanımlanıyor: Bir düşünce, bir kavram, bir olgu ya da öğütlemeyi doğrudan ve açıkça anlatmayarak, dolaylı ve bambaşka sözlerle aktarıp, aslında ne anlatıldığının akıl yürüterek ve sezme yoluyla anlaşılmasını ve kavranmasını sağlama yöntemi.

Bu tanımın masonik sözlükte verilmiş olması bir şey değiştirmez ve bu tanımı masonluğa özgü kılmaz. Bu bir genel tanımdır. Her yerde geçerlidir. Alegoriler Masonlukta öğretinin verilişi bakımından çok önemlidir ama salt Masonluğa özgü değildir. Masonluktan başka ezoterik kurumlarca da kullanılmış ve kullanılmaktadır ama salt ezoterizme özgü olduğu da söylenemez. Ancak alegorilerin genel olarak ezoterizmde kullanılmış olması, çok önemli ve değerli bir öğreti öğesi olduklarını gösterir.

Ezoterik kurumlarda, dolayısıyla Masonlukta öğretinin duyumsatma ya da sezdirme yöntemiyle verilmesinde kullanılmakta olan iki öğe daha vardır. Bunlardan biri öz deyişler diğeri ise simgelerdir. Alegori konu olarak anıldığında, genellikle anlatılanın bir kısa öykü biçiminde olduğu görülür. Bu öykünün kapsamında ise doğrudan söylemler olduğu gibi bolce simgeler ve yer yer öz deyişler de vardır. Ancak öz deyiş ve simgeler alegoriler ile bağlantılı olmaksızın da kullanılır elbet.

Bunu böyle dedim diye Masonluktaki öğretinin bütününün simgeler, öz deyişler ve alegorilerden oluştuğu sanılmasın. Doğrudan söylemler de vardır. Vardır da, bu söylemler ile birlikte bir de sorunlar vardır. Söylemler, söylenildiği tarihsel dönemin koşulları altında geçerlidir. Toplumsal ortamın değişmesi ve evrimsel doğrultudaki ilerleme nedeniyle bu koşullar değişmesi, söylemleri geçersiz kılabilir. İlle de ve mutlaka geçersiz kıldığını söylemek doğru değil; ancak bu olabilir; nitekim olduğu görülüyor.

Alegori Batı dillerinden alınma bir sözcük. (O dillerde çift l ile yazılıyor, dilimizde tek.) Aslında bu sözcüğü sevdiğimi pek söyleyemem. Bunun bir öz Türkçesi olmalı diye düşünürüm. Dilimizdeki karşılığı “kinaye” olarak veriliyor. O da öz Türkçe değil ki…

Şu Öz Türkçe üzerinde çok duruyorum diye kimileriniz beni bu bağlamda fanatik bulabilir. Savunmamın özeti şöyle: Dil düşünceyi, düşünce dili oluşturur. Dilimizi iyi ve doğru kullanmalıyız ki güçlü düşünceler oluşturabilelim. Bunu anı paydaya oturtmalıyız ki, birbirimizi anlamakta güçlük çekmeyelim, iletişim kolaylığı oluşturalım.

Daha önce demiştim: Masonluğun birçok derecesindeki anlatı ve öğütlemeler, alegorik nitelikli öyküler aracılığıyla verilir. Bunların birçok kaynağı vardır. Antik Doğu Misterleri bu bağlamda öncelik taşır. Derken araya Tevrat ya da İncil’de anlatılan öykülerle benzerliği ya da onlardan esinlenmişliği söz konusu alegoriler çıkar. Ancak şunu sakın unutmayalım: Masonluk hiçbir dini ya da dinlerin kutsal kitaplarını doğrudan izlemez. Bu nedenle, bire bir karşılaştırma yap4lacak olursa, kutsal kitaplarda anlatılanlar ile mason ritüellerinde geçenler arasında çelişkiler görülür hatta zıtlıklar bile bulunabilir.

Masonluktaki en önemli alegorik öyküler arasında, Süleyman Tapınağı’nın yapımı ile bağlantılı olanlar öncelik taşır. Bazı mason rit ve sistemlerinde, Tapınak Şövalyeleri ile bağlantılı öyküler çok önemsenir. Bazılarında Hermetizmin olağanüstü düzeyde ağırlığı görülür. Bu arada Masonluğu doğrudan Hıristiyan inançları üzerine oturtmayı öngören rit ve sistemlerde dinsel nitelikli öyküler de görülebilir ama bunların birer alegori olduğunu söylemek zordur.

Öte yandan bazı ülkelerdeki uygulamalarda, bir ulusal destanın da Masonlukta alegori olarak kullanıldığı görülebilir. Bu durum geçmişte Türk masonlarına bir esin vermiş, “Bir Türk Riti oluşturalım ve derecelerin kapsamında özgün Türk destanlarına da yer verelim.” diye düşünmüşler. Olmayacak şey değil. Bunu yapmış olanlar var. Bu bağlamda aklıma öncelikle Dede Korkut Masalları gelir. Onların öyle sıradan birer çocuk masalı olmadığını, derin anlamlar içerdiğini, önemli öğütler verdiğini biliyoruz.

Önemli olan sorunlardan biri Masonluğun ritüellerindeki bu öykülerin tarihsel bakımdan katışıksız birer gerçek olup olmadığıdır. Baz mason kuruluşları bu bağlamda iddialıdır. Gerçeklikleri bilimsel olarak kanıtlanamasa bile bu öyküleri “gerçeğin ta kendisi” olarak benimser; üyelerine de öyle benimsetir.

Bu ne biçim masonluk!...

Benim dışarıdan bakışla aklıma hiç yatmadı ama var oldukları da bir gerçek.

Bereket mason kuruluşlarının çoğu bu öykülerin tarihsel bakımdan “gerçek” olup olmadığının pek önemi olmadığı, alegorinin önemli olduğu görüşünde. Çünkü Masonlukta bu öyküler öyle dinsel, tarihsel ya da bilgisel bir açıdan değil, töresel, ahlâkî ya da tinsel bir açıdan yorumlanarak değerlendirilir.

Olması gereken de odur.



Benim diyeceklerim bu kadar. Kuşkusuz katkıda bulunacak, konu içeriğini genişletip zenginleştirecek olanlar var.


.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Haziran 02, 2011, 03:39:09 ös
Yanıtla #1

Masonluğu anlatan bir deyim vardır:

Masonluk alegorilerle örtülenmiş, sembollerle açıklanan bir meslektir. (Veiled in allegories, illustrated by symbols)

Aslında İngilizcesi daha güzel, çünkü "veiled" kelimesini tam çevirmek kolay değil. Yani kelime anlamı belli aslında, peçe arkasına gizlenmiş demek. Nüans şu, peçe yarı şeffaf bir örtüdür. Peçenin arkasındaki şeyler silüet halinde olsa dahi seçilebilir. Ve peçe, arkasındakini yabancılardan gizlemek için kullanılır. "Veil" kelimesi bu anlamı veriyor, ama 4 kelimelik bir tanımı Türkçeye çevirmeye kalkınca iş zorlaşıyor. Önce tanımı verip sonra açıklamak lazım geliyor.

Ben de kendi açıklamamı yazayım:

Yukarıdaki tanımdan yola çıkarak alegorilere "peçe" diyebiliriz. Masonluğu örtüp gizlerler. Yabancılar, sadece bu alegorileri görür, hayal meyal arkasındaki Masonluk görülse bile, tam seçmek, anlamak mümkün olmaz.

Saygılarımla.
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Haziran 18, 2011, 05:40:52 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

Uzun zaman forumdan uzak kalmamın verdiği doğal etki ile,uykusuz geçen bir gecede daha son yazılanları okuma fırsatı bulmuştum ki,beni azçok taıyanların alegori konusuna çok önem verdiğimi bildikleri için bu konuya yorum yapmadan geçmemin doğal olmayacağını bildiğimden birkaç şey eklemek istedim.

Ezoterizmin/batıniyenin varoluş amacına hizmet eden en önemli unsurların başında alegoriler gelir.Kabukçular,bağnazlar,sorgulamadan kabullenenler ile sorgulayan içrek anlamı kavramaya çalışanların arasına oturtulan alegoriler,kişinin birey olma yolculuğundaki en önemli kılavuzlarıdır.Bu durum bazen öyle bir hal alırki,alegorilerin hareket ettiğini,kişiden kişiye ve kişinin ruh ve gelişim durumuna göre farklı anlamları da içinde barındırığını sezebilmek,birey olma yolculuğundaki insanı hayretlere düşürür.

Alegorileri çözümleyebilmek için kulanılması gereken referanslar,sadece insan aklı ve bilimsel verilerdir.Zaten bunları yadsıyanların baskısı yüzünden alegoriler hakkındaki düşüncelerini dillendirenerin tarih boyunca gördükleri zulumler,insan evrimini olumsuz etkilemişlerdir.Aydınlanmanın seviyesi bilinç ve bilinçaltının yakınlığı ölçüsündedir.Bilinç altının özgün  dili kişinin kapasitesi oranında ,salt alegorileri ve sembolleri okuyabilir.

Bir zamanlar forumda,Hurafe tezgahında zırva dokumak başlığı altında bir yazı dizisine başlamıştım;baktım ki,sayın ADAM'ın gönderdiği özel iletiler dışında konuya ilgi gösteren yok,bıraktım.Ne de olsa,insan bazen düşüncelerini ifade etmekte zorlanıyor.Bu bağlam da,sayın ADAM'a bu başlığı açtığı için özel olarak teşekkür etmek isterim.

Kozmoz,Tanrı,Yaradan,EUM,Evren,Doğa,adına ne derseniz deyin öngörülen bu kudret,farkındalık ölçüsünde insanlarla alegoriler ve semboller yoluyla iletişim kurar.Bunun tek istisnası vicdanın kullandığı yöntemdir ki,buradaki kasıdda,her insanın özgün gayreti,gelişim seviyesi ve kapasitesi olmasındandır.Sanatçıları diğer insanlardan ayıran en belirgin özellikte budur.

Alegoriler olmasay dı ne olur du?!...

İnsanlar araştırmayı,doğayı okumayı,merakı bırakır,herbireyin birbirinden farklı özellikleri olduğunu keşfedemezdi;bunun doğal sonucu da,insan evriminin sonunu hazırlardı.Dikkat edersek,alegorileri idrak edenlerin,hatta bunu başkalarının yardımı olmaksızın yapabilenlerin sayısı gün geçtikçe artmakta,dogmalar yerlerini özgün yorumlara bırakmaktadır.Nitekim,bu yola girenin dönüşü olmadığını,kendisini ve çevesini sürekli sorgulamaya ittiğini görmek,ben ve benim gibi düşünenleri sevindirmektedir.Umarım artarakta devam edecek,yeryüzünde tek istismarcı kalmayana kadar da devam edecektir.Beni asıl mutlu eden,hergün ortaya çıkan yeni bilimsel verilerin mevcut savı destekliyor olmasıdır.


Saygılarımla
« Son Düzenleme: Haziran 18, 2011, 05:43:33 öö Gönderen: ceycet »
Ben"O"yum,"O"ben değil...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
6790 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 26, 2009, 01:10:17 ös
Gönderen: ADAM