Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: KARAHANIN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA SORUSU VE GELEN CEVAP  (Okunma sayısı 15943 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 26, 2012, 06:59:29 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Türkçe ibadet konusudaki hassas tavrımdan dolayı bu soruyu en yetkin merciye sormaya çalıştım verilen gerekçeli cevap metni aşağıdaki gibidir.


Konu:NAMAZ-Genel Hükümler

Soru Metniniz:

Merhaba ibadet konusunda bu ülke insanının problemi olduğu aşikar bir konu.Samimiyetle bir sorrum olacak ben namazda kullandığım surelerin türkçe karşılıkları ile ibadet yapabilirmiyim.namazımın tamamını kendi anladığım dilde kılabilirmiyim?kılamazssam neden kılamam? bana engel olan şey nedir?yahutta ana dili türkçe olan bir ülkede namaz neden yabancı bir dille yapılmak zorundadır? üstelik bu kadar önemli olan bir ibadetin huşusunu dahi alamadan tamamlamak doğrumudur bunun karşıtlığında ibadetin ana dilde yapılmaması yokmudur. problem tam anlamı ile nedir biz neden anladığımız şekilde ibadet yapmayız. samimi vereceğiniz cevaplar için şimdiden teşekkürler
Cevap:
Namazda sûrelerin Türkçe tercümesinin okunması caiz değildir. Konu ile ilgili olarak, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 04. 12. 1997 tarihinde aldığı 103 no’lu kararda şöyle denilmektedir:

Kur’an-ı Kerim’in namazda Türkçe tercümesinin okunmasına gelince:

Kur’an-ı Kerim’de “Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” (Müzzemmil, 73/20) buyrulduğu gibi, Hz. Peygamber (s.a.s.) de bütün namazlarda Kur’an-ı Kerim okumuş ve namaz kılmayı iyi bilmeyen bir sahabiye namaz kılmayı tarif ederken “...sonra Kur’an’dan hafızanda bulunanlardan kolayına geleni oku.” (Müslim, Salât, 45) buyurmuştur. Bu itibarla namazda kıraat yani Kur’an okumak, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit bir farzdır.

Bilindiği üzere Kur’an, Cenâb-ı Hakk’ın Hz. Muhammed (s.a.s.)’e Cebrail aracılığı ile indirdiği manaya delalet eden elfazın (nazm-ı münzel’in) ismidir. Sadece mana olarak değil, Resülüllah (s.a.s.)’in kalbine elfazı ile indirilmiştir. Bu itibarla bu elfazdan anlaşılan ve başka lafızlarla (sözlerle) ifade edilen mana Kur’an değildir. Çünkü indirildiği elfazın dışında, hatta Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mana Cenâb-ı Hakk’ın kelamı değil, mütercimin ondan anladığı yorumdur. Oysa Kur’an kavramının içeriğinde, sadece mana değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Nitekim:

“Şüphesiz O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. Onu Ruhu’l-emin (Cebrail), uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine apaçık Arap diliyle indirdi.” (Şuarâ, 26/192-195)

“Böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Tâ-Hâ, 20/113)

“Korunsunlar diye dosdoğru Arapça bir Kur’an indirdik.” (Zümer, 39/28)

“Bu bilen bir toplum için, ayetleri Arapça bir Kur’an olmak üzere ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır.” (Fussilet, 41/3) gibi tam on ayrı yerde (Yusuf, 12/2; Ra’d, 13/37; Nahl, 16/103; Şura, 42/7; Zuhruf, 43/3; Ahkaf, 46/12) nazm-ı münzel’in Arapça olduğunu ifade eden ayetlerden, sadece mananın değil, elfazının da Kur’an kavramının içeriğine dâhil olduğu açık ve kesin bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, tercümesine Kur’an denilemeyeceği ve tercümesinin Kur’an hükmünde olmadığı konusunda İslam âlimleri görüş birliği içindedir.

Bilindiği üzere tercüme, bir sözün anlamını başka bir dilde dengi bir sözle aynen ifade etmek demektir. Oysa her dilin, başka dillerde bulunmayan (kendine ait) ifade, üslup ve anlatım özellikleri vardır. Bu yüzden, edebî ve hissî yönü bulunmayan bazı kuru ifadeler dışında, hiçbir tercüme aslının yerini tutamaz ve hiçbir tercüme de her bakımdan aslına tam bir uygunluk sağlanamaz. O halde, Kur’an-ı Kerim gibi, ilahî belağat ve i’cazı haiz bir kitabın aslı ile tercümesi arasındaki fark, yaratan ile yaratılan arasındaki fark kadar büyüktür. Çünkü biri Yaratan Yüce Allah’ın kelamı; diğeri ise yaratılan kulun aciz beyanı. Hiç böylesi bir tercümenin, Allah kelamının yerine konulması ve aynı hükümde tutulması mümkün olur mu?

Kaldı ki, İslam dini evrensel bir dindir. Değişik dilleri konuşan bütün Müslümanların ibadette ortak bir dili kullanmaları onun evrensel oluşunun bir gereğidir.

Herkesin konuştuğu dil ile ibadet yapmaya kalkışması, Peygamberimiz (s.a.s.)’inöğrettiği ve bugüne kadar uygulana gelen şekle ters düşeceği gibi içinden çıkılmaz bir takım tartışmalara da yol açacağı muhakkaktır. Konuya ülkemiz açısından baktığımızda ise böyle bir uygulamanın dışarıda Türkiye aleyhinde, içerde ise Devlet aleyhinde bir malzeme olarak kullanılacağı, vatandaşların birlik ve beraberliğini zedeleyeceği, sonuç olarak bir takım huzursuzluklara sebebiyet vereceği dikkatten uzak tutulmamalıdır.

Diğer taraftan, yüzleri aşan tercüme ve meal arasından din ve vicdan hürriyetini zedelemeden, üzerinde birlik sağlanacak birisinin namazda okunmak üzere seçilmesi ve bunu herkesin benimsemesi mümkün görülmemektedir.

Türkçe namaz ile Türkçe dua birbirine karıştırılmamalıdır. Çünkü dua kulun Allah’tan istekte bulunmasıdır. Bunun ise herkesin konuştuğu dil ile yapılmasından daha tabii bir şey olamaz ve zaten genelde de ülkemizde Türkçe dua yapılmaktadır.

Diğer taraftan, Kur’an-ı Kerim’in en önemli özelliklerinden biri de i’cazdır. Bir benzerinin ortaya konulması konusunda, Kur’an bütün insanlığa meydan okumuştur. Bu i’cazın sadece anlamda olduğu söylenemez. Aksine, “onun Allah katından indirildiğinde şüpheniz varsa, haydi bir benzerini ortaya koyun” anlamındaki tehaddi (meydan okuma) ayetlerinden (Bakara, 2/23-24; Yunus, 10/37-38; Hud, 11/13; İsra, 17/88; Tur, 52/33-34) bu özelliğin daha çok lafızla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

Ayrıca bir benzerini ortaya koymak için, insanlar ve cinler bir araya toplanıp birbirlerine destek olsalar bile bunu başaramayacaklarını ifade eden ayet-i kerime (İsra, 17/88)’den de, Kur’an’ın bir benzerinin yapılamayacağı ve bu itibarla tercümesinin Kelâmullah sayılamayacağı, o hükümde tutulamayacağı ve dolayısıyla namazda tercümesinin okunamayacağı açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim, 1926 yılında İstanbul Göztepe Camii İmam-Hatibi Cemal Efendi’nin Cuma namazında Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tercümesini okumasıyla ilgili olarak İstanbul Müftülüğünün 20 Mart 1926 tarih ve 92-93 sayılı yazısı üzerine, altında Atatürk tarafından göreve getirilen ilk Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’nin imzası bulunan 9 Ramazan 1324/23 Mart 1926 tarih ve 743 numaralı Müşavere Hey’eti kararında:

“Namazda kıraet-i Kur’an bi’l-icma farz ve Kur’an’ın hangi bir lügat ile tercemesine Kur’an itlakı kezalik bi’l-icma gayr-ı caiz ve namazda kıraet-i Kur’an mahallinde terceme-i Kur’an’ın adem-i cevazı da bi’l-umum mezahib fukahasının icmaı ile sabit olduğundan, hilafına mücaseret, namazı vaz’-ı şer’isinden tağyir ve emr-i dini istihfaf ve mel’abe şekline vaz’ı mutazammın olduğu gibi, beyne’l-müslimin iftirak ve ihtilafa ve memlekette fitne hûdusuna bâis olacağından, fiil-i mezbure mecasereti sabit olan merkum Cemal Efendinin uhdesindeki vezaif-i ilmiye ve diniyenin ref’i, emr-i zaruri halini almış olmakla ol vechile tebligat icrası...” denilmiştir.

Şüphesiz bir Müslümanın en azından namazda okuduğu Kur’an-ı Kerim metinlerinin anlamlarını bilmesi ve namazda bunları anlayarak ve duyarak okuması son derece önemlidir ve bu zor da değildir. Ancak manasını anlamak, onun hidayetinden faydalanmak ve Yüce Rabbimizin emir, yasak ve öğütlerinin neler olduğunu öğrenmek için Kur’an-ı Kerim’i tercüme etmenin ve bu maksatla meal, tercüme ve tefsirlerini okumanın hükmü başka; bu tercümeleri Kur’an yerine koymanın ve Kur’an hükmünde tutmanın hükmü yine başkadır.

Namazda ve ibadet olarak Kur’an-ı Kerim asli lafızları ile okunur. Yüce Rabbimizin bize olan öğüt, buyruk ve yasaklarını öğrenmek, onun irşadından yararlanmak maksadıyla ise, tercüme, meal ve açıklamaları okunur. Bu maksatla Kur’an-ı Kerim’in tercüme, meal ve açıklamalarını okumak da çok sevaptır ve genel anlamı ile ibadettir.


ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 26, 2012, 09:19:21 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Arap Milliyetçiliğinin içimizdeki uzantıları . Ne denirki doğrusunu ALLAH  bilir . O yüzden camiler dolup dolup boşalıyor  ne de olsa DİNAYET denen kurum görevinin başında hele birde sabah namazında camileri bir ziyaret etsek Türkiye deki İnanan sayısını tam net olarak görürüz . Acaba neden ?

Saygılar ; Sayın Karahan önceden Tanrılar ve Putlar vardı sonra İbrahim denen biri tek olan ALLAH' DIR DEDİ VE iBLİS DERHAL İnsana musallat oldu ve ALLAH'sızlık kavramını insan oğluna DİN mantığı ile yutturdu tabi bundan Din görievlisi görünümdeki PARAGÖZ ler ;  aynı Matbaada olduğu gibi gene bu toplumun başına MUSALLAT oldular .ANLAYAN ANLAR ...
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Aralık 26, 2012, 09:30:34 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay


Alıntı
“Şüphesiz O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. Onu Ruhu’l-emin (Cebrail), uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine apaçık Arap diliyle indirdi.” (Şuarâ, 26/192-195)


Ey hoca Peygamber Japon olsaydı ama arap yarımadasında yaşasaydı nice olurdu ALLAH' ın dini ?


Alıntı
“Böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Tâ-Hâ, 20/113)

İnen kişinin Milliyetinden kaynaklanıyor olmasın ...

Alıntı
“Bu bilen bir toplum için, ayetleri Arapça bir Kur’an olmak üzere ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır.” (Fussilet, 41/3) gibi tam on ayrı yerde (Yusuf, 12/2; Ra’d, 13/37; Nahl, 16/103; Şura, 42/7; Zuhruf, 43/3; Ahkaf, 46/12) nazm-ı münzel’in Arapça olduğunu ifade eden ayetlerden, sadece mananın değil, elfazının da Kur’an kavramının içeriğine dâhil olduğu açık ve kesin bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, tercümesine Kur’an denilemeyeceği ve tercümesinin Kur’an hükmünde olmadığı konusunda İslam âlimleri görüş birliği içindedir.

Ey HOCA EFENDİ Seni ALLAH islah etsin adama demezlermi ARAP ' ça  bilmeyen ne halt edecek bre ZIN..K
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Aralık 27, 2012, 01:41:55 öö
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Sayın NOSAM 33, ne demek istediğinizi çok iyi anlıyorum. Bakınız; bir de İbrahim Suresi 4. Ayet ne diyor. Mealen; " Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık-seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Aziz'dir, Hakim'dir O..."
      Bilmem anlatabildim mi? Yada ; arif olan anlasın!.
       Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Aralık 27, 2012, 10:12:33 öö
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Bakınız; bir de İbrahim Suresi 4. Ayet ne diyor. Mealen; " Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık-seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Aziz'dir, Hakim'dir O..."

DEMEKKİ BEN SAPITANLARDANIM , İMAMA GÖRE . >:( ;D ;D
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Aralık 27, 2012, 10:43:47 öö
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Neden dua edilirken,Alah'ın sözleri ona tekrar edilir,anlamış değilim.

Aslında "neden"diye başlayan sorular çok;ancak,öncelikle bu soruya rasyonel bir yanıt gelirse,diğerlerini sorgulayalım.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Aralık 27, 2012, 11:09:42 öö
Yanıtla #6
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 5
  • Cinsiyet: Bay

benim muhatabına gönderilen soru ve ondan gelen yanıtta en çok dikkatimi çeken şey, türkçe ibadet taraftarı sayın karahan'ın türkçe yazım kurallarına dikkat etmeyip, türkçe ibadet caiz değildir diyen ilgili kurumun yetkilisinin ise yazım ve imla kurallarına harfiyen uyması. bana bu biraz ironik geldi. kaldı ki şahsi fikrim olarak şunu söyleyebilirim, yaradan ile kurulan manevi ilişkide usulü belirleyici olan, bir kurumun görevlisi değil o ilişkinin tarafıdır. bunun adına ister türkçe ibadet, ister farklı bir isim verelim.


Aralık 27, 2012, 05:15:57 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Değerli Forumcular benim bir kaç  sorum var;

Öncelikle yukarıda kurumun vermiş olduğu cevabı şahsen çok objektif bulmadığımı söylemek istiyorum fakat eninde sonunda Din bir dogmadır ve inanıyorsanız o inanışı temsil eden ,yönetim,karar,irade yetkisini  elinde tutan veya kurumsal söz sahibinin dediklerini aynen kabul etmeniz icap eder diye düşünüyorum.

Sorularım şöyle;

-İnanış eyleminde aradaki bu tür kurumlar olmasa daha mı iyi olurdu acaba?
-İslam bu tek dilci yapıyla yoksa bir arap dini mi?
-Okunan surelerin anlamı bilinse bu özü,aslı ne kadar bozar,neden risk varmış gibi görünüyor,bu tutuculuk neden?
-Tüm milletlere hitap ettiğine inanılan bir din neden bir lisanın hükmü altında?
-Tercüme ve mealler sabit olamaz , yani 200 sene sonra yazılacak tercüme ve meallerde Türkçe kavramlar farklı olacaktır.O zaman nasıl olacak? Bugün de Mealleri sabit kılarsak aynı Borçlar Kanunu gibi okuyan belki hiçbir şey anlamayacak?

naçizane aklımdan geçenler....
Bilgili bir aptal, bilgisiz bir aptaldan daha aptaldır.
  Moliere


Aralık 27, 2012, 06:26:11 ös
Yanıtla #8
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın tçorbacı'ya katılışımın ötesinde bu konu üzerinde ben de birtakım sorular sorabilirdim.
(Bu katılışım, dinin dogma olduğunun belirtilmesini içermez. Çünkü din dogma değildir; dogmalar içerebilir. Hiçbir dogması olmayan dinler de vardır.)

Fakat bu soruları artırmadan önce, sorulara kimin yanıt vereceğini bilelim. Hiç yanıt verilmeyecekse, boşuna sormayalım. Örneğin Sayın Karahan bu soruları Diyanet'e götürüp, yanıtlarını getirecekse güzel, bekleyelim. Kuşkusuz Forum'da bilen de yazabilir.

Ancak bu soruların yanıtı yoksa, o zaman din de her soruyu yanıtlayamıyor demektir; öyle değil mi?

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 27, 2012, 08:25:21 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay



Alıntı
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK`ÜN YORUMUYLA NAMAZ

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’E

 



 Namaz ile ilgili sıkça sorulan sorular

KUR’AN’DAN ANLAYABİLECEĞİMİZ ŞEKLİYLE NAMAZ GEÇERLİ MİDİR?

Kur’an’dan anladığımız şekliyle kılınan namaz geçerlidir ve Hz. Peygamber bu namazı kılmış ve göstermiştir. Bunun dışındakiler geleneğin eklemesidir.

SÜNNET’E BAŞ VURMADAN YALNIZ KUR’AN İLE YAŞAYABİLİR MİYİZ?

Sünnet, gerçek sünnet olmak şartıyla bize yardım ve kolaylık sağlar. Bu kolaylıktan neden kaçalım? Ancak buna dayanarak Kur’an’ı herhangi bir biçimde yetersiz ve tatmin edemez göstermek küfür olur. Kısacası, bir insan sadece Kur’an’dan anladıklarını din olarak yaşasa Allah onu hiçbir hesap ve azaba çekmez. Çünkü Peygamberimizin esas görevi ve anlamı Kur’an’ı insanlığa iletmektir. Ötesi ayrıntıdır

NAMAZ KILARKEN OKUDUĞUMUZ DUA VE SURELERİN ANLAMLARINI BİLMİYORSAK NAMAZIMIZ KABUL OLMAZ MI?

Namazın kabul meselesi Allah`ın kararına bağlıdır. Ancak anlamını bilmeden yapılan ibadeti Kur`an eleştirmektedir. (Mâûn Suresi, 4-5; Nisa Suresi, 43)

AMENTÜ VE ETTEHİYYATÜ DUALARI KUR’AN’DA VAR MI?

Amentü ve Ettehiyyatü duaları Kur’an’da yoktur. Bunların yerine herhangi bir dilde başka dualar da okunabilir.


ALINTIDIR
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
8 Yanıt
6002 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 23, 2016, 07:31:39 ös
Gönderen: Melina
6 Yanıt
6399 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 09, 2012, 02:09:59 öö
Gönderen: Alşah
6 Yanıt
5020 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 09, 2010, 09:16:01 ös
Gönderen: cardiffmonster
2 Yanıt
4742 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 05, 2010, 09:30:13 ös
Gönderen: MASON
10 Yanıt
9919 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 31, 2012, 01:22:40 ös
Gönderen: ADAM
7 Yanıt
4133 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 22, 2016, 09:10:43 öö
Gönderen: Birisi
9 Yanıt
10860 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 18, 2015, 11:59:31 ös
Gönderen: akcanmd
0 Yanıt
2019 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2012, 07:53:50 ös
Gönderen: Tij
2 Yanıt
4470 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 27, 2018, 12:53:03 öö
Gönderen: TalihliKral
0 Yanıt
2056 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 16, 2013, 10:47:17 ös
Gönderen: Melina