Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: COOKE EL YAZMASI – 2  (Okunma sayısı 3014 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 13, 2010, 10:45:14 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Çağımızdaki Masonluk, 18. yüzyıl başlarında (tam olarak 1717 yılında) ilk örgütsel düzenini sağlarken, o sıralarda bir çöküntü ile karşı karşıya gelmiş olan geleneksel inşaatçıların örgütleri üzerine oturmuş ya da bundan yararlanmış olabilir. Nitekim adını bile onlardan almış.

Fakat bu geçmişte kalmıştır. Günümüzdeki Masonluğun bundan neredeyse üç yüz yıl kadar gerilerde kalmış olan hatta daha öncesinin Masonluğu ile, gerek kurumsal biçim gerekse sosyal kapsam bakımından ne ilgisi var ki?

Aslında bu bir soru değil; sanki Masonluk adına âdeta bir bağımsızlık, bir kendine özgülük haykırışı... Buna geçmişle olan tüm bağların koparılıp hatta belki tarihteki örgütlenmelerin varlıklarının bile yadsınıp, bugünkü Masonlukta tam anlamıyla özgürce bir çağdaş yapılanma eğiliminin yansıması da diyebilirsiniz.

Ancak bunu hiçbir art niyeti olmayan ve yanıtını kendi içinde içermeyen yani kinik bir nitelik taşımayan masum bir soru gibi alıp yanıtlanmasına girişecek olursak, konunun pek o kadar basit olmadığını görürüz. Konuya tek yanlı olarak değil, biraz daha geniş açıdan, daha geniş kapsamlı olarak bakmak gerektiğini kavrarız.

Eskiden, gelecek pek önemsenmezdi. Yalnızca dün ile bugün üzerinde durulur, bugünü de dünün üzerine kurmaya çaba gösterilirdi. Bu tutum ise bireyin bir türlü çağdaşlaşamayışına, olduğu yerde çakılı kalıp ilerleyemeyişine neden olurdu. Günümüzde ise kimileri, "çağdaşlık" uğruna geçmişteki yanılgıların bir benzerine düşmekten kendilerini alamıyor: «Dün yoktur!... Yalnızca bugün ve yarın vardır.» diyorlar. Oysa çağdaşlık, "geçmişin geçmişte kalmış olduğu" gerekçesiyle, onu inceleyip anlamayı bir yana bırakmak ve salt bugünden başlayarak geleceğe yönelmek değildir. Çağdaşlık, kendini aşabilmektir. Bunun için de önce "kendini bilme"yi gerektirir. Kendini bilme ise, geçmişin ve günümüzün olgularına gözlerini kapamak bir yana dursun, bunları çok iyi inceleyip kavramakla sağlanabilir.

Günümüzdeki, kimi zaman çağdaş olarak da nitelediğimiz Masonluğa gelelim...

Birçok kitapta görülebileceği ve bu forumda da birçok başlık altında anlatılmış olduğu üzere; günümüzdeki masonlar, Londra Büyük Locası'nın 1717 yılındaki kuruluşunu, Masonluğun genel tarihinde bir dönüm noktası olarak görüyor. Masonlukta bundan önce ağır ağır başlamış olan dönüşümün, bundan sonra birdenbire hızlandığını ileri sürüyorlar. Yaklaşık yüz yıllık bir dönem boyunca, Masonluğun yenilenmekte olan niteliğinin geleneksel inşaatçılık mesleği ve zanaatından farklı olduğunun vurgulanması amacıyla, öncekiler için "operatif", sonrakiler için ise "spekülatif" sıfatlarının kullanımını öngörmüşler. Bu arada o operatif denilenler için "domatik" (ev kuran), spekülatif denilenler için ise "geomatik" (dünya kuran) sıfatları da önerilmiş ama bu pek tutmamış.

Hatta çoğu masonların bilmediği bir noktayı daha ekleyeyim mi?... 

Bakınız; Masonluğun şu evrensel amblemi var ya, simetrik olarak üst üste yerleştirilmiş bir gönhye ile pergel ve bunun ortasında bir G harfinden oluşan… İşte o “G” harfi var ya… Onun ne anlama geldiği neyi simgelediğini masonlar öteden beri tartışıp durur. Bu konuda birçok yorum, birçok açıklama yapılmıştır. Hepsinin de kendine göre bir doğruluğu olabilir. Ancak şu seçeneği düşünüp masonik yazına geçirmiş olan hiç kimse yok: Masonlukta G harfinin kullanıma sokuluşu ile “geomatik mason” teriminin ortaya çıkışı aynı döneme denk düşüyor. Şu halde sizce G harfi ne anlama geliyor olabilir?

18. yüzyılda, geleneksel inşaatçılık mesleği ve zanaatını sürdürmekte olanların, bu tür ve benzeri terimlerin kullanılmasını hiçbir zaman uygun görmediklerine hatta bunlara şiddetle karşı çıktıklarına da değinmeliyim. Onlara göre yalnızca "sıradan masonlar" yani taş yontup şekillendirenler ile niteliksiz işçiler, "özgür masonlar" (hürmasonlar) yani bu saygın meslek ve sanatın asıl sahipleriydi. Öte yanda localarında bir de "kabul edilmiş masonlar" yani asıl meslek ve zanaat sahiplerince aralarına alınmış kimseler vardı. Ancak onlar kendilerine gösterilmiş bu iyiliği kötüye kullanmış, ihanet etmişlerdi.

Bu “ihanet” suçlaması da nereden çıktı?

Londra Büyük Locası’nın kuranların, böylece yüzyıllardan beri bilinen Masonluktan farklı, aslında Masonluk olarak adlandırılamayacak ama öyle denilen bu yeni kurumu kabul edilmiş masonların oluşturduğu söylenmişti. Günümüzde bile öyle olduğu söylenir. Doğru ya da yanlış, onası ayrı!

Şu da bir gerçek ki artık hiç kimse geleneksel inşaatçılık mesleği ve zanaatına Masonluk demiyor. Ancak Batı dillerinde bizim dilimizde olmayan bir Masonluk kavramı var: İngilizcede Masonry, Fransızcada Maçonnerie, Almancada Maurerei… Bu sözcükleri böyle alırsanız, bunlar bizim dilimizde Masonluk dediğimiz kavram ile özdeş değil; Türkçesi ancak “duvarcılık” ya da “taş işlemeciliği” olur. Dilimizdeki Masonluk teriminin Batı dillerindeki karşılığı için ise başına mutlaka o “özgür” (hür) sıfatının ilgili dildeki karşılığını eklemek gerek.

Masonluk o günlerden bu yana çok değişmiş, gerek biçim gerekse kapsam bakımından bambaşka bir nitelik edinmiştir. Ancak bu değişim, Çağdaş Masonluk ile Geleneksel İnşaatçılık arasındaki bağlantıyı koparamamıştır. Koparamaz da… Tarihsel bakımdan değil, bazıları salt geleneksel inşaatçılığa özgü, bazıları ise günümüzün uygulamalarında da kullanılan birçok öğenin günümüzdeki Masonluğa birer simge olarak girmiş, bu kurumunun "masonik" niteliğini belirleyici etkenler olmuş bulunmasından ötürü. Bunlardan kimisi bir el aleti, kimisi bir yapı elemanı, kimisi bir tasarım, kimisi yalnızca bir kavram ama hepsi de dönüp dolaşıp bina inşaatı ile bağlantılı.

Günümüzde yeryüzünde öyle örgüt ve kurumlar var ki, bunların amaç ve ilkeleri ya da örgütlenme ve çalışma yöntemleri ya da ikisi birden Masonluk ile çok benzerlik gösteriyor. Bu tarz kurum ve örgütler salt masonik bir görüş açısı ile değerlendirildiğinde,paramasonik yani Masonluğa benzer olarak anılıyor. Aslında buna gerek de yok çünkü her biri kendine özgü. Ancak bu arada doğrudan paramasonik bir nitelik taşımak üzere kurulmuş örgütler de yok değil. Buna karşın böyle kuruluşların çoğunun Masonluk ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok; bazılarının şu ya da bu şekilde bir bağlantısı var. Şu halde, Masonluğu onlardan ayıran, onlarda olmayıp salt Masonluğa özgü bir şeyler de olmalı.

İşte bu "Masonluğun kendine özgü şeyler" yani paramasonik kurumlarda bile olmayanlar, Masonluğu, varlığını çoktan yitirmiş olsa bile geleneksel inşaatçılık mesleği ve zanaatına bağlı tutuyor. Günümüzde bu bağlantı ne denli zayıflamış olursa olsun, etkisi tümüyle ortadan kalkmış değil ve kalkacak gibi de görünmüyor.

Kaldı ki günümüzde Masonluğun evrensel boyutta tekbeden olmadığı da unutulmamalı. Egemenlik ve otorite tutkularından kaynaklanan bölünmüşlük olgusu bir yana bırakılsa bile; Masonlukta bir yanda hayli "tutucu" (konservatif) bir uçtan günümüzün anlayışıyla "özgürlükçü" (liberal) olarak nitelenebilecek bir diğer uca kadar birbirlerinden farklı görüşte olanlar bulunduğu da bir gerçek.

Bunların arasında, niceliksel gücü hiç de azımsanamayacak olan bir kitle şöyle bir görüşü savunuyor; “Çağdaş Masonluk, geleneksel inşaatçılık mesleği ve zanaatının, örgütsel bakımdan kendini yenilemiş, çalışmaları bakımından biçim değiştirmiş bir devamıdır.” Hatta geleneksel inşaatçılık mesleği ve zanaatının karşılığı olmak üzere "Operatif Sanat", bundan doğmuş olduğu ileri sürülen Çağdaş Masonluk için ise "Spekülatif Bilim" terimleri de kullanılıyor. Dolayısıyla, özellikle bu kesimde Operatif Masonluk döneminden kalma eski el yazmaları çok önemseniyor.

Aynı belgeler günümüzdeki Masonluğun o eski meslek ve zanaatın biçim değiştirmiş bir tür devamı olduğunu benimsemeye pek yanaşmayanlar için belki ancak birer tarihsel anı niteliğini taşır ama öyle de olsa tümüyle önemsiz ve değersiz sayılamazlar.

Kimileri "geleneksel inşaatçılık mesleği ve zanaatından çağdaş masonluğa dönüşüm" olayını özetle şöyle betimliyor: «Bir meslek örgütü olan Operatif Masonluk, içerdiği töresel ve tinsel öğeleri hiç yitirmeksizin, bir düşünsel kurum olan Spekülatif Masonluğa dönüşmüştür.» Kuşkusuz bu dönüşümün öyle birdenbire ya da birkaç yıl gibi kısa bir süre içinde gerçekleştiği ileri sürülmüyor. Londra Büyük Locası'nın kuruluşundan çok önce, 17. yüzyıl ortalarında âdeta bir "kıpırdanma" olarak başladığı, 18. yüzyıl başlarında belirginleştiği, yaklaşık yüz yıl kadar daha sürdüğü, ancak 19. yüzyıl başlarında sonuçlandığı söyleniyor.

Kimileriyse bu "dönüşüm" olayına başka türlü bakıyor: «Çağdaş Masonluğun tüm öğeleri, yaşanılan çağın gerekleri uyarınca bugünkünden farklı bile olsa çok daha önceden vardı. Karanlık Orta Çağın gerçek bilimsel gelişime, akıl ilkelerinin yaygınlaştırılmasına ve özgür düşünceye göz açtırmayan baskılı koşulları altında gizlenmek zorunda kalmışlardı. Bunlar, zayıflamaya yüz tutan inşaatçılık mesleği ve zanaatının çatısı altına sokuldular ve örgütsel bakımdan kurumlaşabilmek için elverişli bir ortam doğmasını beklediler. Bir fırsat yakalayınca da bunu kaçırmadılar. Hazır buldukları örgütsel kurumun tüm olanaklarından yararlandılar hatta adını bile sahiplendiler.»

Her iki anlatım da aslında aynı şeyden söz ediyor ama yaklaşımları farklı olduğu için yorumları da farklı... Aslında ikisini bağdaştırabilir ya da "orta yol" olarak nitelenebilecek bir diğer yorum yapabiliriz ama bunun pek bir yararı olmaz.




Zaten bana sorarsanız her ikisi de yanlış. Göz ardı edilen ve göz ardı ettirilmesine çaba gösterilen bir başka olgu var. Günümüzdeki Masonluğun oluşumunu sağlamış olan tasarım, bambaşka bir entrika. Ondan bu forumda uzun uzun söz etmiştim. Bu başlık altında yinelenmesi gereksiz.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
4786 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 29, 2014, 10:57:16 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
4129 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 30, 2014, 12:12:07 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
4237 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 30, 2014, 04:23:18 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3033 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 28, 2010, 04:59:38 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
3929 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2014, 09:12:48 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3504 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2014, 02:42:07 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3558 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2014, 02:49:58 ös
Gönderen: ADAM
5 Yanıt
4777 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2014, 05:27:18 ös
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
5709 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 05, 2014, 06:08:36 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2702 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 04, 2010, 03:04:37 ös
Gönderen: ADAM