Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ynt: Ünlü Masonlar...9  (Okunma sayısı 3662 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 19, 2016, 08:22:57 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Dünya yvzünde iki ayrı ülkeye birden adını vermiş olan bir ünlü mason var.
Elbette mason olmasaydı da ünlü olurdu. Farkı, bunu haklıca elde edişinde mason ilkelerini hep öncelikli tutmuş oluşudur diyebiliriz.
Kim?
Üstelik onun Ankara'da bir heykeli bile var. Hatta bu soruyu doğru yanıtlayanlar, Ankara'daki heykelin varlık gerekçesine de değinebilir, biliyorlarsa.
Bunun öyküsü biraz uzuncadır aslında. Dileyen anlatabilir bu başlık altında.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 19, 2016, 10:04:07 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Clemens Holzmeister mi?
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 19, 2016, 10:12:08 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Bernardo O'Higgins


Kasım 20, 2016, 12:49:46 öö
Yanıtla #3



Simon BOLİVAR'ın Ankara-çankaya'daki  heykeli.



Simon BOLİVAR,(Simón José Antonio de la Santísima Trinidad Bolívar Palacios Ponte y Blanco )

Lakabı: El Libertador’ (Kurtarıcı)

Hür ve kabul edilmiş Masonlar locasının web sitesinde mason olduğu belirtilmiştir.
------------------
ismi verilen ülkeler.

Bolivya
Bolivarian republic of venezuela
------------------------------------
223 yıl önce bugün dünyaya gözlerini açtığında latin halkları ispanyol sömürgesiydi,verdiği destansı bağımsızlık savaşı ile güney amerika'yı özgürleştirdi.

Ankara-çankaya'da heykeli bulunmaktadır.Aynı mevkide cadde ismi de bulunmaktadir.

Ankara'daki heykelin varlık gerekçesi ve dramatik bir anlatım (Ankara’nın Orta Yerinde Saldırıya Uğrayan Heykel)
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Dönemin Venezüella'daki Türkiye Büyükelçisi yanılmıyorsam 2002 ya da 2003 yıllarında Venezüella'nın başkenti Karakas'a Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün bir anıt heykelinin yaptırılması için diplomatik girişimlerde bulunur. Sayın büyükelçi Atatürk'ü Venezüellalılara tanıtır sevdirir ve mermer kaide üzerinde bronz döküm bir Atatürk heykelini diktirir. Başkentin müstesna bir yerinde yer alan tertemiz bir park içerisinde, etrafı çiçeklerle çevrili ve bakımlı bir şekilde Atatürk Heykeli durmaktadır.

Bu gelişme üzerine diplomatik bir eşitlik ve karşılık anlamında Venezüella'nın Türkiye Büyükelçisi benzeri bir çalışmaya başlar. Dışişlerinden gerekli destek alınır ve İspanyol Amerikası’nın bağımsızlık savaşını başlatan General Francisco de Miranda'nın ve savaşı kazanan kurtarıcı Simon Bolivar'ın anıtlarının yapılması için girişimlerde bulunur.

Bilindiği gibi başkent Ankara'da Çankaya ilçesi sınırları içerisinde Simon Bolivar Bulvarı vardır. Tıpkı Venezüella'da Atatürk Bulvarı olduğu gibi. Yalnız bulvarlar ve üzerlerindeki parklar ilçe belediyelerine değil de büyükşehir belediyelerine bağlı olduğu için Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yer göstermesi gerekmektedir. Büyükelçi yaklaşık iki yıla yakın bir süre Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden konuyu görüşmek için randevu bile alamaz.

Bunun üzerine bir eser bırakmak isteyen büyükelçiye, elçiliğinde içinde bulunduğu Çankaya Belediyesi tarafından çeşitli parklar gösterilerek beğendiğine heykeli yerleştirmesi iletilir. Sonuçta Konrad Adaneur Caddesi üzerinde bir parka Simon Bolivar heykeli dikilir. Heykel Venezüella'daki Atatürk heykeliyle aynı yükseklikte ve aynı renk mermer kaidenin üzerinde tam anlamıyla eşit boyutlardadır. Ancak 2005 yazında montajı yapılan heykelin elindeki kılıç iki kez kırılmış, tarafımdan onarılmıştır. Ayrıca sayısız kereler kaidenin üzerindeki açıklama ve tanıtıcı bilgileri içeren metal levhalar tahrip edilerek tekrar tekrar onarılmıştır.

Bunun üzerine 2006 yılında Çankaya ilçesi Birlik Mahallesi 8.cadde üzerinde yer alan bir parka da Simon Bolivar'ın hocası ve İspanyol Amerikası'nın bağımsızlık savaşını başlatan ve 1786'da İzmir'den karaya çıkarak Osmanlı İmparatorluğu'ndan Latin Amerika'nın bağımsızlık savaşını başlatmak için diplomatik destek isteyip alarak dönen ve bağımsızlık savaşını başlatan asker diplomat General Francisco de Miranda'nın bir heykeli ve altında da İzmir'e Osmanlı denizcileri tarafından karşılanmasını anlatan rölyefini içeren anıt benim tarafımdan dikilir. Bu heykel de defalarca çeşitli boyalarla boyanarak kirletilmiş ve sanatçı tarafından onarılmıştır. Bu heykelin de açıklayıcı ve tanıtıcı bilgiler içeren tabelaları tahrip edilmiş, onarılmış tekrar tahrip edilmiştir. Üzerinde defalarca tükürükler süzülen heykelin temizliği ne belediyenin ne de parktaki bekçilerin dikkatini çekmemiştir! En sonunda 26 Ocak 2008 günü bronz döküm heykelin kaidesinden zorlanarak söküldüğü tarafımdan fark edilerek elçiliğe bildirilmiştir. Birkaç kişinin zorlamasıyla sökülebilmesi mümkün olmayan heykelin kayboluşu ile ilgili olarak aradığım hiçbir televizyon ve gazete olay yerine gelmemiş, konuyla ilgilenmemiş ve bu ilgisizlik neredeyse kahredicidir.

Heykelin onarımı sırasında parka gelen bir grup genç bu yabancının heykelinin burada ne aradığını sorarak onarımı yaparken beni taciz etmeye kadar gitmişlerdir. Bu işin diplomatik bir karşılık olduğunu, Venezüella'da da bizim bir kahramanımızın heykelinin bulunduğunu söylediğimde kahramanın kim olduğunu soran gençlere, Atatürk olduğunu söylediğimde gençlerin tavrı gittikçe agresifleşerek o da bir şey mi bizde başka kahraman mı yok, gibisinden tehditkar tavırlarla karşılaşmıştım. Kahramanlarla dolu bir tarihin çocukları olduklarını düşünenler heykelleri tahrip ederek kahramanlara layık torunlar olduklarını mı sanıyorlar. Ne yazık, değil mi!

Heykele tükürmeyi öğrenenler artık heykelleri ve onları yapanları da yok etmeye başlamışlardır. Daha da acı olan sanata tükürenlerin artık sanatı yok etmeye başladıkları bir süreçte medyanın ve aydınların buna duyarsız kalması ve bu konuyu duyurmaya bile çalışmamasıdır.

Sanırım neden bir şeylerin hep yanlış olduğunun ve asla düzelmeyeceğinin yanıtı burada.

Heykelin Çankaya Belediyesi tarafından korunmaya alınmış olması ve onarılması sevindiricidir. Maalesef sorun bu kadarla sınırlı değildir. Açıkça bir siyasi saldırı olabileceği düşüncesi olmamakla beraber General Miranda Heykeli'nin iki yıldır, Simon Bolivar Heykeli'nin ise üç yıldır bulundukları yerlerde sürekli olarak tahrip ediliyor olması, heykellerin kaidelerinin etrafında yer alan açıklayıcı ve tanıtıcı bilgi tabelalarının zaman zaman tahrip edilmesi bu olayın adi bir hırsızlık olayı olmadığını düşündürmektedir.

Tabelalar üzerinde yer alan Venezüella Cumhuriyeti, Çankaya Belediyesi gibi yazıların Cumhuriyet, Çankaya gibi detayları zaman zaman tahrip edilmekte, elçilik ve benim tarafımdan onarılmaktaydı. Çok defa heykelin üzerinden süzülen tükürükler, boyalar ve çeşitli pislikler görülmekte ve tarafımdan sürekli olarak temizlenmekteydi. Heykele saldırının Cumhuriyetin başkentinin orta yerinde Çankaya ilçesinde olması ayrıca üzücü ve düşündürücüdür.

Saldırının sebebinin daha öncede söylediğim gibi açıkça bir siyasi boyutu yoktur; bilgisizlikten kaynaklandığını tahmin ediyorum. General Miranda ve Simon Bolivar heykelleri bir türlü benimsenememiş ve anlaşılamamıştır. Bu heykellerin Ankara'ya yerleştirilmesinin sebebi daha öncede uzunca açıkladığım gibi Venezüella'nın başkenti Karakas'ta bir Atatürk Heykeli'nin ve Atatürk Bulvarı'nın bulunmasıdır. Diplomatik bir karşılık olarak başkente yerleştirilmiştir. Anlaşılan odur ki bir yabancının heykelinin Ankara'da ne aradığını, heykelin üzerindeki açıklamalara ve General Miranda'nın 1786'da Osmanlı denizcileri tarafından karşılanıp İzmir'e gelişini tasvir eden rölyefin de kaidenin üzerinde yer almasına rağmen bir türlü kavrayamayan kişilerin vahşi tepkisidir bu.

Üzücü olan açıkça yok edilmeye çalışılan bir sanatçının heykeline toplumun büyük kesiminin, medyanın ve devletimizin ilgisiz kalmasıdır.
Bu heykelin diplomatik bir boyutu olması olayın önemini daha da arttırmaktadır. Yabancı bir ülkede size dair ya da ülkenize ait bir eserin yok edildiğini düşünün. Venezüella'daki Atatürk heykeli bir gün yok olsa, Macaristan'daki Kanuni Sultan Süleyman Heykeli tahrip edilse ne hissedersiniz? Mostar Köprüsü yıkıldığında ne hissetiniz? Unutmayın Ankara'da pek çok büyükelçilik var, pek çok yabancı diplomat akademisyen ve basın mensubu insan var. Onlar bu ülkeye nasıl bir gözle bakar bir de bunun düşünün.

Bu sürekli ve ilkel saldırı bu ülkenin hayat damarlarından belki de en önemlisi olan sanata ve sanatçıya yapılmış korkunç bir saldırıdır. Unutmayın sanatsız kalmış bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

Uzun zaman önce sanat kan kaybetmeye başlamıştı. Bugün ilgisizlikten, sahipsizlikten yok olma noktasına gelmiştir. Kültür ve sanat olmazsa uygarlık olmaz, gelecek olmaz.

Çözüm mü? Çözüm akılcı, yapıcı, işlevsel eğitim ve kültür politikalarının üretilip çoğaltılması ve uygulanmasındadır. İlköğretimden başlayarak yüksek öğrenime kadar müzik, resim, heykel, edebiyat, drama, sinema gibi örnekleri çoğaltılabilecek pek çok sanat ve kültür derslerine katılımın özendirilmesi, derslerin akılcı, sempatik ve ilerici bir anlayışla uygulanabilmesidir.

Bu ülke bizim ben bu ülkenin sanatçısıyım ve sanatımı bu ülkede yapmak istiyorum. Devletin sahiplenmesi toplumunda sahiplenmesini özendirir; sanatçıların daha verimli ve elverişli bir ortamda eserler üretebilmelerine olanak sağlar. Sanat ve sanatçılar bir ülkenin prestijidir.

http://www.lebrizbeta.com/pages/lsd.aspx?lang=TR&sectionID=5&articleID=245&bhcp=1

Not: alıntılar farklı farklı kaynaklardan alınmıştır.
« Son Düzenleme: Kasım 20, 2016, 01:04:40 öö Gönderen: Tik-Tak »
Sen Özelsin


Kasım 20, 2016, 08:22:18 ös
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Tik-Tak'a çok teşekkür ederek başlayalım.
Sonra da Sayın Tij ile Sayın Karahan'a ayrı ayrı soralım:
O adlarını verdiğiniz kişiler mason muydu? (Ben bilmiyorum.)
Mason idiyseler, her ikisi ayrı ayrı olmak üzere, birer "ünlü mason" muydular?
Öyle idiyse hangisi ne yapmıştı da, "ünlü mason" sayıldı.
Her ikisi ayrı ayrı olmak üzere, hangi ülkelere adlarını verdiler?
Heykelleri Ankara'nın neresinde?
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 20, 2016, 08:49:13 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Evet biz su "ünlü mason" isini sanirim gözden "biraz" kacirdik.

Ünlü birimiydi sanirim evet, ki Ankara´da Sili Meydaninda büstü  varsa biraz ünlüdür sanirim.

Ama "ünlü bir mason"muydu , acik söyleyeyim bilmiyorum.( Simdi fircayi yiyecegiz)

Kendisi Mason muydu EVET.

Alinti W.
1
Als Ambrosio O’Higgins Vizekönig von Peru wurde, schickte er Bernardo nach London, um seine Ausbildung zu vervollständigen. O’Higgins kam in die Kreise der südamerikanischen Unabhängigkeitsvertreter, z. B. dem Venezolaner Francisco de Miranda. Er trat der Freimaurerloge Lautaro bei.
2.
Ambrosio O’Higgins, Peru valisi olduğunda eğitimini tamamlaması Bernardo’yu Londra’ya gönderir. O’Higgins, mesela Venezuellalı Francisco de Miranda gibi Güney Amerika’nın bağımsızlık savaşçılarının çevresine girer. Lautaro mason locasına katılır.

Geri kalan sorulara verecegim bir cevabim yoktur. Affiniza siginarak. Saygilar.


Kasım 21, 2016, 08:10:19 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Büst başka, heykel başka.
Bağımsızlık savaşında yer almış olmak başka, iki ülkeye adını vermiş olmak başka.
Demek ki soruya şöyle bir bakmak başka, ciddiyetle okuyup iyi anlamak başka.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.