Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kadin ve Erkek  (Okunma sayısı 26600 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 17, 2009, 12:56:31 ös
Yanıtla #30

Kişilerin kendi aralarında ki cinsel tercihleri özünde kendilerini ilgilendirmesine rağmen genelde tüm toplumu ilgilendiren bir konudur aslında.Doğadaki tüm canlılar da cinselliğin ana hedefi türlerinin devamını idame ettirmektir.İnsanoğlunda ki cinselliğin özünde yatanda aslında budur nesli devam ettirmek eğer genelden ve temelden sapılırsa yani asıl işlevinden bu sapkınlık olur bunun adı ne olursa olsun tabi birde şu vardır bu sapkınlığın bir hastalık mı yoksa genetik olarak mı oluştuğu yada sonradan mı kazanıldığı halen tartışma konusudur.

Gelişmiş ülkelerde bunlar genelde batı devletleri dediklerimiz ne yazık ki son yıllarda aşırı derecede sapkınlığa yöneldikleri için demoğrafik yapılarında ki ürkütücü yapı gün geçtikçe daha fazlaca hissedilmektedir.Eğer bu çevremizde ki sapkın ilişkileri hoş gözle görür ve bunun onların cinsel tercihleri diye geçiştirirsek ve bunu onların hakkıdır yada demokrasi içerisinde yasalarla koruma altına alırsak belli bir süre sonra toplum tarafından alışılmış ve kanıksanmış bir durum ortaya çıkar ki ne yazık ki yer yüüznden silinmiş bir çok toplum da olduğu gibi acı sonuçlarla karşılaşmamız pekala mümkün olabilir.

Yaşadığımız zaman ve mekan boyutunda varlıkların evrimleri için birinci şart yeryüzünde bedenlenebilmektir.Varlığın bedenlenebilmesi için cinselliğin yaşanarak meyvesinin olması lazım ki aslolan RUH kendisine bir kaba madde formu bulabilsin şu an dünyada olduğumuza göre bura nın gerekleri ne ise onu yapmalıyız başka boyut zaman ve mekanlarda ruhun cinsiyeti olmadığı için bu tür konuların da olmayacağı aşikardır.......


IŞIK VE SEVGİ İLE KALIN.......

Sizinle hemen hemen aynı fikirdeyim Sayın Oasis; sadece cinsel birleşimlerde değil aslında bir birey olarak hal ve hareketlerimizin tamamında öngörülen davranışların ölçüsü gereği kontrol altında tutmalıyız. Öyleki bazı davranışların aşırıya kaçması durumunda diğer kişilere, doğaya, cansız ve cansız varlıklara zarar verici bir hal aldığında ise bu tür davranışlar, bize olumsuz sinyalini vermektedir. Aynı şekilde bunu cinselliğe dönüştürdüğümüzde 'sapkınlık' olarak görülen bazı durumların genel bir bakış açısıyla olumsuz olarak hatta daha kötüsü bir şekilde gözlenmiş ve deyim yerindeyse kanaat getirilmişse ki bu tür olayların zaten olumlu bir tarafının olamayacağı kanaatindeyim.

Bayan ve Erkek arasındaki birleşimlerin de belirli bir ölçütünün olması ve bunu aşan davranışların da sapkınlığa girmesi kaçınılmazdır. Kişiler, bunu farkettikleri anda kendilerine çekidüzen vermeyip devam ederlerse her haliyle bunu isteyerek sırf zevklerini tatmin etmek adına yaparlarsa bu zaten onların sorunu olmaktan öteye gidemez. Herkesin kaldıramayacağı bir durum olması sebebiyle, kişilerin Sayın Karahan'ın bahsettiği gibi her önüne gelenle birlikte olunması hem kendi açıdan hem de karşısındakileri önemsizleştirerek, sevgi kuramını ayaklar altına alıp, iğrençleştirmeye yüz tuttukları aşikardır.

Yine toplumun bazı yönlerinde oluşan sapkınlıkların geneli itibariyle hoş görülmemesi yukarda anlattığım ya da uçtan uca değindiğim noktalardan kaynaklandığı hepimizce az çok bilinmektedir. Söylediğiniz gibi bazı batı devletlerinde- toplumlarında desem daha doğru olur, bunun çok aşırısına gidilmiş ve bir toplumsal felakete dönüştürülmüştür. Artık onlara göre bu sapkınlık 'normal' sayılabilecek pozisyona getirilmiştir. İŞte ahlaki çöküntü bu olayı göstermektedir.

Bayan ve Erkek olarak kendi hemcinsleriyle birlikte olma isteği her ne kadar kişiyi ilgilendiren bir sorun olması gözükse de netice itibariyle genel yargı açısından hoşgörülmediği için toplumun geneline de önemli derecede büyük bir zarar teşkil etmektedir. Aslında bu türden olayların çoğalmasıyla birlikte asıl sorun olan normalleştirilmeye çalışılması sonradan hemen ardımızda yetişen- yetişecek olan nesle örnek olması gerken yerde ibret verici olmamız hem kendimiz hem de onların büyük kaybı olacaktır. Ve böylelikle de Insan nesli bozulmaya yüz tutmuş ve maalesef derin bir hatta çözümü bir hayli karışık önemli derecede hepimizi ilgilendiren bir Sorunla karşı karşıyayız.

Bu türden olayların derinine inmek, kökeni araştırmak, sorunu temelden çözmek için sapkınların nereden oluştuğu- oluşturulduğu, bunların nereden kaynaklandığı, hangi sebeplerin bu olayların meydana gelmesini sebebiyet verdiği gibi etkenleri iyice mantıklı birşekilde irdeleyip çözümlemek en makul olanıdır.

Ar ve namus olayına gelince bozulmaların vermiş olduğu duygu karşısında tıpkı bazılarımızın vicdan duygusunu unutması gibi ar damarının çatlamasıyla birlikte kişilerin onurlarını unutarak ayaklar altında çiğneyerek kendilerini maalesef kullanım amaçlı olarak toplumda hem de bazı yönleri itibariyle çirkeflik boyutunu aşan pozisyonlarda yerlerini almış ve böyle devam ederek kendilerine ve başkalarına bu şekilde bir ibret olayını lanse ettirmektedirler. Olayların gidişatı gereği kendisiyle ve başkalarıyla olan ilişki pozisyonlarında aşırılığa kaçmanın sadece ve sadece kişisel zevklerin neticesinde oluştuğu için bazıları için bu zevkler pek bir önem taşımayıp onura olan düşkünlükleri sebebiyle bu tip davranışları sergilemek yerine daha çok farklı alanlarda kendilerini ruhsal ve kültürel anlamda geliştirme yollarına başvurdukları ve yol itibariyle izledikleri yolun gereği belirli bir amaç doğrultusunda kendilerini adayıp aslında egonun hiçbir aldatıcı özelliklerine dahi prim vermeyerek kendilerinde varolan egoyu farklı yönlerde kullanmayı öğrenmiş, bilmiş ve uygulamayı başarmış olan Insanların sahip oldukları pozitif enerjilerle dünyamızın tam bir çirkefliğe sürüklenmesi biraz olsun engellenebilinmiştir, diye düşünüyorum.

Egoyu, çoğu kişi zevk yönünde kullanırken, bazılarımız kırbaçlayıcı ve kendini geliştirme yolunda kullandıkları faktör olarak görmüş ve bunu başarabilmişlerdir.

Saygılar, Sevgiler.               
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 17, 2009, 01:04:57 ös
Yanıtla #31
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


"Homoseksüellik"i cinsel bir tercih olarak tanımlamak,savuşturmak kasdlıdır.Varoluşta 3. bir cins olmadığına göre,bunu cinsel bir tecih olarak tanımlayamayız.Kaldı ki bu tür ilşkilerde taraflardan enaz birisi cinsel organını kullanmamaktadır.

Homoseksüellik,fiziksel ve ruhsal bir hastalığın dışa yansımasıdır."Tercih"olarak tanımlayıp bunu meşrulaştırmak yerine,maruz kalmış zavallıları tedavi edebilmenin yolunu araştırmak,bulmak,muhatablarını da tedaviye ikna etmek gerekir.

Hele ki,bu hastalığa maruz kalmış insanların davranış bozukluklarını doğal gösterip,bunu demokrasi ile özdeşleştirmeye çalışmak onlar için yapılabilecek enbüyük hata olarak kabul görmelidir.Toplumun onlara,"haklı"değil,"hasta"olduklarını anlatması ve ikna etmesi gerekmektedir.


saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ekim 17, 2009, 01:17:32 ös
Yanıtla #32


Homoseksüellik,fiziksel ve ruhsal bir hastalığın dışa yansımasıdır."Tercih"olarak tanımlayıp bunu meşrulaştırmak yerine,maruz kalmış zavallıları tedavi edebilmenin yolunu araştırmak,bulmak,muhatablarını da tedaviye ikna etmek gerekir.


Gayet tabi.. Şimdi Sevgili Ceycet; anlatmak istediğim şudur ki, şahsen ben, kendimi kontrol altında sürekli tutmak isteyişimin asıl nedeni en başta kendime ve dolaysıyla başkalarına zarar vermemek içindir. Öyleki, sahip olduğumuz egonun ne kadar çok korkunç bir özellik olduğunu sanırım dünyamızın başından beri yaşanmış olaylardan az çok anlayabiliyor ve durumu açık, net olarak farkedebiliyoruz. Durumun ciddiyetini idrak eden kişi bireysel bozuklukların başgösterdiği toplumlarda giderek yayılan dejanarosyanlarda ne yazıkki aşırı bir yozlaşmanın karşıtı olan soysuzlaşmanın başgöstermesi kaçınılmazdır.

Bu dejanarasyonun engellenilmesi için aslında çok geç kalınmış bir yönteme başvurulması gerektiği kanaatindeyim. Insanlığın gelişim seyri itibariyle giderek bozulmaların artması hepimizin kaybıdır. Bu çok önemli derecede artan bu gibi olayların vermiş olduğu zarar gereği hepimizin de maalesef ağır bir yükümlülük altına girdiği bir gerçektir. Yalnız şu yanılgıya kapılmamanızı özellikle rica ediyorum, biri kendine ait bir sorunundan dolayı asla bu benim sorunumdur, ben böyle yaparım, sizi ilgilendirmez diyerek sorunu sadece kendine maledip aynı şekilde devam ederse o zaman bu dünyanın hali ne olur diye sorasın size..  O zaman herkes kendi istediğini yapsın.. Her istediği şekli ve davranışı sergilesin. O zaman diğer insanların hakları, özgürlük anlayışları nerde kaldı?

Diğer insanları düşünmeden kendimizi yeterince düşündüğümüz için Insanlığın bu seviyede hala bulunması daha ne kadar çok ilerleyen zamanı durduramadığımız gerekçesiyle hala gerilerden takip etmeye mahkumuz?

Gelişmişlik asla tek yönlü değildir. Gelişmiş olan uygarlıkların bazı yönlerinde oluşan sapkınlıkların iradelerinin gelişmesiyle birlikte sahip oldukları kişisel zevklerini hat safhaya ulaştırmak istemelerinden kaynaklanan korkunç ve vahim bir durumdur, ne yazıkki..

Bazan kendi isteklerimi frenleyerek, egomu başka yönlü kullanmayı - daha çok kendimi geliştirici olarak- tercih ediyorsam kendime ve başkalarına zararım dokunmuyorsa o zaman kendi zevklerimden isteyerek feragat eder ve ibadetimi çalışmaya ve gelişmeye yönelik girişimlerde bulunmaya kendimi adarım. Bunu yapabilenler zevklerini önemsemiyorsa ve daha farklı alanlara kayıyorsa o zaman bu gibi sapkınlıkların devamında rol oynayanların ise yapmış olduklaır bu tercih karşısında içgüdülerine teslim oldukları manası da ortaya çıkmıyor mu? Hala uç noktalara gelebilen Insanoğlu şehvetin tuzağına düşmüş ve sapkınlıklara dur diyemediği sürece o halde gelişim ve kendini aşmışlık düzeyine gelebilmek nerde kaldı? Egoya teslim olmak yerine onu yenmek için gösterilen çabaların belirli bir yönde amacı söz konusudur. Toplumu düzenleştirmek, Insanları güzelleştirmek ve ahlaki seviyeyi yükselterek manevi duyguların artmasına yönelik olaran gösterilen çalışmaların daha sonraki nesiller için güzel bir dünya oluşturmak bazı Insanların önderliğinde ve gayretinde söz konusudur.     

Saygılarımla  
« Son Düzenleme: Ekim 17, 2009, 01:22:49 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 17, 2009, 01:29:26 ös
Yanıtla #33
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn. karahan,

ben hukuku konuşuyorum. Hukuku konuşurken de Allah'ı devreye sokmayı sevmeyen bir adamım. Çünkü işin içine Allah, öte dünya, basübadelmevt vs. girdiği zaman iş hukukun dışına çıkar, o artık bir inanç sorunudur. En basit tabiri ile söylüyorum "insanın insan olarak doğması sebebiyle sahip olduğu haklara" biz insan hakları diyoruz. Bu haklar ne tanrı tarafından bahşedilmiştir, ne başka bir üstün güçten. İnsan haklarını devletin anayasal güvenceye alıp almaması da onun bir hak olmasını etkilemez. Anayasal güvenceye alınmış haklara da zaten kamu özgürlükleri de deniyor, bu ayrımı belirtmek için. İNsan hakları, bu yönüyle hem hukuk dışı hem de zaman ötesidir. Bugün biz 4. kuşak hakları tartışıyoruz. Klonlanma hakkı gibi. Şimdi için çok ucuk gelecek bir düşünce... Bir insanın kendini klonlama hakkı olmalı mıdır? İleride göreceğiz bunu...

Demokrasi de Allahtandır diyorsunuz. Hak da Allahtandır. Bu durumda ben birey değil kulumdur. Kul isem kulu olduğumu yargılamam ve yadırgamam mümkün olmaz. İşin içine Allah girerse demin de dedim bu bir iman meselesi olur. O yüzden son zamanlarda işte veda hutbesinde insan hakları, islamda insan hakları gibi yaklaşımları gülünç buluyorum. Çünkü ordaki mevzu kulun hakkıdır. Bu haklar Tanrı tarafından verilmiştir. Siz onların biçemleriyle bile oynayamazsınız. Demokrasi sihirli bir değnek değildir. Dokunduğunuz yeri düzeltsin, pru pak etsin, msiku amber gibi kokutsun. Demokrasi farklı yaşam biçimlerinin bir arada yaşabildiği, farklı görüşler ifade edilebildiği ve sorunlar tartışılabildiği için iyidir. Demokrasinin de bir alay çeşidi var Yukarıda sn. Isis bir kaçına değinmiş. Ama temel olarak demokrasinin iyiliği tartışabilme ve saygı gösterme ile ilintilidir. Bu farklı yaşam biçimlerini "hastalıklı", "bozuk" görmemek demektir de. Aynı biçimde bir başkası için mesela kadının başını örtmesi hastalıklı bir durum olarak algılanabilir. Ya da ne bileyim bir erkeğin saçını uzatıyor olması. Ama önemli olan da uzun saçlı erkek ile başı kapalı kadının aynı toplumda birbirlerine değmeden yaşayabilmelerindedir. Yoksa herkesin kendince bir "öteki"si olabilir, olur. Öteki ile bir arada yaşayabilmek iste o biraz demokrasiyle mümkün olur.

Ama siz demokrasinin, insan haklarının içine Allah'ı sokarsanız artık benim ne tartışabilecek bir alanım olur ne karşı durabilecek bir arka planım. Allah öyle buyurmuş derim ve noktayı koyarım.  

Bozukluktan bahsediyorsunuz. Bozuk olan nedir? Heteroseksüle, erkek egemen genel eğilimin dışında olmak bir bozukluk mudur? Deliler ülkesinde akıllı olmak gibi yani...

Ceza hukuku uygulamalarından dert yanıyorsunuz. Haklılığınızı teslim edeyim. Evet Türkiye'deki ceza hukuku uygulamalarında ciddi eksiklikler oluyor, ciddi yanlışlar da yapılabiliyor. Ama bu hukukun kötülüğünün göstergesi değildir. Ceza hakiminin eksikliğinin göstergesidir. En iyi yasa en kötü uygulayıcının elinde dünyanın en beter yasası olur. Hemen bir örnek vereyim. Madem namustan gidiyoruz. Namusla devam edelim. A ile B 17 yaşında lise öğrencisidir. A ile B arasındaki arkadaşlık ilişkisi ileri bir seviyeye ulaşmıştır. Birgün B, annesi ve babasının şehir dışına çıktığını küçük kardeşinin akşam erken yattığını söyler ve A'yı evine davet eder. A, kız arkadaşı B'nin evine gider.  Evde para çantasını unuttuğunu anlayan B'nin annesi ile babası bu sırada yoldan geri dönmüşlerdir ve eve girdiklerinde B'nin odasındaki sesten işkillenen baba A ile B'yi yatakta yakalar. Baba ne yapacağını bilemez. Bu sırada A evden kaçar. Olay aile büyükleri tarafından duyulur ve B'nin öldürülmesine karar verilir. A ise ailesi tarafından çoktan şehir dışına gönderilmiştir. B'nin 10 yaşındaki kardeşi C'ye silah verilir ve ablasının namuslarını beş paralık ettiği, kötü bir kadın olduğu, kötü kadın öldürerek aile namuslarını temizlemesi gerektiği söylenir. C ablası B'yi öldürür. Siz bir hukukcu olsaydınız buyurunuz kime ne ceza verirdiniz söyleyiniz.  Kendi ceza yasanızı yazmakta serbestsiniz. Tamamam hayali bir olayve bizim ülkemizin yasalarını da uygulamayalım.

Gelelim sizin örneğinizde ne olura; Cinsel saldırı olduğuna göre ve vücüda bir organ sokulduğuna göre (bu el de olabilir) 7 - 12 yıl arası bir ceza almalıdır. Ama siz bir de ölümden bahsediyorsunuz Eğer suç sonucu mağdur ölmüşse bu takdirde 102/6 gereği; eğer kişi cinsel saldırıdan sonra bu suçu gizlemek gayesiyle öldürmüşse TCK'nun 82/1-h maddesine göre kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmelidir. Eğer hakim 62.maddeyi uygularsa bu durumda takdiri indirim sebeplerinin sonucu; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine müebbet hapis cezası verebilir.

Sn. oasis,

Cinselliğin yalnızca neslin devamı, üreme, genini geleceğe aktarma ile bağlantılı olmadığını düşünüyorum. İnsanı hayvandan ayıran en önemli özelliklerden birisi de kanımca düşünmesinin yanı sıra hazzedebilmesidir de. Dolayısıyla insan, cinsellikte de hazzetmeyi hedef alabilir. Yalnızca üreme düşüncesinin ürünü değildir cinsellik. Bu hazzedebilme istemi sizin tabirinizle temelden kayma falan değildir. Bu tamamen subjektif bir yaklaşım olacak o yüzden ben diye başlamalıyım. Ben cinsellikten yalnızca birleşmeyi ve üremeyi algılamıyorum, hazzetmek ve zevk almak da bu işin doğasında vardır var olmalıdır. Herkes istediği gibi inanma hakkına da sahip. Siz öldükten sonra cinsellik olmaz dersiniz. Başka birisi çıkar işte hadiste şöyle şöyle diyor nasıl olmayacakmış cinsellik der vs

sn. ozkann,

heteroseksüledirler. o örnekteki kişilere sorduğunuzda bu cevabı alırsınız. çünkü bu toplumda aktif olan taraf değil pasif olan tarafa i... diyorlar. ama haklısınız bence onlar biseksüeldirler.

Saygılarımla.


Ekim 17, 2009, 01:48:31 ös
Yanıtla #34

Sn. oasis,

Cinselliğin yalnızca neslin devamı, üreme, genini geleceğe aktarma ile bağlantılı olmadığını düşünüyorum. İnsanı hayvandan ayıran en önemli özelliklerden birisi de kanımca düşünmesinin yanı sıra hazzedebilmesidir de. Dolayısıyla insan, cinsellikte de hazzetmeyi hedef alabilir. Yalnızca üreme düşüncesinin ürünü değildir cinsellik. Bu hazzedebilme istemi sizin tabirinizle temelden kayma falan değildir. Bu tamamen subjektif bir yaklaşım olacak o yüzden ben diye başlamalıyım. Ben cinsellikten yalnızca birleşmeyi ve üremeyi algılamıyorum, hazzetmek ve zevk almak da bu işin doğasında vardır var olmalıdır. Herkes istediği gibi inanma hakkına da sahip. Siz öldükten sonra cinsellik olmaz dersiniz. Başka birisi çıkar işte hadiste şöyle şöyle diyor nasıl olmayacakmış cinsellik der vs


Sayın skullG; Sayın Oasis'in bahsettiği olayı ben de biliyorum. O yüzden Kendileri izin verirlerse ben cevaplamak isterim. Tabiki cinselliğin sadece nesil idamesi için gerekli olduğunu hiçbirimiz savunamayız. O halde 'aşk' ın anlamı nerde kalırdı dimi? Ama aşk derken de bilindiği üzere malum iki karşı cinsin birbirine olan duygusudur. Fakat iki hemcinsin birbirine olan duygularını kastetmiyorum. Gerçi hala bunu anlayabilmiş değilim, beni mazur görün lütfen.. İşte bu iki hemcinsin birbirine olan duygularında eğerki bu başka yöne kayıyorsa işte bu cinsel bir sapkınlıktır. Ve Sevgili Ceycet'in de ifade ettiği gibi o zaman bir hastalık durumuyla karşı karşıya kalıyoruz.

Saygılar,

 
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 17, 2009, 01:54:04 ös
Yanıtla #35
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Sevil,

sizi anlıyorum;sadece,insan hakları ve özgürlük anlayışı ile,hastalıkları karıştırmamak gerekiğini ifade etmeye çalışıyorum.Zira,"cinsel tercih"olarak tanımlanabilmesi için bu durumun sağlıklı insanlarca da tercih edilebilir bir şey olması gerekir.Oysa,cinsel organların dışında işlevleri olan organların,cinsellik kasdı ile kullanılmasını "tercih"olarak tanımlayabilmek ve bunu özgürlük olarak dayatmak,gereğini de demokrasiye bağlamak,mevcut hastalığı görmemezliğe gelmekten daha vahimdir;diye düşünüyorum.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ekim 17, 2009, 02:03:33 ös
Yanıtla #36


Sayın Sevil,

Oysa,cinsel organların dışında işlevleri olan organların,cinsellik kasdı ile kullanılmasını "tercih"olarak tanımlayabilmek ve bunu özgürlük olarak dayatmak,gereğini de demokrasiye bağlamak,mevcut hastalığı görmemezliğe gelmekten daha vahimdir;diye düşünüyorum.


Saygılarımla

Anlıyorum Sizi. Zaten ben de bunu kastediyorum. Öte taraftan o kadar de kişilerin hak ve özgürlüklerine bir sınırlama getirilmesinden yana değilim elbette ama gelgelelim, kişiklerin hak ve özgürlük anlayışının nerde, nasıl ve ne şekilde kullanabileceğinin idrakinde olunmasını temenni ediyorum.

Saygılar,
« Son Düzenleme: Ekim 17, 2009, 02:05:35 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 17, 2009, 02:16:57 ös
Yanıtla #37
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Bizim ulkemiz demokrasiyi haketmiyor. Zaten demokrasiyi isteyen de yok. En iyisi kaldiralim. Totaliter rejim gelsin, sizler de toplumda istemediginiz ne kadar homoseksuel, travesti, lezbiyen, Yahudi, Ermeni, Kurt turbanli kadin, sakalli adam varsa hepsini bir krematorium'da yakin gitsin...! Nasil olsa hepsi sapkinlar, ne olacak ki (?)


Ekim 17, 2009, 02:24:53 ös
Yanıtla #38
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Grip olanalrı da...Onlar da demokratik haklarını kullanıyorlar...
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ekim 17, 2009, 09:46:26 ös
Yanıtla #39
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Bizim ulkemiz demokrasiyi haketmiyor. Zaten demokrasiyi isteyen de yok. En iyisi kaldiralim. Totaliter rejim gelsin, sizler de toplumda istemediginiz ne kadar homoseksuel, travesti, lezbiyen, Yahudi, Ermeni, Kurt turbanli kadin, sakalli adam varsa hepsini bir krematorium'da yakin gitsin...! Nasil olsa hepsi sapkinlar, ne olacak ki (?)

sn isis

çok doğru hatta en doğruyu söylediniz.şaka ile karışık  bakınız bu noktada hakkınızı vernmek lazım üstadım ben şahsi fikrimdir insanların demokrasiden bir şey anladığınız sanmıyorum anlamaya çalışmakla bir ömür tüketiklerini düşünüyorum.Bir gün bir ülkenin başına bir diktatör geliyor bir ihtilal yapıyor ey halkım ben sizin için bunu uygun gördüm diyor en demokratik  yönetimde anayasanızda bu diyor 30 yıl insanlar onu yaşıyor hala en akıllısından en delisine herkes bunla uğraşır şu şöyledir bu böyle der hala değişmez sonuç benim hastalığımda derdimde bu sn.isis

Diyarbakır cezaevi korku tüneli olmuş katliamlar yaşamış kimse ya bunun hesabını sormak lazım deyipte o tarihte kim yiöneticisi ise uğraşmıyor en basit insan hakkını o insana teslim etmeye uğraşmıyoruz bile ondan sonra aynı yönetim grubu bana demokrasi ve insan hakları dersi veriyor.Sevgili isis sende bende bu forumda aklını kullanıp tartışan herkes en demokratız en işlevseliz bu konuda çünkü ben  burada sizleri sanalda tanısam seviyorum tartışabilip paylaşabildiğim için hemde saygı duyuyorum her fikrinize katılmasam her fikrime katılmasıanızda saygı duyuyorum sizin bahsettiğiniz demokrasi bu olmasın sakın.Benim uygulanamayan ve uygulanmamış ne demokrasi ile ne hukukla işim var.İşin diğer kısmına gelirsek işe allahı katmamın nedeni var onu olayın dışında bırakamadığımdan her şeyin cevabı allahtadır bu sizin inandığınız kitaptada bizdede öyle kainatta allahın içinde olmayan bir şey yok.Üstelik bir yahudi olarak bunu en fazla savunması gerekende sizsiniz kabalistik inancınıza göre.Homoseksüellik konusunda ise sn.ceycet güzel yazmış tamamen katılırkende aynı fikirleri paylaşmaktan keyf aldığımı söyleyebilirim.Bu olay bir insan hakları sorunu değildir bence tamamen hasta hakları sorunudur.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
5138 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 29, 2010, 04:49:33 ös
Gönderen: poyraz06
4 Yanıt
3044 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 27, 2017, 10:23:55 ös
Gönderen: ahu
49 Yanıt
78644 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 01, 2013, 10:25:37 öö
Gönderen: ADAM
7 Yanıt
29330 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 24, 2020, 10:48:35 ös
Gönderen: Arais
0 Yanıt
2419 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 04, 2012, 09:55:36 öö
Gönderen: Tij
0 Yanıt
3638 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 10, 2013, 04:13:06 ös
Gönderen: Tij
3 Yanıt
4293 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 26, 2013, 02:35:52 ös
Gönderen: Caliper
6 Yanıt
8020 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 23, 2014, 02:56:40 ös
Gönderen: Smyrna
5 Yanıt
18495 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 18, 2014, 03:16:15 öö
Gönderen: MEDUSA
2 Yanıt
4305 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 23, 2018, 02:49:17 ös
Gönderen: Novayst