1-Önder Aktaç 15 yıl önce "Masonluk artık sadece tıp âleminde güç odağıdır" demiş.Bunu niye ve neden söylemiştir?
2- 28 şubat sürecini andıracak şekilde, ayakta alkışlarla söylenen Onuncu yıl Marşları, Nur Serter gibi en uçtaki katı bir laiklik anlayışını temsil eden kişilerin karşı devrim söylemlerinin ayakta alkışlanması, masonların o zamana kadar pek de alışkın olduğu görüntüler değildi. Bu manzaralar masonluğun toplumun geniş katmanları ile hiç ilgisi olmayan ve sadece katı laik çevrelerle dirsek teması içinde bir teşekkül olduğuna dair yaygın inanışın pekişmesine yol açtı.
Bu şekilde bir çizgi ile masonluğun sadece belirli bir kesimin ulusal hassasiyetleri ile özdeş hale geldiği biçimde olmasa da yıllar önce masonları birbirine düşüren bir başka "milliyetçilik" tartışması daha yaşandı. Bu, masonluktan olaylı bir şekilde istifa eden "ketum üstad" Önder Aktaç olayıydı. 1976'da girdiği masonlukta, 1993'e kadar 18 yılını geçiren Aktaç, 6 Kasım 1993 günü dönemin büyük üstadı Can Arpaç'a gönderdiği zehir zemberek bir mektupla istifa etti. İstifa sürecini başlatan, Aktaç'ın Ankara'daki Eryaman Spor Kulübü başkanı sıfatıyla 29 Ekim 1993 günü yaptığı ziyarette, Anıtkabir defterine şunları yazmasıydı: "
Atam, bayrağımızı, kitabımızı ve onlar kadar kutsal saydığımız ilke ve devrimlerini çiğnetmeyeceğiz. Hatay ile başlayan hareketi Musul, Kerkük ve oniki adamızı unutmadan sürdürüp, canlarımızı fedaya hazırız. Rahat uyu." İşte bu satırlar, Aktaç'ın, Büyük Loca tarafından "Bizi töhmet altında bırakıyorsun" denilerek uyarılmasına yol açtı. Çünkü Aktaç, o sözleriyle siyaset yapmıştı.
Aktaç'a göre, Büyük Loca'nın Anıtkabir özel defterine yazdığı sözlere tepki göstermesi bir rastlantı değildi. Nitekim, 1978'de Atina'da basın ataşesi olarak görev yaparken tanık olduğu bir olay bunu göstermekteydi. Yunan masonları, Kuzeydeki Türk bölgesinden Güneye kanların aktığı ve altında Yunanca "Deksehnuma", yani "Unutmayacağız" yazan bir Kıbrıs haritasını, Yunan Büyük Locasının Psigoras adlı yayın organında basmışlardı. Yunan masonları bununla kalmayıp Kıbrıs için kulis yaparak ortak yardım hesabına Kıbrıs için para toplayarak bir anlamda "siyaset" yapmaktaydı. Üstelik bu masonluğun evrensel ilkelerine aykırıydı. Aynı yıl Türkiye'ye izne gelen Aktaç, bunu bir büyük mason üstadına iletince, "
Yahu niye böyle boş işlerle uğraşıyorsun?" cevabını almıştı. Oysa Aktaç'a göre Türk masonları bu durum karşısında Yunan Büyük Locası'na bir mektup gönderip bu işin ayıp olduğunu söylemeliydi. Hatta dünya masonlarının üst otoritesi olan İskoç Riti’ne de şikâyet yapılmalıydı. Ama Aktaç'a göre,
Türk masonları loca çıkarlarını ülke çıkarlarının üstünde tuttukları için bu teşebbüslerde bulunmamışlardı.
Mason camiasında iyice açığa çıkan bu "ulusalcılık" ve "milliyetçilik" konusundaki yaklaşım farklılıklarını daha da gerilere, 1970'lere kadar götürmek bile mümkün. Örneğin, Adalet Partisi'ne Genel Başkan olan Süleyman Demirel'e mason değildir belgesi verdiği için Türk masonlarının ortadan ikiye bölünmesine sebep olan Necdet Egeran'dan sonra büyük üstad olan ve masonların kendilerini yeniden toparlamasının öncüsü kabul edilen Hayrullah Örs, 1972'de Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi'ye verdiği röportajda şöyle diyor: "Biz milli bir gaye takip etmiyoruz. Bizim gayemiz insanî."
Bunun üzerine İpekçi, "Şimdi böylelikle değinmek istediğim hususa geldiniz. Milli bir gaye takip etmemek, milliyetçilik şuuruna karşı bir durum yaratmıyor mu? Bu yolda yapılan suçlamalara ne diyorsunuz?" sorusunu yöneltiyor. Büyük Üstad Örs'ün bu kritik soruya cevabı ise şöyle. "Bizim anladığımız manada masonluğun umumi prensiplerinde mason evvela kendi memleketine bağlıdır. Kendi memleketine bağlılık, başka memlekete de mutlaka düşman olmayı icab ettirmez." Buna karşılık, 1992'de dönemin büyük üstadı Can Arpaç,
"Her ülkenin masonluğu gibi Türk masonluğu da millidir ve bağımsızdır." diyor. 2000-2003 arasında büyük üstadlık yapan Demir Savaşçın ise bu konuda "
Önce vatandaş, sonra masonuz. Atatürk'ün fikirlerinin takipçisiyiz" diyor.
Örneğin iki yıl önce 28 Ekim 2004 akşamı İstanbul Beyoğlu'ndaki Nur-u Ziya Sokak'ta bulunan Büyük Loca binasında yapılan Cumhuriyet'in 81. yıldönümü kutlamasına "Onuncu Yıl Marşı" damgasını vurdu. Paşakay, pastayı ellerinde Türk bayrakları sallayan masonların hep birden söylediği Onuncu Yıl Marşı eşliğinde kesti. O akşamki konuşmasında Paşakay, "Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığını ortaya koymuş bir topluluğuz. Cumhuriyet bize onun armağanıdır. Bunu sonsuza kadar korumak bizim görevimiz." derken, 28 Şubat sürecindeki brifinglerin sembolü haline gelen Onuncu Yıl Marşı, hemen hemen bütün mason baloları ve toplantılarının da simgesi haline geldi.
Sait sevgener ,Kaya Paşakay ve Koray Draga'nın İhraç olayından sonra
Kaya PAŞAKAY: "
DEVLETE GİTMEM İHRAÇ SEBEBİ OLDU" demiştir.
Soru: Ulusalcılık evrenselcilik ayrışması kabul edilmesede tarih skalasında görüyoruz büyük üstadlarda farklı görüşlerde olmuşlar.Bu ayrım halen devam etmektemidir yoksa önüne geçilmişmidir?
kaynak:
http://www.aksiyon.com.tr/pdf/23793.pdf