Sn. pasha,
sorduğunuz soru aslında Devletin Kökeni ve Devlet Kavramının tanımlanmasıyla ilgilidir. Devletin Unsurları ve Devlet Şekillerine göre de değişiklik gösterir bu sorunun cevabı. Hukuk Fakültelerinde Genel Kamu Hukuku Anabilim dalı bu soruları tartışır. Devlet Teorisi dersinde bu konu lisans düzeyinde işlenir.
bu konuyla ilgili olarak Türk Hukuk Literatüründe yayınlanmış gayet güzel bir kitap mevcuttur. Prof. Dr. Iur. Yahya K. ZABUNOĞLU'nun "KAMU HUKUKUNA GİRİŞ; DEVLET (TANIM- KAYNAK- UNSURLAR), [AÜHFY no. 328, Ankara, 1973] kitabını öneririm.
İlgili kitabı http://auhf.ankara.edu.tr/auhf-yayinlari-arsivi/yahya-kazim-zabunoglu/kamu-hukukuna-giris/kamu-hukukuna-giris.pdf adresinden de okuyabilirsiniz.
sayin skullG, oncelikle tesekkurler cevabiniz icin. ama ben kitap okumayi pek seven birisi degilim. Basit ve kolay yoldan cevaba ulasmak isteyen, gunumuz teknolojisini benimsemis biriyim. Or: ben bir konunun cevabini ariyorsam genellikle internette arastirir ve o konu ile ilgili olan yazilarin iclerinden sadece cevaplarimi alir gerisine bakmam. Bir sorunun cevabi icin butun bir kitap okumak bu zamanda artik bana pek dogru gelmiyor. Fakat yinede tavsiyeniz icin tesekkurler.
Devletin tanımı belli bir insan topluluğunun belirli bir toprak parçası üzerinde egemen olmasıyla oluşan hukuksal kişiliğe sahip devamlı bir örgütlenme olarak yapılabilir. Bu tanım ünlü Kamu Hukukçusu Jellenik'ten esinlenmiş ve genişletilmiştir (Jellenikin Devlet tanımı: egemenlik gücüyle aslen donatılmış belli bir toprak parçası üzerinde yerleşik bir millet birliği olarak verir, Allgemeine Staatslehre kitabında).
Guzel tanimlamis. "Bu tanima gore devlet, milletten olusur." Simdi basit bir aristo mantigi ile...
Devlet milletten olusuyorsa,
Millet kendisinden korkmuyorsa (ki zaten korkmamasi gerekir)
Millet devletten korkmamalidir. Cunku devlet, milletin kendisidir.
Devlet (Hobbes'un Leviathan kitabının kapağındaki resmi hatırlatırım) milletten ayrı bir örgütlenme değildir. Aksine millet veya insan unsuru diyelim devletin tanımı içerisindedir ve onun bir unsurudur. insan unsurunun olmadığı bir devlet söz konusu olamaz. teorik olarak devletin insan unsuru sona erdiğinde (pratikte değil ama teorik olarak birlikte tüm milletin yok olması mumkundur) o devlette ortadan kalkar. [devletler ulkenin veya insan unsurunun yok olmasıyla değil genellikle egemenliğin kaybıyla (fesih, ayrılma/bölünme, birleşme, ilhak, gönüllü iltihak gibi) sona ererler]
Buna gorede soyle diyebiliriz:
Insan olmazsa devlette olmaz. Insansiz o devlet yok olur... Fakat!
Devletsiz insan olabilir. Insanin var olmasi icin devlete ihtiyaci yoktur.
O zaman yine bir aristo mantigi ile soyle diyebiliriz.
-Insan, devlete (devlet duzenine) muhtac degil ise
-Insan, muhtac olmadigi bir seyden korkmamali (gerekirse arkasini donup gitmeli) ise
-Insan (kendi yarattigi ve muhtac olmadigi) devletten korkmamalidir.
Ve hatta bunu dahada ileriye goturerek...
Insan kendi yarattigi bir seyden korkmak yerine gerektiginde onu korkutabilmelidir.
"l'Etat, c'est moi!" aciklamasinin anlamini yazmamissiniz. Ne oldugunuda aciklayabilirmisiniz?
Türk Hukukunda da Devlet bir tüzel kişilik olarak kabul edilir.
Tuzel kisilik nedir? Amerika yada avrupa devletlerinde "Devlet" kavrami ne sekilde aciklanmistir?
millet unsurundaki objektif - subjektif millet anlayışları veya kaç kişiyle devlet kurulur gibi gayet teorik mevzular bir tarafa olmak üzere, halk ile devlet arasındaki bağın pozitif görünümü olan vatandaşlık (yurttaşlık) kavramını bakalım. Bir kişi bir devletin vatandaşı olduğunda belli haklarında ve elbetteki ödevlerin de sahibi olur. bu ilişki sebebiyle vatandaşın devletine karşı sadakat yükümlülüğü doğduğu gibi devletinde vatandaşını koruma borcu (ve daha genel olarak anayasal hakları sağlama koruma ve onlara aşkın müdahale etmeme ödevi) ortaya çıkar.
Simdi bu paragraf uzerine biraz konusalim. Halk ve devlet arasindaki pozitif gorunumu vatandaslik saglar. Tamam. Ama halkin devletine bagliliginin sebebi vatandaslik olmamalidir. Yani vatandaslik, devletin halka verdigi bir odul, insiyatif yada imnnet borcu degildir. Cunku halk zaten kendi yarattigi bir olguya vergi vermekte, onu (gerektiginde) cani ile korumaktadir. Canini dahi ortaya koydugu bu olgu icin karsiliginda aldigi "vatandaslik" damgasi (unvani) bana gore hicbirseydir. Halk, kendi yarattigi, vergi verdigi ve cani ile korudugu devletten elbette haklarini alacaktir. Almalidir.
Vatandasin devletine sadakat yukumlulugu yoktur. Cunku onu kendisi yaratmistir, kendisi yuceltmistir ve kendisi onun gucunu arttirmaktadir. Ona sadik olmayabilir. Begenmeyebilir. Elestire ve hatta onu yikabilmelidir. Buna en azindan hakki olmalidir.
Devletin vatandasini koruma ve ona hizmet etme borcu elbette vardir. Cunku onun varolus nedeni budur.
Su sekilde dusunun; bir robot yapiyorsunuz. Bu roboto sizi korumasi ve size hizmet etmesi icin yapiyorsunuz. Simdi sizin bu robota karsi ne sorumlulugunuz, sadakat borcunuz yada korkunuz olabilir ki? Ona karsi sorumlulugunuz varsa, varsa sadece arada yagini degistirmek ve sarj etmektir. Bunuda size daha iyi hizmet etmesi icin yaparsiniz. Sevmezsenizde onu kirar, satar, bir koseye atar ve umursamazsiniz. Yada o orda durmasina ragmen yenisini (daha guzelini) alirsiniz. Her ne kadar ornegim biraz ilginc olsada bence konuyu guzel ozetledi.
öyleyse devlet mi halk içindir ya da halk mi devlet içindir sorusunun cevabı herikisi de birbiri içindir diye cevaplandırılabilir. Devlet yurttaşın özgürlüğünü ve güvenliğini sağlamakla mükelleftir ama yurttaşta buna karşılık devlete sadakat yükümlülüğü içerisindedir. ,
Hayir. Devlet halk icindir. Onu varolus, yaradilis ve olusumunun nedeni (ve amaci) zaten budur. Devlet halka muhtactir ama halk devlete muhtac degildir.
ben ne halkın devletten ne de devletin halktan korkması gerekmediğine inanıyorum. halkın devletten korktuğu bir sistem baskıcı, özgürlükten yoksun bir korku devletidir. ama aynı şekilde halkından korkan bir devlet durumunda da farklı bir şey söz konusu olmaz. devlet bu korkusunu daha fazla baskı ile dengelemeye çalışır.
Bence devlet halkindan korkmalidir. Cunku isini, gucunu, yetkilerini kaybetmek istemez. Or: bir kasiyer gelen musteriye gulumser ve elinden geleni yapar. Bunu yapmasinin nedeni o musteriyi cok sevmesi degildir. Patronundan ve isten atilmaktan korkmasidir. Bu nedenle bir ic-korku ile hizmetini yapar.
Son bir soru daha, madem bu konu master derecelerinde ogretiliyor ve buyuk proflar bu konu uzerine kitaplar yaziyor. O zaman bu konu bircok bilgili kisiye gore cozulmustur. Onlarin cozumude seninle ayni sonucami variyor? Yoksa benim sonucumami variyor? yoksa kisisine gore, cevap degisiyormu?
Bencede sorunun verilebilecek bir cevabı yoktur .Çünkü gereklilikleri var edenler devlet brey birlikteliğininde içerisinde bulundugu durumların kendisidir.....
Yumurtami tavuktan cikar tavukmu yumutadan dimi? Ikinizde bunu izah etmeye calisiyorsunuz. Fakat ben diyorumki, yumurtadan civciv cikar. Zararsizdir. Ama sen onu iyice besler ve buyutursen o zaman o tavuk olur. Civcivlikten cikar. Sonuc olarak isin derinine ve cevresel faktorlerine inildiginde goruyoruzki; yumurtadan cikan, yumurta cikarabilecek bir tavuk degildir. Onu tavuk haline getirmek yine senin (halkin) elindedir.
Iyi Gunler
Pasha