Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: HIRİSTİYANLIK VE ARİSTOTELES – 9 (Son)  (Okunma sayısı 6282 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 01, 2009, 12:41:55 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Patristik Felsefeye Karşı Skolastik Felsefe



Orta Çağ sonlarında Hıristiyanlık kendisine temel olarak Aristoteles felsefesini seçince, “skolastik” olarak anılan bu dönemde Aristoteles’in felsefesi yanında tüm bilimsel görüşler de birer dogma olarak, dinsel dogmalar yanında geçerlik kazandı.

Skolastik (scholasticus) terimi Latince schola (okul) sözcüğünden gelmedir. Çünkü bu felsefe Orta Çağda din adamlarını yetiştiren manastır ve katedral okullarında işlenip gelişmiştir.

Daha önce de değinmiş olduğum üzere; Helen Patristiklerinden İskenderiyeli Clemens, Tertullianus’ün aksine «Credo ut intelligam = Anlamak için inanıyorum” anlayışını savunuyordu. Ona göre inanma, bilmeye yol gösterici olmalı fakat erek, önce inanma ile benimsenmiş olanı sonunda kavramak ve anlamak biçiminde benimsenmeliydi. Bilgi (gnosis) ile inancı (pistis), akıl ile vahiyi uzlaştırmaya çalışmış, inanç için felsefenin önemi üzerinde önemle durmuştu.

Öte yandan Origenes’in başladığı işi Augustinus tamamlayarak, Platon’u tam anlamı ile Hıristiyanlığa yerleştirdi. Philosophia denilen bilgelik sevgisi artık theologia denilen Tanrı sevgisi oldu ve bilgeliğe erişmek de Tanrı’ya erişmek anlamında kullanılmaya başlandı.

Tüm bu “yarı-gnostik” diyebileceğimiz Helen felsefesini yadsıyarak ya da baştacı ederek gelişen Hıristiyan felsefesine dizgesel bir bütünlük kazandıracak olan Aziz Augustinus’un felsefesi, Hıristiyan felsefesinin çıkış noktası ve temeli oldu. Böylece Patristik felsefe artık doruğuna ulaşmış sayılabilir.

Günümüzde Hıristiyan teolojisi Augustinusçuluk ile onun temel sorunlarda uzantısı sayılan Thomacılığın yari Aquinolu Tommaso’nun öğretisinin etkisi altındadır. Augustinus’un “yeryüzü devleti” (Civitas Terrana) karşısına çıkardığı “Tanrı devleti” (Civitas Dei) tasarımı, Katolik Kilisesi’nin başlıca dayanağı olmuştur.

Patristik felsefe, Hıristiyan inancına bir öğreti niteliği kazandırmak yolundaki çaba ve denemelerden oluşuyordu. Bu felsefeyi temellendirmek ve sistematik bir biçimde derleyip toplama işini de onu izleyen Skolastik felsefe üstlendi.

Skolastik felsefe ile, Batı dünyasındaki Ortaçağ felsefesinin içerisine tam anlamıyla girmiş bulunuyoruz. Artık apologia yani savunma dönemi bitmiştir; Hıristiyanlık damgasını Orta Çağa vuruştur. Zaman zaman ortaya Hıristiyanlığa göre sapkın (heretik) düşünce ve akımlar çıksa da, artık bu dini temelinden sarsacak düşüncelerin yaşamasına olanak tanınmamaktadır.

Patristik felsefe tümüyle Platon damgasını taşırken, Skolastik felsefe Aristoteles’in felsefesini kendisine dayanak almıştır. Ancak Aristoteles felsefesinin İslâm felsefesinde de Skolastik döneme geçilmesine neden olduğunu göz ardı etmemeliyiz. İslâm Skolastiğinin 12. yüzyıl sonlarında Batı dünyasında öğrenilmesi ile, Batı Skolastiği yükselme dönemine geçmiştir.

Kuşkusuz Aristoteles felsefesi Batı dünyasında o kadar kolay kabul görmedi. Buna tümüyle karşı çıkan tutucuların yanı sıra, Paris Üniversitesi edebiyat fakültelerinde işlenen felsefelerde tam anlamıyla Averroistçi Aristoteles felsefesi işlendi. Fransisken manastırlarında Aristoteles ile Augustinus’un felsefi görüşleri uzlaştırılmaya çalışılırken, Dominiken manastırlarında felsefi görüşler tümüyle Aristoteles felsefesi çerçevesinde gelişti ve bu öğreti Aquinolu Tomması ile kesinleşti.

Katolik Kilisesi’nin resmi felsefesi işte böylece yaratıldı. Eskiden Aristoteles’i okuyanlar diri diri yakılırken, şimdi onu okumayanlar engizisyonun yolunu tutmaktaydı.

Bu konuyu Sayın Isabell'in dileği üzerine açmıştım. Kuşkusuz daha çok şey yazılabilir. Ancak izninizle ben artık burada durayım; ne bunları yazışımdaki amacımın dışına taşayım ne de haddimi aşayım.

Sevgiler,

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 02, 2009, 10:13:46 ös
Yanıtla #1


Bu konuyu Sayın Isabell'in dileği üzerine açmıştım. Kuşkusuz daha çok şey yazılabilir. Ancak izninizle ben artık burada durayım; ne bunları yazışımdaki amacımın dışına taşayım ne de haddimi aşayım.


Evet, Sizi anlamak mümkün.. Estağfurullah bence hiç de öyle düşünülmüyor sanırsam..

Saygı ve Sevgiler,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
3225 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2009, 01:28:26 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
2879 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2009, 02:42:40 ös
Gönderen: Prenses Isabella
3 Yanıt
4775 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 22, 2009, 12:54:36 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2318 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 24, 2009, 11:24:44 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2189 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2009, 10:21:58 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
2769 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2009, 06:37:42 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
3996 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2009, 01:51:02 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2754 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 28, 2009, 10:27:09 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
8256 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 21, 2010, 11:58:32 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3656 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 23, 2010, 12:45:03 ös
Gönderen: ADAM