Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: NAHMANIDES  (Okunma sayısı 1696 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 03, 2007, 10:04:22 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

1194 yılında Katalonya Gerona’da doğan Moses ben Nahman ( Nahmanides) Isaac ben Alfasi’yle aynı dönemde yaşamış Isaac ben Reuben’in ailesinden gelir. Annesi, Jonah ben Abraham Gerondi’nin babası Abraham’ın kız kardeşidir. Hocaları arasında, Barselona’da bir yeşiva kuran Judah ben Yakar ve Trinquetailleli Meir ben Isaac yer alır. Bu alimlerden, kuzey Fransa tosafistlerin ( ortaçağ talmudistler) geleneklerini ve yeşivalarda kullanılan inceleme yöntemlerini öğrenir. Geleneğe göre Nahmanides geçimini doktorluk yaparak sağlar ve Gerona’da bir yeşiva’nın yöneticiliğini üstlenir. Jonah ben Abraham Gerondi’nin 1264’teki ölümünden sonra Nahmanides, Eretz Yisrael’e göç edene kadar Katalonya haham başısı olarak görev yapar. Daha sonraki çağlarda İspanyol rabiler onu büyük hocaları olarak görürü ve kendisini “güvenilir rabbi” olarak anarlar.

1232 yılında Montpellier’de Maimodies’in fikirleri hakkında tartışmalar çıktığında Nahmanides, Maimonides’in yazılarının bir çok filozof tarafından kullanılmasını suçlayan Montpellierli Solomon ben Abraham ile aynı fikirde olduğu halde tartışan tarafları uzlaştırmaya çalışır. Aragon, Navarre ve Castile liderlerine gönderdiği mektuplarda Nahmanides , Montpellierli aşırı uçtaki görüşlere karşı tavır almamalarını rica eder. Ancak Fransız rabilerinden Maimonides’in eserlerine karşı koydukları herem (haram) cezasını kaldırmalarını da ister. Çatışan tarafları uzlaştırmak için Fransa ve İspanya’daki farklı koşullara uyan ve yerel nüfusun ihtiyaçlarına karşılık verecek bilimsel çalışmaları düzenleyen ayrıntılı bir program hazırlar. Ancak bu planı , her iki taraftaki aşırı uçtaki düşüncelere sahip olan kişiler nedeniyle başarılı olmaz.

Nahmanides, Katalonya’daki sosyal hayatı oldukça etkiler. Kral James I bile ona danışır ve 1232’de kral, Nahmanides’in tavsiyesi üzerine, ülkede yaşayan tüm Yahudiler için atanacak bir yargıç hakkında Alconstantini ailesinin iddialarını reddeder. 1263’te, Kral Nahmanides’i Barselona’da, Pablo Christiani adında, din değiştirmiş bir Yahudi ile açık bir münazaraya katılması için ikna eder. Münazara,Temmuz ayında Kral, Dominik ve Fransiskenlerin yöneticilerinin de izleyici olarak katılmasıyla gerçekleştirilir. Gerona papazının isteği üzerine Nahmanides münazaranın sonunda görüşlerini özetler. Bunun sonucunda tartışmayı başlatan Dominikliler, Nahmanides’in Hıristiyan inancı hakkında söylediklerinden dolayı yargılanmasını ister. Mahkemenin önünde Nahmanides,kendisine kral tarafından istediğini söyleme özgürlüğü verildiğini ve düşüncelerini papazın isteği üzerine kaleme aldığını belirtir. Kral Nahmanides’i davadan kurtarınca, Dominikliler Papa Clement IV’e başvururlar. Bu olayların sonunda Nahmanides, İspanya’dan kaçar ve Kutsal Topraklar’a yerleşir.

1267’de Acre’ye ulaşan Nahmanides, Yeruşalayim’ e gider. Oğlu Nahman’a yazdığı mektupta , yedi sene önce gerçekleşen Tatar baskınından sonra şehrin içinde bulunduğu kötü durumu anlatır. Yeruşalayim’de bir kaç Yahudi bulur ve onları organize etmeyi başarır. Beraber bir sinagog inşa ederler ve Nahmanides bir yeşiva kurulması için önayak olur. Nahmanides’in bu hareketleri hızla ülkede yayılır ve diğer Yahudiler de buraya gelmeye başlar. 1268’de Nahmanides Acre’ye yerleşir ve orada 1270’teki ölümüne kadar cemaatin ruhani lideri olarak görev yapar. Mezarının yeri tam olarak bilinmemektedir . Bazıları Karmel Dağı’nın eteklerine, bazıları ise Hayfa’ya gömüldüğüne inanır.

Nahmanides’in yaklaşık elli eseri günümüze gelmiştir. Bir çoğu Talmud ve Halaha hakkındadır. Nahmanides ayrıca bir kaç mektup, kitap, şiirler ve dualar da yazar. Bunlara ek olarak Nahmanides’in 1263 Barselona Münazarası, sosyal çalışmaları hakkında da önemli fikir verir. Bu münazara, Ortaçağ’da Yahudiler ile Hıristiyanlar arasındaki en önemli tartışmadır. Karşılaşmanın başında, Nahmanides Yahudilik ve Hıristiyanlık geleneklerinin temellerini tartışmak istediğini belirtir. Nahmanides şunları yazar:

“Maşiah’ın gerçekten aktif mi yoksa tamamen bir anneden doğmuş bir insan mı olduğu hakkında konuşmaya karar verdik. Ve bundan sonra Yahudiler’in gerçekten de gerçek yasaya mı sahip olduklarını ya da Hıristiyanlar’în mı bunu uyguladığına bakacağız.” ( Maccoby, 1982, 103).

Bu şemaya izleyerek Hıristiyanlık tarafını temsil edenler – özellikle Pablo Christiani- İsa’nın Maşiah olduğunu , rabilerin kaynaklarını kullanarak açıklamaya çalışır. Buna cevaben Nahmanides, bu yazıların yanlış yorumlandığını söyler. İsa’nın Maşiah olduğu görüşüne karşı çıkan Nahmanides, İsa’nun hiç bir gücü olmadığını , bunun yerine yaşamı boyunca kendini çarmıha gerilmekten bile kurtaramadığına dikkat çeker. Ayrıca Kutsal Kitaptaki vahiylerin tam olarak gerçekleşmediğini ekler:

“Peygamber, maşiah zamanında, “Ve artık kimse komşusuna ya da kardeşine “Tanrı’yı bil” diye öğretmeyecek, çünkü zaten herkes Benim bilecek” der (Yeremya, 31:34); ayrıca, ‘Suların denizleri kapladığı gibi, yeryüzü tanrı bilgisiyle dolacak’ (Yeşaya 11:9); ve de “Uluslar birbirlerine kılıç kaldırmayacak, savaşmayacak” (Yeşaya 2:4)”der. Ancak İsa’nın günlerinden bugüne kadar , bütün dünyada şiddet sürüp gitmektedir.” (Maccoby, 1982, 121).

Ayrıca Nahmanides, İsa’nın sürgününe sor verme ve Tapınak’ı yeniden kurup Maşiah krallığını kurma gibi görevleri de yerine getirmediğini vurgular:

Ama sizin mesihiniz İsa onlardan birini bile toplamamış, hatta Sürgün zamanında bile yaşamamıştır. Yeruşalayim’deki Tapınak’ı yeninden kurmak da maşiah’ın görevidir, ama İsa tapınak’la ilgili hiçbir şey yapmamıştır. Ne yıkmıştır ne de yeninden inşa etmiştir. Ayrıca Maşiah insanları yönetecektir, ve İsa Kendini bile yönetmemiştir. ( 132) .

İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu düşüncesinin ise Nahmanides mantıksız olduğunu söyler: “İnandığınız ve dininizin temelini oluşturan bu doktrin mantıksal olarak kabul edilemez. Doğa, böyle bir şeye izin vermez ve peygamberler buna benzer bir şeyi bile telaffuz etmemişlerdir. Mucizevi olaylar bile bu kadar ileriye gidemez. ( 120). Yahudilik’te, Maşiah tamamen insandır- İsa Tanrı’nın Ruhu ile doğmuş olsaydı bile Yeşaya’nın 11:1’deki kehanetini yerine getiremezdi. (‘İşay’ın kütüğünden yeni bir filiz çıkacak’). İşay’ın soyundan gelen bir kadından doğsa bile David’in Krallığını miras alamayacaktı çünkü kızların veya kız ailesinin buna hakkı yoktu”.

Bu eleştirilere cevap veren Kral Mezmur 110:1’den alıntı yapar. ( Tanrı benim Tanrı’ma dedi: Sağıma otur”.)Bu cümleyi göstererek Pablo Christiani Kral David’in, ilahi bir kişi dışında kimi kastettiğini sorar. Bir insan nasıl olur da Tanrı’nın sağ elinde oturabilir?Buna cevap olarak Nahmanides, Kral David’in Mezmurları Levililer’in Tanrı’nın sunağı önünde söylemeleri için yazdığını açıklar. Dolayısıyla mezmurları Levilliler’e uygun biçimde yazmak istemiştir:

‘’ Eğer ‘Tanrı bana dedi’ deseydi Levililer yanlış bir şey söylerdi. Ama Levi için Kutsal yerde ‘ Tanrı bana dedi: “Tanrı benim Tanrı’ma ( yani Kral David’e): Sağ elimde otur!’ demesi uygundu. ‘oturmak’ kelimesinin anlamı , Tanrı’nın onu bütün hayatı boyunca kutsamasıydı.... İşte ‘Tanrı’nın sağ eli ‘ ile kastedilen buydu. (135-6).

Tartışmanın akabindeki Şabat günü kral sinagogu ziyaret eder: Yanındaki Hıristiyan papaz Teslis hakkında bir konuşma yapar. Bitirdikten sonra Nahmanides şöyle bir açıklama yapar:

Benim sesimi dinleyin Yahudiler ve Yahudi olmayanlar! Pablo Christiani Gerona’da bana Teslis’e inanıp inanmadığımı sordu. Ben de ‘ Neden Teslis? Bu, Tanrı’nın da insanlar gibi üç fiziksel vücuda mı sahip olduğunu söylemek istiyor?’ diye sordum. O da ‘hayır” dedi. ‘öyleyse, Tanrı’nın ruhlar ve melekler gibi üç rafine varlığa mı sahip olduğunu anlatıyor?’. ‘Hayır’ dedi. ‘o zaman vücutların dört elementten oluşması gibi, Tanrı’nın üç elementten mi oluştuğunu söylüyor?’ Bana ‘hayır’ dedi. ‘ Öyleyse Teslis nedir?’bana, “Bilgelik, istek ve güç ‘ dedi. Ben de ‘ Tanrı’nın bilge olduğuna katılıyorum. Onun isteklerinin iyi olduğuna ve Tanrı’nın güçlü olduğuna da inanıyorum. Ama ‘teslis’ ifadesi tamamen yanlıştır.” ( 144-5).

Nahmanides’in son konuşmasından sonra Pablo Christiani kalkıp mükemmel Birlik’e ve beraberinde ‘Teslis’e” inandığını açıklar. Ancak bu konunun çok derin olduğunu , o kadar ki meleklerin ve büyük güçlerin bile bunu anlayamadığını da ekler. Buna cevap olarak Nahmanides, “insanın bilmediğine inanması mümkün değildir. Dolayıyla melekler de Teslis’e inanmamaktadır demek ki” diye cevap verir. ( 146).



Referanslar

Hyam Maccoby, Judaism on Trial, London, 1982


Nahmanides’in Önemli yazıları:

Nahmanides Writings and Discourses ( çeviri C.B. Chavel), New York, 1978

Nahmanides, The Disputation at Barcelona ( Çeviri C.B. Chavel), New York, 1983