Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ülkemizde Göktanrı İnancına Dönüş  (Okunma sayısı 8463 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 19, 2017, 10:53:28 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

   Son yıllarda özellikle ülkemizde ve diğer bazı Türk yörelerinde karşımıza çıkan "öze dönüş" adı altındaki Göktanrı (Köktanrı, Tengricilik, Tengri İnancı) inancına eğilimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

   Bugün İsmailağa cemaatinin etkin isimlerin Mahmut Ünlü (Cübbeli Ahmet Hoca) bile bu gerçeğe değinmişti. Kitlesel diyemesek de kişisel olarak insanlarda böyle bir inanca yönelim var.

   Bu konudaki düşüncelerinizi merak ettiğim için bu başlığı açtım.

   Saygılarımla...
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Eylül 19, 2017, 11:49:53 öö
Yanıtla #1

Merhaba,

Gök Tanrı inancı sosyal medya platformlarıyla benim de ilgisinin arttığını gördüğüm bir durum. Göktürk Devleti'nin kurulmasının Tanrı isteğiyle gerçekleştiği inancıyla gelişmiş ve çoğu hususta islamiyetteki Tanrı vasıflarıyla örtüşmektedir. Bunlar sonsuz olması, somut bir varlığa sahip olmaması, günlük yaşama müdahale etmemesi fakat yine de savaşlarda ondan lütuf istenmesi, tüm evreni kapsaması ve sığınılacak bir güven limanı olarak görülmesi. Belki de bu inancı taşıyan Türk milletinin islamiyete geçişi daha kolay oldu, zira anlatılan yaratıcılar çok benziyordu. Günlük konuşmalarda şahit gösterme sözü olarak kullandığımız "yukarıda Allah var." sözü dahi Gök Tanrı inancından kalma bir gen kodumuzdur; islamiyette Tanrı yalnız gökte değildir.

Fakat günümüzde bu inanca dönüş; bazı siyasi gelişmelerin, kişilerin bireysel anlamda kaçış olarak görmesinden kaynaklanıyor gibi geliyor. Geçen bir yazısında Sn. Farmakoloji 'nin dediği gibi, imkanı olan ve belli bir aydınlığa erişmiş kişiler gemiyi çoktan terk etti; kalanlardan bir kısım da hazmedemedikleri gruplara benzememek adına Pantürkizm'e sarılıyor, kadının değersizleştirildiği bir toplumda eski Türk kültüründe kadına verilen değerden bir başlıyor; sonu Gök Tanrı 'ya kadar gidiyor.

Her seçimi yapana saygı duyuyorum, kişi hür iradesi ile dilediğine inanmalı ve inancı kabul edilebilir ölçülerde, diğerlerine yaptırım, baskı ve dikteye varmıyorsa, zarar vermiyorsa, gerekliliklerini yerine getirebilmeli.

Mimar Sinan Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL 'ın Kök Tengri 'nin Çocukları kitabını önerebilirim;

https://www.academia.edu/31051771/Ahmet_Ta%C5%9Fa%C4%9F%C4%B1l_-_K%C3%B6k_Tengri_nin_%C3%87ocuklar%C4%B1
Her söze "bu söz beni nereye götürür" sorusuna yanıt bularak başla.


Eylül 19, 2017, 12:56:39 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

   Sayın ANARCHOSA,
   
   Tiyatro gösterisi oldukça ilgimi çekti. Eğer tekrar Ankara'ya gelirse (ki sanırım yeni bir turne başlamış, gelecektir) kaçırmayacağım. Bunun için çok teşekkür ederim.

   Sayın PavelStarlex,

   Yaklaşımınız oldukça hoş. Bu inancın yayılmasının sebebi, belki de getirdiğiniz bu farklı bakış açısıyla açıklanabilir. Katıldığım noktalar yok değil. Lakin İslam ile Göktanrı inancı arasındaki benzerlikleri sunuşunuza aynı şekilde yaklaşamayacağım. Çünkü gözden kaçan birçok nokta var. Zirâ İslam ile Göktanrı inancı arasındaki benzeşim çok azdır. Hatta tek benzerlik  tek tanrılı olmasıdır bile diyebiliriz ki bu tüm monoteist din ve inançlar arasındaki ortak küme elemanıdır.

   Bahsi geçen kitap öneriniz için de teşekkür ediyorum. Kitabın varlığından haberdarım fakat okuma fırsatı bulamadım.

   İyi günler dilerim.
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Eylül 19, 2017, 01:06:08 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Göktanri Inanci tek tanrili bir inancmidir ki islamla benzessin?


Eylül 19, 2017, 01:30:02 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

   Sayın Tij,

   Evet, Göktanrı inancı tek tanrılı bir dindir. En azından benim bilgim bu yönde.

   Göktanrı inancına baktığımızda su tanrısı, ay tanrısı, yer tanrısı, gök tanrısı gibi birçok tanrıyla karşılaşırız. Fakat bunlar gerçekte birer tanrı mıdır yoksa (eski dilde) Tengri'nin bir yansımasıdır. Yoksa ikisinin de dışında, İslamiyet'teki gibi Azrail, Cebrail gibi varlıklar mıdır? Genel görüş bu varlıkların tanrı olmadığı, sadece kutsal varlıklar (ruhlar) olduğu yönündedir. İslamiyet'teki Azrail, Cebrail örneğiyle bu açıklanabilir.

   Eğer Göktanrı inancı tek tanrılı olmasaydı eski Türkler'de "Gökyüzünde tek tanrı, yeryüzünde tek hükümdar" mottosu oluşmazdı.

   Ayrıca ilk mesajımda da belirttiğim gibi İslamiyetle benzeşen bir yanı olmadığını hem tekrarlamak amaçlı hem de sizin sözde sorunuza cevap olması niyetiyle yazayım.

   Saygılarımla.
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Eylül 19, 2017, 02:19:39 ös
Yanıtla #5

Sayın MMT,

Düşünce ve yanıtınız için çok teşekkür ederim,
Elbette tam anlamıyla birebir benzer olduğu noktalar olmayacaktır, ikisi de farklı inanç sistemleridir; fakat hiç bir benzer yanı olmadığını söylemekte en azından teknik anlamda üzerine katabileceğimiz bazı noktalar doğurur. Okuduğum ve bildiğim kadarıyla, ilk iletimde de bahsettiğim üzere "Tek olması." "Somut bir varlık olmaması." "Tüm evrene hakim olması." ve buna ek "Vatan kutsallığı." "Cihan-ı Hakim ilkesi ve İslam'daki Cihat ve Gaza anlayışı." "Diğer inanışlara saygılı olma anlayışı." "Ruhban sınıfı bulunmaması" gibi anlayışlar iki inanışın ortak özellikleridir. İnanç sistemleri ve uygulanma biçimleri değil, Tanrı tasvirlerinin daha çok örtüşmekte olduğunu görüyoruz.


Bahsettiğimiz sanırım ayet - peygamber, iman ve inanışın icrası yönünde, bu konularda herhangi bir benzerlik olmadığı konularında size hak veriyorum,

Sevgi ve saygılarımla.
« Son Düzenleme: Eylül 19, 2017, 02:54:41 ös Gönderen: PavelStarlex »
Her söze "bu söz beni nereye götürür" sorusuna yanıt bularak başla.


Eylül 21, 2017, 02:00:32 öö
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

       Şimdi biraz beyin jimnastiği yapalım. Tanrı kavramı ne zaman , nerede ve neden ortaya çıktı (bu soruları çoğaltabiliriz).
       Bakınız, insanlar korku mefhumunu tanımadan önce Tanrı diye bir kavramla muhatap değildiler. Binlerce yıl önce ne Tanrı ne de Tanrılar vardı. Dünyanın çeşitli coğrafyalarında yaşayan insanlar yaşadıkları coğrafyaların özelliklerine göre doğadaki  bir takım hareketler nedeniyle kendilerini koruyacak varlık/lar yaratma  arayışına girdiler. Kimisi güneşi, kimisi ayı, kimisi denizi, yer yüzünü  ve hatta yeraltının bile gücü/leri olduğuna inanıp inandığı yarattığını simgeledi, kutsal saydı ondan şefaat diledi. O kadar ki korku denen bu mefhum insanoğlunu yarattığı kutsala ibadet için evladını bile kurban edecek dereceye getirdi. Oysa, korkusundan yarattığı bu güç tamamen sanal bir varlıktı. Ama insan ne yaptı, bu sanal gücü kah resim, kah heykel, kah put, kah totem şeklinde tasvir ederek ona kayıtsız şartsız itaat etti. Yani insanoğlu yarattığına tapacak kadar korkunun esiri oldu.
       Gökyüzü her çağda bilinmezlik ve esrarlı bir şekilde Tanrı mefhumunun kaynağı oldu. Türklerde de böyle idi. Yani Gök Tanrı hakimiyeti vardı (daha fazla ayrıntıya girmeden kestirme gidiyorum). Binlerce yıl inanç böyle devam etti. Bir coğrafyada yaşayanlar, başka bir coğrafyada yaşayanların inançlarından haberdar bile değillerdi. Binlerce yıl böyle yaşadı insanlar.
       Sonra Abraham (İbrahim) adında bir İsrailoğlu çıktı ve Tanr'nın tek olduğunu, ondan başka yaratıcı olmadığını ve bu tek Tanrı'nın kendisini peygamber olarak görevlendirdiğini , kendisine insanlığı yönlendirmesi için emirler veriğini söylemeye  başladı (halbuki, Abraham (İbrahim)'dan çok önce Mısırlı bir firavun olan Akheneton, Tanrı'ın tek olduğıunu, yüce olduğunu, Ondan başka tapacak olmadığını söyleyip duruyordu ama bu konuda bir kitabı yoktu).
        Vel hasılı kelam, Abraham (İbrahim) ile birlikte çok tanrılı dinler yıkılıp tek Tanrı kavramı yerleştirildi insanların beyinlerine. Ve insanlar bu tek Tanrı'ya ibadet etmeye başladılar. Daha sonraları yine Tanrı'nın görevlendirdiğine inanılan Peygamberler geldi insanlığı yönetmek için.
        Türkler Araplarla karşılaşıncaya kadar Gök Tanrı'ya inanan bir kitle idi. Ne zaman Araplarla karşılaştılar, savaşlar yaptılar (ki bu çok ayrı bir konudur), ondan sonra Müslüman olup Allah'a ve Kur'an emirlerine uymaya başladılar.
       Bu gün İslami uygulamalarda yapılan o kadar çok yanlış var ki bu yanlışlığı gören bazı kesimlerin, " Tanrı inancı olacaksa hiç değilse Türklerin inancı olsun, sapkın Arap emperyal inancı olmasın " düşüncesi ile Gök Tanrı kavramını benimsediklerini görüyorum.
      Saygılar-sevgiler

 
"Vur ama dinle beni"


Eylül 21, 2017, 02:45:50 öö
Yanıtla #7
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sevgili Alşah dostum arada bir ama pir yazıyor yine.
Öyle güzel bir noktadan yakalamiski olayı (korku)
Aklıma Richard Dawkins in de hocası olan Anthony flew in yanılmışım tanrı varmış kitabındaki korku paragrafı geldi.

Flew diyorki tanrının olmadığını ispata hazırdım bir şey hariç hatta ispatladım lakin korku ispatlanır birşey değil o yüzden korku varsa yanılmışım tanrıda var der.

Korku her inancın ilacı.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Eylül 21, 2017, 01:58:49 ös
Yanıtla #8
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 42
  • Cinsiyet: Bay

O zaman zahirideki korku, batînideki sevgiye dönüşür diyebilir miyiz?
Olmamak, olmak..


Eylül 21, 2017, 02:12:23 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Korkununda geldigi yer genelde insanin bilgisizligidir.

Bildigimiz seyden degil bilmedigimiz seyden korkariz.

O yüzden Kuran´in ücte biri tehdit ve korkudan ibaret degilmidir.