Sayin ceycet, kesinlikle hakli, burada yargisiz infaz yapiliyor gibi bir durum söz konusu.
Son on yildir AKP ve onun ilimli islam politikasini elestiren herkes ya kemalistlikle ya darbe yandasciligi ile yada bölücülükle yaftalandi.
Siz simdi ne yapiyorsunuz, Atatürk"ü elestiriyorlar diye hemen insanlara ya sofu ya yobaz ya bölücü yaftasi takmaya calisiyorsunuz.
Atatürk"ün ünlü bir sözü var derler, "hayatta en kakiki mürsit ilimdir ( bilimdir), der.
Olaylari ve insanlari bilimsel bir tarzda ele almak zorundayiz diye düsünüyorum.
Insanlari putlastirmak bize birsey kazandirmaz.
Ben diyorumki Atatürk dünya tarihinde ,türkiyeli halklarla birlikte , ilk anti emperyalis savasla özgür bir ülke kurarak nekadar övgüye degerse ayni zamanda Dersin Katliami gibi bir katliama izin vererekde okadar elestiliriyede aciktir.
Tabiki olayi o günün politik, ekonomik, siyasal yapisindan bagimsiz ele alamayiz. Yeni bir ülke kuruluyor ve bu ülkenin hakim ulusu olan Türkler ve bunlarin burjuvalari kendi pazarlarina sahip cikmak istiyorlar ve bunu diger halklardan burjuva veya agalarla paylasmaya yanasmiyorlar.
Ve bununla beraber zaten ülkeyi, ki savas kazanilipta belli bir ic dinamige kavustuktan sonra, türklestirme diye bir dertleride var.
Dersim bu yolda ilerleyen Türk burjuvazisine ve Türk egemen sinifine karsi hem irksal menada hemde mezhepsel manada bir engeldi.
Bir alintiyla simdilik bukadar diyorum. Alintida Tunceli daha dogrusu Dersim kanunlari var ve bu kanunlar hazirlanirken Atatürk daha sagsalim ve isinin basindaydi.
Saygilarimla
Kanundan çarpıcı maddeler
(Tunceli Vilâyetinin İdaresi Hakkında Kanun. Resmî Gazete ile neşir ve ilâm tarihi: 2 Ocak 1936. Sayı: 3195. Meclis’te kabul tarihi: 25 Aralık 1935)
Madde 9: Cumhuriyet müddei umumileri (savcıları) hazırlık tahkikatında hâkimlerin haiz oldukları yetkileri kullanırlar. Madde 11: Cumhuriyet savcıları ilk tahkikata lüzum görmedikleri işleri iddianame ile doğruca mahkemeye verebilirler. İlk tahkikat icrası kanunen mecburî olan suçlarda dahi savcılar bu yetkiyi kullanabilirler. Madde 12: Dava açılması izne bağlı olan işlerde izin verme yetkisi vali ve komutanındır. Madde 13: Hâkimin reddine dair dileğin kabul edilmemesine dair kararlar kesindir. Madde 15: İlk tahkikat sırasında verilen tutuklama kararlarına sanık tarafından itiraz edilemez. Madde 18: Cumhuriyet savcısının iddianamesi sanığa tebliğ edilmez. Madde 21: İlk tahkikat sırasında verilen tevkif kararlarına maznun tarafından itiraz edilemez. Madde 29: İlbaylık (vilâyet) içindeki ceza mahkemelerinden verilen hükümler temyize tabi olmayıp kesindir.
Sürgün yetkisi
Savcının hâkim yetkisine sahip olduğu, zanlının neyle suçlandığını bile bilme hakkının olmadığı ‘kanun’un diğer maddeleri de birbirinden ilginç ‘hak’lar içeriyordu. Bunlardan bazıları şöyle:
(Madde 31): Vali ve komutan, emniyet ve asayiş bakımından lüzum görürse il halkından olan fertleri ve aileleri il içinde bir yerden diğer bir yere nakletmeye ve bu gibilerin il içinde oturmalarını men etmeye yetkiliydi. (Madde 32): Vali ve komutan, herhangi bir şahıs hakkındaki takibatın ertelenmesine ve cezaların teciline de yetkiliydi. “Bu erteleme ve tecil zaman aşımı işlemine mani olmaz”dı. (Madde 33): Aslında Meclis’e ait olan idamların infazı yetkisi de hemen oracıkta ifa edilebiliyordu: “İdam hükümlerinin vali ve komutan tarafından teciline lüzum görülmediği takdirde infazı emrolunur.” (Madde 35): Kişinin aleyhindeki konularda ceza kanunu hükümlerinin “geriye yürümeme” ilkesi burada sıra dışı bir şekilde “Bu kanunun hükümleri makabline şâmildir.” denilerek geriye de yürütülüyordu. Kanunun 34. maddesi ise çok daha çarpıcıydı: “Tunceli ili içinde oturanlar; Elazığ, Malatya, Sivas, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Bingöl illerine geçerek Türk Ceza Kanunu’nun bu kanunla tespit edilen suçlarını işledikleri takdirde, işledikleri suç Tunceli ili içinde işlenen suçlarla irtibatlı ise, bunlar ve bunlara yataklık edenler Tunceli ilindeki yetkili makam ve mahkemelerce bu kanundaki usule göre takip ve mahkeme olunurlar.”
Paraya acımayın
Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Resmî Yayınları’ndan çıkan “Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar (1972)” kitabının 491. sayfasında “1937 yılında yapılan Tunceli tenkil harekâtına dair Bakanlar Kurulu Kararı”, kitabın 4 no’lu eki olarak yer alıyor. 4 Mayıs 1937 tarihli “Gayet Gizlidir” ibareli bu kararda “Son günlerde Tunceli’de vukua gelen hadiselere dair raporlar 4.5.1937 tarihinde Atatürk’ün ve Mareşal’in huzurları ile tedkik ve mütalaa edilerek aşağıdaki sonuca varılmıştır.” deniyor. Köylerin tamamen boşaltılıp tahrip edilmesi ve “paraya acınmaksızın içlerinden adam kazanılması” öngörülen kararda şu ifadeler yer alıyor: “Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe isyan ocakları daimî olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindir ki silâh kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar veremeyecek hale getirmek, köyleri kâmilen tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür. Not: Paraya acımaksızın içlerinden çok adam kazanıp kullanmaya çalışmak lâzımdır. Aslı gibidir. İmza.”