Bu başlık altında yer alan bir sonraki konuya geçmeden önce, Sayın Peacewings'e benim yazmayı düşünebileceklerimin birçoğunu yazmış olduğu için teşekkür ederim.
Niçin aralarına alsınlarmış?... Masonluk onların egemenliği altında mı ki niçin aralarına alsınlar diye bir soru gündeme gelsin ve mantıklı olsun!
Hani kabul etmemiş olsalar, sorulabilir niçin diye?
Niçin Avrupa'nın birçok ülkesinde Yahudileri kabul etmelediler 19. yüzyılın ortalarına dek?... Bilen varsa yanıtlasın.
Niçin Amerika'da zencileri (bu dilimizde bir hakaret değildir) kabul etmediler ve günümüzde bile birçok Amerikan büyük locasında zenciler ve kızılderililer Masonluğa kabul edilmiyor? Bunu da bilen varsa acıklasın.
Niçin Masonluk deist nitelikle kurulmuş olmasına karşın dünya yüzündeki birçok büyük locada kiişilerin ille de mason olabilmek için yalan söyleyerek teist nitelikli bir inanç sahibi olduğunu belirtmesi gerekiyor? Bunu da yorumlayabilecek olan yorumlasın.
Masonlukta niçn daha hala büyük çoğunluk kadınları aralarına almamakta diretiyor? Bunu da bilen varsa yorumlasın ama kalkıp da Eski Yükümlülükler falan diye bir yenilmez yutulmaz gerekçeye bağlamasın.
Asıl ayırımcılıklar burada ve bunların benzerlerindedir. Sayın Hacamat'ın belirtmiş olduğu Türklükte değil. İşte bu ayırımcçılıkları gidermek de Masonluğun amaçlarındadır ama masonların birçoğu kendi aralarında bunu pek umursamıyor.
Zaten Sayın Hacamat'ın derdi başka. Bu konuyu bir diğer başlık altında da açmış ve sürdürüyor. Hani şu Avrupa ülkelerinin çoğunun TC vatandaşlarına vize uygulaması ve Türklere bir garip, bir kuşkucu bakışı ile bağlantılı. (Bu sadece TC vatandaşları için geçerli değil. Hiç kabul edilmeyenler bile var.)
Bakın işte bu doğru. Ancak bu daha önceleri böyle değildi. 1960'lı yılların ortalarına kadar Avrupa'nın çoğu ülkelerine ve Amerika'ya vizesiz rahatça girip çıkabiliyorduk. Sadece belli bir süreden uzun kalacaksak, buna ilişkin izin almamız gerekiyordu. (Yaşamışlığım var; Almanya'da) Fakat Bulgaristan'dan, Yugoslavya'dan hiç duraklamadan transit geçebilmek için bile önceden bir dünya para ödeyip vize almak zorundaydık; üstelik gerek kapılarda gerek yolda aşırı kötü muameleye tabi tutulurduk. Şimdi yabancılar Türkiye'ye girerken kapıda hayli iri bir ayak bastı parası ödemeleri gerekiyor. Tipik bir uygulamadır bu; kimin kültüründen alınma olduğunu benden önce siz söyleyin. Bir hafta içinde iki giriş yapan iki kere ödüyor. (Geçende bir arkadaşım ödedi.)
Peki bu durumu bu hale getiren neydi? Daha önce böyle değilken bunu kim niçin değiştirdi? Belki şöyle sormak daha doğru: Kim ve nasıl neden oldu önceki rahatlığın ve hoşgörürlüğün değişmesine? Bana bunu söyleyin biliyorsanız.
İşte bu öyle bir olumsuz etki yarattı ki Avrupa'nın ve dolayısıyla diğer birçok ülkenin üzerinde, günümüzde Batılı masonların birçoğu da Türk masonlara, önceden tanımıyorsalar ya daü ilişki kurmamışlarsa kuşku ile, garipseyerek hatta küçümseyerek bakıyor. Ancak bunu yapanlar, kendini ileri düzeyde geliştirmiş, yönetim görevi üstlenmiş, ikili ilişkilerde bulunan masonlar değil, diğer kendini bilmez ve kendi içine kapanık kendini büyük görür masonlar. Türk masonları yakından tanıma fırsatğını elde edenler, hele yurdumuza gelip bir loca çalışmasını izleme fırsatını elde edebilmiş olarlar ise, dillerini ısıracak duruma düşüyor; bunu da biliyoruz.
Sayın hacamat'ın yazısında sonra iş derece sorununa geliyor. Ben daha oraya gelemedim. Bilgisizlik ya da etkilenmişlik, başkalarının empoze ettiği yanlış bilgilere kapılmışlık ve sonra tutsaklığa hatta uyduluğa dönüşmüş bir saçmalıkla ileri sürülen bir görüş... Böyle bir görüş ileri süren kişi, ben diyorum ki, ya Masonluğu hiç bilmiyor, hiç öğrenme zahmetine katlanmamış ya da kesinlikle art niyetli. Bu insan iyi bir insan değil, kötüdür. Aşağılık. Başkalarını, tanımadığı insanları böyle olmayacak bir iddia ile suçlayan kişiye yakışacak nitelik her ne ise işte odur.
Böyle olunca ben şimdi o konuya nasıl girerim?
Şimdi sinirlendim. Durulursam daha sonra belki girerim.