Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tutarsizliklar  (Okunma sayısı 478 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 24, 2024, 12:41:53 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Masonlugun amaclarindan bir tanesi, "Insanlik ulku mabedi" ninin insa edilmesidir. Su an etrafimiza baktigimizda, en cok olmasini istedigimiz bir olgudur. Dunyada o kadar cok nefret var ki sanki insanlar gercekten (farkinda olmadan) Kronos olmuslar, hani (kendi) cocuklarini yiyen alegorik bir figur var ya... Bu ulku icin calismak kutsaldir.

Ancak bazi ulkelerin mason kuruluslarinin bazi insan topluluklarini disladigini goruyoruz, ozellikle Isvec, Danimarka, Norvec ve Finlandiya' nin masonluk anlayisi gibi ( buna Ingiltere AASR' uyeligi de eklenebilir). Oraya uye olabilmek icin Hristiyan olmak gerekiyor. Eskiden bir kiliseye uye olmak sarti da vardi ama o sarti kaldirmislar. Bu, Hristiyan olmayan vatandaslarini dislamak anlamina gelir ve bu, benim bildigim evrensel masonluk anlayisina aykiridir ( hemen fikrimizde soyle bir dusunce de yuzeye cikabilir; zaten disliyor da disliyor; bir ulu mimara inanmayanlar gibi, kadinlar gibi vs vs). Eger bir vatandas Hristiyanligi ogtrenmek istiyorsa, mason kurulusuna gitmez, kendi yakinindaki kiliseye gider ve orijinal yerinde isin ehli kisilerden ogrenir, ne ogrenmek istiyorsa. Orijinal olmayan bir yerde niye bu din uzerine derinlessin ki...

Bir de bazi Avrupa ulkelerinde, belki de hepsinde, bazi rituellerde Incil veya Tevrat' taki hikayelere atifta bulunulur. Madem ki giriste dini, ornegin Islam, ise kendi kutsal kitabinin uzerinde yemin etme/soz verme imkani (gururlu bir sekilde) sunulur; eger burada bir samimiyet varsa, o zaman rituellerdeki dini unsurlarin evrensel semboller ve alegorilerle degistirilmesi gerekmiyor mu? bunun uzerinde artik ciddi bir sekilde dusunulmesi gerekir, artik kulaklarimizin soylediklerimizi iyi bir sekilde duyup kavramasi gerektigine inaniyorum.

En cok duyulan arguman; ozellile sol tarafinda metalleri bol tasimaktan hoslananlar tarafindan dile getirilen; masonluk ozunde hristiyan/Yahudi geleneginde sekillenmistir; olabilir ama dunya eski dunya degildir artik, her ulke artik kosmopolit bir yer olmustur.   


Ocak 24, 2024, 09:23:52 öö
Yanıtla #1
  • Mason
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 8
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Midyad

Yazınız haklı argümanlarla dolu, ancak çoğunu yalnızca Masonlar ağırlıklı kısmını da İleri ve Yüksek Derece Rit Atölyelerinde çalışma yapanlar anlayacaktır. Pek çok masonun artık "belli" sebeplerle katılım da göstermediği harici forumda bu konuya çözüm bulmak mümkün değil gibi duruyor.

Ben kendi bilgim yettiğince katkı vermek isterim.

İnanç ön şartı sebebiyle üyelerinde seçim yapanlardan örnek vermişsiniz. Teslis inancı bunun başında geliyor. Bir başka örnek ise sanırım forumda da işlenmiş olan Prince Hall Localarıdır. Amerika'da ırkçılık sebebiyle zencilerin Mason yapılmadığı bir dönem vardı (hâlâ da güney eyaletleinde kapalı uygulama) bu dönem Siyahi kardeşler Prince Hall Büyük Locasını kurmuştu ama hâlâ aktif olarak çalışmaktadır. Aynı şekilde bu da bahsi geçen ülküye aykırı görünüyor...

Fakat her zaman söylediğim bir şey var, tarihi perspektifinden kopararak olayları anlayamayız.

İki yere çekeyim konuyu. Avrupa ve  Birleşik Krallıktaki taht ve mezhep savaşları. Katolik Papalık Masonluğu aforoz etmiştir halen de geçerlidir bildiğiniz gibi. Prusya'dan başlayarak protestanlık, Henry ile başlayarak Anglikan klisesi, Stuart meselesi ile Fransa ve Hollanda'ya kaçan oradan geri kaçmak zorunda kalan Presbiteryenlik! Taht savaşlarının arkasındaki mezhep meseleleri.

Bu bölgelerde Gotik Elyazmaları denen Landmarklarda Doğru İnançlı olmalıdır diye bir Mason'un Katolik olması gerektiği tarif edilir. Presbiteryen Rahip Anderson, Protestan Büyük Üstat Desaguliers birlikte yazdıkları Nizamnamede genelleştirerek Tanrıtanımaz bir Ateist olmamalı diye genelleştirmeye çalışsa da bu büyük tartışma yaratmış 1721 de ilk Musevi 1750lerde Müslümanlar localara tekris edildiğinde bölünmelere ve "Yenileri" tanımayan "Antient"lar ayrışmasına yol açmıştır. Yeniden birleşme ve UGLE nin oluşumu 1813'ü bulmuştur.

Meslek şüphesiz insanlığın düşünsel gelişmesi ile paralel gelişmektedir. 1875 Lozan Konvanı benzeri ayrışmalara yol açmıştır. Mesela bugün 1929 tanınma koşullarında Tanrı inancı şartı korunurken, aynı şartlarda yer alan Ruhun Ölümsüzlüğü inancı ise artık aranmamaktadır.

Dikkatli incelenirse tarihsel süreçte pek çok gelişim ve dogma kırılması yaşanmıştır. Ancak harici alemden farklı olarak hakikatin aranmasında gelip geçici trendler mesleğin özünü bozmasın diye daha yavaş ve eleyen bir yaklaşım sözkonusudur. Tabiri caizse mabette ve locada zaman daha yavaş akmaktadır.

Ülkü mabedi bir insanlık mabedi ülküsüdür. Bu evet artık tamam denecek bir yapı değil sürekli gelişen bir ulaşılmaz hedef koymak amacındadır. Bu mabedin yapıtaşlarının kardeşler ve insanlar olduğunu unutmamalı. İnsanlık ne kadar gelişirse amaca o kadar yaklaşılır. Sanatla bilimle felsefeyle insanlığın gelişimine katkı verenler hep içeride aldığı dışarı yansıtanlar olmuştur. Ama yeterli olmaması henüz gerekli zamanı elde etmeyişinden kaynaklıdır.

Bir başka husus bu Ülkü Mabedi kavramının nereden çıktığına odaklanmaktır. 1738'de Büyük Yasalar Sözcüsü olarak meşhur bir nutuk okuyan Şövalye Ramsayz mesleğin kökenini sadece taş ustalığı mitlerinden kopararak Şövalyelik ve diğer erdemlere taşımış, en son bir hedef olarak "Patria gentis Humano" İnsanlığın ortak evi fikrini ortaya atmıştır.

Ancak oraya gelene kadar şövalye erdemleri sıralayan Ramsay'in deyişi ile meslek taşçılık dışında diğer kaynaklardan da beslenmiştir. Şövalye Orderlarını aklınıza getirdiğinizde İsveç ve çevresindeki tarihsel kökenle birleştiğinde bu bölgede Katolik Hristiyan Teslis inancının neden sorulduğunu anlamak mümkün olabilir.

Esas mesele belki de şurada, oraya katılan herkes gerçektende evet inanıyorum dediği bu inançta mıdır? İskandinav ülkelerinin inanç dağılım yüzdesine bir göz atınız.

Daha ötesi tanrı inancını şart koşan tüm obediyansların tüm üyeleri tanrıya gerçekten inanmakta mıdır?

Son soru felsefi çalışmalar yapmak için mutlaka o inançta olmak gerekir mi, araştırmacılar bazen karşıt görüşte oldukları fikirlerin bile kaynaklarını okuyup çalışamaz mı?

Netice, dediklerinizin hepsi geniş anlamda insanlığın ortak paylaşılan kümesinin gelişimi ile ilgili, gelişim o kadar yavaş ki, mesleğe etkileri de sezilemeyecek kadar yavaş oluyor. AMA BU ETKİ EDİP DEĞİŞMEDİĞİ ANLAMINA GELMİYOR...
Alterius non sit qui suus esse potest


Ocak 27, 2024, 11:41:33 öö
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Sayin ANARCHOSA,

Degerli, aydinlatici ve ilham verici dusuncelerinizi paylastiginiz icin tesekkur ederim. Bu sadece bir kartopu...

Krali sanat, tanismanin ve karsilasmanin sanatidir. Masonluk, gecmisin guzel seylerini muze konservasyonu ile muhafaza etmek degildir, bunun yerine operatif ve spekulatif onculerce saglanan mirasin kullanildigi yaratici ve aktif bir yasam tutumudur. Bir mason, guvenli muze salonunun vakumunde calismaz, ancak kendi zamaninin dinamiklerinde, gecmisten yankilar uyandirabilcek insanlar arasindaki gelismeler ile calisir.

Gelenek, aktualite ile aktif bir etkilesim icinde olmadigi surece korunmaya degerdir. Eski formlar yeni anlamlar kazanir veya yok olurlar. Gelenek, bir kulturun mirasidir ve degerlidir. Ancak, bu deger, geleneklerin zamanla degisen toplumsal dinamiklere ayak uydurabilme yeteneginden gelir. Gelenekler, farkli farkli farkli platformlarda kok salmis formlar olabilir ama bu formlarin sadece gelenegi korumak amaciyla kullanilmasi, gelenegin evrimini engelleyebilir.

Konu ile ilgili ayri bir baslikta baska bir perspektif ile devam etmek istiyorum, musadenizle.   


Mart 17, 2024, 01:23:11 ös
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

Ezoterik bir öğreti çalışılırken neden insan ayrımı yapılır? Bunu bir türlü anlayamıyorum. Kadın erkek bir yere kadar anlayış gösterilir. Ancak inancın sorgulanması biraz garip.
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


Nisan 08, 2024, 05:29:14 ös
Yanıtla #4

Masonlugun amaclarindan bir tanesi, "Insanlik ulku mabedi" ninin insa edilmesidir. Su an etrafimiza baktigimizda, en cok olmasini istedigimiz bir olgudur. Dunyada o kadar cok nefret var ki sanki insanlar gercekten (farkinda olmadan) Kronos olmuslar, hani (kendi) cocuklarini yiyen alegorik bir figur var ya... Bu ulku icin calismak kutsaldir.

Ancak bazi ulkelerin mason kuruluslarinin bazi insan topluluklarini disladigini goruyoruz, ozellikle Isvec, Danimarka, Norvec ve Finlandiya' nin masonluk anlayisi gibi ( buna Ingiltere AASR' uyeligi de eklenebilir). Oraya uye olabilmek icin Hristiyan olmak gerekiyor. Eskiden bir kiliseye uye olmak sarti da vardi ama o sarti kaldirmislar. Bu, Hristiyan olmayan vatandaslarini dislamak anlamina gelir ve bu, benim bildigim evrensel masonluk anlayisina aykiridir ( hemen fikrimizde soyle bir dusunce de yuzeye cikabilir; zaten disliyor da disliyor; bir ulu mimara inanmayanlar gibi, kadinlar gibi vs vs). Eger bir vatandas Hristiyanligi ogtrenmek istiyorsa, mason kurulusuna gitmez, kendi yakinindaki kiliseye gider ve orijinal yerinde isin ehli kisilerden ogrenir, ne ogrenmek istiyorsa. Orijinal olmayan bir yerde niye bu din uzerine derinlessin ki...

Bir de bazi Avrupa ulkelerinde, belki de hepsinde, bazi rituellerde Incil veya Tevrat' taki hikayelere atifta bulunulur. Madem ki giriste dini, ornegin Islam, ise kendi kutsal kitabinin uzerinde yemin etme/soz verme imkani (gururlu bir sekilde) sunulur; eger burada bir samimiyet varsa, o zaman rituellerdeki dini unsurlarin evrensel semboller ve alegorilerle degistirilmesi gerekmiyor mu? bunun uzerinde artik ciddi bir sekilde dusunulmesi gerekir, artik kulaklarimizin soylediklerimizi iyi bir sekilde duyup kavramasi gerektigine inaniyorum.

En cok duyulan arguman; ozellile sol tarafinda metalleri bol tasimaktan hoslananlar tarafindan dile getirilen; masonluk ozunde hristiyan/Yahudi geleneginde sekillenmistir; olabilir ama dunya eski dunya degildir artik, her ulke artik kosmopolit bir yer olmustur.   
Bir başka mağdur müslüman hikayesi bu, di mi?