Benim bu konudaki düşüncelerim şöyle... Sn. Enelsır'ın yazısı üç varsayım üzerine şekillendirilmiş:
1. Ülkü Mabedi'nin hiçbir zaman ulaşılamayacak farazi bir amaç olduğu
2. Ülkü Mabedi'nin gerçekleştirilmekte olduğuna dair bizim yaşam süremiz içerisinde, elle tutulur, somut deliller gözlemlenmediği, dolayısıyla bir illüzyon ile karşı karşıya olduğumuz
3. Ülkü Mabedi'nin inşasından sorumlu olan kişilerin Masonlar olduğu
Ben aslında bu foruma üye olduğumdan beri farklı konu başlıkları altında, bu varsayımlara olan itirazlarımı bölük pörçük olarak dile getirmiştim. Burada toparlamakta fayda var.
1. Benim kanaatıma göre Ülkü Mabedi, şu an için bir ütopya olmakla beraber, gelecekte gerçekleştirilmesi kaçınılmaz olan somut bir dünyadır. Bunun somutluğu, tabi ki yeryüzündeki tüm insanların bir anda kelama erip aydınlanacakları ve "hadi o zaman hepimiz kardeşiz, birleşelim" diyecekleri bir senaryoya dayanmaz. Buradaki somutluk olgusu, zorunluluğun ve çaresizliğin bir sonucudur. Dünyanın gidişatı bunu er ya da geç zorunlu kılacaktır. Artan nüfus, global iklim değişiklikleri, hastalık salgınları, savaşlar, ekonomik krizler ve meteor çarpması gibi diğer olası tehditler, insanoğlunun bu gezegende sıkışıp kalamayacağını göstermekte. Oysa şu anda istenildiği düzeyde derin uzay çalışmalarını yürütmeye yetecek kadar para ve doğal kaynağa hiçbir ülke (ABD de dahil) tek başına sahip değil. Tüm dünya kaynaklarının herkesin refahı için kullanılacağı, kâr amaçlı değil, kaynak-temelli ve teknolojiye dayalı bir ekonomik sistem kurulmazsa, bu önümüzdeki yüzyıllarda insanlığın sonu olur. Kâr amaçlı global kapitalist ekonomik sistem, gökten vahiyle inmiş bir sistem değildir. İnsan yapımıdır. İleride onun yerini alacak olan ekonomik sistem de yine insan yapımı olacaktır. İnsanlar başka çarelerinin kalmadığını anlayıp, yeni bir ekonomik sistem ile birleşme yoluna gittiklerinde, Ülkü Mabedi kısmen kurulmaya başlanmış demektir. Ülkü Mabedi bana göre gayet somut, inşası şart olan bir olguyu göstermekte. Bunun bir de iyi insan olmakla ilgili spiritüel yanı var ama bu konumuzun dışında.
2. Takdir edersiniz ki, bizler, hatta bizim çocuklarımız, ve belki de torunlarımız ve onların çocukları, bu günü göremeyebiliriz. Günümüzde yapılması gereken şey, etrafta bir somut ülkü madebi aramak değil, o mabedi gelecekte oluşturacak altyapı ve imkanların tesisini gözlemlemek ve bunlar üzerinden değerlendirme yapmaktır (bu değerlendirme, yazdığım bu yazının kapsamı dışında). Bunun için de iki olguyu gözlemlemek gerekmektedir. a) Bilimsel gelişmeler, b) Düşünsel gelişmeler. Yapılması gereken şey, Ülkü Mabedi'nin bizim yaşam süremiz içerisinde gerçekleşmeyeceğinin bilincinde olarak, geleceği şimdiden tasarlamaya başlamaktır. Bunun için herkes bir tuğla koymalıdır. Bunun yolu da bilimden ve felsefeden geçer. Günümüzdeki her bir bilimsel ve düşünsel gelişme, gelecekte kurulacak olan ülkü mabedinin yapı taşlarıdır. Yani şu anda bu mabedin belki de sadece temeli atılmış durumda, belki üzerinde birkaç blok çıkılmış da olabilir. Ama bu yapıt bizler göçtükten sonra bitirilecek.
3. Masonlar hiçbir zaman Ülkü Mabedi'ni inşa edeceklerini iddia etmezler. Fakat inşasına katkıda bulunmayı taahhüt ederler. Ülkü Mabedi'nin sadece masonlar tarafından inşa edileceğini öne sürmek, masonları dikey hiyerarşi şablonunda, diğer insanların üzerine koymak demektir. Oysa ne masonların böyle bir iddiası vardır, ne de bu tür bir şablon masonluğun ilkeleriyle bağdaşır. Mabedi inşa edecek olanlar tüm dünyadaki bilim ve fikir insanlarıdır. Bunlar arasında masonlar da vardır elbette ama sadece küçük bir kısmı. Kendileri bilim veya fikir insanı olan masonlar, kendi bireysel çabalarıyla bu çalışmaya somut katkı sağlarlar. Diğerleri ise toplumda farkındalık artırarak, çevrelerine ışık saçma çabası içerisindedirler. Yani şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Masonluğun bir kurum olarak sorumluluğu, toplumun bu yöndeki farkındalığını artırmaktır. Farkındalık artırmak ise konuşmakla, anlatmakla, yazmakla, çizmekle olur. Bunun için de fikir ve ifade özgürlüğü gerekir.