Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: BRA  (Okunma sayısı 24894 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 18, 2008, 04:02:44 ös
Yanıtla #50
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn. Akyol, aktardığınız yazıda yapılan alıntılar tam da benim dediklerimle örtüşüyor. "eğer dinsel, dilsel veya kültürel farklılıkları bulunan bir Fransız vatandaşı, bu farklılıklarını serbestçe ifade edemiyor veya kullanamıyorsa, farklılığı olmayan bir Fransız vatandaşına eşit olmayacak, bu nedenle onun kadar özgür de olmayacaktır. Dolayısıyla, farklılıkları bulunan Fransızların bu farklılıklarını kullanmalarını yasaklamak, Anayasanın özgürlük ve ayırım gözetmeksizin eşitlik maddelerine aykırıdır" oradaki Fransız yerine Türk'ü koyarak okuyalım mı? Farklılıkları bulunan Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşları ya da Türkler diye... Onun dışında şahsın Türkiye ile ilgili yaklaşımına katılmıyorum. Bu işte benim çokca söylediğim kendini düşmanıyla tarif eden paranoyanın ürünü bir yaklaşım. komşularımızı bizden toprak kapmak ister, içimizde türkçe dışında dil konuşanlar ayrılıkçıdır, dolayısıyla yerel dillerin öğretilmesine karşı çıkılmalıdır yaklaşımı...

Baskın Hoca'ya sormama gerek yok. Kişiler üstünden tartışma geleneğinizi devam ettiriyorsunuz. Her halk kendi hesaplaşmasını yapmalıdır. Geçmişimizle hesaplaşmadan bugünü kuramayız, barışa kavuşamaz, demokrasiyi geliştiremeyiz. Geçmişle hesaplaşalım.

Bunu (geçmişle hesaplaşmayı) yanlış anlamayın, tarihi didik didik edelim demiyorum. "Geçmişle ilişki konusundaki mücadeleler, esas olarak bugünün toplumunun siyasal ve kültürel dokusunu meşruiyetini ve kimlik ekseninde belirlemeye yönelik tartışmalardır." diyor Mithat Sancar Geçmişle Hesaplaşma kitabında. "Bu tartışmalar, etkileri bugüne güçlü bir şekilde yansıyan geçmişteki zulümve baskı politikalarının meşruiyetini sorgulamanın ve geçersiz kılmanın en önemli göstergesidir, bu sebeple geçmişle hesaplaşma geçmişle değil bugünle demokratik değerlerin yerleşmesiyle ilişkilidir. "

1915 mevzusuna ben bu gözle bakıyorum. Bugün demokratikleşmek istiyorsak, geçmişimizle hesaplaşmalıyız. 90 yıldır hiç konuşulmamış resmi klişeler dışında kamusal tartışmanın merkezinde yer almamış bir mevzu Ermeni tehciri. Dünyada konuşulan bu konu asıl konuşulması gereken ülkede yüzyıla yakın bir süre yok sayılmış konuşulmamış. Ben sadece Ermeni tehcirinin değil, 27 mayısın 12 martın, 12 eylülün, 1 mayıs 77 katliamının, 6-7 eylül olaylarının, trakya pogromunun, maraş-çorum-sivas katliamlarının, faili mechul cinayetlerin, kürt sorunun ve 84ten berdiri devam eden şiddet sürecinin bu süreç ve çatışmadan doğan kayıpların, köy yakmaların, 90lardaki sistematik cinayetlerin de hesaplaşmanın konusu olduğunu düşünüyorum. Bu saydıklarımın hiçbirisi ile sistematik bir hesaplaşma yaşanmadı, dolayısıyla geçmişin şiddet dolu dönemlerinin ürünü ve artık sertleşmiş kabul bugünümüzü kuşattı. Post-travmatik sendrom yaşayan bir ülke haline geldik. Bundan çıkış geçmişle hesaplaşma ile mümkün olabilir.

Ariel Dorfman'dan bir alıntıyla bitireyim bu kez    " Geçmişi öldürmek, iktidarda olan bazılarının iddia ettikleri kadar kolay değildir... (A)hlaki çölde haykıran bir insan, önce biri, sonra biri daha, adalet kıvılcımının sönmesine engel olmak için bu yeter... Bazen doğru olan imkansızı hayal etmek, imkansızı istemek ve imkansız için haykırmaktır. Tarih bizi dinliyor olabilir. Tarih bize cevap verebilir"


Aralık 18, 2008, 04:10:31 ös
Yanıtla #51
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay SkullG siz kendi düşüncelerinizi ben de kendi düşüncelerimi belirttim,konuyu dilerseniz bölün çünkü şiirin içine ettim.Şiire saygısızlık ettiğim için şiirden,şiirin mısralarından özür diliyorum.
saygılar


Aralık 18, 2008, 06:00:33 ös
Yanıtla #52

Bay SkullG siz kendi düşüncelerinizi ben de kendi düşüncelerimi belirttim,konuyu dilerseniz bölün çünkü şiirin içine ettim.Şiire saygısızlık ettiğim için şiirden,şiirin mısralarından özür diliyorum.
saygılar

:) Yok canım daha neler.

Bu arada Sayın skullG'un açıklamaları bir Hukukçu Anlayışıyla belirtildiği için pek de zora gidilecek birşey göremiyorum ama bu, benim düşüncem gerçi Sayın Akyol, sanki durum karşısında hafif bir alınganlığa sahip olduğu yönünde izlenime sahip oldum. Doğrusunu söylemek gerekirse şimdiye kadar gördüğüm en Seviyeli Tartışmalardan biri olduğu kesin!

Sayin Isabell,

Bu arada baris adina yazdiklariniza katiliyor ve tesekkur ediyorum.
                      

Rica Ederim.
       
« Son Düzenleme: Aralık 18, 2008, 06:03:28 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Aralık 18, 2008, 09:10:56 ös
Yanıtla #53
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay Isabell çok alınganımdır ve çok alındım,napacağımı bilmez haldeyim.Sözleriniz için yine de teşekkür ederim.Siz benden daha değerlisiniz.

saygılar

benim düşüncem gerçi Sayın Akyol, sanki durum karşısında hafif bir alınganlığa sahip olduğu yönünde izlenime sahip oldum.


Aralık 18, 2008, 09:41:03 ös
Yanıtla #54

Bayan Isabell çok alınganımdır ve çok alındım,napacağımı bilmez haldeyim.Sözleriniz için yine de teşekkür ederim.Siz benden daha değerlisiniz.


Estağfurullah, bunu kabul etmiyorum. Her halukarda bütün Insanlar aynı ölçüde Eşit ve Değerlidir. Bu arada Adınıza üzüldüm. Ama bir taraftan da böylesi Tartışmalarda birçok şeyi rahatlıkla anlayabilecek pozisyona gelindiğim için Sevinç duyuyorum, Hepimizin Adına.. Ama bu Konunun uzamasına gerçekten akıl erdiremedim o ayrı mesele.. 
 
Saygılar Bizden,

Yalnız küçük bir hatırlatma :D ''Bayan Isabell ''. Düzeltirseniz Sevinirim. Şimdiden Teşekkürler.
« Son Düzenleme: Aralık 18, 2008, 09:59:49 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Aralık 18, 2008, 11:42:20 ös
Yanıtla #55
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Şiirle ilgili değil ama tartışmanın vardığı noktayla ilişkili olduğunu düşündüğüm Can Dündar'a ait köşe yazısını paylaşmak istiyorum..

Türkiye Değişiyor

18 Aralık Perşembe 2008

“Resmini millet doya doya yüzüne tükürsün diye basıyoruz” diye yazmışlardı Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki fotoğrafının altına...
1951 yılıydı.
Fotoğraftaki adam, Nâzım Hikmet’ti.
Hapislerde çürütüleceğine, öldürüleceğine inandığından Türkiye’den kaçıp Sovyetler’e sığınmıştı.
“Nâzım da Moskofların şakşakçı peyki oldu” başlığıyla çıkmıştı Cumhuriyet...
Şimdi Nâzım, ders kitaplarında “Türkiye’nin en büyük şairlerinden biri...”
Cumhuriyet’in de gözdesi...
* * *
“Zaman değişir; biz de onunla değişiriz.”
Değişir değer yargılarımız, görüşlerimiz...
Dünkü “vatan hainleri”ni gün olur “kahraman”a çeviririz.
Nâzım’ın “hain” ilan edildiği yıl, Yaşar Kemal de bir kuşağın canına okuyan 142. maddeden (“sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis... vs”den)
Kozan Cezaevi’nde yatıyordu.
142. madde çöplükte bugün...
Yaşar Kemal, Cumhurbaşkanı’nın sofrasında...
* * *
Yılbaşında TRT, 24 saat Kürtçe yayına başlıyor; inanabiliyor musunuz?
Daha 10 yıl önce “Yeni albümüme Kürtçe bir parça koyacağım” dedi diye Ahmet Kaya‘nın nasıl linç edildiğini hatırlıyor musunuz?
Ahmet Kaya mezarda şimdi; ama Kürtçe, devlet televizyonunda...
* * *
Ermeni meselesi de bu toplumun el sürülmez tabularından biriydi. Bugün bir grup aydın, bu tabuyu vicdanla kırıyor; “1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felaket” konusunda “Ermeni kardeşlerinin duygu ve acılarını paylaşıyor, özür diliyor”.
Dışişleri Sözcüsü “Açık bir toplumda her konu rahatça konuşulabilmeli” diyor.
Hrant Dink’i anmanın vaktidir:
“Bu, siyasal bir konu değil, bir vicdan meselesidir” diyen oydu...
Hrant mezarda şimdi... ve onun barış çağrılarıyla gömüldüğü toprak, ilk kez bir kardeşlik mesajı veriyor.
* * *
Sırada 6-7 Eylül olayları var. Tomris Giritlioğlu’nun yeni filmi “Güz Sancısı”, Türk siyasi hayatının bir başka utanç sayfasıyla hesaplaşıyor.
CHP lideri, kıyafeti kötü diye Âşık Veysel’i Atatürk Bulvarı’na sokmayan “tek parti” dönemini eleştiriyor.
Aleviler, uzun bir mücadele sonunda inandıkları gibi ibadet edip çocuklarına kendi inançlarına saygılı bir eğitim verebilme haklarını devlete nihayet kabul ettiriyorlar.
Dokunulmazlığıyla nam salmış bir emekli paşa, mahkeme önünde kanlı bir geçmişin hesabını veriyor.
Türkiye değişiyor.
* * *
Amerika’da Obama’yı iktidara taşıyan sihirli sözcük “değişim”...
Bir “isim”den çok bir “fiil”, bir ihtiyacın, bir özlemin ifadesi...
O rüzgâr, sessizce Türkiye semalarında esiyor şimdi...
Rengârenk bir toplumu tek tip elbiseye tıkmaya çalışan statükocuların uykularını kaçırsa da, yeni “Tükürün!” kampanyalarına yol açsa da, kimi öncülerin canına mal olsa da, canlar alıp canlar yakarak, tabuları tabutlara çakarak, dipten ve ağır aksak, geliyor değişim...


kaynak : http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1029546&AuthorID=75&Date=18.12.2008&b=Turkiye%20degisiyor&a=Can%20Dundar&ver=21
« Son Düzenleme: Aralık 18, 2008, 11:46:59 ös Gönderen: dogudan »


Aralık 19, 2008, 08:27:56 öö
Yanıtla #56

Benim de beklediğim '' Tartışmanın Vardığı Son Nokta'ydı '' Sayın Doğudan; Paylaşımınız için çok Teşekkür Ediyorum ama çıkardığım 'Anlam' itibariyle sahip olduğum görüşü Sizinle paylaşmak istedim:

O halde şöyle denilebilinir mi? Zamanla değişen şeylerin sebebi; belirli bir bedel ödeme zorunluluğundan kaynaklanmıyor mu?

Demekki yukarıda saydığınız Önemli Kişi'lerin ölmesi ya da öldürülmesi gerekiyordu. Umarım çıkardığım varsayım, geçerliliğini sağlıyordur.

Saygılar,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Aralık 22, 2008, 11:52:29 ös
Yanıtla #57
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 181

Konunun BRA nickli uye ile bir ilgisi yok değil mi?
Sevgiyle...
...Söyleceklerimi yukarda söyledim zaten...


Aralık 23, 2008, 08:42:05 öö
Yanıtla #58

Konunun BRA nickli uye ile bir ilgisi yok değil mi?
Sevgiyle...

Hayır, ama Bra'nın Anlamı itibariyle Biz'lerde önemi çok büyük olduğundan Bra Nickini taşıyan Değerli Kişi'ye olan Saygımı Anlam'dan dolayı Kendilerine daha önce belirtmiştim. Fazlaca tercih edilmeyip nadiren kullanılması itibariyle bunu seçmesinde eminim ki '' Kardeşlik Duygularını '' yeterince bilen ve önem veren Biri olarak nitelendirdiğimi ve böylelikle de Saygın Kişiliklerden Biri olarak gördüğümü burada bir kez daha belirtmekte kendimi zorunlu hissettim. Çünkü bu Şiiri O'nun Nickinden esinlenerek alıntıladığımı ve paylaşıma sunduğumu belirtmeliyim. Aynı zamanda Amcamın Oğlu'nun da isminin Bra olması münasebetiyle bu ismi fazlaca Sevdiğimi dolaysıyla Kendisi'ne de Değer verdiğim Ender Kişilerden Biri olması bu Şiiri Seçmeme yol açtı :) Bazan alıntılama yoluyla da Duygular dile getirilebilinir.

Saygılar,   
« Son Düzenleme: Aralık 23, 2008, 08:51:53 öö Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Şubat 03, 2009, 07:44:21 ös
Yanıtla #59
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Bir şiir ancak bu kadar olay yaratır :D