Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: BRA  (Okunma sayısı 24891 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 07, 2009, 09:19:24 ös
Yanıtla #70

Siz bölücü olarak algılıyorsanız bişey diyemem Sayın Dino; ama beni bölücü olarak nitelendirmeniz açıkçası beni gerçekten çok üzdü. Sadece birinin üzerinde örneklem sunmam sizin görüşünüzce bölücülük olarak değerlendiriliyorsa size açıkçası ne gibi bir telaffuz şeklini sunabilirim diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Bu yüzden de geri çekilme hakkımı kullanmak istiyorum. Üzgünüm. Bir şeyin üzerinde durmak ve onu etraflıca düşünmeye çalışmak eğer bir tutuculuk olarak görülüp değerlendiriliyorsa hepimizin bakış açıları mutlak surette farklı olacağı için farklı fikirlere sahip olmamız da normaldir. Ama dikkatinizi çekti mi bilmiyorum en azından şu anda yapmaya çalıştığım şey, kendimi tamamen savunmaktır. Yanlış anlaşılmaların önüne geçmek adına.. Gerçi kimin beni ne şekilde değerlendirip algıladığına bişey diyemem çünkü bakış açısını değiştiremem. Bundan dolayı her görüşünüze saygım vardır ama bana atfen yöneltilen tüm suçlamaları kabul etmediğimi son kez bildiriyorum.

Saygılarımla,   
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 07, 2009, 09:30:20 ös
Yanıtla #71

Sayın Akyol; bunu gerçekten sırf siz istediğiniz için sizi kırmamak adına yapardım ama malum benim için şuanda çok önemli olan bir çalışma üzerindeyim. Yüzyıllardır bu konu şimdiye dek tartışılagelmiş ve bir sonuç bulmamış, haliyle de bir sonuç bulmayacağa benziyor; o yüzden de beni mazur görmenizi rica edecem:) Birçok kaynak vardır, ilerde umarım size özelden sunabilme imkanına sahip olabilirim ama bu sefer de bunun üzerinde amaç güdüyor gibi bir konuma düşmekten kendimi alıkoymak adına geri adım atıyorum.

Saygılar,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 08, 2009, 12:48:14 öö
Yanıtla #72
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bayan Isabell ozaman bundan sonra önce kaynağını araştırınız sonra yazınız, yoksa iddiadan öteye gitmez ve havada kalır, hem de öğrenmek isteyenlere yanlış bilgi vermiş olursunuz.


Mart 08, 2009, 01:33:03 öö
Yanıtla #73
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 353
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Isabell,

Her yazinizda "mazlum halk" kisvesi altinda inceden inceye siz-biz tartismasi yaratiyorsunuz. Hatirlayin, sozde Ermeni soykirimi konusunda da bu boyleydi, Yahudi'lerin Gazze'ye girip insanlar olurken de, Kurt'lerle ilgili de.

Bakiniz Hanimefendi, yanlis bilmiyorsam Turkiye Cumhuriyeti sinirlari icinde 60 kusur etnik yapi bariniyor. Ve Ataturk buna, "Turkiye halkina Turk denir" demis, butunlugu, birligi ve kardesligi bu yolla saglamistir. Bu lafi ederken "hepiniz Turksunuz" dememis, Turkluk kelimesini ortak payda olarak belirtmistir. Turkiye'deki etnik yapilar, dinlerini ve dillerini istedikleri gibi kullanmaktadir, kimse bir Ermeni'ye Kiliseye gitti diye saldirmamis, Bosnaklar kendi aralarinda Bosnakca konustuklari icin uyarilmamislardir. Ama bu ulkenin de ortak kurallari vardir ve buna uyulmak zorundadir. Kamudaki dil tektir, Turkcedir. Ve bu ulkede Kurtlerden baska da kendi dilinde Radyo-TV yayini isteyen baska bir etnik yapi yoktur. Nedenini dusunun lutfen ve bizimle de paylasirsaniz sevinirim.

Ayrica, "Bir milleti yok etmek istiyorsanız kültürünü ve dilini yok saymanız gereklidir. Nasıl, size birşey ifade ediyor mu?" derken Kurt halkinin kulturunun yok edildigini, dilinin yok sayildigini mi soyluyorsunuz? Eger bunu iddia ediyorsaniz buna da verilecek cevaplarim var.

Birilerinin oturdugu evin karsisinda oldukca buyuk bir apartman yapildi, 1923'de. Bu apartman gunesi kesiyor, azameti ile korkutuyordu. Dusunduler, dediler ki; "bu binayi ortadan kaldirmamiz gerek, yoksa bize gun yuzu gormek haram". Ama nasil yapacaklarini bilemiyorlardi. Bildikleri tek sey, disaridan kazma kurekle bu binayi yikmak mumkun degil, denenmisi tekrar denemek aptalca. O zaman yapilacak tek sey, apartman sakinlerini birbirine dusurup apartmani yasanmaz hale getirmek. Once binayi disariya borclu hale getirip yoneticilerini ele gecirmeyi denediler, basardilar. Ama bina hala gunesi kapatiyordu. Sag tarafta oturanlarla sol tarafta oturanlari birbirine dusurduler, bina yine yikilmadi. Sonra etnik yapilari, agizlarina bir batman bal calarak ayaklandirdilar, yine yikilmadi apartman, hatta sanki yillar gectikce binanin betonu daha da saglamlasiyordu. En sonunda da apartmanin inanci ile oynamaya basladilar. Bunda da husranla karsilacaklarini bilmiyorlar henuz. Bu apartmani yikmak icin temeline dinamit bile konsa temeli atan ustanin adinin ATATURK oldugunu bilmiyorlar herhalde.

Sozun ozu su hanimefendi; bu ulkeyi hepimiz kurduk ve yasatacagiz. Dis destekli kiskirtmalarin neticesi onlarin istedikleri gibi olsa bile projenin yasama sansi sifirdir. Bu nedenle, yasadiginiz apartmana sarilin, icinde yasamaktan mutlu olun, digerleri ile kavga etmek sizi mutsuz edecektir...

Saygi ile.
Bakmak yetmez, gormek gerek...


Mart 08, 2009, 01:54:47 öö
Yanıtla #74

Diğerleri ile kavga etmek beni üzmez. Ben, sadece olayı objektif olarak değerlendirmeye çalışıyorum. Ülke içinde ve dışında yaşanan bütün olayların idrakindeyim. Hem dış ülkelerin kışkırtmacı politikasından bahsetmişsiniz. Yanıldığınızı hemen söylemek istedim. Çünkü olayların seyri dahilinde devam eden farklı düşüncelerin sergilenmesi manasında apaçık görülüyor ki, buna ( kargaşa ) otam hazırlayan bizleriz yani kendimiz.

Kimsenin kimseyi oyuna getirdiği ya da kendi direktifleri dahilinde kullanıldığı varsayımını tamamen yadsıyorum. Akıl -mantık değerlendirmesini yapabilenler kendi düşünceleri ve gözlemledikleri olaylar karşısında vermiş oldukları ''tepki''dir. Tıpkı burada benim yaptığım gibi..
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 08, 2009, 02:28:39 öö
Yanıtla #75
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 386


Sozun ozu su hanimefendi; bu ulkeyi hepimiz kurduk ve yasatacagiz.



sayın dino ,

biz bu ülkeyi ne kürtle ne ermeniyle nede rumla kurduk.yazık ki o kadar iyi niyetliyiz ki hala bunları aramızda yaşatıyoruz.kurtuluş savasında ermeni,kürt ve rumların yaptıkları başka bir ülke içinde yapmış olsalardı bırakın  nefes almayı dünya üzerinden silinirlerdi.fakat biz tüm olanlara karşın hala iyi niyetimizi bozmadık, fakat iş artık son noktaya gelmek üzere.
bu ülkede anlatılmaz, haöidiye tabyaları, şeyh sait isyanı ve arkası, 1 ve 2 inönüde ermeniler ve rumların yaptıklarını.anlatılırsa ne olur düşünmek lazım, fakat tarih yaşandı ve bir takım faaliyetler süreç içinde gizlendi.şimdi biri kalkıp bugünün insanını bağlamaz diyebilir fakat bu 3 etniğin tarihleri böyle.


Mart 08, 2009, 05:18:54 öö
Yanıtla #76
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay




 Kürt kültürü dağlar arasında oluşmuş bir getto kültürü değildir.



Tam üstüne basmışsınız , kürtçe bir getto kültürüdür, doğudaki batıdakini kuzeydeki güneydekini anlamaz.Dil olarak ortaya çıkışı 1850 lere dayanır.Öncesi yoktur, sonrasının olmayacağı gibi.Bugün kendine kürt diyen suriye kürtleri ile Türkiyedekiler veya ıraktakiler anlaşamazlar bile.Fakat yurdum tarihçiliğinde ,AKP iktidarından sonra osmanlıcı bir çizgiye yönelinip gerçekleri konuşan ve söylem yapanlar görevlerinden alınıp yerlerine çakma proflar getirilince kürtçe birde bakarsınız karşınıza dil olarak çıkar.
Türkçenin kolları ile kürtlerin olmayan dilini karşılaştırmak ise tam bir komedidir. Türkçe tek bir değil 2 kollu bir dildir.Tutup kırgızlar ile birbirimizi anlayamayız demek oldukça komik, konuya hakim olmayıp , AKP (arap-kürt) partisi ideologlarında sağa sola bilim adamı diye yerleştirdiği kişilerin makalelerini okuyup kürtçe dildir demek bilimden ve bilimsellikten uzaktır.En başında Kürt kelimesi Türkçedir.


Sayın Degas, Kürtler ve Kürtçe 1000'li yıllardan itibaren gerek Arap gerek Latin vakayinamelerde ismi tekrarlanan iki kavramdır. En basidinden Marko Polo bile kendilerini zikreder. Hasnaviler, Mervaniler, Şeddadiler gibi küçük lokal devletçikler de kurmuşlardır aslında. Hatta Kürtler'in tarihte kendilerine Farslar'dan ayrı bir yer edinmeleri 1000'li yıllardan da eskidir. Örneğin Ebu Hanife el-Dinaveri (Kürt ya da Fars olduğu konusunda tartışmalar olsa da, genel görüş Kürt olduğu üzeredir) kendisi "Kürtler" ve geçmişleri üzerine araştırma yaptığında 9. yüzyıldır zaman.

Farslar'la karşılaştırılmaları da çok doğal. Çünkü iki topluluk da İrani topluluklardır. Bu sebeple gerek andropolojik, gerek linguistik bakımdan çok ortak yönleri olacaktır. Fakat aynı zamanda çok farklı yönleri de vardır.

Kürtler'in ayrı bir halk oluşu ise 1850'lerde Rusya'nın bölgeye karışmalarından çok önce zaten bizzat Osmanlı tarafından kabul edilmiş ve sıklıkla da kullanılmış bir kavramdır. Üstelik Sünni, yerleşik ve feodal beylere çok sadık olan bu halk çok zaman da Osmanlı tarafından Alevi, göçebe ve isyankar Türkmenler'e karşı kullanılmıştır. En basit örneği olarak Diyarbakır şehrinin hiç bir dış (Osmanlı) kuvvet yardımı almadan kendisini Osmanlı'ya bağlı hissederek, Safaviler'e karşı bir seneye yakın süren savunma savaşlarını verebiliriz mesela.

Kürtler'in Kurtuluş Savaşı'ndaki ve sonrasında gelen Devrim Türkiye'sindeki rolleri hususunda tartışılabilir. Benim görüşüm tek bir Kürt cephesi bulamayacağınız, Kürtler'in isyan edenlerinin de kendi içlerinde bile bir birlik oluşturamadıkları şeklinde olacaktır. Yine I. Dünya Savaşı'nda Misak-ı Milli içerisindeki her müslüman grup gibi cepheye gitmişler, kaçanlar olmuş ama şehit olanlar da olmuştur.

İşi etnisiteye dökmek kolay bir yoldur. Bana sorarsanız Kurtuluş Savaşı'ndaki asker kaçaklarını örneğin ele alırsak Türkler'in oranı Kürtler'in oranından az değildir. O zaman Türkler bu devletin her zaman baş belası olmuştur mu demeliyiz? Bu kadar kolay olmuyor her şey.

Bir de sayın Degas "kurtuluş savasında ermeni,kürt ve rumların yaptıkları başka bir ülke içinde yapmış olsalardı bırakın  nefes almayı dünya üzerinden silinirlerdi.fakat biz tüm olanlara karşın hala iyi niyetimizi bozmadık, fakat iş artık son noktaya gelmek üzere." cümlenizi anlamadım? Bu bir tehdit mi? İş son noktaya gelince biz Türkler olarak "kötüsünüz siz kötü" diyerek bir etnik temizlik mi yapacağız?

Şu son nokta işini bir anlatırsanız bir zahmet sevinirim.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Mart 08, 2009, 05:05:01 ös
Yanıtla #77
  • Ziyaretçi


Sozun ozu su hanimefendi; bu ulkeyi hepimiz kurduk ve yasatacagiz.


Sayın Dino,

İşin özü şu; Bu ülkeyi olması gerektiği gibi bizleri bir araya toplamayı başaran Atatürk kurdu. Atatürk döneminde bu ülke tüm dünyanın kabul ettiği asil bir bir ülkeydi.

Biz ise bu asaleti yaşatmak yerine tüm dünyanın gözü önünde bu ülkeyi maymuna çevirdik. Ve bu gidişle de batıracağız..

Demek istediğim ancak iyi bir yönetim bizim birleşik ve haysiyetli yaşamamızı sağlayabilir. Bu şekilde yaşayacaksak bence yaşamış olmayız. Dışarıdan komik gözüküyoruz çünkü, ben Türkiye'ye gelen hiç bir avrupalı yada amerikalının vatanından dolayı alay konusu olduğunu görmedim. Nedendir bilinmez, biz bir avrupa ülkesine yada amerikaya gidince ülkemiz ve dolayısı ile biz alay konusu oluyoruz. Türkiye hakkında olumlu hiçbirşey gösterememişiz ya bizi iran gibi tanımlıyorlar yada değersiz biz bez parçası gibi. Kültürümüz hakkında en ufak bilgileri yok en fazla bildikleri "kebap"... Çünkü biz hala kendi içimizde bizi bir birimize çarpıştıran elleri bir türlü üzerimizden atamadık ve birbirimizmizle uğraşmaktan dünya genelinde gerek insanlık için gerek türkiye için zerre yol kat edemedik. Öyle bir noktaya geldikki düşünce özgürlüğümüz bile yok edilmiş. Nereye gidiyoruz bilen var mı?






Mart 10, 2009, 08:16:41 ös
Yanıtla #78
  • Ziyaretçi

benim anlamadığım neyi tartışıyoruz bu ülkeyi kürt,türk,laz,çerkez hepimiz beraber kurduk dünyanın neresine gidersen git hangi ülke arşivlerini incelersen incele bu yazar niye kabullenemiyoruz bunu neden bazıları kendini üstün ırk sndığındanmı yoksa içinde bulunduğu siyasi düşünce ve o siyasi düşüncenin yıkadığı beyindenmi


Mart 18, 2009, 11:01:41 ös
Yanıtla #79
  • Ziyaretçi

Türkçe'de 5631 adet Fransızca sözcük var.
Kullandığımız Arapça ve Farsça kelimelerin çokluğu zaten malum.
O zaman biz de Türk dilini değil, Türk jargonunu mu konuşuyoruz?