Toleransın şöyle tanımları var:
- Özellikle din alanında aykırı kanılara ses çıkarmama.
- Başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma…Kişinin, kendi görüşüne ya da çoğunluğun görüş biçimine aykırı görüşlere sabırla ve yan tutmadan katlanması.
- Başkasına katlanma ve onu kendi haline bırakma.
- Bir arada ortaya çıkan çeşitli anlayışlara katlanma. Politik ve dinsel nitelikli farklı görüşlere göz yumma.
Görüldüğü üzere hep bir dayanma, bir katlanma var. Ancak hoş görme yok.
Nedense bu tanımların hepsi empatiden nasibini alamamış. Hep kişinin salt kendi açısından bir değerlendirme yapmasını öngörmüş.
Ancak şuna da dikkat etmek gerek: Bu tanımların hiçbirinde hoşgörü ile bağlantılı bir sezdirme bile yok. Oysa bizde kimilerimiz hoşgörü sözcüğünün toleransın Türkçesi olduğunu ileri sürüyor. Oysa öyle olmadığı bu tanımlardan belli.
Yoksa bizim insanımızın toleransı hoşgörülü de Batılılarınki hoşgörüsüz mü?!
Batılıların tolerans kavramına hayli özdekçi (materyalist) bir yaklaşımı olduğundan kuşku yok. Üstelik iyi insan ilişkilerinde toleransın kaçınılmazlığını bile bile pek de hoşlanmadıkları anlaşılıyor. Nitekim bakın 20. yüzyılın Alman düşünürlerinden Julius Ebbinghaus toleransı nasıl tanımlıyor:
“Tolerans, herhangi bir kimsenin kendi hoşuna gitmeyen bir harekete engel çıkarmamaya her zaman hazır olmasıdır.”
Karl Marx ise, tolerans kavramının geçici olduğunu belirtmiş ve «İnsanların bilimsel bir anlayışta birleştiği gün, toleransa gereksinme kalmayacaktır.» demiş.
Bu deyişin üzerinde az düşünün. Yanlış mı?
Şöyle bir tanım üzerinde uzlaşma sağlayabilir miyiz acaba:
“Tolerans, başkalarının yanlış bulduğumuz ya da olması gerekene aykırı saydığımız inanç, duygu, düşünce, görüş ve benimseyiş, eğilim, tutum ve davranışlarını hemen ya da ön yargılı olarak yadsımayıp, kendilerine göre doğru ya da haklı olabileceğini, aradaki farkların toplumsal yaşamda sorunlar yaratmayacağını öngörmek, ayrıca farklı inanç ya da din, cinsiyet, ırk ya da soy, milliyet ya da etnik köken, bilgi ya da varlık düzeyi gibi çeşitli görünümlerin toplumsal yaşam açısından sorun olmadığını ön yargısız ve art niyetsiz olarak içtenlikle kabullenmek olgusudur.”
Ne dersiniz?