Bir açıdan bakıldığında bu iki sözcük, Nadir ile Zenit hiç de masonik değil.
Zaten o açıdan bakıldığında hangi sözcükler masonik ve salt Masonluğa özgü ki!... Binlerce sözcük ve terimin arasında belki birkaç tane gösterebiliriz.
İşin ilginç yanı birçok mason, Masonlukta bu iki sözcüğün kullanımına rastlamamış ols gerektir.
Burada yönlerden söz edeceğiz; coğrafi yönlerden...
Sanki dünya o eskiden varsayılmış olduğu gibiymiş ve Öklit geometrisi dünya yüzeyinde büyük boyutlar için de geçerliymiş gibi, geçerli olmasa da kolaylık olsun diye, dört asal yönü doğu, batı, kuzey ve güney olarak belirtiriz. Dünyanın neresinde olursak olalım geçerlidir bunlar.
Masonlukta da, bir mason mabedi dünyanın her neresinde olursa olsun, boyutlarının simgesel olarak doğudan batıya, kuzeyden güneye uzandığı söylenir.
İşte masonların genel olarak bildiği ya da alışagelmiş olduğu budur. Nadir ile Zenit pek ender olarak gündeme gelir; ancak işin yüzeyde bırakılmayıp uzay geometriye de geçilerek mabedin eni ile boyunun yanı sıra yüksekliğinden de söz edilecek olduğunda. Nitekim simgesel olarak bir mason mabedinin yüksekliği nadirden zenite kadardır.
Ne demek nadirden zenite?... En aşağı olandan en yukarı olana kadar demek.
Doğu, batı, kuzey ve güney… Hiçbirine ulaşamazsınız. Çünkü onların sonu yoktur. Söz o yöne gittikte o yön hâlâ vardır.
Ya nadir ile zenitin durumu?
Tamam zenit için aynı şeyi söyleyebilirsiniz. En yukarıda olana doğru gidilebilir de bunun sonu gelmez. Ancak en aşağıda olan işte orada, ayaklarımızın altındadır. Demek ki nadirden zenite olan boyut aslında buradan oraya olandır.
Sahi, öyle mi? Nadir burası mı? Biz en aşağıda mıyız?
Bunun yanıtını isterseniz siz verin. İster dinsel açıdan verin, ister yanıtınız bilimsel olsun, isterse felsefî.
Sanki nadiri anlamak çok daha kolay da zeniti anlamak zor gibi görünüyorsa da, aslında belki nadiri anlayailmek zeniti anlamaktan daha zor.
Masonlar da bu konuda kafa patlatıyor mu acaba?