Bu başlığı epeydir unutmuştuk. Biraz daha çalışalım üzerinde.
Büyük Fransız Devrimi’nin ünlü sözcüsü Mirabeau, sonradan oluşan halk meclisinde şöyle bir demeçte bulunmuş:
«Benim açımdan en geniş anlamıyla sınırsız inanç özgürlüğü öylesine kutsal bir haktır ki, onu tolerans sözcüğü ile belirtmek bile bir çeşit baskıdır çünkü tolerans göstermek iktidarın elinde olursa tolerans göstermemek de onun elindedir. Bu sözcüğün anlamını sözlüklerden öğrenirseniz büyük hata yaparsıniz..»
Aynı dönemin Am-erikalyı oluşuna karşın Büyük Fransız devrimi üzerinde etkisi yadsınamaz düşünürü Thomas Paine, “İnsan Hakları” adlı kitabında şöyle bir deyişe yer vermiş:
“Tolerans kavramı, toleranssızlığın karşıtı değil sahtesidir. Bunların ikisi de baskı biçimleridir. Biri vicdan özgürlüğünü kendisine sakladığını, öteki onu başkalarına da bağışladığını ileri sürmektedir. Biri ateş ve kılıçla savaşan papaya, öbürü ise endüljans satan ve dağıtan papaya benzer.”
Bu endüljans konusunu biliyorsunuz, değil mi? Hani şimdilerde bizim buralarda birileri çıkmış cennette arsa mı ne satıyormuş. Hayli de iyi kazanmış bu satış işinden. Papa’nın 16. yüzyılda sattığı endüljans belgesi de onun gibi bir şeydi işte. Bastır parayı, al belgeni, kurtul günahlarından. Sonra isten yine günah işleyebilirsin. Yeter ki paran olsun. Hani o göklere çıkarılan Martin Luther vardır ya Protestanlığın oluşturucusu sayılan. Onan asıl amacı da bu ticarete ortak olmaktı; var mıydı öyle Roma’da oturan Papa Almanya’da endüljans satsın.
Bu endüljans sözcüğü de sonradan şimdi bizim dilimizdeki hoşgörü (müsamaha) sözcüğünün karşılığı olmaya dönüştü. Daha önce Hıristiyan dünyasında böyle bir sözcük yoktu çünkü Hıristiyanlıkta hoşgörü diye bir şey yoktu. Batılılara onu Türkler ve sonra Osmanlılar öğretmişti ama onlardan önce Endülüs İslâm Uygarlığı’nın yaratmış olduğu ve ne yazık ki sonradan yerle bir edilen o güzelim insanlık kültürü de yadsınamaz. Ancak etkisi yüzyıllar boyunca kalmış. Günümüzde bile şöyle bir dolaşın İspanya’yı kuzeyden güneye doğru; farkı hemen duyumsarsınız.
Ancak unutmayalım; konumuzun asal başlığı hoşgörü değil toleranstır.
Şimdi birinden söz edeceğim; Sayın Tij çok sevinecek:
Karl Marx da toleransa karşı çıkmışx ötekiler gibi ama onlardan farklı bir yaklaşımla şöyle demiş: «İnsanlık bilim sayesinde ilerlemekte ama belli birtakım düşünce ve inançlar bu ilerlemeyi engellemektedir. İnsanlığın gelişmesini engelleyen ve onu geriye doğru çeken köhne düşünce ve inanışlara tolerans göstermek, insanlığa kötülük etmek demektir.»
Hadi bekalım şimdi çıkın işin içinden… Tolerans mı daha iyi toleranssızlık mı?