Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Yaradan Kavramı  (Okunma sayısı 18185 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 30, 2014, 06:21:30 ös
Yanıtla #20
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Spock'un bu deyişi üzerine ne denilebilir ki!...

Belki o kendisini etkilemiz olan uzun irdelemenin bir özetini aktarabilirdi. Ona da gerek yok; link orada, isteyen okur. Hatta bence bu başlıktaki konuyla ilgilenen herkes okumalı. Güzel bir yazı, esaslı bir irdeleme fakat yaradan kavramından çok tanrı kavramı üzerinde yoğunlaşmış. Bunun gerekçesi de belli; çoğunluğun yaptığı gibi terimlerin özdeşleştirilmesinden ileri geliyor.

O yazının bir diğer artısı, her ne kadar bir "hadis" ile başlamışsa da, kapsamında İslam tarzı yaklaşımın, öyle Kurandan ayetlerin falan bulunmaması. Buna karşılık acaba Hıristiyanlık üzerine mi yoğunlaşmış diye düşündüm. Hayır, o da değil. Peki ne o zaman?

Bunu merak eden, bir zahmet gidip bakmalı.

Bu başlık altında hep İslâm dininden örnekler verenlere şunu sormayı düşünüyordum: "Peki ama dünya yüzündeki masonların büyük çoğunluğu, ister gerçek ister kağıt üzerinde olsun, Hıristiyan. İslam dininin öğeleri onlardan birçoğuna yaban geliyor. Oysa bizim bulunduğumuz ortam ve asal konumuz bu kavram Masonluk ile bağlantılı olarak incelemek. Bu durumda da bir dine dyanmak söz konusu olacaksa bu İslam olmeamalı, değil mi?"

İtirazların hangi gerekçey geleceğini de biliyorum galiba. Fakat o itiraz gelmedikçe bir şey demeyeceğim.

Şu aşamada diyeceğim şey, bu başlık altındaki irdelemelere, tartışmalara katılacak olanlar lütfen önce sayın Spock'in verdiği linkteki yazıyı okusun.

(Ali Korkut Keskiner'i ben tanımıyorum. Ancak tanınası ve diğer yazılarının da okunası olduğunu söyleyebilirim.) 

       
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 01, 2014, 12:48:21 öö
Yanıtla #21
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 55
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM'a bu başlığı açtığı için teşekkür ederim. Sayın Dor'un katkısı ilk cümlesiyle ve tablolarıyla bir harika. Sayın Spock'un paylaştığı aktarımı da öyle.

Sayın ADAM'ın ilk yazısındaki soruları çok derin ve detaylı olsa da şuan çok kısa bir aktarım yapacak kadar vakit bulabildim. (Bu kısmı başlangıçta yazdım ama öyle olmadı)



Tanrı ve Yaradan kavramları sıklıkla birbirine karışıyor/karıştırılıyor. Bende bu kişilerden biriyim.

Bir görüşe göre:

Onu değişen veya değişmeyen yönleri olan olarak da görebilir gözler. O hem mutlak hem göreli olandır bir başka değişle. Mutlak Bir'den çokluk oluşmuştur. O değişmeyen yönünden değişen, devinime giren Evreni başlatmış ve düşünce Onun ile devam etmiştir. Evrensel Zihin, sadece başlatan olarak kalsaydı var oluş olamazdı.

Var oluş Yaradandır.

(Bu yazıyı yazmadan önce refere etmek için ekledim, "Hermes'in İnisiyasyonu" kısmı için Bakınız: Masonlar.org - Harici Forumu » Sanat » Edebiyat » Siirler ve Sairler » Hermes'in İnisiyasyonu)

Bizler evrensel dansın bir parçası, düaliteye tabii varlıklarız. Fiziksel bedenimizin ihtiyaç ve hırslarıyla, egosuyla dalgalanır ve kendimizi haklı çıkartmaya çalışırız. Ruhumuzu dinlemeyi öğrendikçe, ki bu yeti test edildiğimiz ortama göre tekrar uzaklaşır bazen bizden, Ona daha çok yakınızdır. Ne kadar ona ihtiyacımız olsa da özünde bizi biz yapan bedenlerimiz değildir, onlar bize burada araç olurlar ve kabuk gibi dökülürler. Biz kimi dönemlerimizde bu kabuk kısmına ilişkin iyi kötü birçok deneyim elde ederken, düalite ilizyonunda, kuyunun başında olabilecekken içinde kalarak figüran oluruz. 


Korku demiştik.

Korku bundan önceki deneyimlerin getirebileceği bir üründür.

Korkuyla aynı anda Onun Sevgisi olamaz.


O ancak an'da var olur. Ne geçmişte ne de gelecektedir. Ne kadar sistematik olursak olalım O akılla direkt olarak kavrayabileceğimiz bir "şey" değildir.

Masonluk akla ve bilime öncelik verir, o dogmalarla savaşır. Özgürlük onun yoludur ancak özgürlük belli bir düzen ile korunmalıdır. Düzen ile başkaları korunduğu gibi, kişi de korunmuş olur. Masonluk Hakikat'i arayışın sayısız yollarından biridir. Bedende deneyimlenen ruh aldığı dersler ile evrimleşir. Kendini bildikçe insan, Adam Olmaya başlar.


Değinmeden edemedim,

Masonluğun Dünyada yaygınlığına değinilip, ister gerçek ister kağıt üstünde en yaygın olanı Hıristiyanlık deniliyor. İslam'ın ve Hıristiyanlığın en radikal tarafları, birbirinden ayrık yönlerde ilerlemiş, eş merkezli büyük birimlerdeki Vektörler olarak düşünelim. Vektörler farklı doğrultudadır ve radikallik arttıkça Vektörlerin büyüklük birimleri de artıyor olarak düşünelim. Bu radikalliğin nedeni şekilciliktir. Ne kadar dinin kabuk yönü olmazsa olmaz olmuşsa, bu okların da uçlarının birbirine uzaklığı o kadar açılmıştır. İki vektör için artık uzlaşma zordur. Amaç olan Merkez ile okun ucu arası iki boyutlu düzlemde çok fazla uzaktır birbirine. Masonlukta da önemli erdemlerden sayılan Tolerans ve Hoşgörü etkisini yitirir bu aşırı uç görüşlerin birbirini itmeleriyle. Kişiler çok fazla kalıplara takılıp işin özünü unutmaya başlarlar. Bu olayın benzerine ne kadar çok örnek verebiliriz değil mi?

Her ne kadar Hıristiyanların çoğuna göre İslam dini öğelerinin onlara yaban geldiği görüşünden bahsedilse de, ben bu görüşün işin ezoterik kısmıyla ilgilenen Hıristiyanlarca çok da böyle olmadığını düşünüyorum. Sayın ADAM elbette bu konuda çok tecrübelidir.

Bir ekleme de yaparsam: iki din için radikal olmayan tarafları baz alıyorum. Yani işin ezoterik kısmını araştıran, dogmalar yerine bilimsel akılıcılığı savunan, bağnazlığın görünür ve gizli yönleriyle savaşan kişilerle. Bu kişiler her ne kadar farklı dinlerin kağıt üstünde veya gerçekte mensubu olsalar da, özünde aynı yere yaklaşacaklardır. Bu yaklaşım ise onların Vektörel güçlerini birleştirici etkilerinden dolayı düşürür. Onları Merkeze: bir ve bütün olana yaklaştırır.


Şimdi bana Vektörler eş merkezli olmasa şöyle olsa böyle olsa da diyebilirsiniz. Üzgünüm yazım bu şekilde oluverdi. Farklı görüşlere her zaman açığız, gelişim böyle olabilir.

Ben genel anlamda bir mesaj verdiğime inanıyorum. Alan tarafların algıları ve yönelimleri farklı olduğu için çok çeşitli süzgeçlerden süzülecektir yazı. Dolayısıyla dolan kaplardaki etkisi ve kaplardan buraya dökülen yazıların dökülüşü de farklı olacaktır.

Elbette benim de düşüncelerim ve hislerim değişebilir. Sizlerle beraber düşüncelerim zenginleşecektir. Aklıma gelmeyenler aklıma gelir ve yeni şeyler öğrenirim. Önemli olan bağnaz olmayalım.


Sevgi ve Saygılar,

Katharsis
« Son Düzenleme: Ekim 01, 2014, 12:51:19 öö Gönderen: Katharsis »


Ekim 01, 2014, 02:03:14 öö
Yanıtla #22
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

        Bu konu başlığına ilginç katılımlar ve paylaşımlar olmuş. Ne var ki hemen hepsi bu konunun özünü teşkil eden  Tanrı/Yaradan varlığının esas unsuru olan dini referanslar  vermemişler.  Dikkat ettim,  Sayın Spock'un Ali Korkut Keskinner'den yaptığı alıntı da da sayın  Keskiner ; Tanrı'nın varlığının özü olan kutsal kitaplardan, Ayetlerden alıntılarla başlaması yerine hadisten  örnek göstererek yazısına başlamıştır.   
         Sayın Keskiner olaya çok değişik bir perfektiften yaklaşmıştır. Oysa söz konusu "TANRI"kavramı olduğunda konu tamamen dinsel içerik taşıması nedeniyle olaya bu açıdan bakıp değerlendirmede bulunsa idi  bence daha yerinde olurdu.
        Yani katılanlar, Tanrı'yı/Yaradan'ı  kendi düşünce ve görüşlerine göre anlatmaya çalışıyorlar. 
         Oysa; Gerek Kur'an ve gerekse Tevrat'ta bu konuda bir takım ip uçları verilmiştir. Mesela ;  Kur'an Sab Suresi 75. Ayette, Mealen ; "Allah dedi; Ey İblis (Şeytan) iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi.." demektedir. Bu Ayet bence çok önemli bir Ayet olup üzerinde durulması gereken bir Ayettir.
         Keza;  Tevrat Hezekiel bölümü Bap 1'de   Tanrı ile ilgili çok uzun açıklamalar yer almakta  mealen " ....insan görünüşünün benzeyişi vardı.." Bap-2'de  de "...ve bana  dedi Adem oğlu, ayak üzerine dikil de seninle söyleşeyim. Ve bana söyleyince, Ruh içime girdi...."   
         Şimdi olaya, diğer bir deyişle konu başlığına geldiğimiz zaman Tanrı'nın bir bakıma  tanımlandığını görüyoruz.
         Kutsal kitaplarda böyle bilgiler bulunmaktadır.
         Saygılar-sevgiler.
 
"Vur ama dinle beni"


Ekim 01, 2014, 08:19:34 öö
Yanıtla #23
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Zaten tüm öncelikli sorun, Sayın Alşah'ın belirttiğinin tersini yapmakta... Kutsal olarak nitelenen kitapları (hangisi olursa olsun), dinlerin kural ve yargılarını (hangisi olursa olsun), peygamber ya da aziz ya da din adamı denilen tarihte kalmış kişilerin kendi eğilimleriyle oluşturmuş bulundukları dogmaları bir yana itmekte... Sayın Spock'tan sonra bir de Sayın Katharsis'in yapmış olduğu toparlamaya dikkat etmekte...

Ancak ben Sayın katharsis'i eleştirmeden edemeyeceğim. Şöyle ki;

Bu yazısında ne dediğini, demeyip de demek istediğiyle birlikte belki ben anlayabilirim. Fakat anlayamayan, durup orada tekrar tekrar okuyarak zihninde iyice harmanlamadığı için anlayamadan kalan da olabilir.

Bunu Sayın Katharsis kendi yazısını bir kez daha okursa anlayacak. Belki yer yer biraz daha açıklama yapmayı düşünebilir.

Ondan sonra da bu "yaradan" kavramını Masonlukta ne yapacağımızı düşünmeye, irdelemeye gelsin sıra.

 
     
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 09, 2014, 11:12:19 ös
Yanıtla #24
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 228
  • Cinsiyet: Bay

Düşüncede hiç bir şey soyut kalmayacağına göre bu soruya somuta dönüştürerek yanıt vermek gerekir. Korkutan, yücelten, ödüllendiren değil de "YARADAN"

Yaradan (ne güzel yaratmış yavrum seni yaradan); Her şeyin üstünde olan, var olmuşlara, var olanlara, var olacakların üzerinde yer alan, zaman ve mekanı olmayan, her şeyi yaratan denilebilir. Ancak yukarıdaki ve başka pozitif, güzel, iyi sıfatların hepsini kapsadığını düşündüğüm yaradan kavramı; doğrudan her şeyin içinde, her şeyle bir olan, birlik, teklik olduğu kanaatindeyim.

Evrim süreci devam ediyorsa, doğa kanunları sonlanmıyor, bilimsel bilgilere her an yenileri eklenirken, bazılarının yanlış olduğu kanıtlanıyor. Keşfedilen doğa kanunlarının bitmemesi, yani sonsuzdan gelip sonsuza gidilmesi ile  şeylerin tekrarı değil var olanın çözümlenmesi yaradan'ın her şeyin bir yani teklik olduğunun göstergesi değil midir?

Yaradan kavramı sürekli yaratan değil  var olanla bir olandır kanaatindeyim.

Teistler ve Deistler, Demir, mangan sülfür, silikon, karbon, ay, dana gözü nebulası, gök taşları, hava toprak su ateş,  rüzgar, vb şeylerin tümü vardı zaten, var olanı keşfetme yolculuğu değil midir?  İnsan ırkı yokken o yok muydu, varlık sürekli devinim ve evrim, bitmeyen yolculuk değil midir?

Masonlukta yaradan kavramı ile anlatılmaya çalışılan hıristiyanlık, İslamiyet ve Musevilik gibi insani özellikleri olmayan (Allah veya tanrı), yani evreni oluşturan her şey demek midir?

Ne yerdeyim ne gökte,
bir garip alemdeyim


Sorularıma vereceğiniz yanıtlar yeni sorularımı oluşturarak masonluk hakkındaki düşüncelerimin aydınlanmasını sağlaması dileği ile...

Saygılarımla,
Madem yersizlik alemi aslım
Artık bana tek bir şey düşecek
Yücelip aslıma gitmek


Ekim 10, 2014, 12:01:02 öö
Yanıtla #25
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

       Daha önce de belirttiğim gibi, katılanlar genelde kendi kanaat ve düşüncelerine göre bir yaradan tanımı yapmaya çalışıyorlar. Çeşitli vesilelerle belirtiyorum, şayet Tanrı/Yaradan ve Din söz konusu olduğunda, şahsi kanaat ve düşünceler pek önem taşımaz. Aslolan kabullenilen dinin tanımladığı Tanrı/Yaratan'dır. 
       Sayın Selim de öyle yapmış, ".....öyle düşünüyorum,.....kanaatindeyim." diyerek tamamen din dışında  kendi inancına göre anlatımda bulunuyor.  Ben de diyorum ki, kişilerin kendi  tanımlamaları dinin/lerin buyruğu değildir.
        Yalnız sayın Selim'in "..bilimsel bilgilere her an yenileri eklenirken , bazılarının yanlış olduğu kanıtlanıyor."  tespitine ben de katılıyorum.  İşte bu nedenle de din ile bilim bağdaşmadığını söylüyorum.
        Diğer taraftan, Masonluk bir din olmadığına göre burada kabul edilen "Evrenin Ulu Mimarının " dinlerde olduğu gibi  kendisine  ibadet edilen bir yaratan olmayıp ritüellerin gereği kabul edilen bir varlık olduğunu düşünüyorum.
        Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Ekim 10, 2014, 10:08:22 öö
Yanıtla #26
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Alşah'ın dediği gibi olmaz ki...

Belli bir dinde bir Tanrı tanımı varsa, o tanım o dinin dogmasıdır. O dinin dışında geçerli olmayabilir.

Bir Tanrı yerine ya da onunla birlikte bir Yaradan tanımı varsa, o da dogmalaştırıldığı zaman aynı durumdadır.

Bunların hepsi, her bir din için ayrı ayrı geçerlidir. Evrensel bir nitelik taşımazlar.

Nitekim bazı dinlerde ne Tanrı kavramı vardır ne Yaradan.

Bazı inançlarda ise bir Tanrı ya da Yaradan kavramı olabilir (Sayın Selim'in belirttiği tarzda) fakat o  inanç kurumsallaşarak bir din haline gelmemiştir.

Bir de "doğal din" sistemi ya da düşünüsü var kimi düşünürlerin ortaya atmış olduğu (Auguste Comte gibi), ki onlarda da bir Tanrı ya da Yaradan kavramı farklı olabilir.

Herkesin dinini kendine, inancını kendine, bir Tanrı ya da Yaradan düşünüsü varsa da yoksa da kendine bırakmak gerek. Böyle kavramlar üzerindeki uyuşmazlıklar insanlığın birlik ve bütünlüğünü engelliyor.
Dolayısıyla Masonluğun evrnensel amacının karşısına da koskocaman bir engeal olarak dikiliyor.

Ne yazık ki çoğu mason bunun farkında değil ya da bu gerçeği bile bile göz ardı ediyor.

Masonluktakti "Evrenin Ulu Mimarı" ya da benzeri bir kavramı da kimileri Tanrı ya da Yaradan kavramı ile özdeşleştirilebilir ama kimi masonlar böyle bir özdeşleştirme yapmadığına göre demek ki, bunun kesinlikle böyle olduğu söylenemez çünkü öyle denirse bağnazlık olur.

Sayın Alşah'ın dediğince "ritüellerin gereği bir varlık" da aynı kapıya çıkar.

Ancak bunu "ritüellerin gereği bir simgesel kavram" biçiminde ortaya koyarsak, belki Masonluğun evrensel düşünüsüne yaklaşabiliriz. 

   

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 10, 2014, 11:37:20 öö
Yanıtla #27
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 228
  • Cinsiyet: Bay

Bu forumun amaçlarından bir tanesinin, forumda bulunan kişiler kendi düşüncelerini ortaya koyarak, tartışarak, paylaşarak  kavramlar hakkında bilgi paylaşılması olduğu düşüncesine sahibim. Yoksa sadece kes kopyala yapıştır bilgileri için değildir herhalde.
 
Hehangi bir dini öğretiler doğrultusunda tanımlanan bir yaradan ı Allah veya tanrı olarak kabul eden kişi veya gruplara sorulacak olursa tamamen birbirinden farklı tanımlamalar çıkacaktır. Ancak bu düşüncenin oluşum sürecinde temel aldığım dayanak okuduğum kitaplardan, tartıştığım kişi veya gruplardan, şu anda dünya üzerinde olan olayları değelendirmem sonucudur. Ki bu durum sadece bana özgü bir durum değildir.

Hiristiyanlık dininin genel kabulü yaklaşık 500 yıl sürmüştür, İslamiyet inancında Hz. Muhammedin ölümünden sonra bazı kabileler islamiyeti terk ederek önceki inançlarına tekrar dönmüşler, Ebubekir tekrar kılıç zoruyla toparlamaya çalışmıştır. Muaviye olayları, emevilerin kabeyi yıkması ve süreç içerisinde başlayan dağılma hız kazanarak devam etmiştir. Hala kabeyi tavaf etmeyi puta tapınma olarak algılayıp yıkmak isteyen islami gruplar var. Bunun temel sebebi ise kişinin okuduğu kitaptaki yazılı bilgileri kendini oluşturan değer yargıları, kavramlar, olgular, yaşam süreci, eğitim durumu, vb. göre yorumundan kaynaklanmaktadır.

Kutsal kitaplardaki Allah veya tanrı tanımlaması tamamen insan ürünü olduğu düşüncesindeyim, Çümkü tanımlamasında insani özellikler bulunmaktadır.

Bu düşünceme karşı çıkılabilinir. Fakat sadece bir sözcüğün insan özelliği olarak kullanılmasında sakınca olmadığının kabulü çok zor ve uzun bir süreç sonucu olmuştur.  "YARATMAK", bu kelimeyi çok sık kullanan biriyimdir. Şöyle bana bir işin nasıl yapılacağını soran birine, ki bu kişinin işi yapabileceğini biliyorsam "yaratıcı gücünü kullan" derim. Bu sözü 20 yıl önce söylediğimde kimi insanlar tuhaf tuhaf bakarken şimdi ise genel olarak gayet normal bir şekilde algılanıyor.

İnsan düşünceside evrim sürecinin içerisindedir. Evrimin kısaca tanımı "var olanın değişimi veya var olandan yeni şeylerin türemesi" (daha detaylı tanımlamaya girmek istemiyorum) ise o halde heran hazır kıta bekleyen,  her an şeyleri sürekli sıfırdan yaratan değildir. Yapmamız gereken var olanı çözümleyerek, aydınlanarak, bilgilenerek onu kavrama yolculuğu olmalıdır kanaatindeyim.

Yaradan kavramına, akli muhakeme yetisine sabip şey olarak bir bütünün içinde var olan insanoğluna yakışan tek şey bilimsel temele dayanan ve sürekli doğa yasalarının keşfi ile, bilgi ile ulaşılabilinecek olandır düşüncesindeyim.

Okuduğum kimi masonik kitaplardan edindiğim bilgilerin yukarıda anlatmaya çalıştığım ve kendi düşüncem olan yaradan kavramı ile örtüştüğü bazı noktaların yani bilgi temelli bilimsellik içeren yaklaşım olduğunu düşündüğüm için bu forumdayım, ve bu durumu sizden aldığım bilgiler ile pekiştirmeye çalışıyorum. Ancak bazı bilgiler aspirin gibi verilmiyor, özellikle sayın ADAM ın yaptığı gibi sorgulatmaya yöneltiliyor. Düşündürerek, araştırtarak bilgiye ulaşmak bakımından doğru bir yaklaşım, ancak bir noktadan sonra yani son noktaya ulaşabilmek için kavramın tanımı budur dense haricilerin aydınlanması bakımından daha doğru olmaz mı?

Masonlukta yaradan kavramının ne olduğunu bilmeden yorum yaparak benim gibi "X" harici düşüncelerini açıklanmaya çalışılıyor. Bir şeyi bilip ona göre düşünce açıklamak doğru olmaz mı?

Masonluk bazı sebeplerden dolayı sırlar içeriyor, harici birine net bilgiler verilmiyor. Konu başlığıda onlardan biri galiba.

Masonlukta yaradan kavramı nedir? sorgulatmadan net bir yanıt verilemez mi?

Saygılarımla,
Madem yersizlik alemi aslım
Artık bana tek bir şey düşecek
Yücelip aslıma gitmek


Ekim 10, 2014, 04:13:19 ös
Yanıtla #28
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Selim'in diyeceklerine benden yana hiç diyecek yok. Belki masonların diyeceği vardır.  O durumda gelsinler, kendi sitelerini izlesinler, diyeceklerini desinler.

Sayın Selim'in diyecekleri üzerine denilecek var. Bu denilecek de bir adayın Masonlmuğa girişi öncesiyle bağlantılı bir diyecek...

Acaba adaylara şu Yaradan kavramının anlamı önceden iyice anlatılıyor mu?

Acaba bir adayın tüm işlemleri olumlu sonuçlanıp da tekrise çağrıldığı gün, kendisine bir Yaradan'a inanıp inanmadığı sorulduğunda, "Yaradan derken ne demek istiyorsunuz? Siz onu açıklarsanız, ben de ona göre yanıt vereyim." diyecek olursa ne oluyor?

Belki öyle diyen olmuyordur. Öyle ya, tekrise giderken, kendisine orada ne yapması istenirse yapması, her ne  sorularsa olumlu yanıt vermesi sıkıca tembih ediliyor. O da kendisine böyle bir soru yöneltildiğinde "Evet" diye yanıt veriyor, inanmakta olmasa da...   

Yoksa bu işler böyle değil mi? 

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 10, 2014, 05:01:52 ös
Yanıtla #29
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay

Aslolan kabullenilen dinin tanımladığı Tanrı/Yaratan'dır.


Ben de tam aksini düşünüyorum. Asıl olan insanın kendi içinde bulduğu Tanrı/Yaradan'dır. Belki de dinin tanımladığı Tanrı ile çoğu insanın kendi içinde tanımladığı Tanrı kavramı bir şekilde uyum halindedir. Tabi bu ancak Kuran yazılırken de sembolik bir dil kullanıldığı, orada geçen ateş kelimesinin aslında ateşi değil başka bir şeyi temsil ettiği (birçok başka kelime için de aynı şey düşünülebilir) fark edilirse anlaşılabilir. Kuran'ı din adamlarının anladığı ve anlattığı gibi anlayanlar ve korkuyla karışık hislerle Tanrı'ya bağlananlar, Tanrı'yı olduğundan farklı, cezalandırıcı, azap çektirici ve insani özelliklere göre tasvir edip yanılırlar. Mevlana, Yunus Emre, İbn-Al-Arabi, bu kişiler gerçek manâyı belki de çözmüşlerdi. Belki bugün de çözenler var ama yaşadığımız bilgi toplumu döneminde artık eskisi gibi önem ve ilgi görmüyorlar.

Diğer taraftan, Masonluk bir din olmadığına göre burada kabul edilen "Evrenin Ulu Mimarının " dinlerde olduğu gibi  kendisine  ibadet edilen bir yaratan olmayıp ritüellerin gereği kabul edilen bir varlık olduğunu düşünüyorum.


O halde yanılıyorsunuz. Fakat şu konuda haklısınız. "Tanrı'ya ibadet etmek" derken siz ve ben aynı şeylerden bahsetmiyor olabiliriz.


Masonlukta yaradan kavramının ne olduğunu bilmeden yorum yaparak benim gibi "X" harici düşüncelerini açıklanmaya çalışılıyor. Bir şeyi bilip ona göre düşünce açıklamak doğru olmaz mı?

Masonlukta yaradan kavramı nedir? sorgulatmadan net bir yanıt verilemez mi?



Masonlukta Yaradan'ın tanımlanmasına dönük kesin bir tarif yoktur ki. Ya da ben bilmiyorum. Masonluk, Yaradan denilince ne anlanılması gerektiğini kişinin kendisine bırakır. Yaradan şudur diyerek, Masonları o tarife inanmaya zorlamaz. Ancak kişinin vicdan, spiritüalistizm, Karma, ruhun ölmezliği ve tekamülü ve Nuh'un 7 Kanunu içerikli bir sentez yapması doğru olur.

Kendisi de Derneğimiz üyesi olan Sn. Cihangir Gener'in "Tanrım Sana Dönüyorum" adlı bir kitabı var. http://www.idefix.com/kitap/tanrim-sana-donuyorum-cihangir-gener/tanim.asp?sid=DPD10TSH5S1S2I90R3U5 . Tavsiye ederim.
Live long and prosper.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
10125 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 22, 2011, 08:01:58 ös
Gönderen: NOSAM33
2 Yanıt
4778 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 05, 2008, 01:43:19 ös
Gönderen: dogudan
7 Yanıt
15320 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 20, 2008, 09:18:44 ös
Gönderen: saskin
2 Yanıt
5836 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2009, 02:55:29 ös
Gönderen: ceycet
26 Yanıt
16150 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2014, 10:51:19 ös
Gönderen: blackfriairs
7 Yanıt
9764 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2012, 12:46:38 öö
Gönderen: CAMPANELLA
2 Yanıt
6233 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 19, 2011, 01:44:08 ös
Gönderen: Maledictum
12 Yanıt
9304 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 21, 2011, 08:03:12 ös
Gönderen: Tij
14 Yanıt
8315 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 27, 2011, 05:05:54 ös
Gönderen: ADAM
10 Yanıt
7165 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 02, 2012, 06:54:15 ös
Gönderen: karahan