Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Sitra Ahra  (Okunma sayısı 10358 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 31, 2010, 05:42:48 ös
  • Ziyaretçi

SITRA AHRA

Sol sütundan çıkan enerji, Hayat Ağacı'nın harmonik
birliğine zarar verdiğinde, bu enerjiler Abyss'e düşüp
orada Tanrı yaratımına karşıt bir anti-evren inşa ettiler.
O zaman Sol Taraf, Hayat Ağacı'nda Sağ Sütun'dan bağımsız ve
farklı oldu.İyi ve kötü arasındaki karşıt kutuplaşmada sonuç olarak
orijinal "birliğe" erişilmesini sağladı.Hayat Ağacı -Tanrı Yaratımı-
aynı zamanda Sitra-de Kedusha yani, "kutsal taraf" diye de bilinir.
Şeytan'ın tarafı ise "Karşıt Taraf" yani "Sitra Ahra" olarak adlandırılır.
Gerschom Scholem şöyle yazıyor:

"Karşıt taraf ilahi şiddetin ateşi, Satan tarafından özgün ve bağımsız
hale getirilen tümüyle kendi hiyerarşisine sahip olan ve yine Satan tarafından
yönetilen bir karşıt-dünyadır."

Sitra Ahra bununla birlikte Kutsal Taraf'ı kırmak ve Karanlık Taraf'a
yeryüzünde galibiyet kazandırmak amacı güder.Sitra Ahra aynı zamanda
"Kötü Sol Taraf" veya Sitra de-Smola olarak adlandırılır ve dişil güçlerle
ilişkilendirilir.Demon kadın Lilith, Sitra Ahra'nın kişiselleşmiş halidir.

Yahudi Mistisizminde, Kutsal Taraf "Sitra de-Kedusha", eril güçlerle ilişkilendirildiği gibi
karşıt taraf yani Sitra de-Smola'da dişil güçlerle ilişkilendirilir.Kutsal Taraf,Sitra de-Kedusha,
aynı zamanda Torah ve Musa Yasalarını da temsil eder,bununla birlikte Karşıt Taraf,
yasasızlık/kanunsuzluk ve günahı temsil eder.Sitra de-Kedusha Yahudi kavmiyken, Sitra Ahra
diğer kavimlerdir.Jahve Kutsal Taraf'ın tanrısıyken, yabancı tanrı, yani Deus Alienus, Karşıt Taraf'ın tanrısıdır.
Satan aynı zamanda "öteki tanrı" olarak adlandırılır ve "öteki tarafı" idare eder.Karşıt Taraf, çeşitliliğin tarafı olduğu gibi
(Reshut ha-Rabbim) bunun karşısındaki Kutsal Taraf yani Sitra de-Kedusha, birliğin krallığıdır (Reshut ha-Yahid).

Qabalah, Qliphoth and Goetic Magic - Thomas  Karlsson



Ocak 31, 2010, 07:23:20 ös
Yanıtla #1

Sevgili Ayn; merakımı mazur görün ama yazınızdaki temel konu babında ilintili bir soru sormak istedim. Tanrı ve Şeytan olayı üzerine temellendirilmiş olduğu için ve en önemlisi de böyle bir yazı ile paylaşıma siz sunduğunuz için direkt olarak sizin görüşünüzü almak isteyişim sanırım yerinde ve uygun bir durum arzedecektir.

Merak ettiğim ise şu; siz gerçekten yeryüzünde 'şeytan' ın varlığına / varolduğuna inanıyor musunuz? Tabi burada kişisel fikrinizi özellikle rica etmek isteyişimin asıl sebebi, merakımdan doğan sorumun cevabının sizin tarafınızdan verilmesini isteyişimden kaynaklanmaktadır. Belki bu şekildeki tavrım garipsenebilinir ancak sizde daha doğrusu yazılarınızda genellikle satanizmin etkilerini - doğru mu yanlış mı bilemiyorum ama - açıkçası biraz olsun hissedebiliyorum. Belki yanlış bir sezintiye de sahip olabilirim sorun değil ama çoğu satanistlerin veya birçok insanın  yeryüzünde şeytanın var olduğuna inanmaları gerçekten çok acı değil mi sizce de..

Saygılar,  
« Son Düzenleme: Ocak 31, 2010, 07:29:41 ös Gönderen: Isabella »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ocak 31, 2010, 08:55:02 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Şeytan'ın varlığına inanıp inanmamak sorusuna şöyle bir cevap verebilirim sanırım; evet nasıl Tanrı'nın varlığına inanıyorsam aynı şekilde Şeytan'ın varlığına da inanıyorum.Yazılarımda Satanizm'in etkilerini sezinliyorsanız o sizin düşünceniz benim öyle bir amacım veya düşüncem yok.Eğer bu kanaate varmanızdaki neden, Şeytan'ın varlığına inanmam ise bunun gayet doğal olduğunu düşünüyorum ama benim Şeytan'a inanmamın bu kanıya varmanızda ne gibi bir etkisi olduğunu anlayamadım açıkçası.
« Son Düzenleme: Ocak 31, 2010, 08:57:20 ös Gönderen: Ayn »


Ocak 31, 2010, 09:06:16 ös
Yanıtla #3

Anladım, o zaman yanlış bir sezintiye sahip olduğumu makul bir dille ifade ettiğiniz için ayrıca Teşekkür ederim. Yalnız Şeytan olayını ne şekilde değerlendirdiğiniz önemli.. yani demek istediğim şudur ki, ona bakış açınız nasıl ve ne şekildeyse bilemicem ama gerçi bunun yorumunu forum alanında paylaşmanız bireysel bazda bir çekince teşkil edeceğini her ne kadar düşünsem de elbette sizi bunu açıklamaya ya da illa da şeytana olan bakış açınızın ne olduğu hususunda bir görüş belirtmenizi isteyemem fakat şeytan olayını yeryüzünde insanlığın başladığı noktadan ele alıp değerlendirecek olursak geçmişte gözümüzü korkutmak için söylenilmiş ya da uydurulmuş bir masal, hikaye olamaz mı?

Bu tür düşüncelere sahip olduğum için beni suçlayamaz ya da tenkit edemezsiniz çünkü benim böyle bir bakış açım bulunmamaktadır. Görüşünüze saygı duyuyorum ama onun varlığını kabullenmek için gerçekten temel bilgilere sahip misiniz? Yeryüzünde varolan tüm bilgilerin kaynağına inseniz bile şeytan olayına ilişkin önemli kanıtlarınızın bulunması gereklidir düşüncesindeyim, yoksa yanılıyor muyum?

Saygılarla,  
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ocak 31, 2010, 09:18:40 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Şeytan'ın varlığını şu şekilde ele alıyorum; birincisi eğer Tanrının varlığına inanıyorsanız bunun karşıtı bir güce inanmanız da gerekmektedir. Bunun gayet doğal olduğunu düşünüyorum. Yine aynı konuda ikinci kanaatim, eğer inançlı bir insansanız Kutsal Kitaplarda geçen ve hatta bunun yanında Sümer Yaratılış Miti Enuma Eliş'te Marduk ve  diğer kozmik tanrılar karşısında savaş veren Abyss ve Tiamat gibi tanrıların varlığı da -bugün bildiğimiz anlamda Şeytan'ın varlığına delalet etmese de- ilksel bağlamda Şeytan'ın varlığına işaret eder. Demek istediğim; Dünya'da kurulu "düzenin" (ordo) karşıtı olarak varolan, dahası varolması gereken ilke olan kaosu (chao) temsil eden Şeytan'ın varlığına inanmanın çeşitli nedenleri işte bunlar, Kutsal Kitaplar, Kutsal Metinler vb.

Bunun yanında onun gözümüzü korkutmak için var edilen bir masal, hikaye olması ihtimali benim "gerçek" olduğuna inandığım bir takım kitapların tezleriyle de çelişmektedir.


Ocak 31, 2010, 09:19:20 ös
Yanıtla #5

benim Şeytan'a inanmamın bu kanıya varmanızda ne gibi bir etkisi olduğunu anlayamadım açıkçası.

Pardon, bu arada sanırım yine her zamanki gibi yanlış bir anlaşılmaya sebebiyet verdiğim için üzgünüm. Şeytan' a inanabilirsiniz elbette bunun sizin satanist olup olmadığınızla bir ilgisi yok ancak söylediğim gibi konunun mahiyetine ve içeriğine biraz daha inerseniz aslında başka bir durumdan bahsetmek istediğimi anlayabilirsiniz. Bunun için de sizden tekraren özür dilemek zorunda kalıyorum.

Bu direkt suçlamaya girer. Oysa benim sizin satanist olmanızla ilgili olarak herhangi bir tenkitte bulunduğum söylenilemez. Malum şeytan genellikle satanizmle ilintili olduğu için bu yoldan hareketle yazılarınızdaki yakınlığı sezinlediğimi belirttim. Ama yineliyorum yazılarınızdan yola çıkarak bir satanist olabileceğinizi iddia etmiyorum, şeklinde bir düzeltme yaparak durumu en azından netliğe kavuşturarak daha iyi anlaşılır olmamı sağlamak adına böyle bir ifade kullanımına ihtiyaç duyduğumu belirtmeliyim.

Saygılar, Sevgiler..
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ocak 31, 2010, 09:35:09 ös
Yanıtla #6

Şeytan'ın varlığını şu şekilde ele alıyorum; birincisi eğer Tanrının varlığına inanıyorsanız bunun karşıtı bir güce inanmanız da gerekmektedir. Bunun gayet doğal olduğunu düşünüyorum. Yine aynı konuda ikinci kanaatim, eğer inançlı bir insansanız Kutsal Kitaplarda geçen ve hatta bunun yanında Sümer Yaratılış Miti Enuma Eliş'te Marduk ve  diğer kozmik tanrılar karşısında savaş veren Abyss ve Tiamat gibi tanrıların varlığı da -bugün bildiğimiz anlamda Şeytan'ın varlığına delalet etmese de- ilksel bağlamda Şeytan'ın varlığına işaret eder. Demek istediğim; Dünya'da kurulu "düzenin" (ordo) karşıtı olarak varolan, dahası varolması gereken ilke olan kaosu (chao) temsil eden Şeytan'ın varlığına inanmanın çeşitli nedenleri işte bunlar, Kutsal Kitaplar, Kutsal Metinler vb.

Bunun yanında onun gözümüzü korkutmak için var edilen bir masal, hikaye olması ihtimali benim "gerçek" olduğuna inandığım bir takım kitapların tezleriyle de çelişmektedir.

Anlaşıldı, açıklamanız için teşekkür ederim.

Yalnız benim düşünceme göre ise şeytanın varlığının yeryüzünde araştırılarak bilginin kökenine ve derinine inmek maksadıyla hareket ettiğimizde ise Tanrı' nın varlığına ilişkin kendi önsezimizle, duyularımızla hatta algı seviyemizin düşük/ yüksek olmasına paralel olarak kavrama yetimiz sayesinde ulaşabileceğimiz birtakım evren boyutundaki bilgilerin düşünce bağlamında alınarak beynimizde daha önceden oluşmuş birtakım algı mahiyetindeki ince ve detaylı bilgi birikimlerinin dağılması adına bunun gerçekte çok zor olduğunu belirtmek isterim ki çünkü bilinç seviyesinin yüksekliği ile orantılı olan algı durumumuzun değişmesi durumunda ancak birtakım bilgilerin alınabilineceğini ve beynimize odaklanmasını sağlayarak tam manasıyla yerleşmesi ve düşünce bazında bunun insan organizmasında yer alıp, hzılı bir biçimde dağılarak organizmamızın beyin ve düşünce ebatında tam bir adaptasyonu sağlaması her ne kadar şuanki bilinç durumumuza biraz olsun ters düşse de beyin kabuğumuzun düşünce yoluyla ruhsal pozisyonda bunun bilinç değişimi ile aynı doğrultuda değişmesi aynı zamanda algı seviyemizde de birtakım değişkenlikler arzedebilir.

Bunu normal olarak kullandığımız lügatte düşünce alanında birikmiş olan bazı şeyleri ifade edebilmem benim için biraz zor olsa da umarım anlaşılmakta zorlanmamayı diliyorum.

Bu olayı neden aksettirdiğimi merak ediyor olabilirsiniz, şöyle ki; evrende birçok galaksilerin kendine özgür boyutlar bulunmakta olup, farklı enerjilerin frekanslarının direkt olarak bir başka boyuta oranla farklılık arzedeceğini bildiğimiz için diğer boyutlardan dünyamıza aksettirilen bilgilerin de alınış biçimleri gözönünde bulundurulduğunda insanlardaki bilgi ölçümlerine istinaden algı seviyelerinin de aynı doğrultuda değiştiğini biraz olsun anlatmaya çalıştım. Bakınız belki şeytan olayına ilişkin anlattığım bu şeylerin pek bir ilgisinin olamayacağını düşünebilirsiniz ancak yineliyorum ki, insanların geçmişteki algı seviyelerine göre yapılmış olan bu tür anlayışın şuanki süreç itibariyle değişen algı seviyelerine paralel olarak değiştiğini hatta varoluşla birlikte evrensel bir alanda bir anlayışım giderek hakim olduğu kanısındayım. Yani bilinç aşımı yapabilenlerin artık bu tür masallara da inandıkları söylenemez.

Belki masal olarak görmeyebilirsiniz, size ve düşüncenize saygı duyuyorum, elbette şeytanın varlığına ilişkin önemli deliller yeryüzünce mevcuttur buna da katılıyorum ancak yukarda da ifade etmeye çalıştığım gibi insanoğlu ancak bilinç değişimini yaşadığı taktirde yeryüzündeki tüm gelişen olayları da anlayabilecek pozisyona gelebilecektir ki, şuan itibariyle hala birçoğumuz evrende yalnız olduğu kanısında oldukları da bir gerçektir. Çünkü hala beyin kabuklarını kıramamış, haliyle algı seviyeleri artmamış bu yüzden de kendi düşünce duvarları içersinde bocalamaya devam edecektirler.

Herşeyin en mantıklısı bireyin daima ileriye dönük bilinç seviyesini yükselterek algı seviyerini de beraberinde geliştirmek olacaktır.

Saygı ve Sevgilerimle       
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ocak 31, 2010, 10:05:47 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

"...Bu olayı neden aksettirdiğimi merak ediyor olabilirsiniz, şöyle ki; evrende birçok galaksilerin kendine özgür boyutlar bulunmakta olup, farklı enerjilerin frekanslarının direkt olarak bir başka boyuta oranla farklılık arzedeceğini bildiğimiz için diğer boyutlardan dünyamıza aksettirilen bilgilerin de alınış biçimleri gözönünde bulundurulduğunda insanlardaki bilgi ölçümlerine istinaden algı seviyelerinin de aynı doğrultuda değiştiğini biraz olsun anlatmaya çalıştım. Bakınız belki şeytan olayına ilişkin anlattığım bu şeylerin pek bir ilgisinin olamayacağını düşünebilirsiniz ancak yineliyorum ki, insanların geçmişteki algı seviyelerine göre yapılmış olan bu tür anlayışın şuanki süreç itibariyle değişen algı seviyelerine paralel olarak değiştiğini hatta varoluşla birlikte evrensel bir alanda bir anlayışım giderek hakim olduğu kanısındayım. Yani bilinç aşımı yapabilenlerin artık bu tür masallara da inandıkları söylenemez..."

Sanırım yeni anlayabiliyorum söylemek istediğiniz şeyi, kusura bakmayın. Eğer yanlış anlamıyorsam Şeytan olgusunun sadece insanların inançlarını korku ile pekiştirmek amacıyla yaratılan hayali bir varlık olduğunu, aslında gerçekten hiç var olmadığını ve günümüz modern dünyasının insanlarının değişen algı seviyelerine de paralel olarak bu olgunun da artık bir masal olduğu gibi bir varsayımınız var. Burada Şeytan'ın hangi amaca hizmet ettiği konusuna bir açıklık getirmemiz gerektiğini düşünüyorum: Öncelikle Şeytan'ı sadece Adam'ın, İyiyi ve Kötüyü Bilme Ağacının meyvesini yedikten sonra başlayan savaştaki "kötülük" tarafını temsil ettiğini düşünüyorsanız, ben Şeytan dediğimiz varlığın bu amaca hizmet ettiği düşünmüyorum. Zira, iyi-kötü dediğimiz olguların saf olarak var olduklarını da düşünmüyorum. Bunun yanı sıra, yukarıda da belirttiğim gibi eğer Kutsal Kitaplardan da önce bir Şeytan kavramı arayacaksak Tiamat ve Abyss gibi "ilksel" kavramların varlığını yadsıyamayız. Zaten, insanların tümden bilinç anlamında bir yükselme yaşayacaklarını düşünmek zamanın döngüsel değil lineer olarak işlediğini düşünmemizi gerektirir ki o da ayrı bir tartışma konusudur. Tam tersini düşünürsek, yaşadığımız zamanın ilksel zamanlara çok daha benzer olduğunu da söyleyebiliriz. Fakat son olarak bu konuda söyleyebileceğim şey; bunun varlığının reddedilmesi, Kutsal Kitapların veya binlerce yıllık ağaçların reddedilmesi anlamına geliyor. Ben buna daha hazır değilim sanırım (:

Saygılar,


Şubat 01, 2010, 07:19:36 ös
Yanıtla #8

Eğer yanlış anlamıyorsam Şeytan olgusunun sadece insanların inançlarını korku ile pekiştirmek amacıyla yaratılan hayali bir varlık olduğunu, aslında gerçekten hiç var olmadığını ve günümüz modern dünyasının insanlarının değişen algı seviyelerine de paralel olarak bu olgunun da artık bir masal olduğu gibi bir varsayımınız var.

Aynen.. Anlatmak istediğim de buydu zaten..

Ama sizin de haklılık payınız var Sevgili Ayn; çünkü değişen bilinç ve algı seviyesine paralel olarak insanlığın günümüzdeki süreç gereği hakikate erdiği nispette korkuları azalacak ve böylelikle de hata yapma sayısı en aza düşecektir. Bu suretle şeytan olayı ise daha çok korkutma aracı olarak daha da önemlisi ayartıcı rolünü üstlenerek birçok insanın yaşamında önemli değişikliklerin oluşmasına aynı zamanda yol açmıştır yani bunu neden belirttim çünkü kasıtlı olarak böyle bir planın uygulanması sayesinde vahşet gibi türden olayların daha az yaşanılması da sağlanılmıştır, diye düşünüyorum.

Bir de şu yönden düşünecek olursak, insanoğlunun en üst aşamadayken kendini daha çok kontrol edebilir ve bu sayede ise başkalarına, doğaya, canlı-cansız herşeye karşı daha fazla saygılı olacağından zarar verme olayı otomotikman ortadan kalkacaktır ancak evrimin / tekamülün en aşağılarında bulunan insanoğlunun sahip olduğu bilinç seviyesinin düşüklüğü nedeniyle başkalarına zarar verme olasılığı daha çok olacağından en önemlisi de başına nelerin gelebileceği yönünde ( burada küçük bir not eklemek istedim, karma denilen olay tarafınızca biliniyorsa- mahiyeti gereği- daha iyi anlaşılmam olanaklaşır, yaptıkları ölçüde göreceği içindir ki, ) bu yüzden de daha dikkatli olması yönünde bir tür ön uyarıcı niteliğinde de düşünebiliriz. İnsanoğlu ne yazıkki erdiği bilinç seviyesine paralel olarak aklını ve mantığını bilinçli bir şekilde devreye koyar ve bu sayede de yanlış hatta günah dediğimiz bazı olumsuzlukları da yapmaktan şiddetle kaçınacaktır.

Bahsettiğim 'karma'lar ise, bireyin yaşamı süresince yaptıklarından - olumsuz- ötürü bir şekilde cezalandırılma şeklidir. Yaşayarak görme programı gereğince başkalarına zarar verdiği ölçüde kendisine yansıtılmasıdır. Ancak olaydan ibret alınana kadar ne yazıkki olay - lar bu şekilde sık sık cereyan edecektir. Tekrarlandıkça bireyi daha çok olumsuzluğa düşürecek ve neredeyse işin içinden çıkılmaz duruma geleceği için bazıları buna dayanamayarak intihar ı bir kaçış yolu olarak gördükleri için işin kolayına kaçmayı yeğlerler ancak intihar olayının daha önce de bu forumda mahiyetine değinildiği için burada bahsetmeme gerek duyulmadığından bunun da sanıldığı gibi kolay bir yöntem olmadığı kişinin tekamülünden çok şey kaybettirmesinden anlaşılabilinmektedir.

Söylediğim gibi, günümüzdeki gerçeklerin herkesçe kolaylıkla öğrenildiği dönemde bulunmamız sebebiyle herkesin genellikle durumun farkındalığına ulaşmasıyla birlikte geçmişteki hayvani davranışları- saldırganlaşmalar- giderek daha az hale gelecektir. Tabi bu arada Dünyamız, mah- şer 'ini yaşadığı için hem güzelliği hem de çirkinliği birarada görebilmemiz de olayın bir başka boyutu.. Giderek bazı bilinçler rahata, huzura kavuşacaklarken, bilinç karmaşası yaşayanlar ise ne yazıkki kendi negative duyguları içersinde boğulacak ve yaşamları tam manasıyla bir cehenneme dönüşecektir. Ki burada da 'kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma ' sözüne sadık kalmayıp aksi durumda davrandıkları için onlara gösterilecek birer ibret örnekleri teşkil edecek durumlarla karşı karşıya kalmalarında gene kendilerinden kaynaklanan bir sorun olduğu da unutulmamalıdır.

Saygılar ve Sevgiler Sevgili Ayn :)           
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 19, 2014, 09:46:12 öö
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Sevgili Ayn; merakımı mazur görün ama yazınızdaki temel konu babında ilintili bir soru sormak istedim. Tanrı ve Şeytan olayı üzerine temellendirilmiş olduğu için ve en önemlisi de böyle bir yazı ile paylaşıma siz sunduğunuz için direkt olarak sizin görüşünüzü almak isteyişim sanırım yerinde ve uygun bir durum arzedecektir.

Merak ettiğim ise şu; siz gerçekten yeryüzünde 'şeytan' ın varlığına / varolduğuna inanıyor musunuz? Tabi burada kişisel fikrinizi özellikle rica etmek isteyişimin asıl sebebi, merakımdan doğan sorumun cevabının sizin tarafınızdan verilmesini isteyişimden kaynaklanmaktadır. Belki bu şekildeki tavrım garipsenebilinir ancak sizde daha doğrusu yazılarınızda genellikle satanizmin etkilerini - doğru mu yanlış mı bilemiyorum ama - açıkçası biraz olsun hissedebiliyorum. Belki yanlış bir sezintiye de sahip olabilirim sorun değil ama çoğu satanistlerin veya birçok insanın  yeryüzünde şeytanın var olduğuna inanmaları gerçekten çok acı değil mi sizce de..

Şeytan, firavun...vs. hepsi = Ego = 'O' ndan başkası yok. Yaratıcı herşeyin üstesinden gelebilecek kabiliyettedir. Yaratana inanmıyorsanız konuşucak bişey yok zaten :) ancak dostlar şunu bilin bu kainatı yaratan büyük patlamayı gerçekleştiren bir güç var ve içimize karanlığı ve aydınlığı koyan da o...bir yerden sonra bize müsade eder özgür seçimimiz vardır 3 yol var sağ - sol ve Orta çizgi...biz orta çizgide buluşamazsak 'O'nu ifşa edemeyiz. Mantık ötesi inancı edinmek kolay değildir ama zorunludur. Aksi taktirde fenomenlerle oyalanıp ölür gideriz sonra tekrar aynı eziyetlere dönersiniz yola gelene kadar bu böyle sürüp gider....


Saygılar,