Bu ülkede,bu devirde,hiç kimse birisine mini etek giydi diye,dediğinz gibi bir davranış sergilemez.Kezzap dökmüş.! bu kadar komik bişey olabilirmi,lütfen örnek gösterin,gösterdiğiniz örnekte,geçerli ve doğru bir kanıt olsun..
Buyrun;
Hizbullah'ın üç tetikçisine müebbet
Diyarbakır'da makyaj yapan kadınlara saldıran, mini etek giyen bir liseliyle beraber 6 kişiyi öldüren 3 Hizbullahçı ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası aldı
Dİyarbakır DHA
Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde, başı açık ve makyaj yaparak dolaşan kadınların yüzüne kezzap atıp satırla saldıran, mini etek giydiği gerekçesiyle lise öğrencisi bir kız ile birlikte toplam 6 kişiyi öldüren terör örgütü Hizbullah'ın 3 tetikçisine ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verildi.
Silvan'da 1994-1997 arasında Hizbullah adına eylemlere katıldıkları gerekçesiyle 7 yıldan bu yana Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuklu yargılanan Şafi Kırtay, Şahabettin Başaran ve Mehmet Şirin Gazanfer'e dünkü duruşmada son sözleri soruldu.
Tahliyelerini istediler
Üç sanık, suçsuz olduklarını öne sürerek tahliye isteminde bulundu. Mahkeme heyeti, sanıkların 'mini etek giydiği' gerekçesiyle öğrenci Semra Bayram'ı linç ederek öldürme, 'makyaj yaparak mesaiye gittiği' gerekçesiyle Suna Eroğlu adlı memur ile 'başı açık dolaşarak makyajlı okula gidiyor' gerekçesiyle sınıf öğretmeni Ayşe Ercin'in yüzüne kezzap dökme, 'başı açık dolaşıp mini etek giydiği' gerekçesiyle Gülbahar Azizoğlu'nu da satırla yaralama, ayrıca köy korucusu Şeyhmus Sezik ile Mustafa Taşık, Ramazan Sefunç, Mehmet Çağap ve Şafi Sümbüş'ün öldürülmesi suçlarına katıldıklarına kanaat getirdi.
Ayrıca birde Emre Kongar yazısı:
Sevgili okurlarım, başlığa bakıp da, AKP'nin "yargıya karşı giriştiği son operasyondan" söz edeceğimi sanmayım.
Henüz ilkokul çağına gelmemiş çocukların beyinlerini dogmatik düşüncelerle dolduracak olan bir "dinci eğitim seferberliğinden" de söz etmeyeceğim.
Hatta iktidarın hem ulusal hem uluslar arası bütün içtihatlara karşı (ve karşın) yürüttüğü, artık kabak tadı vermiş olan "türban dayatmasını" da irdelemek niyetinde değilim.
Meclis içtüzüğünün değiştirilerek, demokrasinin işleyişinin zedelendiğine de değinmeyeceğim.
Bugün bütün bu olaylarla ilintili olan ama çok daha "yakın ve gerçek tehlike" oluşturan bir süreçten söz etmek istiyorum:
Bu süreç "gerici ögelerin oluşturduğu toplumsal baskı" ve bu "baskının toplumu şiddete yönelten yükselişidir".
* * *
Tehlikenin "yakınlığını ve gerçekliğini" anlatmak için önce 1980'lerin başına, "türban tartışmalarının" açık oturumlarda, panellerde ele alındığı döneme geri dönmek istiyorum:
O zamanlar bu açıkoturumlardan henüz umudumu kesmemiştim; dinci kardeşlerimizin ileri gelen yazarları ve düşünürleriyle konunun tartışılmasından yarar umuyordum.
Böyle tartışmalardan birinde, ünlü bir İslamcı yazara doğrudan doğruya "Siz iktidara gelince herkesin başını örtmesi için bir yasa çıkacak mısınız?" diye sorduğumda "Hayır biz yasa çıkarmayacağız, herkesin başını örtmesini halk zorlayacak" diye yanıt vermişti.
Bunun üzerine ben izleyicilere "Bakın bizi recmettirecek" (recm: taşlayarak öldürme) deyince de bana dönüp, "Sen merak etme, sana bir şey yapmayız" diye de şaka etmişti.
Bu sıralarda Ankara'nın göbeğinde, Kızılay semtinde, mini etekleri kızların bacaklarına kezzap atma olayları yaşanıyordu.