Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Hermetik ve Sanskrit Öğretiler - Eski üye Bay Degas  (Okunma sayısı 9891 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 20, 2009, 01:05:55 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Tarihsel süreçte yöneten ve yönetilen sınıfının ortaya çıkmasıyla yöneten sınıfın yönetilen sınıfın başkaldırısını önlemek amacıyla dinler yaratılmıştır.Burda dikkat edilmesi gereken Tanrı kavramı dinlerle ortaya çıkmamış olması dinlerle anlam değiştirmiş olmasıdır.Semavi dinlere kadar somut olan tanrı kavramı bilginin egzoterik olmaması sebebyle mistik simgesel anlatımlarla inisiye olmuş kişilere verilmesi , Semavi dinler sonrası ise Tanrı’nın soyut bir hale sokularak egzoterik olarak herkese verilmesi kavramlarını gözden kaçırmamak gerekir.

Konuya analitik olarak yaklaşırsak batı düşünce sistemleri sadece entelektüel olarak ele alınmakta tarihsel süreçlerde meydana gelen değişiklikler gözardı edilmektedir.Felsefe sözcüğü bile gerçek anlamından uzaklaştırılarak bilgiye olan sevgi biçimine girmiştir. Tanrı kavramını anlayabilmemiz ve süreçleri daha iyi analiz yapabilmemiz için antik Yunan’ında Öncesine geçmek zorundayız. Eğer düşüncelerimizi buradan başlatırsak hepimizin çıktığı nokta aynı olur. Felsefenin gerçek noktası olan ”tanrısal bilgelik” ancak antik yunan öncesine uzanılarak anlaşılır.

Antik Grek’ in başlangıc noktaları olan  Orpheus  (İ.Ö.1000),  Solon (İ.Ö.650), Thales (İ.Ö.6009), Pisagor  (İ.Ö.580-487),  Mısırda Thebes ve Menphis tapınaklarında 20 yılı aşkın sürelerde eğitim aldıkları kanıtlıdır. Thebes ve Menphis Tapınaklarının içine girdiğimiz zaman ,Solon hukuk,Pisagor sayı mistiği ve matematik, Orpheus Yunan mitolojisinin oluşum kaynağı, Thales felsefe konularında eğitim almışlardır. Thebes ve Menphis tapınaklarının eğitim yapısı incelenirse Hermes öğretisinin uygulandığı görülür. Bu öğreti dışa kapalıdır, rahip ve kral öğretisidir.

Doğa Bilimleri, Astronomi, Hukuk, Matematik, Mistisizm ve Mitos’u kapsar, dönemim üniversitesi niteliğindedir. Bu öğreti içinde öğretilen dinsel yapının içine girersek sezgi ve sağduyu ile örülmüş çoğu zaman duygularla örülmüş olduğunu görürüz.

Yatay kültürlerde tarihsel süreçler içerisinde yaşanan sanat, mit, din ve felsefe ve diğer kavramlar dikey olarak her bireyde algı, duyu, inanç ve us olarak kendini bulur. Bu noktada siz yatay zinciri her hangi bir noktasından koparırsanız insan usunda meydana gelecek etkiler zincirin kopan halkasından devam edecek, önceki parçalar batıl kabul edilecektir. İşte insanoğlunun hayat serüveninde Tanrı kavramlarındaki değişmenin sebebide budur. Kültürlerin kavramlara etkisi aklın tarihteki serüvenidir.Bu serüven içerinde ki , Tanrı kavramlarını zincirin koptuğu noktadanmı yoksa zinciri birleştirip genele objektif bakış açısıylamı bakacağımız , dünya üzerindeki tüm Tanrı kavramının değişimine sebebiyet verecektir.

Yaşam insan’ ın insanı arayış serüvenidir.İnsan kendini ararken tarih sahnesinde gerek maddi gerekse metafizik unsurlardan yararlanmıştır. Bizler her ne kadar kavga etsekte bugün Uygar saydığımız dünyanın uygarlık ayaklarındn biri Din/Tanrı diğeri Bilim üzerine kuruludur.  Bu ayaklardan birinin yıkılması üzerine yapılan günümüz uygarlığının yıkılmasına sebebiyet verecektir. Bugünün yaratılmış ve tarih sahnesinde öncesiyle bağları koparılmış insanoğlunda Tanrı ve Din kavramı eski ve yeni zaman arasında oldukça farklılaştırılmıştır, ve bu farklılaştırmasının sebepleri ise  tartışma konusu olabilecek kadar büyüktür.

Hermetik Öğretinin Temel Kavramlarını İncelediğimiz Zaman ;

H – R – M

Saint Thomas Aqinos’ dan örnek verirsek Grek dillerinin Latin yapısına karşın Mısır’ıda besleyen dillerinin yapısı  İbrani, Arami, asur, keldani , Süryani , giderek arap dillerinin yapısı  intentional dır. Bu kavram niyete bağlı, mana dili niteliği taşır. Açık bir deyişle Grek ve Latin dilleri yazıya aktarıldığında ünlü ve ünsüz harfler kullanılarak ifade yazı kalıplarında dondurulmuş ve sınırlandırılmış olur.Oysa intentional diller, yazı dili yalnızca ünsüzlerle kurulur ve okunurken ünlendirilir.Bu bağlamda Yunancada Hermes olarak kodlanan sözcük aslen HRM diye kodlandırılan ve  H i R a M olarak ünlendirildiğinde Nurlanmış anlamına gelir.

Bugün çeşitli dinlerdeki Tasavvuf Yolunun kaynağıdır. Hermes, hiramus, hermese olarak literatüte geçmiştir. İslamda İdris olarak geçer. İdris terzi demektir. Hermesin Mısır dilindeki ismi Thot’ tur. Thot inisiyasyon yöntemiyle insana hal elbisesi giydirir. Bunu belirli aşamaları vardır ve bu konunun yazıldığı Mısırlıların kara kitap’ı bugün ülkemizdede yayınlanmıştır. Alınıp incelenirse bugün tasavvuf yolu ile insana giydirilen hal elbisesi mısırlılarınki ile birebir aynıdır. Anadoluya Hermes , Ermiş olarak girmiştir. Tanrıya kavuşma halinin ortak ismidir. Hermes artık o konuma gelmiş
insanlar için kullanılmaya başlanmıştır. RA ya ulaşmış kişi, Ra ışık tanrı, nur tanrı, güneş tanrı.
Hermetik öğreti etkisi altında gelişmiş İbrani ve Arabi kültürlerde ” İbrani Kabalası  ve  Zohar’da , Arabi Ebcet ve Hurufilikte görülen sessiz harflerin sayılarla eşleştirilmesi ve yerleri değiştirilerek anlam kombinasyonları oluşturulması geleneği Hermetiktir.

Örnekle Hermes’i Açarsak

HRM = Hiram

RHM = Rahim
HMR = Hamur

Takı olarak

HMRB = Hamurabi
RHMN = Rahman
İ-HRM = İhram
MHR-M = Mahrem
HRM =Haram

Mekan olarak

EHRAM
MESCİD-EL HARAM
EL HAMRA
HİRA DAĞI
HİRA MAĞARASI

Süleymanın mabedi hiram adında bir bilge mimar Hiram tarafından yapılmıştır.


RA ile ilgili olanlardan bazıları.

ABA-RA-HAM
İS-RA-EL
AM-ON -RA

Saf aklın bilgiye ve hikmete kavuşması bütün uygarlıklarda güneş ve nur simgeleri ile belirtilir. Sanskrit öğretilere karşın aydınlanmayı amaç edinen Batı, Ortadoğu dahil düşünce yapısını veren Antik Mısır Hermes öğretisidir. Halka daima kapalıdır.Üç temel üzerine inşa edilmiştir. Kavramsal olup akla,simgesel olup sezgiye,mistik olup iç deneyime hitap eder.bu öğretide insan 7 mertebeden oluşur.

1- Shat : Maddi beden

2- Ank : Hayat  kuvveti

3- Ka : Astral nur

4- Hati : hayvansal ruh

5- Sheybi : Kutsal ruh

6- Bai : Akli ruh

7- Kon : İlahi ruh


Bir öğrenci için son amaç nura ulaşmaktır.buda 3 aşamalı bir eğitimdir.


1- Beden eğitimi

2- Hayvansal ruh eğitimi

3-      İnsani ruh eğitimi.

RA : NUR.GÜNEŞ
OS-İR-İS : TÜMEL ZEKA
AM-ON-RA : KOZMİK SEVGİ GÜNEŞİ

Hermes derki ;

-  Osiris semadadır fakat osiris aynı zamanda her insanın kalbindedir.Kalpteki osiris semadaki  Osirisi tanırsa o zaman insan tanrısal bir ermiş olur.

- Tanrılar ölümsüz insanlar,insanlar ise ölümlü tanrılardır.Nur sizsiniz ve bu nur daima parlasın .

Bilgiyi toparlama birleştirme ve üretme konusunda Antik Yunan’ın beslendiği en önemli yer Mısır olmakla beraber Hitit,Asur,Fenike gibi Anadolu uygarlıklarıda azda olsa etkili olmuştur, Ama asıl sentez mısırdır.Antik Mısır bilgi ihracını sadece Yunan’a ihraç etmemiştir.Musanın Öğretisi olan Musevilik Mısır kökenlidir ve bu konuda araştırma yapanlar bugün hayrete düşmüş durumdadırlar. Musa kesinlikle Musevi asıllı birisi değil hermetik öğretiyi öğrenmiş Rahip-prenstir. Konuyla ilgili Mısırda yüzlerce yazılı kanıt olmasına karşın insanlara açıklanmaz. Mısır uygarlığında ilk büyük devrimi yapan 4.Amonethep, günümüz dünyasının İlk aydını sayılır. Mısırda halk arasında bulunan yüzlerce öğretiyi birleştirmiş tek din haline getirmiştir.

Monist anlamda tek tanrı anlayışını ilk kez o ortaya koymuştur.Bu tanrının adı Aton dur. Kendi adınıda IKNATON olarak değiştirmiştir. Ruhban sınıfın eğemenliğini sona erdirerek seküler dünya yaşamına geçiş niteliğidir. Musa tarafından Kenan diyarına Götürülen Yahudi toplumunca inanılan tanrının ADONAİ denmesinin bu tanrının ATON dan başkası olmadığını gösterir. Aynı tanrının Yunanda ADONİS olması gibi.

MU-SA             : Su ile gelen demek
MU-SU-İSİUS : Suyun oğlu
ADONAİ          : Efendimiz.

Mısırda genel anlamda THE dir ve mısıra kavkaslardan geçmiştir.

BETH – BEYT-BETHES ev anlamında kullanılır

THE-BEHT : tanrının evi demektir.

THE kavramı proto-türklerde TEO olarak geçer.Çinde ise TAO

Antik yunan yoluyla batıya geçen tanrı işte bu THE – TEO – TAO -DİO dur.

THEO – LOGİ : Tanrı bilimi.

Ünlü mısır tanrısı AM – ON Türklerden alınmıştır. Kozmik sevgi anlamını taşır.

Am : sevgi,vajina

On : Kozmos,varlık

Batıya geçişi AM – OR , AM- UR diye aşk anlamında geçmiştir ve Proto Türklerin bir armağanıdır bu.

Varlık anlamındaki ON yine yunan kanalı ile batıya geçmiştir.

ON-TO-LOGİ : tanrısal varlık bilimi.

Dionisos Kültü, Orpheus tarafından antik mısırdan egeye taşınarak Mitologia biçimine
getirilmiştir.

DİONİSOS – Dİ-ON-İSİUS : THE -ON-İSİUS , Tanrısal Varlığın Oğlu,

THE     : Tanrı   -  ON        : Varlık  -  İSİUS : Oğul

Pisagor mısırda öğrenim görmekte iken Perslere esir düşmüş, babilonyaya götürülerek orda 7 yıl boyunca ezoterik kurumda matematik ve astronomi eğitimi almıştır.Daha sonra yunana geçerek kendi sentezini sayı-mistiği öğretmiştir. Daha sonraki yüzyıllarda ritüellerini BEKTAŞİLİK ve MEVLEVİLİK takip etmiştir.

ünlü sayı pi : 3,14  Pİ ( 3,1416)   THA ( tanrı) GORAS ( karanlıktan aydınlığa çıkan) ,

Mısırda ilk tanrı olarak bilinen Pyth ,  pythagoras tarafından ilk ve düzenleyici ilke olarak kabul etmiştir.Ona göre evren armonik bir bütündür. Armonik ise , ayrılıkların birliğidir. Pi  , ise sınırlı sonsuzluğu İfade eder. Pisagorun bu değerleri gelenek ve inançları sarsmaya başlayınca katledilmiştir. Pi sınırlı sonludan sınırsız sonsuza akıl yoluyla bağ kurma çabasıdır. Bu daha sonra HEGEL Kulanılmıştır. Mısır Hermetik öğretisi bu tür üçlemelerden oluşur , piramitlerin inşasında bu Dik Üçgen yöntemi kullanılmıştır. Ayrıca Yunanlılar Hermes’e üçkere bilge Hermes’der. Bu öğretilerin öğretildiği dünyanın diğer köşelerine bakarsak.

Mısırda            : Thep ve Menphis
Eski yunanda  : Pisagor okulu, Elois okulu

Eski iranda    : Zerdüşt tapınağı

Filistinde        : Esensiler tapınağı (isa esensidir.)
Kudüste         : Süleyman tapınağı

Doğuda          : Tibet
Hintte            : Brahma, Krishna, Buda

Anadoluda  Yunus Emre, Mevlana ,Alevi-Bektaşı üçleme triadlarını benimsemişlerdir. Çünkü tamamen Hermetiktirler. Mistik simgesel anlatımlar Teo-Sophia Arap kanalında Tasavvuf adıyla anılmıştır. Teo-sophia, Teo-logia dönüştündüğünde aklın kendi yöntemlerine başvurarak açıklamalar bulma çabası başlamış ve metafizik felsefe doğmuştur. En temel sorun bilmek ve aydınlakmaktır. Şimdi bu aydınlanma etkilerini dinler başlamadan bir göz gezdirirsek.

TİBET   :   İ.Ö 7 yy. hermes öğretisine paralel olarak tapınaklarda yapılmıştır.

daha sonra bölge adı olan Tibet aslında tapınağa verilen isimdir.ve…THE – BETH (tebet) olup anlamı Tanrının Evi demektir. Zor ulaşılır yerlere kurulur,baskı görmemek için, laboratuar gibidir, katılımcılar inisiye edilir, sadece doktrinsel olmayıp mistik öğretiyide kapsar.

HİNDİSTAN   :   Tibetteki bu çalışmalar Hindistana yayılmıştır. Ve binlerce din oluşmuştur. 5 grupta toplarsak ;

1- Vedizm : Tek evrensel gercek Brahman ile birleşmektir.


A-Tha-Man  : Tanrısal insan
Brahman      : Aba – Ra – H- Man insanların ra babası.


2- Brahmanizm : Din adamlarının Vedaları yorumlaması sonucu ortaya çıkmıştır.


Upanishadlar  : Barahmancılardan farklı inanç ve mistik önermelerinin yerine düşünce önermelerini kullanırlar,bir anlamda felsefeye geçiş.

3- Janizm :  Önce güzelliğe sonra Nirvanaya ulaşmaktır asıl olan.

4- Budizm : Budizmin kurucusu GAUTAMA SHAKYAMUNİ adında Bir TÜRK prensidir.

Hinduizmin temelinde mitolojik ve ritüel yapısına karşın tamamen pisikolojiktir. Budaya göre hiçbirşey kendisiyle özdeş kalmaz akar gider.Buda’lık Hermes gibi
bir isim değil sıfattır.

5- Hinduizm  : Kökleri Vedizm ve Brahmanizmden kaynaklanır.kurtuluşa ermenin 6 yolu vardır (Darçana).


Hint düşünce ve inancını derleyip topralayan , Mahabarata destanının belirli bölümleride içeren kutsal yazmalar niteliğindeki en önemli eser Bhavad Gita’ dır.

ÇİN  :  Mısır ve Hint uygarlıkları gibi eski bir uygarlıktır.Sürekli Orta Asya Türkleri ile ilişki İçinde olmuşlardır. Kurumsal anlamda hiçbir dine sahip olmamışlardır.Öğretiler bilgelik niteliğindedir. Konfüçyüs öğretisinde Budadan etkilenmiştir. Metafizik hiçbir öğeyi içermez.

Çinde halk , üç ilke olarakta söylenen Tao öğretisi, Konfüçyüs Öğretisi ve Buda Öğretisinden yararlanmışlardır.

Doğaya göre devin, onun yasalarıyla özedeş ol. – Lao Tzu.

İnsan bildiği şeyi bildiğini bilmeli . Bilmediği şeyi bilmediğini bilmelidir. Gerçek işte budur. – Konfüçyüs


PERSLER VE MEDLER    :   Veda kültürünü Hindistandan İrana taşımışlardır.
Persler arasında Benimsenen öğreti ilkel Mazdekçiliktir.Medlerde güçlü bir din adamı sınıfı vardır.İlkel mazdekçiliğin yerine klasik Mazdekçiliği oluşturmuşlardır.Zaten daha sonra bu Yahudilikle birleştirilerek Hıristiyanlığı doğurmuştur.

İ.S 3 yy. İranın resmi dini olarak kabul Edilmiştir. Zerdüşt İran düşüncesine ikiciliği getirir. Ahura- mazda’da HÜRMÜZ  (iyi,güzel,Işık,yaşam) Ehrimen ise (kötü,çirkin,karanlık,ölüm) karşılığı vardır. Bu iki güç arasında sürekli bir kavga mevcuttur.

HÜRMÜZ incelendiği vakit HERMES ten başkası değildir. Hayat Daima kavgadır. Zerdüşt rahiplare Magi denir.


SÜMERLER  :  Günümüz tarihinin başlangıç noktası. Kendisinden sonra gelenleri etkileme bakımından önemlidir. Ünlü Gılgamış destanı İbrani mitosunu beslemiştir. Kendine komşu olan tüm devletleri etkilemişlerdir. Tanrı kavramı bütün sami dillerinde aynıdır.

Akad               : ilu

Kenan              : il

İbrani              : el

Aramide          : el ve elah
Güney arapta : il ve ilah

Süryanilerde   : aloho ve aloha

Babilde           : ba al

Semavi dinler içerisinde yer alan melek sözü, Süryani ve İbranilerde Molek,Araplarda melektir.

İBRANİLER    :   İbranilerde Araplar gibi Sami’ dir.Bir babanın farklı yönlere gitmiş 2 oğlundan biri olarak anlatılan İbraniler Mısıra yakın yaşayan gezici çöl bedevilerinin oluşturduğu topluluktur. Göçebeyken bunlara Habiri denirdi. Eski ahitte Abraham’a İbrani denmektedir.

Daha sonra ismini İSRAEL olarak değiştirmiştir. Dünya din tarihini derinden etkilemişlerdir. Eski ahitin oluşum kronolojisi,

Debora ve efsaneler  İ.Ö 1000 den sonra

Yahwehciler              İ.Ö 850 den sonra

Elohimciler               İ.Ö. 550 ye doğru

Musa,yeşu,samuel,kitapları işleyen tesniyeciler, İ.Ö. 550 ye doğru.

Kahinler,levniniler  İ.Ö . 444

Musa 5.kitap Yeniden işleme İ.Ö 450 den sonra

Tarihler,ezra ve nehemya  İ.Ö  300 e doğru.

Bugün semavi dinlerin ne olup olmadığını daha iyi anlayabilmemiz için Yahudi dinini ve gelişimini çok iyi bilmemiz gerekir.Bunula ilgili olarak , Ezoterik gelişim ,,,ezoterik okullarda inisiye olanların isimleri değiştirilir.Eski ahitten örneklersek, Abram yada Abraham ın adını aba-ra-him olarak değiştirmiştir.Halkın Ra babası anlamındadır.

””işte ahdim seninledir ve birçok milletlerin babası olacaksın ve adın Abram çağrılmayacak, fakat adın ibrahim olacak”””’(tekvin17/5)

is-ra-il : ilahi nurun ruhu

is : zeka ruh
ra : nur
il : tanrı

””’artık sana Yakup değil ancak İsrail denecek””’(tekvin32/28)

Kenan diyarına yolculuk : mısırdan çıkan musa,çıkış hikayelerini ve musayla ilgili hikayeleri
Yolculuk esnasında toplanma çadırında mısırdaki gibi Hermetik, ezoterik ve ritüel çalışmaları yapar. Bu çadır toplantılarında kahinlerle birlikte bulunur.Toplantıların rabb denilen kişiler yönetir.Toplantı çadırının etrafında koruma ve hizmet Alayı bulunur ve bunlara levnililer denir. Başlarında musanın inisiyatik kardeşi Harun(aron) bulunur. Harun aynı zamanda çadırdakiler ve dışarıdaki halk arasındaki tercümandır. Çünkü dil Mısırca dır.Musa ve çadırdakiler ibranice bilmez.Musa mısırdan bize anlatıldığı gibi firavun baskıları yüzünden değil, tarih dikkatli incelenirse iç savaş ve kargaşadan dolayı çıkmıştır.Musa mısır tanrısı Aton (ibranice Adonai), İbrani geleneksel tanrısı el ile birleştirmiş ve iki tanrıyı YHWH diye kodlayarak tek tanrı olayını getirmiştir.YHWH halka kapatılmıştır. Halkın Adonai olarak tanrıya seslenmesi istenmiştir.Musa TORA(Tevrat) adlı kitabında YHWH nin Tanımını,ben olan ben diye yapmıştır (çıkış3/14),  bugüne kadar doğa parçalarına ve fetiş ve Totemlere tapan insanlık için musa YHWH ile soyut tanrı kavramını öğretmiştir.

Daha sonra bu soyut kavram Adonai olarak kişiselleştirilmiştir.Bu rab çadırı daha sonra Davud’un planlarını hazırladığı ve oğlu salamon tarafından gerçekleştirilen görkemli anıtsal bir tapınağa dönmüştür. Süleymanın mabedi. Musadan Süleymana kadar olan süreçte gezgin olan İbraniler mabedle birlikte toplum niteliğine bürünmüştür.

SÜLEYMANIN MABEDİ  :  Mısır piramitlerinden sonra dünyanın en görkemli yapısıdır. Musa dan miras kalan ahit sandığı burada saklanmıştır. Tapınak içlerinde Hermetik geleneğe bağlı olarak öğretim verilir ve Mısırda olduğu gibi derecelendirilir. Bir üniversite ve bilgi bankasıdır. Süleymanda bir bilgedir. Hem devletin hem okulun başıdır. Tapınak utsalarının geçimleri devlet tarafından sağlanır. Süleyman devrinde öteki inanç mabedlerinin yapımına izin vererek devrinde bir ilki gerçekleştirmiştir. Diğer dinlerde bulunan iyi olan öğretileride alarak inisiye etmiştir. Fakat ona göre bu tapınakta verilen eğitim ve bilgi halk için doğrudan doğruya sürmek oldukça sakıncalıdır,toplumsal kargaşaya yol açar.

Tapınakta öğretilen bütün bilgiler yazıdiliyle değil sembollerle yazılır.Bugün Yahudilere ait olduğu söylenen Davudun yıldızı denen iç içe geçmiş üçgen aslında mısırdaki triadları temsil eder. Bugün hala Dünya bu sembollerle yönetilir. Mabedin girişinde üçgen içinden bakan göz vardır. Bu göz asla Yahudi sembolü olmayıp, osiris dinindeki isis in gözüdür.

SÜLEYMAN : Arabi dilde

İBRANİCE : ŞELOMOH (barış adamı)

EZOTERİK ADI : ŞAL-AM-ON : kozmik sevgi emini.

İbrani Süleyman mısır firavunu 22.soydan 1.Şoşenk in kızıyla evlidir. Tapınağın daha diplerinede inersek karşımıza Kabala ve Zohar çıkar.Zohar, Nur demektir. Öğretinin mistik yolla avranılması ve varlık birliğine ulaşmaktır.kabala harfler sayılarla eşleştirilerek matematiksel kurallara göre anlamlar üretilmiştir.

KABALA     :  üç temel kavramı vardır.sefar,sipur ve sefer.
Sefar             : sayı nicelik demektir.varolanların birbiryle olan ilişkilerinde birinci derece rol  oynar.

Sipur            : yazı demektir ve tanrının yazısından da evrende varolanları anlamak gerekir.
Sefer            : varlığın en temel ve genel biçimidir. ON (10) sayısına uygun olarak yapılır.

RİTÜELLER : batını/ezoterik öğretide ritus önemli bir yer tutar.Ritüel gaybı anlamak için yapılan bir yöntemdir.

Mistik güçler (mitos) belli bir törenle (ritus), bireyde (inisiye) içselleşir ,yani mitos ritus ile  ozmoslaşır. Bu olay İbrani kültüründe: aday akarsuya dalıp yıkanır.Beyaz elbiseler giyer.sonra oruç tutar ve şu dua yapılır. ”’tanrının sesi suların üstündedir”” Sonra dualarla olay bitirilir.

Hıristiyan ve İslamda ise : önce sufi aday boy abdesti alır.(vaftiz), temiz elbiseler giyer, mürşit eline verilen bir bardak su ya dualar okunur üfler ve adaya içirilir.sonra kutsal bir kelime İle zikir yapılır.
Ritüellerde mitos gibi simgeseldir.bu simgeler anlaşılmadan kavranılamaz.simgeler her şeyin anahtarıdır.Bir çok kabalacı kutsal sözcüklerden sakınır.Eski ahitte şöyleder.

””’tanrının adını boş yere ağzına almayacaksın”””

Hermetik öğretinin dördüncü kuşağı olan Endülüs musa ibn meymun,muhyiddin ibn Arabi en ünlü mistiklerdir.diğer taraftanda İslam tasavvufunu şekillendirmişlerdir. Yahudiler aracılığı ile Anadoluya yayılmışlardır. Melamilerde ve Bektaşilerde önemli etkilere sahiptirler.1626 kabalaist sabetay sevi Mesihliğini öne sürmüştür. Batı dünyasında Yahudilere uygulanan baskının temelleri atılmıştır. Asıl bastırılmak istenen Ezoterik öğretinin halka yayılmasını önlemektir. İnsanlar teist bir anlayışla yönetilmek istenmiş ve panteist düşünce günümüzde dahi zor anlaşılır ve öğretilemez duruma gelmiştir. Ülkemizde bunlara bir örnektir ezoterik öğreti ile şekillenen Alevi-bektaşiler sürekli baskı altındadır.batı dünyasında baskıdan kaçmaya çalışan Yahudilere marrano Osmanlıda dönme denmiştir.Bunlar daha sonra ittihat ve terakkiye önemli destekler yapmışlardır.

İBRANİ GELENEĞİ     :   TORA 4 AKIM DİKKAT ÇEKER.

Yazıcılar-ferisiler-saddukiler-esseniler.

Yazıcılar    : kutsal yazıları yazmak ve korumakla görevlidirler.taşıyıcı ve tarihçidirler.
Ferisiler     : tanrıya inanır,ruhları,peygamberi tanır şeriatı savunurlar.
Saddukiler : tanrıya inanır fakat meleklere inanmaz,peygambere ayrıcalık tanımazlar. Ruha ve  ölümden sonra hayata inanmazlar.
Esensiler   : Ezoterik olanlardır.Lut gölü ve mısır civarında örgütlenmişlerdir.İsanın hayatının bir döneminin gizlenmesinin sebebi budur.ezoterik mabedlerde eğitim almıştır. Tamamen RA öğretisi kullanırlar.

MERMETİK ÖĞRETİNİN ÜÇÜNCÜ KUŞAĞINDAKİ PHİLON :

Mısır iskenderiyesinde öğretiyi yayan İbrani soyundan philon, (İ.Ö 25-İ.S 50)  En başta Hıristiyanlık olmak üzere Yahudi ve İslam tasavvufunu derinden etkilemiştir. Önemi ise mısırdan çıkıp 2 ayrı yolla yayılan Hermetik öğretiyi yeniden birleştirmiştir. Musa ile İbranilerde , platon ile yunanda yayılan öğreti yeni bir sentez ile birleştirilmiştir.

YENİ AHİT ‘ te  isanın çocukluğu mısır a götürüldüğü yazar ama bu insanlara söylenmez ve 25 yaşında birden ortaya çıkıp öğretiyi yaymaya başlaması bu sürecin karanlık kalmasını sağlar. İsanın öğretisi ile philon un öğretisi incelendiği zaman birebir aynı olduğu görülür. Yoksa tanrı philonmudur. ?

İSA : JESUS := YESUS = YHWH nin kısaltımışı…

PLATON VE ARİSTOYA BAKARSAK .

Platon ideaları zamanın ve mekanın üstünde gerçek reel olarak görür.PHİLON ise ”’tanrı nının onları düşünmesiyle ideler varlık kazanır.”’ Demesiyle Platon ve Aristoda görülen Mimar_Tanrı kavramı yerine Yaratan-Tanrı kavramını ortaya koymuştur.

Philon a göre tanrı saltık ve en yetkin varlıktır.o her şeyin nedeni,tümel kudrettir.O her şeyin içindedir ve araçları melekler ve ruhlardır.

””Tanrı oğlu logos aracılığı ile kaostan kozmosu yaratmıştır.””

””’algıladığımız seyler önce ruhumuzda saklanır ki buna içe ait logos denir.dışa çıkınca ise söz biçimini alır.”
””tanrının yüzü esrime ile içe bir nur olarak görülebilir.bunun için arınmalı ve ruhu bilgi ve nur ile yüceltmelidir.

Ve philon’un Ezoterik söylemleri, Hırıstiyanlık üzerinde derin izler bırakmıştır. Diğer taraftan Philon düşüncesi , Yeni Platonculuğun temellerini atmıştır artık.

Philondan sonra sakkasın öğrencisi Plotinos (İ.Ö.270) , philonun felsefesini mistik anlatımlardan arındırarak  platon benzeri felsefesel kavramları ortaya koymuştur. Philon a evren bir sürekli açılımıdır diyerek, bütün dünya üzerindeki tasavvuf anlayışını yeniden şekillendirmiştir.Bu görüş islamiyette İBNİ ARABİ TARAFINDAN VARLIK BİRLİĞİ (vahdeti vucut) olarak şekillenmiştir. Philonun teist yaklaşımına plotinos panteist yaklaşımla cevap vermiştir.

Ve gerçek olanda budur.

MİTLER   :   ksenophenes , homerosun ve hesiodos un tanrısal mitos anlatımlarını çok eleştirmiş oldukça yadsımıştır.Bu eleştiri ve baskılar sonucunda mitler dinden ve metafizikten arındırılmıştır.

Yaşamdan örnekler olan bu mitoslarda kopukluklar baş göstermiştir. Ancak günümüz pisikolojisi bunu farkına vararak sadece fantastik masallar gözüyle bakmamıştır.zaman ve mekan sınırlaması yoktur. Toplumların yaratıp yaşattığı mitler geleneği yaşatmakla birlikte gelecekle ilgili özlemleri dile getirir. Çagdaş psikolojide geri dönüş teknikleri uygulamasını bu mitoslardan almıştır. Metafiziksek kozmogoni bir yandan felsefesel spekülasyon biçimini alırken diğer yandan miti dine dönüştürmüştür.Dinsel mit ise tarih bilinci ile aşılmıştır.

İnsan artık kendini toplumsal ilişkilerde varolan birey olarak kavramaya geçmiştir. Paganist Mitlerde eşya ve doğa parçaları yüceltilerek insan üstü varlığa bürünmüştür. Ezoterik okul geleneğinde ise insan aklını özgürleştiren tutsaklıktan kurtaran öğreti ile yoğrulmuştur.Kendinden Önceki mitlere tarihsel olanıda Eklerek hepsini kapsayan dinler artık popüler olmuştur.Yazılı kültürüde benimsemeleri onlara kalıcılık ve yaygınlık sağlamıştır.

Semitik dinlerde önce aşkın tanrı kavramıyla soyutlaşmaya gidilmiş ve pağanlık aşılmak istenmiştir. Daha sonra Tanrı kulu ile insana indirgenmiş , sonradan ise ikisi birleştirilerek Tevhid Tanrı kavramı oluşmuştur (islamiyet)

Dinlerdeki temel mitler :

1- başlangıç (genesis.tekvin.yaratılış)
2- kurtuluş (exodus,çıkış.hicret)
3- kurtarıcı ( Mesih,mehdi,Hızır)
4- son mitosu ( ragedon,kıyamet)
5- diriliş ( ölümden sonra dirilmek, ölmeden önce ölüp dirilmek)
6- ütopya mitosu (paradise,cennet)

Mitler üç din içindede mevcut olup,  insanlık yaşamı tehlikeye girdiği zaman bu mitlerden yararlanmıştır. Orta çağda geriye dönüş,batı uygarlığı köklerine dönüş antik yunan, roma,  rönesansın doğuşu.Hıristiyanlıktaki Protestan anlayışı din baronlarının egemenliğini kırmak için flash-back yapılmış ve incile geri dönülmüştür. Aydınlama döneminin ünlü düşünürü KANT düşüncelerinde tıkanınca , HEGEL tarih bilincinde geriye dönüşle herakleitos’un deyalektik yaklaşımlarını örnek almışlardır.

ÜNLÜ KARL MARKS  flash-back yaparak ilkel kömünal devlet yönetimini kendine baz almış ve toplumu değiştirme yöntemini, proleteryaya vermiştir.(ütopyamiti) ,Freud aynı şekilde , çocukluğa dönme,

TÜRKLER

Dünyanın en eski kavimlerinden biridir.Tarih ve uygarlık bilinci Türklerde başladığını rahatça öyleyebiliriz. Hint kaynaklarında TURUKHA, diye adlandırılmışlardır.Ön-Türk Uygarlığının ana yurdu Hazar denizi 5 parça halinde iken (bugünkü şeklini almadan önce) Ana vatanları burasıdır. Karbon testleri hazar denizin dibinden çıkan fosillerin antrometrik ölçümleri bunu göstermektedir.Proto-Türklerin ana yurdu ural Altay bölgesidir. Bu bölgede Tarihin ilk piramitlerinide yapmışlardır.

TÜRK = TURUK = KUVVETLİ,GÜÇLÜ

Büyük hun imparatorluğundan sonra kurdukları,Göktürklerdir. İlk kez resmi olarak TÜRK kelimesini kullanmışlardır.

KHUN : HUN = ATEŞ

GÖK – TÜRK = TANRISAL HALK

Çeşitli boylar
ON………. OKLAR
ÜÇ………. OKLAR
BOZ…….. OKLAR
OK………. UR
OK………. UZ

Onoklar Altayların Sırderya cevresinde yerleşik Otohhonlardır.

ON = KOZMOS
OK = KABİLE , SOY,IRK
ON ….; OK = KOZMİK IRK

Anadoluya ilk gelen oğuzlar yaklaşık 7,000-8,000 yıl önce bir boyun adı değil birleşik
Boylara verilen addır.
OK = BOY,
UZ = UZLAŞIK
OK-UZ – = BOYLAR BİRLİĞİ

Bizans kaynaklarına göre anadoluya Türkiye denmesi ilk defa 9 yy. başlamıştır.Bu Türklerin bu tarihte geldiğini göstermez.Etrüsklerin Türk olduğu bugün kanıtlıdır. At’ı ilk evcilleştiren toplumdur ,demiri ilk işleyen toplumdur. Tarih boyunca eşyaya değil insana önem vermiştir. Benzer kültürlerde kölecilik ve ticareti varken Türk tarihinde asla kölecilik anlayışı olmamıştır. BU DURUM ÖZGÜRLÜK ONURUNUN SADECE KENDİLERİNE AİT DEĞİL TÜM İNSANLIĞA AİT OLDUĞU DÜŞÜNCESİNİN BİR YANSIMASIDIR.

TÜRKLERDE DİN : tarih boyunca 7 dine mensupturlar.
1-KÖK-TENGRİ
2-SHA-MAN
3-BUDİZM
4-MANİHEİZM
5-MUSEVİLİK
6-HIRİSTİYANLIK
7-İSLAM

Proto- Türklerde din adamına kam denir. Tanrı soyuttur ikinci derece kutsallaştırdıkları doğa parçaları tanrıya ek olarak alınır. Burda konuyu çok dikkatli düşünmek gerekmektedir doğa parçası tanrı olarak algılanmaz, tanrı her şeyin içinde görüşüdür bu.(Vahdeti vucut) Bu konuyu ülkemizde batı tarihçilerinin etkisinde kalarak onlardan beslenen kendini aydın olarak gören büyüklerimiz gerçek olan bu yorumu asla yapmaz.

GÖK- TANRI
YER – TANRI
GÜNEŞ- TANRI
AY- TANRI

GÖK- TANRI , tanrıya gök yakıştırması tanrının sadece kendilerine değil herkese hitap etmesinin sebebidir.

EVREN = EVİR = GALİLEO ‘dan yüzlerce yıl önce evrenin durmadan hareket ettiği düşüncesinin ilk önce TÜRK’ ler tarafından ortaya koyulduğunun kanıtıdır.Diğer bir inanç sistemi olan Sha-man , lık SHA = dişi Man= erkek = dişiyle erkeğin uyumu anlamında olup hiç ölmeyecek bir felsefedir. Ünlü tarihci heredot İskitlerden söz ederken Türk geleneklerindeki Sha-Man törenlerinden bahseder. Shaman da kamlar sadece erkek değil bayanlarda kam olabilir. Törenler ATEŞ karşısında yapılır. Gökte güneş, yerde ateş, evde ocak Türkler için kutsaldır. Diğer ortadaki dinleri atlarsak Hazar da bulunan Türkler,Yahudiliği seçmişlerdir. Ünlü tarihçi Arthur Koestler avrupada bulunan sarışın mavi gözlü Yahudilerin Türk olduğunu ve Hazardan göç ettiğini kanıtlamıştır. Bunlara avrupada ispanya göçmenlerine Sapharad Hazar kökenli olanlarınada Eskenazi denir.

Yine aynı çağda BOLKAR ( Bulgar) Türkleri Slavlaşmış ve Hıristiyan olmuşlardır,ve böylece dinler arasında bir sentez oluşmuş ve Ortodoks yapıdan tasavvufa yönelmiştir. Anadoluda sufi geleneği oluşmuş,  alp-erenler yaşamda hem düşünsel hemde mistik ve sosyal, siyasal etkilerde bulunmuşlardır.

Anadoluda oluşan bu kültürde saf bir kültürden bahsedemeyiz baskın olan daima kazanmıştır. Anadolu etkisi altında batı anadoluda felsefe doğmuştur. Antik yunandaki İonya Okulundaki felsefecilerin ,thalesten socrata kadar geçen süreçe doğa filozofları denir. Düşünceler hep doğa ya yönelmiştir. Çağdaş felsefeyi derinden etkileyen Herakleitos’un düşünceleri ise Hermetik yasaların yeniden yorumlanması şeklindedir ; Parmenides buna karşı çıkarak hakikat tektir, sonsuzdur ve değişmez demiştir.ona göre felsefe bilimle yapılmaz akılla yapılır. Öğrencisi Zenon Heraklesin devim ilkesine karşı cıkarak diyalektiği yaratır. Ve düşüncelerini Ontolojik bir metafiziğe büründürür. Felsefe buradan yunan’a taşınır Anaksagaros doğayı uyum içinde tutan bir yasadan NOUS tan bahseder. Buna karşılık Demokritos kısmi olarak hareket yasalarının temelini atar ve yer değiştirme olarak tanımlar. Ona göre ne Nous nede raslantı egemen olan özdeksel yasadır.(Hermetik) Ona göre insanları tanrıya yönelten şey korkudur. Doğacılardan sonra gelen sofistler dikkatlerini doğadan insana çekmişlerdir.

HIRİSTİYAN TASAVVUFU.


Saint aurelis augustinus…Bilinen düşüncelerin ,Tüm doğa olayları tanrısal buyruk ile gerçekleşir. Kötülük iyiliğin yokluğundan kaynaklanır.En yüksek gerçeklik tanrıdır.

Scotus Erigena ….Platoncu…..Tanrı reel tözdür.
Anselmus……tanrı saltık olgusaldır der….ünlü sözü CREDO UT İNTELLİGAM…. anlamak için inanıyorum.roscellinus……(Aristocu)….
Abaelardus…….oda anlamak için inananlardan….
Aqinolu Saint Thomas…gerçeklik bir düşüncenin nesnesi ile bağdaşmasıdır.Tanrının düşüncesi en son olgusal nesnelerin kendileridir. Öyleyse tanrı kendisinde gerçektir.Tanrıyı görmek için onu sevmek gerekir. Onu sevmezsen bu hedefe ulaşamazsın


Kaynak: http://akhenaton.blogsayfasi.com/?p=324
« Son Düzenleme: Ekim 20, 2009, 01:10:17 öö Gönderen: M.Akyol »


Ekim 20, 2009, 03:13:31 öö
Yanıtla #1
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Sayin M.Akyol,

degas uye isimli kisinin foruma katilimda bulunmasi uygun gorulmedigi icin seyirci statusune alinmistir. Kisinin mesajlarini, dusuncelerini yada yazilarini buraya tasimaniz etik bir davranis degildir. Konu hakkinda hassasiyetinizi rica ediyorum.

Saygilarimla
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Ekim 20, 2009, 02:12:14 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Yazıda kanaatimce çok çok fazla yanlış ve bilimsel olmayan ama kendisine yazıda veri statüsü edinen nokta var. Vaktim olsaydı keşke de açıklayabilseydim ama malesef aşırı yoğun ve yorgunum.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ekim 20, 2009, 06:09:13 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay Mason

Etik davranışları siz mi belirliyorsunuz! Bir düşünce belirtirken kendi adınıza konuşunuz! Türkçemizde çok güzel kelimeler var; "bence", "benim düşünceme göre" gibi.

Yönetim elinizde dilerseniz konuyu silebilirsiniz.

saygılarımla



Sayin M.Akyol,

degas uye isimli kisinin foruma katilimda bulunmasi uygun gorulmedigi icin seyirci statusune alinmistir. Kisinin mesajlarini, dusuncelerini yada yazilarini buraya tasimaniz etik bir davranis degildir. Konu hakkinda hassasiyetinizi rica ediyorum.

Saygilarimla


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
14388 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2006, 03:12:45 ös
Gönderen: MASON
1 Yanıt
20128 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 28, 2013, 01:09:45 ös
Gönderen: Caius Keyes
0 Yanıt
16249 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2006, 03:14:58 ös
Gönderen: MASON
0 Yanıt
16275 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2006, 03:15:55 ös
Gönderen: MASON
degas

Başlatan MASON « 1 2 » Uyeler

19 Yanıt
9849 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 08, 2009, 05:45:00 ös
Gönderen: MASON
0 Yanıt
5447 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2010, 10:02:38 öö
Gönderen: alcyone
0 Yanıt
7445 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2011, 01:03:37 öö
Gönderen: AQUA
1 Yanıt
4431 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2012, 12:15:10 ös
Gönderen: ADAM
33 Yanıt
15564 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 28, 2013, 11:16:24 ös
Gönderen: Caliper
0 Yanıt
2296 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 12, 2014, 08:09:15 öö
Gönderen: edebiyat_ogr