Forumdaki eski bir söyleşide mi "Şimdilik bu konuyu kapatıyorum." demiştim? Doğrusu anımsamıyorum. O zaman kapanmışsa belki şimdi açılır, konu her ne idiyse. (Şimdi geri dönüp arayamam doğrusu daha önce neler yazmışım diye.)
Atatürk'ün Mim Kemal Öke ile hiç kuşkusuz çok söyleşisi vardır. (Bunu deyince acaba okurların hepsi Mim Kemal Öke'nin kim olduğunu biliyor mu diye düşündüm ister istemez. Özetleyelim: Atatürk'ün pek yakın bir dostu, özel doktoru, aynı zamanda Türk Masonluğu'nun pek ünlü çehrelerinden biri.) Bu söyleşilerden kimileri, tanık olan kişilerin kalemleriyle aktarılmıştır. Bunların en çok sansasyoın yaratmış olanı ya da yanlış yorumlanarak o hale sokulmuş olanı ise, Atatürk'ün ünlü Çankaya sofralarından birinde geçmiş olduğu anlatılan bir konuşmadır. İşte o konuşmada Atatürk, anımsayabildiğim kadarıyla "Ben bu cemiyete girmem." diye bir söz de etmiştir.
Yine anımsayabildiğim kadarıyla bu konu üzerine yazılmış olan bir küçük tiyatro yapıtını da ben bu forumda aktarmıştım ve o konuşmanın tümü orada veriliyordu. Sayın Sahnesarsan tiyatrocu olduğu için onu çok daha iyi bilecektir ve aktarabilir isterse gerektiğince.
Sayın BilGe'nin dediğine gelince...
Evet bir görüş ya da kanı olarak doğrudur. Atatürk hayli üstün bir düzeyde bir "mason" profili çizmiş, bize bir örnek göstermiş olabilir. Unutmayalım ki bir mason her bakımdan yetkin, hatasız, üstün bir kişi değildir. Mason olmayan ama çok olumlu nitelikler taşıyan birçok kişi gibi, masonların gözünde Atatürk "önlüksüz mason" sayılabilir.
Bir de düzeltme yapalım: Atatürk'e Masonluğa girmesine ilişkin bir öneri götürüldüğü, benim anımsayabildiğimce bir yerlerde belgeli ve yazılı olarak geçmiyor. Ancak, yanlış anımsamıyorsam 1925 yılında ya da işte o sıralarda, Atatürk'e Kâdiîm ve Makbûl İskoç Riti Türkiye Yüksek Şûrası üyeliği yani 33. derece önerilmiş. Atatürk de bunu kabul etmemiş.
Bu önermenin gerekçesi ise bambaşkadır. Türkiye'deki her cumhurbaşkanına bu önerinin götürülmesi gerekir. Götürülüp götürülmediğini bilmiyorum ama ritin gelenekleri bunu gerektirir.
Tüm bunlara karşın "Atatürk hiçbir zaman mason olmadı." diye kesin bir yargıda bulunmak doğru olmaz. 1907 yılı öncesinde Batı Trakya'da İttihat ve Terakki ile bağlantılı neler olup bittiğini tam olarak bilemiyoruz. Ünlü tarihçilerimizden Orhan Koloğlu bile, bu konuyu çok iyi araştırmış, ulaşılabilmiş hemen her belgeyi elinden geçrmiş olmasına karşın, bu konudaki bilgilerin noksanlı olduğunu belirtmekten geri kalmıyor çalışmalarında ve yapıtlarında.
İşin ilginç bir yanı da şöyle: Her kim Atatürk'ün mason olduğunu ileri sürüyorsa, bilin ki o kişi Atatürkçülüğe de Masonluğa da karşıdır.
Her kim Atatürk'ün mason olmadığını ileri sürüyorsa, onun sadece bu iddiasıyla Atatürkçülük bakımından rengi pek belli değildir ama Masonluğa karşı olduğu açıkça ortadadır. (Bu sözüm Sayın BilGe'nin deyişini kapsamıyor. Benim dediğim bir başlık olarak iddia.)