Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Belli bir ırk mensubu olmanın avantajı nedir?  (Okunma sayısı 19619 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 12, 2009, 01:37:03 öö
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Irk, din v.s. hemen her konu bilim için araştırma konusu olabilir ve olmalıdır.
Fakat sahip olduğu ırktan  dolayı insan neden gururlanır?  Neden üstünlük sağlamaya çalışır? O halde bu gururlanma diğer ırk mensupları içinde geçerli olmazmı? Ölçü kaçarsa arı ırk elde etme girişimlerine veya savaşlara neden olacak bir noktaya varılmazmı?

Dikkatimi çeken Türk (ırksal bakışla) olmanın Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılığın ön şartı gibi algılanması. Tüm eksikliklerine rağmen hukuk devleti olduğumuzun farkında olmalı ve ortak bağlarımıza sahip çıkmalıyız. Irkçı yaklaşımlar toplumu ayırıcı özellikler barındırır ve tepkisel karşı örgütlenmelerede neden olabilir. Yakın tarihimizde yaşanan olayları dikkatli okumalı ve gelecek yapılandırmasını benzer hatalara düşmeden yapmalıyız.

Saygılarımla,


« Son Düzenleme: Şubat 12, 2009, 01:39:06 öö Gönderen: dogudan »


Şubat 12, 2009, 01:41:42 öö
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 386


Dikkatimi çeken Türk (ırksal bakışla) olmanın Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılığın ön şartı gibi algılanması.



Türkiye Türklerindir.


Şubat 12, 2009, 01:44:49 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay dogudan Atatürk'ü tanımanızı tavsiye ederim. Ama tanımak yetmiyor anlamak da gerekir.


Şubat 12, 2009, 01:51:27 öö
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Sn. M.Akyol

Tanımadığımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Tartışmak istediğim konunun Atatürk'le bir ilgisi yok ve siz ne kadar sevgi ve saygı duyuyorsanız bende aynı sevgi ve saygıyı duyuyorum. Amacım ırksal üstünlük kavramının tartışılmasıdır! Forumdaki hemen her konuda ilgili ilgisiz yapılan vurgulardan yola çıktım. Bence ithamlar yerine konuyu mümkün olduğunca medeni tartışalım. İthamlar ve suçlamalar  ağırlık kazanacaksa site yönetcilerinden konuyu kaldırmalarını rica ediyorum.

Saygılarımla,


Bay dogudan Atatürk'ü tanımanızı tavsiye ederim. Ama tanımak yetmiyor anlamak da gerekir.
« Son Düzenleme: Şubat 12, 2009, 01:56:36 öö Gönderen: dogudan »


Şubat 12, 2009, 01:58:57 öö
Yanıtla #4
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 386

Sn. M.Akyol

Tanımadığımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Tartışmak istediğim konunun Atatürk'le bir ilgisi yok ve siz ne kadar sevgi ve saygı duyuyorsanız bende aynı sevgi ve saygıyı duyuyorum. Amacım ırksal üstünlük kavramının tartışılmasıdır!

Irksal üstünlük sadece din kitaplarında geçer.


Şubat 12, 2009, 01:59:54 öö
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 180
  • Cinsiyet: Bay

Türkiye Türklerindir.

:D Bizleri unutmayın sayın degas yani Türk vatandaşlarını :D Bu çatı altında Ne Mutlu Türküm diyene ve diyoruz  da ama biz yahudileri , arabları , kürtleri , süryanileri unutuyorsunuz  sözcükleriniz tekil algılanıyor unutmayın ki siz çoğulcusunuz :D


Şubat 12, 2009, 02:05:54 öö
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Sn Degas

Sizden konuyu sorgulayarak cevaplamanızı beklerdim. Ancak ilk cevabınız düşünmeden tepkisel bir cevap olmuş. İkinci cevabınızda forumda bir klasik haline gelen din karşıtlığı söyleminizin bir parçası.

Lütfen bir daha düşünün Sn Degas ırkçılık ve üstünlük kurma telaşı sadece din kitaplarına dayandırılacak bir konu değildir!

« Son Düzenleme: Şubat 12, 2009, 02:11:54 öö Gönderen: dogudan »


Şubat 12, 2009, 02:39:38 öö
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Ölçü kaçarsa arı ırk elde etme girişimlerine veya savaşlara neden olacak bir noktaya varılmazmı?

Sayın Doğudan,

Bu konuda ölçü kaçarsa neler olacağının en güncel örneği Hitler faciasıdır.

Ancak, günümüz dünyasında bu facianın herhangi bir memleket tarafından tekerrürü, olsa olsa bir ütopya olarak nitelendirilebilir.


Şubat 12, 2009, 03:07:29 öö
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bay dogudan öncelikle, saf bir ırka mensup olduğunu kimse kanıtlayamaz. Mesela kendimden örnek vereyim, Babam İstanbul doğumlu, dedem(baba tarafı) Sinop doğumlu, dedemin babası da Sinop doğumlu. Onun üzerine çıkamadık. Yani nedir ne değildir bilemiyorum. Bunun kaydınıda kimse tutmuyor, Murat Bardakçı da demişti ki Osmanlı Hanedanı, Mevlana ya da önemli kişilerin soyundan gelmeyenin çeteresi tutulmaz.Anlayacağınız herkez birbirine karışmıştır.
Birçok Alevi arkadaşım olduğu için biliyorum Türkiye'de Alevi'lerin büyük çoğunluğu sadece karışmamıştır. O da aralarında evlendikleri içindir. Hatta yolda bir Alevi görürsem, bu Alevi de diyebilirim. Çünkü yüz hatları benziyor. Alevilerin büyük çoğunluğu Türk soyludur.

Herkez birbirine karıştığı için kimse ırkçı bir tavır içerisinde olamaz. Diyelim ki Mustafa Kemal Pakistanlı, ne yani Mustafa Kemal'e Atatürk soyadı verilemeyecekmiydi ve biz yine şuan olduğu gibi onu sevip saymayacakmıydık. Farklı bir örnek Ziya gökalp, Kürt olduğu söyleniyor, ne yapalım şimdi taşlayalım mı, düşüncelerini benimsemeyelim mi. Ziya Gökalp gibi kaç tane adam var Türkiye'de. Farklı ve son örnek ise Kamran İnan kendileri Kürttür. Anlatmama gerek yok, beğendiğim bir kişiliktir.

Dünya'da ise Yahudiler karışmamıştır diyemeyeceğim, Avrupa'daki Yahudiler'in çoğu Türk'tür, benim 4-5 sene evvel Hatay'dan gelmiş Arap kökenli Yahudi(Musevi) çok sevdiğim bir arkadaşım var. Onlar da karışmış, arapçası da gayet iyi. Diğer ırkları saymaya açıklamaya gerek görmüyorum.

Irksal üstünlüğe gelirsek, bana göre böyle bir şey yoktur, Millet üstünlüğü vardır. Irksal üstünlüğü Nihal Atsız Türkiye'ye kazandırmıştır. Çalışmaları, kitapları, şiirleri çok değerlidir. Rahat düşünmesine izin verselerdi daha güzel işler yapabilirdi. İsmet İnönü Atatürk’den yaptığı işlerin hepsi saçma olduğundan, Nihal Atsız’da nasibini almıştır. Nihal Atsız ırkçıydı ancak kimseyi sokağa sürüklemiyordu. Irkçı düşüncelerini savunmasam da ırk üzerine bilim yapıyordu. İki tane dandik şiir yazıp ya da kitap yazıp edebiyatçıyım demiyordu. Kitapları da çok sürükleyicidir, anlatımı anlatılmaz yaşanır, ben ilk okuduğumda şok olmuştum inanın.

Irksal üstünlüğü bu konu dahilinde Millet üstünlüğü olarak çevirirsek ise;
Bir Fransız, nasıl ki Fransız olduğundan guru duyuyor ve Fransa’ya gittiğinizde bir yer sorarken, bildiği halde İngilizce konuşmuyorsa, bir Türk’de kendi değerleriyle, kültürleriyle övünebilir. Atatürk’de Türk olduğuyla açık bir dille övünmüştür, şimdi onları buraya yazmaya kalkarsak sayfalar alır, herkez biliyor zaten. Aslına bakarsanız Avrupalılar bizden daha milliyetçi ve katıdırlar. Bu milliyetçilik için de dincilik kavramını da sokmaktayım.

Bundan bin sene sonra umut ediyorum ki Avrupalılar milliyetçiliği bırakırlarsa, Millet üstünlüğü kalkacak ve sadece Kültür Milliyetçiliği kalacak, bu ise Milletlerin sadece ve sadece geçmişteki bilim adamlarıyla, buluşlarıyla, filozoflarıyla, yemekleriyle, halılarıyla, aksanlarıyla olacaktır. Avrupa Birliği  12 havariyi temsil eden simgesiyle Hristiyan kulübü olmaya devam ettiği sürece globalleşme palavradır. Zaten benim düşünceme göre globalleşme kültürleri öldürecekse hiç olmasın. Kültürleri yaşatmanın bir yolu bulunmalı.
« Son Düzenleme: Şubat 12, 2009, 03:15:50 öö Gönderen: M.Akyol »


Şubat 12, 2009, 01:35:47 ös
Yanıtla #9
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Can DÜNDAR'ın 10.02.2009 tarihli köşe yazısını paylaşmak istiyorum
http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1057773&AuthorID=75&Date=12.02.2009&ver=0116

BBC’nin 21 ülkede yaptığı ankette, AB’ye en olumsuz bakan halkın Türkler olduğu ortaya çıktı.
Avrupa karşıtlığı yüzde 50’lerde...
Amerikan karşıtlığı yüzde 63 seviyesinde...
“En azılı İsrail karşıtları” listesinde ilk 3’teyiz.
Arapları sever miyiz?
Hayır, hiç!
Rusları, Çinlileri, İranlıları?..
Hayır... hayır... hayır!..
Peki kimi severiz biz?
Cevap:
Biz, kendimizi severiz.
* * *
“Dört bir yanı düşmanlarla çevrili ülkemiz”de, “bize bizden başka dost olmadığı” savını o kadar çok duyduk ki, tüm dünyaya nefretle bakan bir toplum haline geldik.
“Herkes düşmanımız” paranoyası, milli birliğimizin hamuru oldu adeta... bizi biz yapan hususiyetlerden birine dönüştü.
“Bir-ki üçler/Yaşasın Türkler/dört-beş-altı/Polonya battı /yedi-sekiz-dokuz/Alman domuz...” diye sürüp giden bir tekerleme, dış dünyaya karşı bir Çin Seddi ördü zihnimize...
O seddin garez duvarları yıkılırsa, bizi birbirimize bağlayan çimento dağılır sanıyoruz.
O yüzden kendimizden başkasını sevmiyoruz.
“Öğünüyor, çalışıyor, güvenmiyoruz”.
Çok şükür, ya Arapları, ya Amerika’yı, ya AB’yi, ya teröristleri, hiçbir şey bulamazsak “gizli güçler”i ötekileştirerek ne yapıp edip bir ortak düşman buluyor, o sayede iç çatışmalarımızı bastırıyoruz.
* * *
Her an bir dış gücün gelip bizi bölebileceği korkusu, belki de “biz” diye bir şey olmamasından kaynaklanıyor.
“Biz”, “sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitle” miyiz gerçekten...
Yoksa aslında hiç dış müdahale gerektirmeksizin büyüdükçe kendi kendine bölünüveren bir amip bünye miyiz?
“Türkü Kürdü, Alevisi Sünnisi ile bir arada...” diye başlayan nutukların son yıllarda giderek artması, o unsurları bir arada tutmanın giderek zorlaşmasından mı?
Ya herkesin birbirini “Amerikan ajanı”, “Avrupa yalakası”, “Siyonist” vb. diye yaftalamaya başlaması?..
“Dış düşman”ın yerli versiyonlarının bu kadar çoğalması, neredeyse herkesin “hain” sayılması, “Biz” diyegeldiğimiz tutkalın eridiğini göstermiyor mu?
* * *
Tanzimat’ta da böyle olmuştu.
“Kâfir Batı’ya kılıç sallayan kahraman Osmanlı” destanı, Avrupa’da aklın gelişimi karşısında sönükleşince, azılı Batı düşmanlığının karşısına tutkulu bir Batı hayranlığı çıkmıştı.
İkisi de abartılı olan bu iki akım, çatışa çatışa birbirini büyütmüş; toplum, Batı’ya karşı ölçüsüz nefretle hudutsuz minnet arasında kalmıştı.
Cumhuriyet, Batı karşısındaki ezikliği aşmanın yolunu, yine Batı’nın aklına dayalı bir üstünlük iddiasında aradı.
Bu sayede, yeni savaştığı Yunanistan’la bile dostluk kurabildi, Batı’yla eşitlik temelinde bir ittifaka girebildi.
Bugün bunun yapılamamasının ve yeniden “herkes düşmanımız” paranoyasına dönülmesinin nedeni, özgüven eksikliğinin yarattığı “akıl tutulması” olabilir mi?
* * *
Evet, dünyaya yönelik derin güvensizliğimizin kökeninde, kendimize güvenmememiz yatıyor.
“Avrupa duy sesimizi” diye bağırmak, herkesi “hain” saymak, “Bize bizden başka dost yok” yalanı üzerine bir milli birlik kurmaya çalışmak nafile artık...
Tek çare var:
Özgüven kazanmak...
Kendine güveneni, güvenmediği hiçbir şey yıkamaz.
Zaten özgüveni olan da bu kadar güvensizlik yaşamaz.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
4475 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 25, 2016, 11:03:09 ös
Gönderen: Ve-nice
Lsd nedir?

Başlatan Einsof Kimya

2 Yanıt
57701 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 01, 2007, 03:22:36 ös
Gönderen: Einsof
16 Yanıt
7941 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 06, 2015, 12:24:38 öö
Gönderen: İNSAN
2 Yanıt
13647 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 31, 2008, 04:09:01 ös
Gönderen: semsin
13 Yanıt
15097 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 12, 2012, 02:16:09 ös
Gönderen: NOSAM33
6 Yanıt
21397 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 27, 2014, 02:17:03 öö
Gönderen: Kajmeran
26 Yanıt
11392 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 11, 2013, 02:03:06 ös
Gönderen: BULGARIA
0 Yanıt
2562 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2013, 02:59:02 ös
Gönderen: karahan
4 Yanıt
2793 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 26, 2014, 06:11:17 ös
Gönderen: Kajmeran
11 Yanıt
5871 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 14, 2015, 07:51:53 öö
Gönderen: ADAM