İslam mutasavvuflarından batıni ekolde otorite sayılan iki alimin ortaya attığı bu iddialar,halen korudukları güncelliklerinin yanısıra,ciddi taraftar kitlelerine sahiptirler.
İbnü'l Arabi, batını ekolü derinden etkileyen ve yeniden yapılanmasına vesile olan Vahdet-i vucud yorumuyla,ogünden bugüne kitleleri oldukça etkilemiş,bu inancın menşeinden türlü tarikatlar türemiştir.Vahdet-i vucud basitçe,"Herşey Tanrı'dır",O nun dışında birşey yoktur;algılayan ve algılananların tamamı, O nun yansıması ve gölgesinden ibarettir sav ı ile şekil bulmuş,bu temel anlayışın etrafında nice kavgalara sebebiyet veren kabul ler oluşmuştur.İbnü'l Arabi;döneminde,sapkınlıkla,şirkle,zındıklıkla,delilikle,uyuşturucu müptelalığı ile suçlanmış olsada,bazı çevrelercede peygamberliğe varan sıfatlarla da övülmüştür.
İbnü'l Arabi'den sonra dünyaya gelen ve yine İslam alimlerinin içerisinde en seçkinlerinden olan İmam Rabbani ise,İbnü'l Arabi'nin haklı yönlerinin olduğunu,ancak söylemlerinin düzeltilmeye ihtiyacı olduğunu iddia ederek,Vahdet-i Şuhud anlayışını ortaya atmıştır.Vahdet-i Şuhud anlayışına göre"Herşey Allah değil,Herşey Allah'tan"dır.İki görüş arasında ince bir nüans farkı varmış gibi anlaşılsada,aslında birbirlerinden çok farklıdırlar.Nitekim Vahdet-i vucut anlayışını benimseyen mutasavvuflardan bazıları zaman içerisinde Enel-Hak(Ben Tanrıyım)görüşünü savunmuşlar,bu görüşün zahiri manasına kapılan bazı zümreler de,"madem biz Allah'ız,ibadete luzum yoktur"iddiasını geliştirerek,mevcut hal i içinden çıkılamaz bir duruma getirmişlerdir.Bu nedenlerden dolayı,zaman içerisinde İslam otoritelerince,Vahdet-i Vucud anlayışı,unutturulmaya çalışılmış,bu konu üzerinde konuşulmaktan imtina edilmiştir.
Günümüzde din anlayışının sorgulanmaya başlanması ile birlikte tekrar gündeme gelen,Vahdet-i vucud ve Vahdet-i Şuhud inançları üzerilerinde düşünülmeyi,tartışılmayı hakeden,belkide dinlerin yeniden yorumlanmasına fırsat verebilecek iddialar olarak karşımızda durmaktadırlar.
İslam Ezoterizmine şekil veren tarikatların ilham aldıkları bu inançları savunan yüzlerce alim,tarihte,yakılarak,asılarak,derileri yüzülerek katledilmişler,dolayısı ile bu inanca yakın kesimler kendilerini gizlemek ve öğretilerini ezotorik yolla öğretmek zorunda kalmışlardır.Bu zorlamalar neticesinde,yoruma kapanan Kur'an ve İslam inancı,zahiri yönlerinin dışında hiçbir anlayış geliştirememiş,İslam,tabii olarak yobaz,örümcek kafalı,art niyetli dincilerin tekelinde,evrensel olma özelliklerini yitirmiştir.
Giderek artan;sorgulamalar ve özgürlüklerin birer ürünü olarak,İslam ve Kur'an'ın yeniden yorumlanmaya başladığı bugünlerde,Allah,kendisi ile ilgili hakikatın anlaşılabilir çehresi ile günümüze uygun bir tarzda dile getirilmesinden hoşnut olacağı için bu konuda çalışanlardan "razı olacaktır" diye düşünüyorum.
Saygılarımla...