Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MAKROKOZMOS MİKROKOZMOS İLİŞKİLERİ - 1  (Okunma sayısı 4397 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 28, 2009, 11:49:12 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sevgili Dostlar,

Bu genel başlık altında bir yazı dizisine girişeceğim.

Bunu özellikle Sayın Isabell istemişti. Ancak başlayabilmek için önce yer yer esinlendiğim, yer yer alıntılar yapmış olduğum “Adam Olmak” adlı bir kitabın özetini vermemin gerekli olduğunu düşünmüştüm.

Nitekim “Kitabevi” bölümünde o özetleme çalışmasını 24 bölümünü verdim. Kitabın son bir bölümü kaldı. Onu da vermek gerekiyor ki bütünlensin. Hemen bugün bir ara o işi de yapmaya gayret edeceğim. Ancak o son bölüm, sözünü ettiğim yazıları etkilemiyor. Bu nedenle bu işe girişebilirim.

Şimdi…

Burada anlatacaklarım aslında canlılar üzerindeki kozmik etkiler ve bunların sonuçlarıyla bağlantılı… Kimilerine göre bu konu “parapsikoloji” alanına girdiği için bu giriş yazısını da bu alanda yazıyorum. Daha önce "Kozmik Etkiler" başlığı altında yazmış bulunduğum bir kısa yazıya etk olarak...

Ancak bana sorarsanız anlatcaklarım öyle "parapsikolojik" falan değil, düpedüz bilimsel.

Öyle oluşuna karşın, günümüzün bilimi henüz bu bağlamdaki olay ve olguları tam olarak açıklayamıyor; nedenlerle sonuçlar arasındaki ilişkileri bilimsel yöntemle kuramadığı, yasaları ortaya koyamadığı için bunları “bilim dışı” sayıyor.

Kendi açısından haklı olabilir. Çünkü bu olay ve olgulardan birçoğu bilimsel yönteme pek gelmiyor.

Nitekim bu durum geçmişte de böyleydi; bilimin açıklayamadığı bir olay ya da olgu açısından ya hemen dine başvurulur ya da söz konusu olay ve olgular “Olamaz!” denilerek şarlatanlıkla, göz boyayıcılıkla, hokkabazlıkla bir tutulurdu. Din açısından0 bakıldığında ise bunlar ya büyücülük hatta cadılık, dolayısıyla Tanrı’nın buyrultusuna karşı gelme ya da Şeytan ile işbirliği etmekten başka bir şey değildi. Bunlara "Bilinemez!" ya da "Tanrı'nın işi; insanın aklı ermez.." denildiği de çoktur. 

Tarih boyunca daha önce böyle nitelenen birçok şeyin aslında doğa üstü, doğa dışı, anormal gibi sıfatlarla nitelenen, hele bilinemez şeyler olmayıp, doğanın kendiliğinde bulunan ve düpedüz normal olduğu, bilimin o alandaki gelişimiyle kanıtlandı.

Özellikle tıp alanında bir zamanlar reddedilen birçok tedavi yöntemi daha sonra öncelikle başvurulan uygulamalar kapsamına girdi. Ünlü Pasteur az kalsın giyodtine gönderilecekken, Tıp Tarihi “Pasteur’den önce” ve “Pasteur’den sonra” diye iki evreye bile ayrıldı. 

Tam tarihini anımsayamıyorum ama pek eski değil, olsa olsa bundan 20-25 yıl kadar önce Ankara’da bir Tıp kongresi düzenlenmiş ve akupunkturun şarlatanlıktan başka bir şey olmadığı üzerine görüş birliğine varılmış, bu bir ortak bildirgeyle de teyit edilmişti. Şimdi ise yurdumuzdaki birçok tıp fakültesinde “Akupunktur Kürsüsü” var.

Bundan on yıl kadar önce bir televizyon kanalında tıp doktorları ile “Alternatif Tıp” denilen bir alanda çalışmalar yapan kişiler tartışıyordu. Hem de ne tartışma… Tüm tıp doktorları, alternatif tıpçıları şarlatanlıkla suçluyordu. Bu suçlananlardan biri de ünlü televizyon sunucularından aynı zamanda showmenlik de yapan Cenk Koray idi. Cenk Koray, dayanılmaz sancıları ve tutulmaları olan hastaları nasıl onlara hiç dokunmadan ya da belli noktalarına parmak bastırma yöntemiyle tedavi ettiğini anlattı. Bunun üzerine yurdumuzda çok ünlü bir ağrı tedavi uzmanı olan bir hekim (kendisini bireysel olarak çok iyi tanırım ama izninizle adını buraya yazmayacağım) «Peki ama bu iş nasıl oluyor? Lütfen bunu da açıklar mısınız?» diye sert bir giriş yapmıştı. Bunun üzerine Cenk Koray şöyle bir yanıt vermişti: «Ben sadece bana gelen hastalara bu işlemi yaptığım zaman iyileştiklerini söylüyorum. Bunun nasılını biliyor ama niçin öyle olduğunu bilmiyorum. Çünkü ben bir bilim adamı değilim. Bilim adamı olan sizsiniz. Bu nedenle sorunuzun yanıtını araştırıp bulmak da size düşer.»

Benim anlatmaya niyetlendiğim konular da işte böyle… Bunlardan bazılarının nedenleri ve niçinleri zaman içinde bilimsel yöntemle yapılan deneyler sonucunda belirlenmiş, bazıları ise hâlâ belirlenmeyi bekliyor.

Bir açıdan bakıldığında bunların hepsinin yer aldığı ortam MAKROKOZMOS ile MİKROKOZMOS arasında bir yerdedir. Dolayısıyla size sunacağım çalışma bir bakıma “Makrokozmos-Mikrozmos İlişkileri” olarak da adlandırılabilir. Ben de öyle yaptım.

Ancak bu ilişkilerin anlatılabilmesi için önce Makrokozmos ile Mikrokozmos üzerinde ayrı ayrı durmak gerekiyor. Bunları ortaya koymadan asıl konuya girmenin doğru olmayacağı kanısındayım.

Şimdi bizim forum alanına bakıyorum, bunları hangi bölümde anlatmak daha doğru olur diye...

Makrokozmos’u anlatmak için en uygun yer “Astronomi” bölümü.  Mikrokozmoz için “Fizik – Doğabilim” bölümü seçilmeli ama Mikrokozmos’un bir de canlılar ile bağlantılı alanı var; onun için ise belki “Biyoloji” bölümü daha uygun düşer. Hatta bazı konular doğrudan bu “Parapsikoloji” bölümünde yer alsa daha iyi.

Oysa ben istiyorum ki, bu çalışma sürekli olsun, birbiri ardınca dizilsin.

Bunun için şöyle bir düşündüm; en iyisinin ve en doğrusunun “Fizik – Doğabilim” bölümü olduğuna karar verdim. Dolayısıyla Makrokozmos ile başlayacağım ilk anlatı aslında Astronomi bölümünde olmalı ama bağışlayın. Benim bundan sonra bu konuyla bağlantılı yazılarımı hep o bölümde bulacaksınız.

Yazacaklarımı, bu forum alanında benimsemiş olduğum yöntem uyarınca parçalara ayıracağım. Genellikle foruma girdiğim her gün tek bir parça yazmayı düşünüyorum ama başarabilirsem aynı gün içinde iki parça da olabilir. Elbette hiç yazamadığım günler de olabilir. Böylece bu incelemeyi izleyecek olanlar uzun yazılara boğulmaz; tartışmaya katılacak olan üyeler de her biri üzerindeki bilgi, eleştiri ve görüşlerini ayrı ayrı yazabilir.

Bitirmeden son bir noktaya daha değinmek istiyorum ki bu benim açımdan önemli.

Lütfen şunu biliniz: BEN BU KONULARIN UZMANI DEĞİLİM. Yapacağım iş sadece okuduklarımdan, araştırdıklarımdan çıkardığım özetleri bu forum alanına aktarmak olacaktır. Dolayısıyla anlatacaklarımda yanlışlar bulunabilir; elbette eksikler de olacaktır. Her bir konu, o alanda uzman olan, benden çok daha fazlasını bilen kişilerin katkısı ile olgunlaşabilir.

Sevgiler.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 28, 2009, 01:02:19 ös
Yanıtla #1


Bunu özellikle Sayın Isabell istemişti. Ancak başlayabilmek için önce yer yer esinlendiğim, yer yer alıntılar yapmış olduğum “Adam Olmak” adlı bir kitabın özetini vermemin gerekli olduğunu düşünmüştüm.


Doğru :) Teşekkürler.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 28, 2009, 06:04:48 ös
Yanıtla #2

Lütfen şunu biliniz: BEN BU KONULARIN UZMANI DEĞİLİM. Yapacağım iş sadece okuduklarımdan, araştırdıklarımdan çıkardığım özetleri bu forum alanına aktarmak olacaktır. Dolayısıyla anlatacaklarımda yanlışlar bulunabilir; elbette eksikler de olacaktır. Her bir konu, o alanda uzman olan, benden çok daha fazlasını bilen kişilerin katkısı ile olgunlaşabilir.

Zaten araştırdıklarınız ve bilgi sahibi olduğunuz bir alandan söz ediyorsunuz. Bunun içinse Kendinizi germenize gerek yok:) Çünkü hiçkimse her alanda uzman olamayacağı gibi aynı zamanda hepimizin eksikliklerinin, yanlışlarının olabilme ihtimali de söz konusu.. Bu nedenle de şuanda bilgiye vakıf olduğunuz Paylaşımlarınızdan anlaşıldığı için konunun uzmanı olarak gördüğüm kimse de yeralmadığından hem Siz hem de ben bu hususta rahatız diyebilirim.

Saygılar:)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
2994 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 29, 2009, 01:07:12 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
3845 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 07, 2009, 08:11:26 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2411 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 07, 2009, 11:55:04 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
3758 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 10:25:40 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2708 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 08, 2009, 06:54:38 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2952 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 12:37:23 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3266 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2009, 03:13:39 ös
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
5459 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 08:11:09 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
6461 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 08:17:51 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2477 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2009, 11:30:28 öö
Gönderen: ADAM