“İlk Mason Riti” Denilen Sistem
Fransa’ya 1720 yılında aktarılan Çağdaş Masonluk, önceleri ağır ama 1730’lu yıllarda oldukça hızlı bir gelişim temposu içine girdi. Locaların sayısı giderek arttı. Sonunda bir obediyans da kuruldu: Paris Büyük Locası.
Londra Büyük Locası, kuruluşundan sekiz yıl sonra İngiltere Büyük Locası adını almıştı; Paris Büyük Locası’nın Fransa Büyük Locası adını alabilmesi ise daha uzun sürdü.
İlginç aşamalardan geçildi; yanlışlar yapıldı; başka türlüsü denenirken yine yanılgıya düşüldü. Ancak o tarihsel ayrıntılar konumuzla bağlantılı değil.
1738 yılında yani Paris Büyük Locası’nın kurulmasından üç yıl sonra, Roma’daki Katolik Kilisesi Masonluğu aforoz etti.
Nasıl etmesin ki!
Paris Büyük Locası’nda Masonluğun amaçları açıkça ortaya konmuştu. Dolambaçlı lâflar ediliyor, Haçlılara falan değiniliyordu ama Katolik Kilisesi’ne göre o lâfların arkasında ne olduğu belliydi.
Roma Katolik Kilisesi yanılıyordu; yanlış anlamıştı. Zaten doğrusunun, işin ardında ne olduğunun anlaşılması da istenmiyordu.
Aslında ortaya konulan Masonluğun amaçları falan değildi; Fransa’daki büyük locanın yönetimini elinde tutanların eğilimiydi. Katolik Kilisesi bunu ne bilsin! Üstelik bilse ne fark ederdi ki? “Kişiler başka kurum başka.” der miydi?... Demezdi. “Paris Büyük Locası başka İngiltere Büyük locası başka.” der miydi?... Onu da demezdi.
İngiltere Büyük Locası da Fransa’daki bu eğilime karşı ateş püskürüyordu. Bundan ötürü 1738 yılında değiştirilerek yenilenen anayasada, adları açıkça belirtilmemekle birlikte Avrupa’daki masonlar nankörlükle suçlanmıştı. {Bir ara bu anayasaları konu başlığı edersek gireceğiz.]
Bir anayasada geçmesinin uygunsuzluğu bir yana dursun, haksız bir suçlama mıydı bu?
Kendine göre bir haklılığı vardı. İngiltere’de bir Spekülatif Masonluk oluşturulmuştu. Bundan Kıta Avrupası’ndaki insanların da yararlanması istenmişti. Fransa’daki masonlar sistemi değiştirmiş, yozlaştırmış, ortaya bambaşka, olmayacak bir şey çıkarmışlardı. Ona “Masonluk” bile denemezdi.
Hayret!... Sanki Londra Büyük Locası’nı kuranlar da hiç hakları olmadığı halde bir yolunu bulup Masonluğa sahip çıkmamış, sanki onlar da Masonluğun eski gelenek ve yöntemlerine tıpatıp uymuştu!
Fransa’da iş bu kadarla bırakılmış olsa iyi…
Şu Masonluğun üç derecesi var ya!... Bunların öğreti kapsamı yetersiz görülmüştü. Masonluğa başka öğretiler de eklenmeliydi ki, tasarlanan amaca uygun çalışmalar daha etkili bir biçimde yapılabilsin. Üstelik bunlarda bir de “şövalyelik” gibi en azından bir can alıcı unvan bulunmalıydı ki, Masonluk sadece sıradan insanların değil, ünlü ve önemli kişilerin de ilgisini çeksin. Zenginler biraz da kesenin ağzını açar; o da ayrı…
Masonluktaki ilk üç dereceye “simgesel” (sembolik) buna ilk aşamada eklenen üç dereceye de genel olarak “yüksek” dendi.
Bu arada elbette Londra Büyük Locası’nın kuruluşu sırasında yapılmış olan yanlış yinelenmedi; hatta giderilmesine girişildi. Yüksek derecelerde öyle demokrasi falan olmayacaktı. Her kafadan, her yüksek locadan ayrı bir ses çıkmayacaktı. Örgüt, bu işin başındakiler tarafından yönetilecek, onların dediği olacaktı.
İşte, gerek örgütlenme gerek yönetim tarzı arasındaki bu fark, bir obediyans ile bir ritin arasındaki biçimsel farkı da ortaya koyar.
Bir obediyans, Masonluğun simgesel derecelerinde çalışır. (Gerçi bu sonradan böyle bırakılmamıştır ama kural aslında bu.)
Masonlukta bir “rit”den söz edildiği zaman ise, simgesel derece çalışmalarıyla bağlantılı olsun ya da olmasın, bir yüksek dereceler silsilesi var demektir. (Gerçi sonradan sadece üç dereceli bir dizgeden oluşan ritler de oluşturulmuştur ama bir diğer kural da bu.)
Ancak en önemlisi, bir obediyansın genel yönetimi bakımından demokratik ya da federatif nitelikli bir örgüt olması, bir ritin ise otokratik bir yöntemle yani belli bir üst kurul tarafından yönetilmesidir.
Masonluktaki ilk rit Fransa’da ortaya çıkarken şöyle düşünülmekteydi: «Simgesel derecelerde yapılabilecek pek bir şey yo ama yüksek dereceler daha tam istenilen kıvama gelmemiş durumda. Bunun için derecelerin sayısı artırılmalı.»
Farklı öğretiler, daha ayrıntılı bilgiler derken, birkaç yıl içinde yüksek derecelerin sayısı onu geçti.
Geçti de, bu arada değişik tutum ve eğilimler, dolayısıyla farklı yüksek dereceler, bir diğer deyişle farklı ritler oluşmaya başladı.
Şimdi de bunun çaresine bakılması gerekiyordu.