Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İnsan İle Yüzleşme  (Okunma sayısı 3881 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 18, 2009, 11:49:04 ös
  • Ziyaretçi

Bilinmelidir ki; insan makro zekâsı, aslı olmayan bir şeyler üretebilecek vasıfsızlıktan ve hatalı sonuç doğurabilme yetisinden tamamıyla uzaktır. Yani şöyle denilebilir ki; anlamsız görünen her şey, anlamı uzaklarda bir yerlerde keşfedilmeyi bekleyen, henüz çözümlenememiş, matematik denklemleridir. İnsan makro zekâsı, cevabı olmayan soru üretmez, üretemez. Doğru olan her şey, mantıksal çerçevede, kanıtlar taşır. Fakat kanıt sunulamayan iddialar veyahut da değerlerin de, sonsuza dek kanıtlanamayacak nitelikte olduğu söylenemez. Çünkü düşüncelerimizi ve duygularımızı bizler değil, anlar şekillendirir. Keşfetmemiz gereken her türlü duygu ve düşünce, bize bazı olay ya da karşı karşıya kaldığımız durum vasıtası ile bize deneyimlendirilir. Ve bunun sonucunda ise ortaya, ispatlanması gereken bir hipotez çıkar. Bu hipotezin ispatı ise ancak ve ancak inançlı ve dirençli bir mücadelenin sonucunda gelir. Eğer bu ispat mücadelesinde yeteri kadar kararlı ve inançlı davranılmazsa şayet; yıkılan tüm ideolojiler, bilimsel projeler ve felsefi kuramlarla ve duygusal yenilgilerle –hayal kırıklıkları-aynı mezarlığı paylaşmaya mahkûmdur bu hipotez…

Sancılarımız ve kuşkularımız olduğu sürece, hayata karşı bir şeyleri ispat edebilme yeteneğimiz, bir o kadar körelmiş demektir. Yalnız kalma korkusunu def edemediği sürece, ruhi ve dünyevi anlamda, yenilgiye boyun eğmek durumundadır insan. Başarı anlamında her türlü bedeli ödeme konusunda cesur olabildiği sürece, tüm dünyaya meydan okurcasına büyük zaferler kazanır, insan. Ve zaferini ancak bu şekilde, teminat altına alır. Özgürlük kavramını, bu bağlamda doğru tekâmül etmelidir. Özgürlük; sorumluluk almadan yaşamak değil; doğru seçimler yapabilme yeteneğine sahip olmak demektir.

Bilinmelidir ki, insanla birlikte dünya da yaşlanır ve her geçen gün biraz daha anlaşılır olur.
Heyecana yenik düşen her karakter, kendini yenileme gereksinimine mağdur edilir.  Düşünce ışık, eylem ise karanlıktır. Öznel olan her şey kalıcı, nesnel olan her şey ise hayal kırıklığıdır. Beden istifa eder ve kendinden vazgeçer fakat ruh her zaman bendine sahip çıkar ve onu terk etmez. Yani ruhtan ötesi de vardır ve bir gün muhakkak ulaşılacaktır…


Kasım 19, 2009, 07:57:23 öö
Yanıtla #1
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Kudüs Prensi'nin bu başlık altındaki düşüncelerine katıldığım noktalar da var katılmadığım da...

Katıldıklarımı yinelemenin anlamı yok; katılmadıklarıma bakalım.

"Bu hipotezin ispatı ise ancak ve ancak inançlı ve dirençli bir mücadelenin sonucunda gelir."

Evet ama o inançlı ve dirençli mücadele yetmez. Hipotezi bilimsel yöntemle sınamaya vurmak, yetirli bir güvence düzeyinde yenilendiğini görmek, nedren ile sonuç arasındaki ilişkinin kurulup yasasını belirlemek gerekir.

"Düşünce ışık, eylem ise karanlıktır. Öznel olan her şey kalıcı, nesnel olan her şey ise hayal kırıklığıdır."

Buradaki ilk tümce sanki güzel bir özdeyişmiş izlenimi veriyor ama aslında niçin öyleymişi de birlikte getiren bir söz. İkinci tümcedeki deyiş ise barna göre tümüyle yanlış; ters. Öznellerdir asıl gelip geçici, nesnellerdir kalıcı olan. Burada belki öznel ve nesnelin ne anlama geldiği üzerinde durulmalı. Bence öznel = sübjektif, nesnel = objektif.  Öznel, bireyin düşüncesine bağlı, nesnel ise ondan bağımsız.

Elbette   benim bu düşüncelerim insanın düşüncesini küçümsemek anlamında değil. Hatta şöyle bir felsefi drüşünce var: "Düşünebildiğin, tasarlayabildiğin her şey bu evrende vardır. Olmasa, sen onu düşünemez, tasarlayamazdın."

Sevgiler.





ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 22, 2009, 08:58:40 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın kudus prensi,

fazla ilgi görmemiş olmasına rağmen çok güzel bir yazı yazmışsınız.Kendi deneyimlediklerinizi dile dökmüş olduğunuz öngörüsüyle,düşüncelerinizi biraz daha detaylandırarak açmanızı rica ediyorum;belki ozaman daha dikkat çekici olacaktır.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Kasım 22, 2009, 10:06:09 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Evet güzel yazı , yannız  19  yaştan büyük laflar etmişiniz  :)


Kasım 22, 2009, 11:29:41 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Öncelikle, yorumlarınız için şükranlarımı sunuyorum.

Doğru olarak nitelenen düşünce, değer, herhangi bir bilimsel veyahut da öznel iddia. Tüm bunların doğruluğunu ispatlar nitelikte şu an için sağlam kanıtlarımız var değil mi? Peki ya yarın… Yarına dönük olarak garantisi olmayan ispatlarla onay kazanmış değerler, düşünceler, bilimsel veyahut da öznel iddialar… Yarın geçerliliği konusunda şüpheler barındırılan tüm bu kabullenilmişlikler;  ya geçmişte olduğu gibi, yarın da bir hüsranla sonuçlanacaksa?
Peki ya insan… Sarsılmaz tahtına konduramadığı hatalarına eşdeğer olarak, bir zamanlar yanılsama olduğunu kabullenebilecek pişkinliğe sahip oldu mu her zaman? Olmadı değil mi? Hep kendi yaratımlarını savundu ve asla kendine toz kondurmama gayreti içinde oldu. Üstelik kendi yüksek gururunu, fayda getirici doğruların önünde tutarak; hep haklı çıkma gayreti içerisine düştü. Yazımda bir dokundurma vardı aslında, insanı kusursuzlaştırma tarzında. Bu bir övgü değil yergi niteliğindeydi; fark etmişsinizdir muhakkak. Neyse, değerli vakitlerinizi daha fazla meşgul etmeden toparlayayım:
İnsan, kendi rolünü kendi belirler; hayatta da kişilikte de ruhta da. Ve her zaman için umut bekler,  başarmak istediklerinizi başarmak ve inanmak istediklerine inanmak için. Umut ile yolu da, yönü de, inançları da değişebilir insanın.
( bu arada biraz farklı bir konu gibi cereyan etti izlenimi uyandırabilir bu cevabım fakat ben yazımla muhtemel bir bağlantı kurduğuma inanıyorum; umarım bu açıdan yeterince açıklayıcı olabilmişimdir)

Saygılarımla…


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
İnsan Beyni

Başlatan blossom Insan

0 Yanıt
2449 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 24, 2008, 05:21:19 ös
Gönderen: blossom
7 Yanıt
5358 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 26, 2009, 10:04:12 ös
Gönderen: Mozart
12 Yanıt
19202 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 30, 2014, 02:29:50 ös
Gönderen: boreas
İNSAN NEDİR?

Başlatan semih_tatar Insan

0 Yanıt
3770 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 27, 2009, 05:05:24 öö
Gönderen: semih_tatar
2 Yanıt
5500 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 11, 2009, 09:15:02 öö
Gönderen: karahan
1 Yanıt
9121 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 05, 2015, 10:05:41 ös
Gönderen: ali osman
0 Yanıt
3328 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2010, 09:07:29 öö
Gönderen: ceycet
2 Yanıt
4695 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 15, 2016, 10:02:32 ös
Gönderen: NOSAM33
2 Yanıt
7473 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 05, 2011, 02:47:06 ös
Gönderen: Waldow
0 Yanıt
3513 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 27, 2011, 02:19:39 ös
Gönderen: karahan