Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ANTİK MISIR’DA “TAŞ”  (Okunma sayısı 5946 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 20, 2010, 06:07:52 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Taşlarla bağlantılı inançlar, benimseyişler, gelenekler üzerinde Mısır mitolojisinin olağanüstü etkisi vardır. Antik Mısır inançlarının hatta belki tüm ezoterik sistemlerin temelini oluşturan Osiris’in başından geçenlere ilişkin anlatımlar, tüm diğer kültürlere de yansımış, onlarla etkileşim kurmuştur. Bu etkileşim, Kaan ya da Kenan diyarı da denilen tüm Ortadoğu’ya yayılmış, Musa öncesinde Filistin ve çevresi inançlarında kendini göstermiş, ilerleyen yüzyıllarda İbrani kaynaklardan esinlenmeli folklorik geleneklerde yerini almış hatta Kabalistik öğretilere bile sızmıştır.

Mısır mitolojisinde Osiris’in ölümünü anımsayalım… Bu öyle bir öldürme idi ki, Osiris bir daha canlanamasın diye paramparça edilmiş ve parçaları ülkenin dört bir yanına saçılmıştı. Sonra da bunlar İsis tarafından aranmış, teker teker bulunmuş, bir araya toplanmıştı.

Aşağıdaki resim, Osiris’in ölümünden sonra toplanmasına yansıtan birçok mitolojik tasarımdan biri.



Buraya kadar iyi ancak burada görülemeyen bir eksiklik var. Osiris’in parçalarından biri bulunamamıştı. Bu bulunamayan parça “fallus” idi.

Taştan oyularak yapılma fallus, Antik mısır’dan başlamak üzere (bildiğimiz kadarıyla)  birçok kültürde görülür. [Belki forum kurallarına aykırı düşer diye buraya günümüze kadar kalabilmiş ve müzelerde toplanmış taş fallusların resimlerinden bir örnek koymuyorum.]

Ya Osiris’in parçalarının bulunduğu yerleri tek tek işaretlemek ya da bulunamayan fallusun simgesel olarak yine canlandırılması gerekiyordu. Bunun için buralara birer Osiris sütunu dikilmesi, büyük olasılıkla dönemin ruhani merkezlerini temsil ediyordu. Bunlar, Mısır halkı tarafından belirli zamanlarda düzenli olarak ziyaret ediliyordu. Kimi araştırmacılar, bu merkezlerde sonraları Osiris tapınaklarının yapıldığı görüşündedir. Ancak söz konusu sütunların Osiris’in kayıp fallusunu mu yoksa omuriliğini mi temsil ettiği konusundaki tartışmalar halen sürmektedir.

Antik Mısır inançlarında Osiris’in simgesel biçimde yeniden canlandırılması olarak bilinen bir ritüelde, Osiris’i temsil eden ve “Djed Sütunu” diye bilinen sütunlara özel bir önem verilirdi. Müzelerde Djed Sütunu’nun örnekleri de vardır. İşte bunlardan biri.



Bu ritüelin uygulanmasında, önce yerde yatar durumda olan Djed Sütunu büyük bir tören ile yavaş yavaş kaldırılır, dik duruma getirilirdi. Böylece Osiris, simgesel olarak ölü durumdan canlı duruma geçerdi. Ş duvar resmi de Djed Sütunu’nun kaldırılışını gösteriyor.



Antik Mısır ritüellerindeki bu simgesel canlandırma, sonraki tüm ezoterik öğretilerin ana temelini oluşturan bir konu olarak ortaya çıkmıştır. Simgesel olarak ölenin simgesel olarak yattığı yerden kaldırılıp canlandırılması… Nitekim yerde yatar durumda olan bir sütunun kaldırılarak dikey duruma getirilmesine ilişkin bir ritüelik uygulama da sonraki tarihlerde ezoterik kuruluşların bazılarından çok benzer bir tarzda görülmüştür. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim: Bunların arasında Masonluk da var; olmasaydı şaşardım zaten.

Osiris’in ölümü sırasında orada bulunan ve ölümüne tanık olan ya da katılanlar Seth (Typhon), onun adamları ve Etiyopya kraliçesidir. Geçmiş yüzyıldaki araştırmacılar, bunların üç temel yok edici öğeyi temsil ettiğini t ortaya koymuştur. Bu kuramı ileri sürenler daha da ileri gitmiş, olaya kendi yorumlarını da katarak bu üç gücün “umursamazlık”, “batıl inanç” ve “korku” olduğunu belirtmişlerdir.

İlerleyen devirlerde bu taş sütun ilgili ayrıntıların yerini obelisklerin aldığını görüyoruz..

Ancak aradan uzun zaman geçince, Osiris’in, ülkesinin köşelerinde döneminin inançlarını temsil eden bu simgesel varlığını sürdürdüğü, bunun sonraları sadece kralların güçlerini temsil eder biçimde kullanılır olduğu da gözden kaçmaz.

Djed Sütunu ile bağlantılı olmak üzere bir diğer ayrıntı, bunun üstüne belli bir tarihten sonra üçgen biçiminde bir taşın yerleştirilmiş oluşudur. “Benben Taşı” diye bilinen bu taşın önemli bir özelliği, siyah renkli ve meteorik kökenli olmasıdır. Kimi araştırmacılar, özellikle daha sonraki dönemlerde yapılan piramitlerin tepe noktasına da bu Benben Taşı’nın yerleştirildiğini ileri sürmektedir.

         

Kısaca, “benben” sözcüğünün eski Mısır dilinde yer alan “ben” köklü birçok sözcükten biri olduğu söylenebilir. Antik Mısır inançlarında bu sözcük, suyun fışkırması, güneşin yükselmesi, ilk yaratılış gibi anlamlara gelir.

Bazı kaynaklar, Heliopolis ekolündeki kutsal taş olan benbenin Mısır’da evren doğum ritüellerinde ilk ortaya çıkan kaya parçası olduğu gerekçesiyle, simgesel nitelikli “ilk tepecik” düşünüsüne dikkat çekmektedir. Bu anlatımlarda, Aton’un bu tepe üzerindeki ilk erkek ve kadını yarattığından söz edilir. Güneş ışıklarının üzerine vurduğu bu tepe, aynı zamanda simgesel anlatımlarda efsanesel bir kuş olan Phoneix ya da Anka Kuşu’nun yuva yaptığı ve dinlendiği yer olarak tasarımlanmıştır.



Burada değinilmesi gereken ilginç bir nokta daha var: Yapılan betimlemelerde, Osiris tabutun hep sağ tarafından ayağa kalkıyor olarak gösterilir. Sütunların dikilmesine de bundan ötürü hep sağ yandan başlanır.

Acaba bu çoğu halk inançlarında yataktan kalkarken hep sağdan kalkmanın önerilmesinin temelinde yatan bir gelenek olabilir mi?

İnsanın aklına bir de şu geliyor: Gömülecek ölünün bir tabut içine konurken ya da mezar çukuruna yerleştirilirken hep sağ yanına doğru yatırılması da bu gelenekten alınma olabilir mi?





Antik Mısır’da taşın bir simge olarak değerlendirilişi üzerine söylenecek daha çok şey var. Ben burada sadece bir örnek alarak Osiris üzerine yoğunlaştım. Ancak şimdilik bu kadar yeter. Biraz da başka kültürlerde dolanmak istiyorum. Antik Mısır’da taş ile bağlantılı olmak üzere anlatılabilecekler biter mi?


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
4438 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 17, 2007, 07:39:41 ös
Gönderen: shemuel
32 Yanıt
21927 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2009, 09:29:05 ös
Gönderen: sun
0 Yanıt
3756 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 17, 2010, 10:24:09 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3839 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 18, 2010, 08:16:10 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3849 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 19, 2010, 01:05:11 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
4137 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2010, 05:21:11 ös
Gönderen: ozak1977
0 Yanıt
7379 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2010, 08:35:57 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
6451 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 26, 2010, 05:22:10 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
5851 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2010, 11:18:29 öö
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
7308 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 11, 2011, 02:01:54 ös
Gönderen: smyrnali