Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Gençlerimizin Eğitimi  (Okunma sayısı 12008 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 07, 2011, 02:05:43 ös
Yanıtla #10

Sanırım Sn. ruzber eğitim sisteminin nasıl olması "gerektiğini"! değil, halihazırda eğitim gören gençlere/bireylere nasıl yaklaşılması gerektiğini, neler yapılabileceğini soruyor.

Eğitim sistemini düzeltmek kolay zaten... "İdareyi bir bana verseler 3 günde hallederim" diye başlayan, kerameti sadece konuşmacıya malum olan, yalnızca Türk tipi rakı sofralarında meze olarak görülen (alternatif versiyonu: mahalle kahvesi, veya hoşunuza gitsin diye tarikat yurdu da olabilir... malum rakıya karşı bir alerji var...) çözümler önerilir. Eğitimini, hayatını bu işe adamış adamlar bu kadar "basit" çözümü göremez, amam bizim hazretler bilir... Her şeyi bildikleri gibi... Neyse, alıştık "yeni Türkiye'nin" hediyesi olan bu haddini bilmez kifayetsizlere...

Sn. ruzber,

Ben sorunuzu, sorununuzu yanlış anlamadıysam, önerebileceğim "Y Kuşağı" hakkında araştırmanızdır. Bana hiç çekici gelen bir konu değil, ama tam sorduğunuz yaş grubu ve bunların sorunları hakkında geliştirilmiş çok sayıda kuram mevcut. Bu işin seminerleri filan da oluyor. Eğitimci olduğunuzu belirttiğinize göre, bu tip seminerlerin de size çok faydası olacağını düşünüyorum.
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Ekim 07, 2011, 04:56:05 ös
Yanıtla #11
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

evet mustafa kemal beni anladınız, y kuşağının eğitimi onların insani vasıfları alarak araştırma merakı geliştirilerek yetişebilmesi için ne yapalım, insanlar etikete değer veriyor, bu etiketi almak için insanlar etiksel olmayan her yola sapıyor beni üzende bu
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


Ekim 07, 2011, 06:29:33 ös
Yanıtla #12

Sayın Mustafa Kemal, eğitim sisteminin değişmesine dair ben de bir şeyler söylediğim için, rahatsızlığınızı dile getirdiğiniz mesajınıza dair bana da bir cevap hakkı doğmuş oluyor. O halde söyleyelim. Türk eğitim sistemindeki çarpıklıkları görebilmek için eğitimci olmanın gerekmediğini düşünüyorum. Çünkü bu sorunlar o kadar bariz ve o kadar hasar bırakıcı ki, bunun etkilerini daima görebiliyoruz. Ayrıca zaten savunduğum şeyler "bu işin eğitimini görmüş" eğitimcilerin de savunduğu şeyler. Fakat maalesef onların da sesi birileri tarafından kısılıyor. Bizzat kendimin kötü etkilendiği bir sistemde, nelerin değişmesi gerektiğine dair bir takım görüşlerimin olması kadar doğal bir şey yoktur. Bunu söylemek de "haddini bilmez kifayetsizlik" değildir.

Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ekim 07, 2011, 06:55:43 ös
Yanıtla #13

Yeni Türkiye'nin bir ürünü olanların "herhangi bir şey söylemek için bir şey bilmek gerekmez" demesine şaşırmıyorum.

Dediğim tam olarak da budur zaten... 3 kitap, 2 gazete makalesi okursunuz, bir de "abilerden" vaaz dinlersiniz, hop, allameyi cihan oldun bile...

Eleştirin tabi her şeyi, her konudaki üstün irfanınızdan bizi mahrum etmeyin...

Ha içerik "fos"... Olsun, zaten maksat sadece laf etmek ne de olsa...

Durmak yok, yola devam... Siz de devam edin... Ne de olsa armut dibine düşermiş...
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Ekim 07, 2011, 11:55:35 ös
Yanıtla #14
  • Ziyaretçi

peki benim gibi eğitimin içinde olanların bu gençleri ezberden ve boşluktan arındırmak icin ne yapması lazım?

Biraz rasyonel bakıldığında; ezberin tamamen ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı birçok tecrübe ile aşikar (maalesef). Ancak, ezber edilen bildinin analiz ve tahlil edilmesine dair X,Y, Z kuramlarını geliştirenler de uygulayanların da sonuçlarını görüyoruz ve göreceğiz.

Fikir bağlamında; "Üçüncü Kuşak Üniversite" kavramını da incelemenizi tavsiye ederim. Avrupa'da bile henüz *istisnai* bölüm/okullarda tartışılan bir konu olması hasebi ile içerik olarak ülkemizde de dillendirilmesi gerekir diye düşünüyorum; ve tabiiki akademik düzeydeki eğitimcilerin öncelikle bu başlık üzerinde tahlil ve tatbik etmeleri gerekir...

Açıkcası, hizipsel bir kanada kaymadan/tartışma açmadan; şu an ki ilköğretim öğrencilerine (yakın çevremden) baktığımda; ve belirli isim yapmış üniversiteler dışında da üniversitelerin Times dünya sıralamasında ilk 400'e girdiğini düşününce oldukça ümitliyim, genel itibarla eğitim sisteminin aşağı yukarı metodolojik olarak doğru yolda olduğuna inanıyorum. Ödev olarak internetten arama yapmalarından kendi zamanımdaki ile kıyasladığımda bir çok  saçma olduğu aşikar olan eğitim/öğretim tekniklerinin yerine çok daha tutarlı ve profesyönel olduğunu görüyorum... (tabiiki yetersiz öğretmen, yetersiz okul vs sıkıntıları halen daha devam ediyor ona hiç girmiyorum)....

saygılar


Ekim 08, 2011, 12:14:11 öö
Yanıtla #15
  • Ziyaretçi

Acaba ben bir geri zekalı mıyım diye bazen kendi kendime soruyorum. Çünkü 7 sene inglizce ve arapça dersi gördüm. Notlarım 10 üzerinden 8 civarında olmasına rağmen iki dili de bilmiyorum. Fakat çevreme bakınınca ön mühasebe tutamayacak düzeyde mezun olan işletme mezunları vb. ve benim gibi inglizce bilmeyen çok fazla üniversite mezunu tanıyorum. Tahminlerime göre ingilizce ve arapça öğretmenlerimiz de öğrettikleri dili tam bilmiyorlardı.

Kesinlikle eğitim sistemi sorgulanmalıdır. Çünkü insanın en verimli çağları lise, yüksekokul, üniversite ve askerlik ile boş yere heba olmakta ve çocukların psikolojileri bozularak birey halini almatadır. Dikkatimi çeken gerek eğitim sisteminde gerek askerlikte psikolojisi bozuk öğretmenlerin gazabıyla boğuşan çocuklardan nasıl bir gelecek bekleyebilirsiniz.

Kanaatimce bu durumdan beyni yıkanmış bir nesil yaratmaya çalışan kesim ve zor durumlarından faydalanan terör örgütleri, beyaz kadın ticareti yapanlar filan  nasipleniyorlar. Neticede öğrenci demek meteliksiz insan sınıfı demektir. Bu çocuklara biraz paranın ucunu gösterirseniz kendinize bağlayabilir ve istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.  Bu kadar boş yığınlar yetiştireceğimize çok az okuyan olsun fakat eğitim kalitesi zor olsun, a plus beyinler haricinde hiç kimse okumaya cesaret edemesin. Bu çocuklara asgari ücretten az olmamak kaydıyla maaş lojman ve her tür imkanlar sağlanabilir. A plus beyne sahip olmayanlar ise çeşitli kurslarla hizmet sektörü yetiştirilsin üretim yapılsın. Çocuklar genç yaşta para kazanmaya başlasınlar ve hiç kimseye muhtaç olmayan, kendine güvenen özgür bireyler yaratabiliriz. Tanıdığım ilkokul mezunları var örneğin torna ustası 16 yaşında 2 bin lira maaş alıyor. Bu çocuğun okuma gibi bir ihtimali yok yani kafası kaldırmıyor.

Her ne kadar basit de olsa fikirlerimizi sunarken sayın Mustafa Kemal'in tepkisini haklı buluyorum. Bu konu ile uzman kişilerin oturup çözüm üretmesi daha doğru olabilir.

Saygılarımla.


Ekim 08, 2011, 12:18:06 öö
Yanıtla #16
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 243

Sayin ruzber,

Egitimci degilim, teknik bir disiplinde insan yoneticiligi yaptim ancak bu sizin kullandiginiz anlamda egitim sayilmaz. O sebeple ancak kisisel, subjektif goruslerimi paylasabiliyorum.

Bugun 30 yasin altindaki kitlenin kendinden onceki nesillere gore ciddi farkliliklari var.

Beni en rahatsiz eden fark, simdiki genclerin herseyin aninda olmasi beklentileri.

ABD'de buna "instant gratification" diyorlar. Turkceye cevirmeye calisirsam, "aninda memnuniyet". Bu nesil, o kadar alismis ki buna.

Aradigi seyi internet'te aninda bulup okuyabilmenin, izleyebilmenin, aradigi kisiye istedigi anda eposta, aninda mesajlasma, sosyal aglar veya cep telefonuyla "birkac dakika icinde" ulasmanin caginda buyumus, baska zamanlari hic gormemis bir nesil bu.

Oysa, dunyada onemi olan hicbir is, "birkac dakika icinde" bitirilemez. Herseyin bir bedeli vardir, bedelini odemeden ona sahip olmak imkansizdir. Bunu denemek veya istemek ise, en hafif tabiriyle suursuzluk, aslindaysa hirsizliktir.

Yine ABD'lilerin dedigi gibi, "no pain, no gain". Aci yoksa kazanc da yoktur. Bir amaca ulasmak icin birkac dakika degil, birkac yil gecebilir ve yine de basarili olunmasinin garantisi yoktur.

Bunu bilmeyen kisi, hicbirseyin degerini de bilemez. Bunu bilmeyen nesil, dunyaya bir yuktur. Siz gibi biz de hergun bu yuku cekmeye devam ediyoruz. Olsun.

Pratik anlamda, sizin yerinizde, yani universite gencliginin belli bir alanda egitiminden sorumlu birisinin yerinde olsam, herhalde, olabildigine zor dersler verirdim. Kimseyi bedavadan gecirmezdim. Sadece hak edenlere gecis verirdim.

Bir de, ahlak egitimi vermeye de ozen gosterirdim. Bu herhalde sizin seviyenizde 20 yasina gelmis kisiler icin ancak is etigi seklinde yapilabilir. Bunun da bir fark yaratacagini umit ediyorum.

Iyi calismalar dilerim,
Eureka
The mason square doth clear the air of folly and deception
The rule is straight, the angle clear, for greatness has direction


Ekim 08, 2011, 05:46:07 öö
Yanıtla #17
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

ahlak kavramı kişiden kişiye değişiyor çok para kazanan, toplumda iyi yeri olan iyi ahlaklıda oluyor. Benim gibi insanlığa değer veren, birilerine yardım yapayım derken para kaybeden, görevinde yükselmek için belli kesime yağ çekmeyen kişi zaten ahlak yoksulu göründüğünden nasıl verebilir bu dersi. Ama acı gerçekte bu. Ben gerçekten bu konuyu irdelemek istiyorum. 
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


Ekim 08, 2011, 01:57:49 ös
Yanıtla #18

Yeni Türkiye'nin bir ürünü olanların "herhangi bir şey söylemek için bir şey bilmek gerekmez" demesine şaşırmıyorum.

Dediğim tam olarak da budur zaten... 3 kitap, 2 gazete makalesi okursunuz, bir de "abilerden" vaaz dinlersiniz, hop, allameyi cihan oldun bile...

Eleştirin tabi her şeyi, her konudaki üstün irfanınızdan bizi mahrum etmeyin...

Ha içerik "fos"... Olsun, zaten maksat sadece laf etmek ne de olsa...

Durmak yok, yola devam... Siz de devam edin... Ne de olsa armut dibine düşermiş...

1. İlk önce çarpıtmanızı düzeltelim: Ben Türk eğitim sistemindeki çarpıklıkları görmek için "eğitimci" olmak gerekmez dedim. "Bir şey söylemek için bir şey bilmek gerekmez" demedim. Tecrübe, gözlem, ve bir şeylere doğrudan maruz kalmak da insana yeterli bilgiyi veriyor. Öte yandan söylediğim şeyler için araştırma da yapmışlığım, eğitim ile ilgili az buçuk da olsa okumuşluğum vardır. Daha da öte yandan, bu sorunların teşhisi konusunda eğitimciler de hemen hemen aynı şeyi söylerler. Eğitim fakültesinden bir profesörü döndürüp konuşun, onlar da size benim yakındığım sorunlardan yakınacaklardır. Bu camianın da bildiği bir şey. Neden bu kadar tepki veriyorsunuz anlaşılır gibi değil.

2. İçeriğin "fos" olduğunu iddia ediyorsunuz. Olabilir. Ama keşke bu söylediklerimin fos olduğuna yönelik "içeriğe" dönük şeyler yazsaydınız da, haddini bilmez kifayetsiz diyecek kadar kişisele taşımasaydınız konuyu.

3. Burası biraz kişisel olacak. "Yeni Türkiye, abiler, durmak yok yola devam" gibi şeyler söylüyorsunuz. Size göre cemaatçiyim, akp'liyim, kemalist değilim filan değil mi? Bu yüzden içerikteki "fosluğumu" iddia etmek kolay, kifayetsizliğimi iddia etmek kolay,, ama göstermek, "şurası fostur" demek zor oluyor. Nasıl olsa sizin gibi düşünmüyorum, ve sizin gibi düşünmeyen herkes de haddini bilmezdir, söylediği fostur değil mi?

Uslubunuza dikkat edin. Klavyeye yazarken karşınızdakinin monitör değil, birey olduğunu fark edin. Ve lütfen, siz haddinizi bilin. Burada herkes sistemi eleştirebilir. Herkes birşeyler söyleyebilir. Katılmıyorsanız, katılmadığınızı söylersiniz. Biraz daha ikna edici olmak için de "şu şu nedenden dolayı katılmıyorum" dersiniz. Ama doğrudan hakaret edemezsiniz Sayın Mustafa Kemal. İnsanların söylediğine değil de, söylediğinden ilgilisiz politik kimliğine bakma derdine düşüyorsunuz. Ve inanın bu farkediliyor.

Bana burada çok saygı duyduğum bir üye "neden bu kadar sert olduğumu" soruyordu. Nedeni işte bu. Pireyi deve yaptığım düşünülüyor. Bence pire diye bir şey yok ortada. İnsanların söylediğine bakılmayıp da her defasında kimliği öne çıkarılıp, üzerine hakaret edilince bunun adı "pire" olmuyor ne yazık ki.

Saygılar.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ekim 08, 2011, 05:25:09 ös
Yanıtla #19
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

polemik yapmaya gerek yok biz ne yapabiliriz onu duşünmeli yoksa ortam kötü oluyor gitgide. 1 insanı bile kurtarmak önemli (önce kendimden başlayarak)
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
5290 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 07, 2007, 01:43:45 ös
Gönderen: Kaan
Ruhun eğitimi

Başlatan sidiyez Diger Inanclar

1 Yanıt
4301 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 20, 2011, 08:16:06 öö
Gönderen: Masor1976
0 Yanıt
2196 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 25, 2015, 12:13:32 öö
Gönderen: Risus