Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Düşünsel Muntazamlık  (Okunma sayısı 5292 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 18, 2011, 07:28:52 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 498
  • Cinsiyet: Bay


 Masonlukta gerek ülkemiz gerekse dünyada çeşitli tartışma ve görüş ayrılıklarına sebep olan bir terim ve bu terimin anlattığı bir kavram var '' muntazamlık'. Bu kavramı kurumsal boyutta incelediğimizde bir sonuca sonuca ulaşmak ve bazı mantıklı yanıtlara ulaşmak mümkün.

 Öte yandan biz biliyoruz ki masonluk şekil açısından kurumsal olarak dünya üzerinde var olsa da, onun hayattaki gerçek tezahürü, üyeleri, yani bizzat masonlar tarafından oluyor. Bu masonluğun benimsediği yol. Yani öğretisini ve bu öğretinin sonuçlarını, evrensel ülküsünü, amaçlarını, hepsini önce üyelerine, onlar kanalıylada bütün insanlığa ulaştırmak istiyor.

 Burası önemli. Önemli çünkü bu aynı zamanda , kurumsallığı bir kenara bırakırsak, bizzat kişi olarak masonun önemini ortaya koyuyor. Mason insan olarak vasıflarının ötesinde salt mason kimliği ile de insanlık için önemli... Önemli olmalı.

 Peki kişi olarak bir masonun krumlarında ötesinde ve üstünde olmak üzere '' muntazam'' olmasını beklemek, en azından düz mantıkla düşünüldüğünde, makul olsa gerek.

 Bu noktada şunu merak ederim: Bağlı olduğu kurum hangi görüşü savunuyor olursa olsun, masonların kişisel olarak bağlı oldukları kurumla ters düştükleri durumlar olabilir mi? Bunun örnekleri yaşanmış mıdır? Kurumlar da insanlar tarafından yönetilir ve insanlar hata yapabilir. Eğer bu hata masonik değerlerle ters düşerse , bir masonun kişisel tutmu ne olur, ne olmalıdır? Bunu açıklayacak müspet örnekler yaşanmış mıdır?

 Bir masonun fiili olmasa bile ( bunun bir çok sebebi olabilir) , bazen  kendi içinde ve düşünsel dünyasında bağlı olduğu kurumla ters düştüğü zamanlar olabilir mi? Oluyor mudur?

 Bunlar sanki masonlara yönelik sorularmış gibi gelebilir ama değil. Bunlara sesli düşüncelerim olarak bakmanızı isterim. Sadece mason üyelerimizden değil konuya ilgi duyan tüm üyelerin düşüncelerini paylaşmalarını dilerim.

 En içten sevgi ve saygılarımla.
enelsır


Eylül 19, 2011, 12:52:32 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

       Sayın enelsır, yazınızın son cümlesinden hareketle konu hakkında görüşlerimi yazıyorum.
        Bilindiği üzere Masonluk, erdemleri uygulamayı bilmedir. Buna bağlı olarak, Mason ,adil olmalıdır. Mason, zaaf göstermemelidir. Mason, Yüce Yaratıcının varlığına hiç şüphesiz inanmalıdır. Mason, bilime ve san'ata önem vermelidir. Mason, sabırlı, alçak gönüllü, özverili, hoşgörülü olmalıdır. Mason, ailesini şevkat, hassasiyet ve hoş görü ile  yönetmelidir. Mason, kardeşlerinin  derdi olduğunda ona yardıma koşmalıdır (kardeşini yargılamadan elinden geldiğince onu rahatlatmalıdır). Mason, her türlü fesattan, iftiradan , kışkırtmadan, sitemden  ve kafirce dilden uzak olmalı, her zaman güzel bir dille konuşmalıdır. Mason, kendisinden aşağı mertebeden gelseler bile üstlerinin sözlerine uymalyı bilmelidir. Ve en önemlisi de Mason, GİZLİLİĞE kesin olarak riayet etmelidir.
        Bunları ne için yazdım. Bu kadar özelliği taşıyan birisinin yanlış  bir şey yapması beklenebilir mi? Normal olarak bakıldığında tabiiki beklenemez. Ne var ki, insan olan her yerde olduğu gibi Masonluğun içinde de yozlaşma olabileceği unutulmamalıdır. Kendi çıkarları için Masonluğu istismar edenler öyle veya böyle mutlaka olacaktır, olmaktadır da. Tabii bu tip insanlar Masonluk camiasında fazla barınamaz ve bir şekilde dışlanırlar.
        Yakın tarihimizde, Ülkemizde bir Üsttad-ı Azam'ın yolsuzluk gibi iddialarla gündeme geldiği ve fakat bildiğim kadarı ile konu yargıya intikal etmeden Büyük Loca tarafından kendi içinde sorunun çözüldüğünü basından takip etmiştim.
        Neticeten, kişisel  olarak kurumu ile ters düşen, hata yapan bir Mason hakkında Büyük Loca tarafından kendi kuralları  çerçevesinde yaptırımlar uygulanmaktadır diye düşünüyorum
        Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Eylül 19, 2011, 04:37:38 ös
Yanıtla #2

Yazmasam olmaz... Sondan başa gideyim. Sn. Alşah, görüşleriniz için teşekkür ederim, ama sanki biraz abartmıyor musunuz? Peygamberler bile insandır, insani hataları olabilir derken, siz Masonları neredeyse Peygamberden de üstte bir yere oturttunuz.

Yapmayın, Masonlar da insandır, her insan gibi zaafları vardır. Hata yaparlar... Belki fark bu hatalarını görmek ve düzeltmeye çalışmak yönündeki farkındalıklarının biraz daha fazla olmasıdır.

Sn. enelsır'ın sorusuna gelirsek...

Önce "muntazamlık" konusunda sayfalarca yazılan yazıları bir daha hatırlatmam gerekiyor. Muntazam derseniz, bunun karşısında çok doğal bir soru gelir, "kime göre?".

Bu forum özelinde konuştuğumuz zaman "muntazam Mason" ifadesini HKEMBL üyeleri ve bunlarla tanışma içerisinde olan diğer BL'lar için kullanabiliriz.

Ama hep söylediğimi tekrarlamak zorundayım. “Muntazamlık” Masonların bir iç meselesidir aslında. Dışarıdan birisine hangisi muntazam demek, çocuğa "anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı" demek gibi bir şeydir.

Peki, “Muntazam” olarak yukarıda verdiğim tanımı kullandık, peki bir Mason bu muntazamlığın gereklerine aykırı davranırsa ne olur?

Masonik değerlere aykırı bir davranışı bulunan kişi kesinlikle harici aleme iade edilir. Bunun 1-2 değil çok sayıda örneği vardır. Büyük Üstatların bile bundan muaf olmadığı defalarca görülen bir durumdur.

Bunları örneklendirmek daha açıklayıcı olur tabi ki. Eğer Sn. enelsır biraz daha açık sorsaydı, daha somut cevaplar verebilirdim. Ama konuya muntazamlık diyerek girdiğine göre, aklıma gelen konular şunlar:

Birisi kalkar bir kadını Masonluğa önerirse ne olur? Hiçbir şey olmaz. Daha önce karşılaşılmış bir durumdur. Konu bir heyet görevlendirilerek enine boyuna araştırılmış, bunun mümkün olmayacağına karar verilmiştir. Bunun üzerine hala bunda ısrar etmek bir suç değildir, ama gerçekten "abes"tir...

Peki, sonradan kişinin ateist olduğu anlaşılırsa? Hiç tereddüt göstermeden ihracı gerekir. (Ben kişinin Mason olduktan sonra ateist olacağına inanmadığımı defalarca söyledim. Ama velev ki hatalıyım, oldu. Sonuç aynıdır)

Yeminine aykırı davranmak? Aynı durum. Gereği yapılır, bunda da tereddüt yoktur.

Belki de soru şu şekilde: Kişi BL kurallarına uymuyor, ama bunu bilen başka kimse yok. Sadece kişi bunun farkında…  Part-time Masonluk olmayacağına göre, kişiden gereğini beklemek en doğrusudur. Olabilir, kendisine ters gelen, aklına yatmayan, içine sinmeyen konular vardır. Belki baştan beri vardır, belki sonradan fark edilmiştir, aynı kapıya çıkar. Kişi gereğini yerine getirmeli, kendisi ayrılmalıdır. Örneği var mıdır, yeteri kadar çok var hem de…

Son ihtimal, BL bir şey diyor veya yapıyor, bir kısım Mason bunu yanlış buluyor. BL otoritesi tartışılamaz. Bu durumda da bu Kardeşlerin gereğini yerine getirmeleri, toplu halde ayrılmaları icap eder. Örneği var mıdır? Olmaz mı… Küçük boyutta Azim Locası, en büyük boyutta 1965 hadisesi…

Sn. enelsır cevabımı yeterli bulmazsa, yetersiz kalan yerleri yazsın lütfen. Elimden geldiğince fikirlerimi belirtmeye devam ederim.

Saygılarımla.

Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Eylül 19, 2011, 05:51:20 ös
Yanıtla #3
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Böyle bir konu ortaya atılınca, forumun kimi üyeleri benim de mutlaka bir şeyler dememi bekler, kimi üyeleri ise böyle bir konuya karışmamın hiç de doğru olmadığı görüşündedir.

Bunu nedenle ikisinin ortasını seçip, Sayın enelsır’ın sorularını yanıtlamak ve tartışmak yerine Sayın Alşah ve Sayın Mustafa Kemal’in dediklerini didiklemeye çalışacağım.

Önce Sayın Alşah….

Bir masonun niteliklerini saymış da saymış… Aslında o kadarla kalmaz; daha da vardır. Erdemlerin sonu mu gelir? Ancak Sayın Mustafa Kemal de düzeltmiş, bunların edinmiş olan kişinin değil, edinmeye çalışan kişinin mason olarak niteleneceğini. İkisinin de yanıldığı nokta şu “ulu yaradana inanmak”. Sanki bu kilit bir nitelik. Sanki her şeyi çözümleyiverecek. Oysa bunu bir yana bıraksak da rahat etsek nasıl olacak? Çok iyi olacak. Çok iyi olacak ama kimileri bir türlü bırakamıyor nedense.

Sizin inancınıza karışılıyor mu? Hayır. O zaman gelin siz de karışmayın masonların neye ya da kime inandığına ya da inanmadığına. Sordurmayın bana “Kim o ulu yaradan?” diye.

Sayın Alşah’ın yanlış söylediği bir şey var. Kopyası şöyle: “Ülkemizde bir Üsttad-ı Azam'ın yolsuzluk gibi iddialarla gündeme geldiği ve fakat bildiğim kadarı ile konu yargıya intikal etmeden Büyük Loca tarafından kendi içinde sorunun çözüldüğünü basından takip etmiştim.”

Önce tümceyi düzeltelim: Konu kişi üstad-ı azam ise büyük loca yoktur. Bu eski unvan çok uzun zamandan beri kullanılmıyor. Eğer konu kişi gerçekten üstad-ı azam unvanını taşıyorsa o zaman çok eski tarihteki bir olaydan söz ediliyor demektir. Şunu düzeltip “büyük üstat” dersek sanırım konu çözümlenmiş olacak. Üstelik sanırım Sayın Alşah burada yakın geçmişte HKEMBL çerçevesinde oluşmuş bir olayı gündeme taşıyor. Eğer oysa, konu çok daha farklı. Bir kere büyük üstadın yolsuzluk ettiği yok, har vurup harman savurması var. Bu işte yalnız başına da değil kuşkusuz. Ancak büyük loca ne yazık ki bu işi kapatabilmiş değil; iş yargıya intikal etti ve kızılca kıyamet koptu. Çünkü bu depremi artçı depremler de izledi. Yıllar geçti ama o sorunlar henüz bir sonuca bağlanamadı. (Hangi yargı organı bizim ülkede beş yılda ancak bitebilecek bir davayı beş ayda bitirebiliyor ki?)

Sayın Mustafa Kemal ne kadar da nazik? Masonlar böyle oluyor demek… Harici aleme iadeymiş!... Şuna ihraç deseniz, kovmak ya da atmak gibi sert bir şey söylemeseniz de çıkarmak deseniz olmuyor mu?

Sonradan hiç tereddüt etmeden şöyle böyle edilirmiş!... Geçiniz. Bugün HKEMBL üyesi olup da dinsiz-inançsız ya da ateist olanların sayısı, ÖMBL gibi bir dinsel inanç zorunluluğu üzerinde diretmeyen bir büyük locanın aynı nitelikteki üyelerinin sayısından en azından birkaç kat fazladır. Teori başka pratik başka. Bunu Sayın Mustafa Kemal de biliyordur da burada açıkça söylemekten çekiniyordur bence…

Sonuç?

Bu işin sonucu yok çünkü gerek Sayın Alşah gerek Sayın Mustafa Kemal bana göre Sayın enelsır’ın ortayla attığı konuyu bir başka mecraya çekmiş. Bence aslında Sayın enelsır’ın yazdığı bir kez daha okunmalı. İyi anlaşılamadı kuşkusuyla bir kez daha okunmalı. O bambaşka bir olgudan söz ediyor bir fantastik tasarım olsa bile.

Yoksa sorun şurada mı?

Muntazam Masonluk anlayışı çerçevesinde bir mason böyle gayri muntazamca fikir ve görüşlere kapılamaz ve böyle gayri muntazam tutum ve davranışlar edinemez çünkü Muntazam Masonluk zaten masonların beyinlerini yıkayıp onları hep muntazamca düşünmeye ve yapıp etmeye yönlendirmiştir.

Bu mu?
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 19, 2011, 09:37:55 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Yıllarını verdiği dernekten pişman olup, içsesi HKMBL'de olsaydım diye haykırdığı ve kendini ona karşı ispat etmek için, gün geçtikçe HKMBL'e daha fazla yüklendiğini ve yaklaşık 15000 üyesi bulanan bir derneğin üyelerinin inanç profilini keskin şekilde belirlemeye çalıştığını farkında mı.

Ayrıca burada ki haricilerin masonluğu anlamaya, öğrenmeye ve masonların nasıl düşünen, neye ne şekilde inanan insanlar olduğunu merak ettiklerini bilmemektemidir.

Üyesi olduğu dernekte ki arkadaşlarının inanç profilini sizin belirtiğinizin tersi olsa bile, elbette ki belirtmeyecek birine "söylemekten çekiniyor" gibi laflar size yakışıyor herhalde.

Üyesi olduğunuz ya da bir zamanlar üyesi olduğunuz derneğin tanıdığım bazı üyeleri de sizin gibi bol keseden atıyorlar, HKMBL için. Bunları söylüyorsunuz söylüyorsunuz sonrada neden HKMBL bizimle birleşmiyor ve HKMBL'e girme, bize gel diyorsunuz.
« Son Düzenleme: Eylül 19, 2011, 09:59:56 ös Gönderen: Mozart »


Eylül 20, 2011, 12:52:00 öö
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Sayın Mustafa  Kemal, sanırım gözünüzden kaçan bir husus olmuş. Ben Masonların  özelliklerinin bir kısmını saydıktan sonra, en basidinden (bu özelliklere sahip birisinin yanlış bir şey yapmasının  beklenemediğini, ancak  insan faktörü  söz konusu olunca Masonluğun da istismar edilebileceğini hatta edildiğini) belirttim. Konuyu abartmış değilim.  Peygamberlerin de insan olduğu ve hataları olabiceleği fikrini kabul eden birisi olarak ben de Masonlar için aynı şeyi zaten belirtmiştim. Zaten sizin etraflı açıklamalarınızın özeti benim yazımda da mevcut. Yine de açıklamalarınız için teşekkür ederim.
         Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Eylül 20, 2011, 01:09:21 öö
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Sayın ADAM, önce "saymış ta saymış" ifadenize değineyim, sizin de belirttiğiniz gibi saydıklarım belki yarısı bile değil. Pekiyi ben bu özellikleri niye saydım acaba ? sanırım bunu en iyi bilenlerden biri sizsiniz.
       Sonra yanlışımı düzeltiyorsunuz. Olabilir." Üstad-ı Azam "değil  "büyük üstad" olsun ama ben  çok eski de olsa bu ünvanı daha çok beğeniyorum ve sanırım bundan sonraki yazılarımda da böyle yazacağım.
       Diğer yönden yargıya intikalini gerçekten gözden kaçırmışım. Fakat sizin de belirttiğinz gibi yıllardır bitirilememiş olmasını ben anlamış olsam bile toplumun her kademesinin anlayabileceğini zannetmiyorum. Belirttiğim gibi  sorun kendi içinde çözülür. Yargı kararının pek etkili olacağını zannetmiyorum.
        Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Eylül 20, 2011, 09:39:58 öö
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 498
  • Cinsiyet: Bay


 Şu açmış olduğum konuya bir çok ileti ile katkılar olmuş... Teşekkür ederim.

 Ancak neyi merak edip, neyi sorduğum konusunda ''anlaşılamadığım'' noktasında sayın ADAM doğru bir tespitte bulunmuş. Belki ben tam anlatamadım... Olabilir. Zararı yok bir daha anlatırız. Yoksa '' muntazamlık'' denirken ne denmek istendiğini çok iyi bildiğimden kimsenin şüphesi olmasın.

 Şimdi, konu muntazamlık olunca, bu farkın en keskin ve belirgin hattı olarak  '' bir yaratıcıya inanmak koşulu'' na geliyoruz otomatik olarak. Fakat sırf bu açıdan ele almamalıyız. Bu ayrımı belirginleştiren daha bir çok durum var.

 Bir de olayı BL. veya kurumsal anlamda ele almamalıyız. Zaten bu yüzden konunun başlığını '' Düşünsel Muntazamlık'' olarak koydum. İsterseniz şöyle toparlayıp, yola öyle devam edelim:

 Herhangi bir BL ya bağlı bir locanın üyesi bir mason var. Bu mason kabul edilirken sahip olduğu düşüncelerin zaman içerisinde değiştiğini hissediyor. Olabilir insanın düşünceleri değişebilir. Ya da tam tersi, inandığı ve kabul ettiği değerlere bağlı olduğu kurumun ters düştüğü, buna aykırı davrandığı bir durum yaşandı diyelim. Bir mason kendi iç dünyasında neler hisseder? Böyle bir durumda kendisinden onurlu bir insan olması beklenen mason nasıl davran malıdır?

 Sayın ADAM'ın dediği gibi belki biraz fantastik bir kurgu olabilir... Fakat üstünde düşünmek yararlı olabilir. En azından zihin açar.
enelsır


Eylül 20, 2011, 10:52:39 öö
Yanıtla #8
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın enelsır bu başlık altında benden de söz ettiği için (teşekkür ederim), şu dediği konuda ben de bir görüş belirteceğim. Bu görüş olumlu olacak yani Sayın enelsır'ın dediği olabilir. Olunca, sonra ne olur ya da olabilir, ona bakarız.

Şu aşamada ise örgütsel muntazamlığın bir yönüne değinmek isterim çünkü sayın enelsır'ın deyişi ve diğer katılımcıların da duyarlıkla üzerinde duruşuyla, bu konu sanki sırf dinsel nitelikli bir inanç konusundaki farklılıkmış gibi yansıyor. Oysa öyle değil; hiç de o kadarla kalmıyor.  O kadarla kalsaydı, aslında bir oyun oynanmakta oluşuna karşın HKEMBL'nın Muntazam Masonluk (!) topluluğuna katılmasının onaylanması çok daha kolay olurdu.

Oysa öyle olmadı. Çünkü bu işin içinde başka istemler vardı. Baskılar, zorlamalar, tek agemen otoriteye (!) boyun eğdirmeler. Ancak bunlar Sayın enelsır'ın açmış olduğu bu başlığın çok çok dışına taşar. Onun için burada keselim ve bekleyelim diğer katılımcıları nasıl yanıtlayacaklar Sayın enelsır'ın sorusunu diye...   

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Eylül 20, 2011, 11:27:28 öö
Yanıtla #9

Bu sefer ben sitemde bulunacağım.

Belki de soru şu şekilde: Kişi BL kurallarına uymuyor, ama bunu bilen başka kimse yok. Sadece kişi bunun farkında…  Part-time Masonluk olmayacağına göre, kişiden gereğini beklemek en doğrusudur. Olabilir, kendisine ters gelen, aklına yatmayan, içine sinmeyen konular vardır. Belki baştan beri vardır, belki sonradan fark edilmiştir, aynı kapıya çıkar. Kişi gereğini yerine getirmeli, kendisi ayrılmalıdır. Örneği var mıdır, yeteri kadar çok var hem de…

Son ihtimal, BL bir şey diyor veya yapıyor, bir kısım Mason bunu yanlış buluyor. BL otoritesi tartışılamaz. Bu durumda da bu Kardeşlerin gereğini yerine getirmeleri, toplu halde ayrılmaları icap eder. Örneği var mıdır? Olmaz mı… Küçük boyutta Azim Locası, en büyük boyutta 1965 hadisesi…

Yine mi olmamış?
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz