Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Vahdet-i Vucut mu-Vahdet-i Şuhud mu....?  (Okunma sayısı 14914 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 22, 2009, 01:56:40 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


İslam mutasavvuflarından batıni ekolde otorite sayılan iki alimin ortaya attığı bu iddialar,halen korudukları güncelliklerinin yanısıra,ciddi taraftar kitlelerine sahiptirler.

İbnü'l Arabi, batını ekolü derinden etkileyen ve yeniden yapılanmasına vesile olan Vahdet-i vucud yorumuyla,ogünden bugüne kitleleri oldukça etkilemiş,bu inancın menşeinden türlü tarikatlar türemiştir.Vahdet-i vucud basitçe,"Herşey Tanrı'dır",O nun dışında birşey yoktur;algılayan ve algılananların tamamı, O nun yansıması ve gölgesinden ibarettir sav ı ile şekil bulmuş,bu temel anlayışın etrafında nice kavgalara sebebiyet veren kabul ler oluşmuştur.İbnü'l Arabi;döneminde,sapkınlıkla,şirkle,zındıklıkla,delilikle,uyuşturucu müptelalığı ile suçlanmış olsada,bazı çevrelercede peygamberliğe varan sıfatlarla da övülmüştür.

İbnü'l Arabi'den sonra dünyaya gelen ve yine İslam alimlerinin içerisinde en seçkinlerinden olan İmam Rabbani ise,İbnü'l Arabi'nin haklı yönlerinin olduğunu,ancak söylemlerinin düzeltilmeye ihtiyacı olduğunu iddia ederek,Vahdet-i Şuhud anlayışını ortaya atmıştır.Vahdet-i Şuhud anlayışına göre"Herşey Allah değil,Herşey Allah'tan"dır.İki görüş arasında ince bir nüans farkı varmış gibi anlaşılsada,aslında birbirlerinden çok farklıdırlar.Nitekim Vahdet-i vucut anlayışını benimseyen mutasavvuflardan bazıları zaman içerisinde Enel-Hak(Ben Tanrıyım)görüşünü savunmuşlar,bu görüşün zahiri manasına kapılan bazı zümreler de,"madem biz Allah'ız,ibadete luzum yoktur"iddiasını geliştirerek,mevcut hal i içinden çıkılamaz bir duruma getirmişlerdir.Bu nedenlerden dolayı,zaman içerisinde İslam otoritelerince,Vahdet-i Vucud anlayışı,unutturulmaya çalışılmış,bu konu üzerinde konuşulmaktan   imtina edilmiştir.

Günümüzde din anlayışının sorgulanmaya başlanması ile birlikte tekrar gündeme gelen,Vahdet-i vucud ve Vahdet-i Şuhud inançları üzerilerinde düşünülmeyi,tartışılmayı hakeden,belkide dinlerin yeniden yorumlanmasına fırsat verebilecek iddialar olarak karşımızda durmaktadırlar.

İslam Ezoterizmine şekil veren tarikatların ilham aldıkları bu inançları savunan yüzlerce alim,tarihte,yakılarak,asılarak,derileri yüzülerek katledilmişler,dolayısı ile bu inanca yakın kesimler kendilerini gizlemek ve öğretilerini ezotorik yolla öğretmek zorunda kalmışlardır.Bu zorlamalar neticesinde,yoruma kapanan Kur'an ve İslam inancı,zahiri yönlerinin dışında hiçbir anlayış geliştirememiş,İslam,tabii olarak yobaz,örümcek kafalı,art niyetli dincilerin tekelinde,evrensel olma özelliklerini yitirmiştir.

Giderek artan;sorgulamalar ve özgürlüklerin birer ürünü olarak,İslam ve Kur'an'ın yeniden yorumlanmaya başladığı bugünlerde,Allah,kendisi ile ilgili hakikatın anlaşılabilir çehresi ile günümüze uygun bir tarzda dile getirilmesinden hoşnut olacağı için bu konuda çalışanlardan "razı olacaktır" diye düşünüyorum.


Saygılarımla...
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Haziran 22, 2009, 02:02:43 ös
Yanıtla #1

Ben, Vahdet- Vücud olayını farklı olarak biliyordum Sayın Ceycet; yanılıyor olabilirim ama bildiğim kadarıyla burası tam olarak rahat ve huzura kavuşulan bir boyutsal ortam olarak nitelendirildiğine vakıf olmuştum. O dönem gereği Kutsal Kitaplarda bahsedilen mevzuların farklı bilinçlere hitaben yazılması ve haliyle belirli bir bilinç potansiyelinde olunmadığı gerekçesiyle, daha çok genel geçer bir kuramla olayın basitsel bir anlatımla açıklanması söz konusu olduğundan; şuanda Kutsal Kitaplar aracılığıyla bildirilen tüm Hakikatlerin asıl anlatılmak istenilen ve aslı gıyabında olduğu gibi aktarılması mevzubahis olduğu içindir ki, daha çok anlaşılamayan bilgilerin şimdi açıklığa kavuşturulması İnsanlık için müthiş bir olaydır ve demekki Bizler gerçi biraz geç de kalınmış olsak, istenilen düzeye az çok geldiğimizin bir işareti, göstergesidir, diye düşünüyorum.

Bir dönem Kutsal Kitaplar üzerinde yoğunca çalışmışlığım söz konusuydu ve bütün bunların ne mana taşıdığını açıkçası kıt bilincimle şimdi, şuanda yavaş yavaş anlıyor, farkedebiliyorum. Gerçi kendimi çok yetersiz görmekteyim bu alanda ama biraz olsun geliştirmek adına bilinç ( aşaması ) atlaması yapmaya çalışıyorum :D

Sevgilerle,      
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Haziran 22, 2009, 02:08:39 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

Ben, Vahdet- Vücud olayını farklı olarak biliyordum Sayın Ceycet; yanılıyor olabilirim ama bildiğim kadarıyla burası tam olarak rahat ve huzura kavuşulan bir boyutsal ortam olarak nitelendirildiğine vakıf olmuştum. O dönem gereği Kutsal Kitaplarda bahsedilen mevzuların farklı bilinçlere hitaben yazılması ve haliyle belirli bir bilinç potansiyelinde olunmadığı gerekçesiyle, daha çok genel geçer bir kuramla olayın basitsel bir anlatımla açıklanması söz konusu olduğundan; şuanda Kutsal Kitaplar aracılığıyla bildirilen tüm Hakikatlerin asıl anlatılmak istenilen ve aslı gıyabında olduğu gibi aktarılması mevzubahis olduğu içindir ki, daha çok anlaşılamayan bilgilerin şimdi açıklığa kavuşturulması İnsanlık için müthiş bir olaydır ve demekki Bizler gerçi biraz geç de kalınmış olsak, istenilen düzeye az çok geldiğimizin bir işareti, göstergesidir, diye düşünüyorum.

Bir dönem Kutsal Kitaplar üzerinde yoğunca çalışmışlığım söz konusuydu ve bütün bunların ne mana taşıdığını açıkçası kıt bilincimle şimdi, şuanda yavaş yavaş anlıyor, farkedebiliyorum. Gerçi kendimi çok yetersiz görmekteyim bu alanda ama biraz olsun geliştirmek adına bilinç ( aşaması ) atlaması yapmaya çalışıyorum :D

Sevgilerle,


 



Sayın Sevil,

Nekadar uğraşırsak uğraşalım,asla yeterli seviyeye gelemiyeceğimiz gerçeğini yadsımadan,yüzümüzü "doğru"ya dönmek suretiyle,O na yaklaşmış olabilmenin kabulu ve huzuru bizler için doyurucu olmalıdır diye düşünüyorum.


Saygılarımla...
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Haziran 22, 2009, 02:24:42 ös
Yanıtla #3


Sayın Sevil,

Nekadar uğraşırsak uğraşalım,asla yeterli seviyeye gelemiyeceğimiz gerçeğini yadsımadan,yüzümüzü "doğru"ya dönmek suretiyle,O na yaklaşmış olabilmenin kabulu ve huzuru bizler için doyurucu olmalıdır diye düşünüyorum.

Anladım.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Haziran 22, 2009, 03:25:46 ös
Yanıtla #4

Sayın Ceycet; yanılıyor olabilirim ama bu olaydan yola çıkarak Mutlak Huzur' nasıl varılabilineceğini keşfettim. O da Hakiki Bilgi'nin ışığında Bilinçlenmek ve Evrimin, Tekamülün bu yolda yapılarak boyutlarası geçişin bu sayede yapılabilineceğinin idrakine vardım.  

Çünkü Kutsal Kitaplarda Cenneti de Cehennemi de yaşayacak olan İnsanoğlu güzellikleri ve çirkinlikleri birarada yaşayarak Mahşerini de yaşayabilecektir, anlamından ziyade hakikaten de bulunduğumuz süreç bunu göstermektedir. Bilinçlenmek, Cenneti; Bilinçsiz kalmak ise, Cehennemi yaşamak olarak sıfatlandırıldığından tam bir kaos dönemini yaşamış bulunuyoruz. Bundan hareketle de akla gelen şey Kutsal Kitapların bittiği ama nerden ve nasıl devam ettiğini bulmak bizlere düşmektedir. Çünkü bilindiği üzere yol, Kutsal Kitaplar ve Peygamberleri öncülüğünde - aracılığıyla çizilmiş ve bu yol hala devam etmektedir. Bilinmelidir ki, İnsanlık şuan tek çizgiden ilerlemekte ve yoluna devam etmektedir. Ama hangi yol>?    

Yine bilindiği üzere, Kutsal Kitapların başlangıcından şuanki döneme kadar birinin başlayıp görevini tamamladıktan sonra bir diğerine geçilmiş ve sırayla birbirini bir silsileyle takip etmiştir. O halde Kuran yani son Kutsal Kitap '' Kutsal Kitaplar Dönemi Kapanmıştır '' sözünden hareketle görevini tamamlayarak bitirmişse, o halde hangi Kitap bu çok önemli görevi devralarak yürürlüğe girmiş ve  şuanda faaliyettedir?  
« Son Düzenleme: Haziran 22, 2009, 03:30:45 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Haziran 22, 2009, 03:54:51 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Ceycet; yanılıyor olabilirim ama bu olaydan yola çıkarak Mutlak Huzur' nasıl varılabilineceğini keşfettim. O da Hakiki Bilgi'nin ışığında Bilinçlenmek ve Evrimin, Tekamülün bu yolda yapılarak boyutlarası geçişin bu sayede yapılabilineceğinin idrakine vardım. 

Çünkü Kutsal Kitaplarda Cenneti de Cehennemi de yaşayacak olan İnsanoğlu güzellikleri ve çirkinlikleri birarada yaşayarak Mahşerini de yaşayabilecektir, anlamından ziyade hakikaten de bulunduğumuz süreç bunu göstermektedir. Bilinçlenmek, Cenneti; Bilinçsiz kalmak ise, Cehennemi yaşamak olarak sıfatlandırıldığından tam bir kaos dönemini yaşamış bulunuyoruz. Bundan hareketle de akla gelen şey Kutsal Kitapların bittiği ama nerden ve nasıl devam ettiğini bulmak bizlere düşmektedir. Çünkü bilindiği üzere yol, Kutsal Kitaplar ve Peygamberleri öncülüğünde - aracılığıyla çizilmiş ve bu yol hala devam etmektedir. Bilinmelidir ki, İnsanlık şuan tek çizgiden ilerlemekte ve yoluna devam etmektedir. Ama hangi yol>?   

Yine bilindiği üzere, Kutsal Kitapların başlangıcından şuanki döneme kadar birinin başlayıp görevini tamamladıktan sonra bir diğerine geçilmiş ve sırayla birbirini bir silsileyle takip etmiştir. O halde Kuran yani son Kutsal Kitap '' Kutsal Kitaplar Dönemi Kapanmıştır '' sözünden hareketle görevini tamamlayarak bitirmişse, o halde hangi Kitap bu çok önemli görevi devralarak yürürlüğe girmiş ve  şuanda faaliyettedir? 


Sayın Sevil,

Aslında ben,kutsal kitaplar ve peygamberler arasında yapılan ayrımcılığın,tekamül sürecini fazlasıyla etkilediğine inanmıyorum.Neticede,Tek Yaradan inancının götürdüğü yolda,varılması arzulan hedefte farklılıklar olmadığı gibi,bütün tek tanrılı dinlerin(Hatta panteizm dahil)özü ve telkinleri kesinlikle örtüşüyor.Yolda kullanılan araçların,seyahatin vasfını fazlası ile etkileyeceğini zannetmiyorum.Hatta bazen,insanların geliştirdikleri özgün ibadet şekillerinin bile bu yolculuk için yeterli olabileceğine inanıyorum.

Cennet Cehennem konusundaki düşüncelerinizin tamamını anlayışla karşılıyorum.Nitekim bazı inanan kesimlerce,bu dünyanın cehennem olarak algılandığı,burada çekilen sıkıntıların insanları günahlarından arındırmak için "var"edildiği konularında müşterek kabuller mevcuttur.Önümüzdeki milenyumda da dinler arasında bir birliktelik oluşturularak,ortak bir zeminde yeniden yorumlanabilen dinlerin,tabulardan arındırılmak yoluyla,daha anlaşılır ve makul paradigmaların genel hatlarının içerisinde barındırıldığı bir anlayışın tesis edileceği yönünde müşterek inançlarlar mevcuttur.


Saygılarımla...
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Haziran 22, 2009, 04:04:24 ös
Yanıtla #6

Ayrıca Sayın Ceycet; Boyutlarası geçiş hakkında yaptığım bir araştırmada şu bulguya rastlamıştım ve tespit edilene göre şuanki bulduğumuz süreçte Gezegenimize Güneş'in sol tarafından aktarılan çeşitli Enerjiler vasıtasıyla değişik ve farklı boyutların evrimini bizler, şuandaki yaşamımızda belki birçoğumuzun farkına bile var-(a)- madığı, yapabiliyoruz. Ancak bu öyle bir türden olaydır ki bunu yaşadığınız halde bile bu Bilgi'den yoksunsanız durumun idrakinde olmayıp farketmiyor ve aynı zamanda boyut ilerlemesinde ya da değişikliğinde gelişen birçok sorunlara da davetiye çıkartmaktadır, nasıl ki? Şöyle;

Mesela güncel yaşantımızda şimdiye kadar meydana gelmiş ama çoğumuzun gerçekleşen bu olayın mahiyetinden yoksun ve haberdar olamadığımız için değişik anlamlar yüklemişizdir. Oysa bunlar, çok tehlikeli ve yaşnmış durumlardır. Bir kişiyi baz alalım, bu kişi farkında olmadan Dünyamıza gönderilen birtakım Kozmik Enerjileri de alarak farklı boyutların evrimini yapadursun. Sonunda öyle bir durum ortada söz konusudur ki, her boyut kendine özgü bir Evrim sistemine sahiptir. Belirlenen bu evrime sahip olmak için de bilindiği üzere bilinçte aşama yapmak gereklidir ve o boyutun kişiliğine uygun davranmak ve şartlarını taşımak zaruri olduğu için bazı kişiler bu girdikleri boyutlarda - bakınız yaşanmış olaylardan bahsediyorum - gerekli evrim potansiyelin-i - (e) taşımadığı ve sahip olamadığı için halk deyiminde cin çarpmış şeklinde bir tür şoka uğramak -( tılmak)- tadır. Bu şoku yaşayan kişiye hemen cin ya da şeytan çarpmış deriz, oysaki durumun mahiyetinde gerçekleşen sebep buymuş. Tabi bu durumda kişinin fiziksel dümuruna uğratılmasına yol açmaktadır.

Bunun için, hele günümüz şartlarında Gezegenimize verilen değişik ve çeşitli Enerjiler sebebiyle dikkatli olmak ve elimizden geldiğince sarsılmamak adına temkinli davranmak zorundayız.

Saygı ve Sevgilerimle,         
 
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Haziran 22, 2009, 04:08:15 ös
Yanıtla #7


Sayın Sevil,

Aslında ben,kutsal kitaplar ve peygamberler arasında yapılan ayrımcılığın,tekamül sürecini fazlasıyla etkilediğine inanmıyorum.Neticede,Tek Yaradan inancının götürdüğü yolda,varılması arzulan hedefte farklılıklar olmadığı gibi,bütün tek tanrılı dinlerin(Hatta panteizm dahil)özü ve telkinleri kesinlikle örtüşüyor.Yolda kullanılan araçların,seyahatin vasfını fazlası ile etkileyeceğini zannetmiyorum.Hatta bazen,insanların geliştirdikleri özgün ibadet şekillerinin bile bu yolculuk için yeterli olabileceğine inanıyorum.

Cennet Cehennem konusundaki düşüncelerinizin tamamını anlayışla karşılıyorum.Nitekim bazı inanan kesimlerce,bu dünyanın cehennem olarak algılandığı,burada çekilen sıkıntıların insanları günahlarından arındırmak için "var"edildiği konularında müşterek kabuller mevcuttur.Önümüzdeki milenyumda da dinler arasında bir birliktelik oluşturularak,ortak bir zeminde yeniden yorumlanabilen dinlerin,tabulardan arındırılmak yoluyla,daha anlaşılır ve makul paradigmaların genel hatlarının içerisinde barındırıldığı bir anlayışın tesis edileceği yönünde müşterek inançlarlar mevcuttur.

Evet, son derece haklısınız. Bu süreç söylediklerinizi gidişat itibariyle doğruluyor ve söylediklerinize bakılacak olursa şuan itibariyle çekilen sıkıntıların, yaşanılan kaosun önemli bir sebebi bulunmaktadır demekki her yaşanılan olumsuz olay, bizleri daha üstlere taşımak için varoldukları bilgisine Sayenizde ulaşabiliyorum. Yanılıyor muyum bilemiyorum ama sözlerinizden bu anlamı çıkartabiliyorum. ( Kapasitem gereği ). Ama lütfen yanlış çıkarsamalar yaptığımda ve söylemek istediğinizi yanlış anlamam durumunda uyarmanızı kendi iyiliğim için rica ediyorum.

Saygılarımla,    
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Haziran 22, 2009, 04:29:24 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Sevil,

Tespitleriniz doğru.Yukarıda bahsetmeye çalıştığım inananlar topluluğu,Yaradanın,yaradılanları,tekrar içerisinden çıkarmak kasdı ile yarattığı cehennemi de bir lutuf olarak kabul etmektedirler.


İbnü'l Arabi'nin  kendi söylemlerinden işittiğimize göre,rüyasında Hz.Musa'yı görür ,ona Tanrı'yı görmek istediğini söyler ve kendisisinin O nu görüp görmediğini sorar.Hz.Musa cevaben,

"Ben hayattayken de sürekli Tanrı'yı görüyordum ama O nun Tanrı olduğunu bilmiyordum."Der...


Saygılarımla...
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Haziran 22, 2009, 04:38:00 ös
Yanıtla #9


Sayın Sevil,

Yukarıda bahsetmeye çalıştığım inananlar topluluğu,Yaradanın,yaradılanları,tekrar içerisinden çıkarmak kasdı ile yarattığı cehennemi de bir lutuf olarak kabul etmektedirler.

Tamam, bunu anladım Sayın Ceycet; düşüncelerimdeki karışıklığı gidermeniz ve bana itinayla cevap yazmanız inanın benim için çok Değerlidir. Gösterdiğiniz hassasiyetten ötürü Size Teşekkürlerimi Sunuyorum. Sizi bugün fazla yorduğumunda bilincindeyim, gelgelelim hala kendimi öğrenci hissediyor ve durumu-ları anlama çabası içersindeyim. Sizi kendime göre daha bilinçli ve sorumluluk sahibi bir Öğretici konumunda gördüğümden vermiş olduğunuz Bilgilerin derecesi ve önemi de bu itibarla şekillenmektedir. Benim için bu seviyeye gelmek henüz çok erken, farkındayım, tabiki üzülerek bunu söylüyorum çünkü hala ilerlediğim yolda yavaş ( elimde olmayarak tabi - bu kapasiteme bağlıdır, ne yazikki ) hareket etmek benim açımdan üzücü bir durumdur. Bu itibarla;

 

"Ben hayattayken de sürekli Tanrı'yı görüyordum ama O nun Tanrı olduğunu bilmiyordum."Der...


Bunu anlamakta zorlandım. Lütfen özrümü kabul edin ama Sizden bunu biraz açabilmenizi - mümkünse- rica edecektim. Çünkü günlerce kafa yormam gerekecek ve ne yazikki diğer işlerim yarıda kalacak :(

Saygılarımla,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
14 Yanıt
11159 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 20, 2009, 09:20:46 öö
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3601 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 15, 2010, 06:44:27 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
4375 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 16, 2010, 08:39:18 öö
Gönderen: ceycet