Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TAPINAKLAR VE SÜTUNLAR – 11 (Son)  (Okunma sayısı 6046 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 16, 2010, 10:14:49 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Antik Mısırlıların geleneklerinin günümüze kadar gelmesini sağlayan İbrani geleneğindeki “sütun-taş-tapınak-kutsal ağaç” simgeleri dikkate değer.

Bunlardan ağaç, Cennet Bahçesi’nde, içinde hem iyi hem kötü bilgilerin olduğu, insanın binlerce yıldır peşinde koştuğu tanrısal bilgileri de içeren bir öğe olarak karşımıza çıkar. Âdem ile Havva’ya cennetteki yaşamları sırasında bu ağacın meyvesini yememeleri, yerlerse ölecekleri söylenir; buna karşın yılan Havva’yı kandırır ve ona o meyveyi yedirir. Havva ise meyveyi yedikten sonra hem Âdem’e hem bütün kuşlara yedirir. Böylece cennetsel alanlardaki insan yaşamı oradan kovulmalarıyla son bulur.

Ekzoterik ortamda bu gerçek bir olay olarak benimsenir. Teist dinlerde bunun böyle olduğuna inanılması gerekir. Başka bir açıklaması da yoktur.

Ezoterik bakımdan ise bu bir mitos oluşunun ötesinde bir alegoridir ve simgesel değerlendirme yapılarak bununla ne denilmek istendiğini anlamak gerekir. Yoksa bunun tilkinin karganın ağzındaki peyniri kapışından farkı olmaz.

Bu mitosta çevre kültürlerde olup da bizim pek bilmediğimiz, pek sözü edilmeyen bir nokta, Havva’nın yasak meyveyi kuşlara yedirirken bunlardan sadece bir tekine yedirmemesidir. Bu kuş, Mısır ve Mezopotamya mitlerinden bildiğimiz, yanarak ölüp küllerinden yeniden canlanabilen Anka kuşudur. Batı dillerinde Phoenix diye anılan kuş.



O ağaç “yaşam ağacı” olarak da anılır. Belki Kabalistik açılımlarla “yaşam ağacı” kavramına bir açıklama getirmek olanaklıdır ama meyvesinin ne olduğu konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Pek popüler olan benimseyişteki gibi elma mı yoksa başka bir meyve mi olduğu ya da okült ve gizlenmiş olarak “bilgi” kavramını belirtip belirtmediği bakımından birçok görüş vardır.

Bu konunun önemli olan bir yönü, bir simge olarak yaşam ağacının aynı zamanda sütun, tapınak, taş gibi tanrısallığa ulaşma merdiveni ya da yolu olarak görülmesidir. Bu betimleme, Türk halı ve kilim sanatının simgesel anlatımlarına kadar çevre kültürlere girmiş bir kavramdır.

Burada size bu sanatın örneklerinden birini vereyim:



İbrani anlatımlarındaki değişik konularda, dikilen sütunlardan söz edilme sıklığı hayli dikkat çekicidir.

Örneğin Tevrat’ta Yakub’un, karısı Raşel’in ölümünün anasına diktiği bir taş sütundan söz edilir. Kimi araştırmacılar, insanın en eski ritüellerinden biri olan ölülerin mezarlarına taş koyma geleneğinin kökünü bu anlatıma dayandırmaya çalışır. Bu, gerekçesi belirsiz bir yaklaşımdır. Çünkü bu taş koyma geleneği, köklerini İbranilerden ve folklorik inançlardan çok önceki tarihlerde oluşturulmuş bulunan, kökeni Hermetik gelenek ve uygulamalardan almış istemli bir alışkanlıktır.

Yeşu’nun Musevilerin Ürdün topraklarındaki gezintileri esnasındaki mucizevî geçişlerini anımsamak için diktiği 12 sütun, bu geleneğin bir de astrolojik ya da zodyaksal bağlantısını ortaya koyar.

İbranilerin ilk kralı Saul’un Carmel’de Amalekitlere karşı kazandığı savaşın anısına diktirdiği sütun, tıpkı Mısırlı ve Babilli hükümdarların içinden geldikleri gelenekleri, «İşte ben geldim ve şu savaşı kazandım ve bunun anısına da şurada bu sütunu diktim.» dedikleri gibi bir anlatım amacını içerir.

Yakup’un Tuz ve Bethel adlı sütunu dikmesi (Tekvin 28:18), sonra da Laban ile yaptığı anlaşmayı onurlandırmak amacıyla bir diğer sütun dikmesi (Tekvin 31:46) bu geleneğin tipik örneklerindendir.

Sümerlerden ve onlardan da önceki kültürlerden kalmış olan bir folklorik gelenekte; yıkılmış, yok olmuş, yıkıntı halindeki eski tapınakların üzerine yeni bir tapınağın inşa edilmesi alışkanlığı hatta geleneği görülür. Bundan amaç, hem daha öncekilere ilişkin olan kutsallığı hem onun güçlerini sahiplenmektir. Yoksa niçin yeni tapınak eski yıkıntının üzerine yapılsın ki?

Eski bina, toprak ve artık tuğlalar ile doldurulur; üstü düzeltilir ve bir platform oluşturulur, sonra da bunun üzerine yeni tapınak kurulurdu. İlk Sümer kenti Eridu’da bu uygulamaya ilişkin ayrıntılı anlatımları içeren yazıtlar bulunmuştur. Uruk ve diğer kentlerde de benzer uygulamalar gözlemlenmiştir.

Klasik Helen tapınaklarının büyük bir bölümü daha önceki Miken tapınaklarının bulunduğu noktalardaki yıkıntıların üzerine yapılmıştır.

Kudüs dağının havada asılı duran kayasının bulunduğu tapınağın, en azından 4000 yıllık bir geçmişi vardır.

Bu hep böyledir ve bir tapınağın üzerine yenisinin, bir kentin üzerine sonrakinin yapılması hatta bunun Truva gibi üst üste katlarca olması öncekini ortadan kaldırma amaçlı sanılmışsa da, bu çok yanlıştır. Tersine, amaç artık varlığını sürdüremeyecek duruma düşmüş olan öncekini tıpkı bir konserve gibi koruma altına almaktır. Nitekim bu nedenle birçok yerde yeni sütunlar eski sütunların üzerine dikilmiş, böylece sütunun yeraltı ile yeryüzü ve göksel evren bağlantısını sağlama işlevinin canlı tutulmasına çalışılmıştır.

Bu yazı dizisine Antik Truva kentinin aşamalarını gösteren bir maketi resmi ile son vermek istiyorum. Acaba bu ne demek istediğimi görsel olarak yansıtabiliyor mu?




ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 16, 2010, 12:24:05 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 159
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Adam'a ve forum üyelerine konu hakkında bir soum olacak:

Minareler de birer sütun sayılabilir mi?
Ezoterik bir anlam içeriyorlar mı?

Saygı ile.
veritas lux mea.


Temmuz 16, 2010, 02:13:58 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu soruyu Sayın Ceycet yanıtlar mı acaba?
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 17, 2010, 05:31:59 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Bu konuda konuşmak için tereddütlüyüm,zira kendimi yeterli ve yetkili görmüyorum;ancak istek sayın ADAM'dan gelince;bildiklerimi,duyduklarımı ve anladıklarımı söylemek zorundayım.

Burada minarelerin taşıdığı egzoterik anlamlardan söz etmek faydasız,bunları hepimiz biliyoruz.

Minarelerin ezoterik anlamarına gelince;bu konuda avama ifşa edilmiş yeterli bilgi mevcut değil...Seçkinlerinde çoğu bu konuda bir açıklama yapmaya gerek duymamışlar.

Sadece tasavvuf felsefesini benimsemiş bir tarikat-ismini zikretmekten imtina ederim-,kendisince kutsal saydığı 3 sesli harfden birisi olan(İ)harfini sembolize ettiğine inandığı minareleri;kıyam halindeki,dirilmiş,dik duran,sağel işaret parmağının göklere işaret ettiği şekliyle tasvir ettiği,tefekkür halindeki-meditasyon olarak da kabul edilebilir-, insan-ı kamil e benzetmiştir.

Okuyucuların haklı olarak aklına gelebileceğini öngördüğüm bir soru var...Neden tek sutun?...Diğerlerindeki gibi iki sutun değil?...

Çünkü;tasavvuf felsefesi,iyiliği kötülükten gayrı görmez.Kötülük,iyiliğin varoluş zeminidir.Her insanın fıtratı-varoluş şifreleri-iyiliği ve kötüğü birbütün halinde barındırır,ki insan,insan-ı kamil olma yolunda iradesini kullanabileceği zemine sahip olsun.İlk duyduğumda,beni şaşkına çeviren bir deyim vardı-Şaşırmak insanın ufkunu açar-;Şeytan,"Pir"imizdir diye...Oldukça yadırgamıştım.Ancak,sonradan düşününce idrak ediyorsunuz ki,insan tekamül yolunda herşeyi tanık olduğu kötülüklerden öğreniyor.

Bukonuda,benden daha bilgili ve deneyimli üyelerimiz mutlaka vardır.Genel hatları ile söyleyebileceklerim şimdilik bukadar.Sorular olursa,bildiğim kadarıyla yanıtlamaya çalışırım.Yanlış bildiklerim de varsa,düzeltenlere şimdiden şükranlarımı sunarım.


Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Temmuz 17, 2010, 07:42:51 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

           Ezoterik bir açıklama getirilecek olursa sayın Ceycet'in söylediği 'i' harfini sembolize etmesi gibi bir çıkarım çok doğru olur;çünkü  'i' harfi enerjiyi yönlendirmeye yarayan bir harftir,yarattığı frekans çok yüksek bir harf olup,boyut kapılarını açacak frekansı yayar.Seslendirildiğinde yaptığı etkidir aslında;ama yine bununla bağlantı kurulabilir diye düşündüm.
            Ancak benim fikrim hiçbir ezoterik  anlam çıkarılamayacağı yönünde..İlk minare  I.Muaviye zamanında dikilmiştir ve amaç tamamen ezan sesinin çok daha fazla alana ulaşmasını sağlamak içindir.

Saygılar
           


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2770 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 24, 2010, 01:03:05 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3312 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 25, 2010, 01:21:13 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2858 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 27, 2010, 12:46:05 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2476 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 28, 2010, 12:30:20 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3414 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 29, 2010, 04:48:43 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
5472 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 02, 2010, 10:04:57 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2432 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 06, 2010, 11:41:15 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2872 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 09, 2010, 11:41:16 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
6693 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 13, 2010, 10:18:35 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
6590 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 15, 2010, 11:50:33 öö
Gönderen: ceycet