Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: cezaevi aracınıdaki iz YA SEV YA TERKET!  (Okunma sayısı 8193 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 02, 2007, 05:37:53 ös
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

HİÇBİR YERE GİTMİYORUZ

Bilindiği gibi, Hrant Dink Cinayeti Davası’nın ikinci duruşması dün yapıldı. Davada çok dikkat çekici iki şey vardı:

Bunlardan birisi, Yasin Hayal’in yazar Orhan Pamuk’u tehdit ettiği için Pamuk’tan özür dilemesinin ardından, Hayal’in avukatının aynı tehdidi bu kez avukat sıfatı ile mahkemede yinelemeye cüret edebilmesiydi.

Diğer dikkat çekici şey ise, sanıkları mahkemeye getiren cezaevi aracındaki “ya sev ya terk et” yazılı amblemdi.

Türkiye’de siyaset uzunca bir süredir simgeler üzerinden yapılmakta ve simgelere dayalı bir biçimde yürütülmektedir. Türban, sakal, bıyık, favori uzunluğu gibi simgesel birtakım şeyler siyaseten önemli anlamlar içermektedir. Bu kez de bir başka simgesel “değer” çıktı karşımıza: ‘Ya sev ya terket’ yazılı küçük bir logo. Böyle bir şeyin sanıkları cezaevinden mahkemeye getiren araç üzerinde bulunması kesinlikle tesadüfi ve sıradan bir olay değildir. Davanın niteliği ve cinayetten sonraki süreçte katillerin ve azmettiricilerinin kollanması, delillerin sürekli olarak karartılmaya çalışılması ve cinayetin arkasındaki asıl güçlerin ortaya çıkartılmasının engellenmesi durumları ile beraber düşünüldüğünde bu simge ile verilmeye çalışılan mesaj şudur: “Biz heryerdeyiz. Biz cezaevinde bile adamımızı korur ve kollarız. Bu dava sadece bir formalitenin yerini bulmasıdır. Biz ‘vatanı seven biricik vatan evlatları’, sizleri burada yaşatmayacağız! Sevmiyorsanız terk edip gideceksiniz!”

İşte bu mesajla verilmeye çalışılan gözdağı ve gösterilmeye çalışılan güç, olayın ne denli geniş kapsamlı olduğunu bir kez daha göstermektedir. Açılacak göstermelik bir soruşturma ile veya cezaevi aracının sürücüsüne verilecek ufak bir ceza ile örtülemeyecek ölçüde bir hayasızlık vardır bu olayda. Burada cezaevi müdürü de, cezaevi savcısı da, onlara veya sürücüye bu amblemi yaptırıp araca koyduracak cesareti dolaylı veya dolaysız olarak veren tüm yetkililer de en az davanın sanık sandalyesinde oturanlar kadar suçludur.

Yürütülmekte olan bir davaya cezaevinden mahkumları getiren aracın üzerindeki bir arma ile, ‘aslında devletin sanıklardan yana olduğunu ve taraf olduğunu’ gösteren bir zihniyet varoldukça, Hrant Dink davası da, daha pek çok demokrasi sınavı da başarısız olacaktır. Faillerin ve arkalarındaki asıl güçlerin yakalanması ve cezalandırılması göstermelik birkaç şeyden ibaret olacaktır.

Fakat tüm tehditlere ve tüm bu “Sizleri burada yaşatmayacağız! Sevmiyorsanız terk edip gideceksiniz!” mesajlarına rağmen, gerçek demokrasi mücadelecileri, gerçek insan hakları savunucuları ve tüm devrimci güçler, ülkedeki tüm aydınlık beyinler bu karanlık zihniyete karşı dimdik ayakta duracaktır. İnsan haklarının olmadığı, gericiliğin ve faşizmin kol gezdiği bir ülkeyi sevmemekte olduğumuzu, fakat ülkemizin güzel ve aydınlık yarınları için mücadele etmeye devam edeceğimizi ve hiçbir yere gitmeyeceğimizi herkes bilmelidir!




« Son Düzenleme: Ekim 02, 2007, 05:39:55 ös Gönderen: skullG »


Ekim 02, 2007, 06:01:18 ös
Yanıtla #1
  • A.A.O.N.M.S.
  • Şrayn Masonu
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 976
  • Cinsiyet: Bay

Sayin SkullG,

gercekten cok güzel bir yazi hazirlamissiniz, bundan dolayi sizi tebrik etmek isterim. Yarginin ve hukugun ne kadar bagimsiz oldugu bi armada cok net sekilde ifade edilmekte. Hukuk ve yargi bagimsiz ve tarafsiz olmali. Yani burada demokratik insan haklarindan biri olan düsünce özgürlügü kafadan islem disi haline getirilmistir. Bu zihniyet var oldukca gelismemiz ve ilerlememiz hemen hemen imkansiz hale gelecek.
Nasil gece ve gündüz varsa, degisik düsüncelerde ve fikirlerde olan insanlar herzaman bir zenginliktir.

Ambassador Emirat Shriners of Heidelberg Germany


Ekim 02, 2007, 06:19:18 ös
Yanıtla #2
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn. Anatolic,

övgüleriniz için teşekkür ederim. ancak yazı sadece benim emeğimin bir ürünü değildir. bileşeni olmaktan büyük keyif aldığım "donkişotlar"a aittir.

belirttiğiniz üzere, bu zihniyet değişmediği müddetçe gelişme ve ilerleme hayalden öte bir şey olmayacak bizim için. özellikle bügünlerde ülkemizde hararetli bir tartışma şekline bürünen ve ne yazık ki anlamsız tartışmalarla üzerinde tartışılması gereken hususların bir şekilde gözardı edilmesine sebebiyet veren anayasa tartışmaları ile birlikte düşündüğümüzde, nasıl bir anayasa hazırlarsak hazırlayalım, bu zihniyetin değişmemesi durumunda yine hep aynı bildik nakaratın tekrar edileceği görülmekte.

nitekim çok çağcıl bir ceza yasası hazırlanmasına ve yürürlüğe girmesine rağmen halen bu zihniyetin değiik versiyonlarınındevam ediyor olması nedeniyle enteresan pek çok dava ve kararla karşı karşıya kalıyoruz.

ifade özgürlüğünü "genel ahlak, genel sağlık, kamu düzeni, kamu yararı" gibi soyut, içi her şekilde doldurulabilecek ifadelerle sınırlamaya devam eden bir anayasal güvence(!) sistemine sahibiz. bu tam tersi olsaydı da değişmeyen zihniyetin ifade önünde kurduğu setin aşılması yine de çok zor olacaktı diye düşünüyorum.

sevgi ve saygılarımla.


Ekim 03, 2007, 08:11:34 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 654
  • Cinsiyet: Bay

  Sn SkullG Dink suikasti ve suikasti sahiplenip ülkesine büyük zarar veren bir takım zeka yoksunu kafa tascı oluşumların o cümlyi olur olmaz yerde kullanmaları elbette hoş karşılanamaz lakin bu ülkede yaşıyorsan bu ülkeyede saygı duymak ZO-RUN-DA-SIN!!!Saygı farklıdır ama saygının yanında kin ve nefret dolu sözlerden de arınmak gerekli Orhan Pamuk a o sözler söyletilmiştir sonrasında ödül verilmiştir keza Hrant Dink ede öyle Kürt sorunu denilen bir şeyle boğuşulurken bu tür söylerimlerin İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ adı altında kullanılması kadar aşağılık bir tavır olamaz madem T.C. Vatandaşı veya burada yaşıyor bu ülkenin her türlü olgusuna saygı duymak zorundaır biz şunu öldürdük bunu kestik şunu biçtik diye ispatlanamamış saçma sapan şeyler hakkında laflar edip te hala bu ülkenin değeri olmaya çalışmak nankörlüktür o yüzden ben o söz her ne kadar yanlış kişiler tarafından kullanılıyor olsada arkasındayım biraz değişik de olsa halkı galeyana getirecek bölücülük yapacaksan bu ülkeyi terket ülkeye zarar veriyorsan bu ülkeyi terket velhasıl kelam YA SEV YA TERKET!!!
« Son Düzenleme: Ekim 03, 2007, 08:21:22 ös Gönderen: LuckyEye2 »
Çilesini çekmediğin dert senin değildir...


Ekim 04, 2007, 12:05:24 öö
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

  Sn SkullG Dink suikasti ve suikasti sahiplenip ülkesine büyük zarar veren bir takım zeka yoksunu kafa tascı oluşumların o cümlyi olur olmaz yerde kullanmaları elbette hoş karşılanamaz lakin bu ülkede yaşıyorsan bu ülkeyede saygı duymak ZO-RUN-DA-SIN!!!Saygı farklıdır ama saygının yanında kin ve nefret dolu sözlerden de arınmak gerekli Orhan Pamuk a o sözler söyletilmiştir sonrasında ödül verilmiştir keza Hrant Dink ede öyle Kürt sorunu denilen bir şeyle boğuşulurken bu tür söylerimlerin İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ adı altında kullanılması kadar aşağılık bir tavır olamaz madem T.C. Vatandaşı veya burada yaşıyor bu ülkenin her türlü olgusuna saygı duymak zorundaır biz şunu öldürdük bunu kestik şunu biçtik diye ispatlanamamış saçma sapan şeyler hakkında laflar edip te hala bu ülkenin değeri olmaya çalışmak nankörlüktür o yüzden ben o söz her ne kadar yanlış kişiler tarafından kullanılıyor olsada arkasındayım biraz değişik de olsa halkı galeyana getirecek bölücülük yapacaksan bu ülkeyi terket ülkeye zarar veriyorsan bu ülkeyi terket velhasıl kelam YA SEV YA TERKET!!!
Dogru soylemissiniz. Bu soylediklerinizi laiklik, rejim, cumhuriyete karsi olanlara, seriati getirmeyi savunanalara, ulkemizi bolmek isteyenlere  de uygulayabilirmiyiz yoksa onlar ayricalikli midir?


Ekim 04, 2007, 02:51:43 ös
Yanıtla #5
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn. Lucyeye2,

sizden ziyadesiyle farklı düşünüyorum. saygı duymanın da çeşitli şekilleri vardır. ülkedeki kokuşmuşluğa karşı durmak, ülkedeki sizin ifadenizle bir takım zeka yoksunu oluşumlara dur demek, demokratikleşmeyi istemek, insan hak-özgürlüklerinin devletin saygı duyması değil dayanması gerektiği temel ilkeler olduğunun kabulu için çabalamak, tarihe bir ulus yaratmak düşüncesiyle değil ortak geçmiş gözüyle bakarak okunmasını istemek ve öyle okumak, ülkenin geri kalmışlığının yalnız ekonomik türünün değil sosyal ve kültürel türünün de vurgusunu yapmak, ülkede oluşturulmak istenen baskıcı tutuma karşı insanlık onurunu savunmak, muasır medeniyetle ayrışmayı değil muasır medeniyetin bir bileşeni olmayı istemek, BU ÜLKEYE SAYGI DUYMANIN BİR GEREĞİDİR. veya eğer BU ÜLKEYE SAYGI DUYUYORSAK aslında talep etmemiz gereken şeyler bence bunlar olmalıdır.

yoksa otoritenin kayıtsız şartsız sahiplenilmesi, onun yaptığı her şeyin "kutsal" olduğuna inançla sorgulanamaması hatta sorgulanmasının düşünülmesinin bile kötü bir şey olarak addedilmesi bence SAYGIyla örtüşmemektedir.

bugün Bu ülkeye yukarıdaki ifadelerimle SAYGI duyanlar -ki onlardan birisi de benim- bu ülkeyi SEVENLERdir de. yani ben bu ülkeyi seviyorum sevdiğim için de bu talepleri savunuyorum, sevdiğim için demokrasiyi, insan haklarını, insan haklarının anası demokrasinin vazgeçilmez unsuru olarak kabul edebileceğimiz ifade özgürlüğünü herkes için istiyorum.

Dink'in "zehirli türk kanı" ifadesini 6 sayfalık bir yazıdan cımbızla ayırarak gözün içine sokarsanız, 301den dolayı dava açar, onu vatan haini ilan ederseniz, birilerine hedef gösterirseniz, o birileri de gidip onun kanına girerse, burada efendim iki üç çapulcu, iki üç kendini bilmez genç düşüncesiyle sıyrılamazsınız. hatta öyle simgeleriniz vardır ki, bununla aslında cinayeti nasıl desteklediğinizi, o cinayeti vaeden ortamı nasıl pompaladığınızı da ortaya koyarsınız. bu noktada cezaevi minibüsündeki nazar bonucuğu niyetine takılmış olan "ya sev ya ter et" yazısı bir simge olarak önem arz eder.

ülkeye zarar verme noktasında birilerinin bu ülkeyi terk etmesi gerekirse, o listenin en başında YA SEV YA TERK ET naraları atanlar gelmelidir. yurttaşları sevenler - seveyenler / sadıklar-sakıncalılar / sadıklar-sadık olmayanlar / teba olabilenler - teba olmayı reddedenler / kul olabilecekler - kul olamayacaklar şeklinde bir ayrıma sebebiyet verecek işlemleri tesis edenlerdir. 17 yaşındaki gençlerimizi dar ağaçlarına gönderenler, sonra da asmayıp da besleyecek miydik diyebilenlerdir, ülkeyi en karanlık zamanlara mahkum edenlerdir. yoksa aydınlığı isteyenler, demokrasiyi talep edenler değil.

sevgi ve saygılarımla...


Ekim 04, 2007, 05:15:16 ös
Yanıtla #6
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

perihan mağden'in 4.10.2007 trihli radikal gazetesinde yayımlanan köşe yazısını konuyla ilgili oldukça düşündürücü bir yazı olduğu inancıyla sizlerle paylaşıyorum.

En çok Öldürülmek Üzere Olan bilir gerçeği. Ölümün ne kadar yakınına geldiğini, Öldürülmesine Ramak Kalan hisseder.
Hrant Dink'in öldürülmeden önce; tüm hayatı mücadeleler içinde geçmiş olmasına karşın, Acı Patlıcan kıvamına çoktan 'erişmiş' olmasına rağmen İKİ şeyden çok çok ürktüğünü, sona yaklaştığına dair işaret olarak gördüğünü biliyoruz.
1) Veli Küçük'ün mahkemesini 'şereflendirmesi'! JİTEM Kurucusu (olduğu tahmin edilen) Veli Küçük, bu defasında yalnızca adamlarını yollamak yerine, bizzat kendisi DE teşrif ediyor Dink'in mahkemesine.
Bu 'gelişme' üzerine son derece tedirgin olan Hrant Dink, kardeşi Orhan Dink'e "Dava tehlikeli olmaya başladı. Hedef gösteriliyorum" diyor.
Veli Küçük, Mehmet Ağar'la birlikte ta Susurluk'tan başlayarak Türkiye'nin en önemli hayaletlerinden biri. Öylesine majör 2 TABU ki bu isimler; ne oluyorsa oluyor bunlar sorgulanamıyor, dokunulamıyor, bu iki ismin başrolünde olduğu hiçbir temsilin örgüsü çözülemiyor.
2) Dink, İstanbul Vali Yardımcısı Erol Güngör'den Sabiha Gökçen'le alakalı
Agos'ta çıkan haberler üzerine bir davet alıyor.
Elleri kolları poşetlerle dolu, yaptıkları haberleri kanıtlayan belgelerle Valiliğe giden Dink'i tuhaf bir sürpriz bekliyor: Biri kadın diğeri erkek 2 MİT mensubu! Bu kişiler tarafından (uyarılmaktan ziyade) nerdeyse azarlanıyor ve son yazısında "Böyle yazmaya devam ederse serserilerden gelecek bir kurşunun kendisini bulacağını ve bunu engellemenin
mümkün olamayacağının hatırlatıldığını" yazıyor.
Burada son derece ilginç ve Dink'i korkutan bir modelde MİT ismi (ve cismi) devreye giriyor.
İlk duruşmada Mahkeme, Dink'i İstanbul Valiliği'nde UYARAN 2 MİT mensubunun kimliğini istemişti. Valilikten gelen yazıda İstihbarat görevlilerinin kim oldukları açıklanmıyor ve Dink'in 'tehdit edilmediği', 'korunmak amacıyla uyarıldığı' belirtiliyor.
Şimdi biz Hrant Dink'in ÖLDÜRÜLDÜĞÜ gerçeğinden hareketle tüm olanı biteni sorguladığımıza göre; Dink'in korkularının hiç de YERSİZ/MESNETSİZ/ABARTILI olduğunu iddia edemeyiz- Öyle değil mi?
Dink öldürüldü. Öldürülmeden önce en çok iki şeyden ürktü/tedirgin oldu:
1) Veli Küçük'ün mahkemesinde belirmesi.
2) Vali Yardımcısı Erol Güngör'ün makamında 2 MİT mensubu tarafından kendisine gözdağı verilmesi.
Dokunulamazların Efendisi Veli Küçük'e dair hiçbir soruşturma/kovuşturma
emaresi yok. Hiçbir dosyadan (Susurluk'tan başlayarak) üstelik!
Nasıl İstanbul Emniyet Müdürü C. Cerrah hakkında (sorumluluk kapsama alanı dışında tutularak) hiçbir işlem yapılmadıysa bu ana dek,
Vali Yardımcısı Erol Güngör'le ilgili de öyle. İsimleri kamuoyuna lütfedilmeyen, Dink'in alenen tehdit olarak algıladığı 'uyarıları' yapan MİT mensupları da öyle: Sorumlu sayılmıyorlar. Önüm arkam sağım solum SOBE!
SOBE yerine MİT kelimesini koyalım şimdi ve Hrant Dink Cinayeti'nde 3 harflik bu sihirli formülle karşılaştığımız yerlere bakalım:
MİT Müsteşarı Emre Taner'in 'Ulus devlet tehlikede' sözlerinin hemen akabinde öldürülüyor Dink. Tesadüf deyip geçelim, pek tabii ki.
Yasin Hayal, Erhan Tuncel'in kendisini 'London Palas'ta 40-45 yaşlarında Akçaabatlı olduğunu söyleyen bir MİT mensubuyla tanıştırdığını
iddia ediyor. "Yargıtay'daki McDonald's davasının dosya numarasını istedi ve yardım edebileceğini ifade etti."
Bunlar, Yasin Hayal'in sözleri. MİT ise bu iddiaları yalanlıyor ve Yasin Hayal'in verdiği isimden yola çıkarak "İhsan ya da İsmail Kasap isimli bir personelimiz bulunmamaktadır" açıklamasını yapıyor.
Pek tabiidir ki, Erhan Tuncel vasıtasıyla Yasin Hayal'le tanışan 'kişinin' (özellikle MİT mensubu ise) gerçek ismini kullanmaması ve kendini diyelim 'İhsan ya da İsmail Kasap' olarak tanıtması çok daha mantıklı olurdu. Öyle değil mi?
Erhan Tuncel'in bir akrabasının MİT mensubu olduğu biliniyor.
Dink'in avukatları ise Trabzon'da Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in sık sık görüştüğü emekli bir MİT mensubuna ulaşıyor ve "Bu ilişkinin boyutunun belirlenmesi için mahkemeye başvuracaklarını" belirtiyorlar. (Avukat Bahri Belen'in açıklaması.)
Pazartesi günü görülen (ya da daha doğru bir ifadeyle: görülemeyen) son mahkemede, sanıklardan Tuncay Uzundal "Bu cinayetin arkasında karanlık güçler var. Ama MİT mi, jandarma mı, polis mi bilmiyorum" şeklinde bir
ifade kullanıyor.
Erhan Tuncel'in tam 5025 kez, Yasin Hayal'in ise 1225 kez telefonları dinleniyor.
Ve kayıtlardan birinde Erhan Tuncel sevgilisine maaşından dolayı MİT'e girmek istediğini anlatıyor. Kelimesi kelimesine (bu güzel ifadeyi aslıyla nakledelim) şöyle diyor: "MİT'e başvurayım mı aşkım? Hem vatan sağolsun, hem parası iyi."
Erhan Tuncel'in bu cümlesi, işin özünü langadanak önümüze koyuyor.
Bu Çocuklar (Empati Çocuklarımız) hem Devlet Babaları'na hizmet etme
aşkıyla yanıp tutuşuyorlar, hem de para pul/şan şöhret/mevki makam peşindeler.
Temelde birer HİÇler, hiçlikteler, feci halde birer kimlik peşindeler. Bir şey olma'nın, bir halta yaramanın, ayrıca da yollarını bulmanın yani para pul kazanmanın peşindeler.
Dink Cinayeti'nde: jandarma istihbaratıyla, polisiyle, polis istihbaratıyla, valiliğiyle, MİT'iyle devletimizin bütün birimlerinin Ankara-İstanbul-Trabzon Üçgeni'nde devletlerine/milletlerine hizmet ettiklerine inanan bu gafil, cahil, hain ve oportünist çocukların Dink'i öldürebilmesi için, EN AZINDAN CİDDİ BİR İHMALKÂRLIK İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLDUKLARINI GÖRÜYORUZ.
Erhan Tuncel'in verdiği bilgilerin 17 KEZ rapor halinde Ankara'ya gönderildiğini hesaba katarsak, Devletimizin TÜM BİRİMLERİYLE bu cinayette Sınırsız Sorumsuz bir modelde, ne denli önemli bir rol oynadığını kabul edebiliriz.
Ya da başımızı kuma gömüp inkâr edebiliriz. Yakın ve uzak tarihimiz boyunca yaptığımız üzre. Tercih tamamen bizlerin.
Bir kez daha. Tercih, bizlerde.


Ekim 04, 2007, 07:51:28 ös
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 581
  • Cinsiyet: Bay

  Milli istihbarat teşkilatı gibi devletin resmi istihbarat örgütlerinden birinin böylesi adice işlenmiş bir cinayette parmagı oldugunu düşünmek bir hatadır.Zira olay sonuçları itibarı ile degerlendirildiğinde  Sözü edilen Üniter yapının bozulma tehlikesini bertaraf edici bir stratejinin parçası degil; aksi bir durumun ,ayrılıkçı hareketlenmeleri tetikleyici bir zihniyetin palnlaması olabilir..Bu açıdan devletin içerrisindeki anti-demokratik kimliklerin tarzı olan kısa vadeli çıkar planlarının  çok üzerinde bir görüntü veriyor.
   
   Hrant dink suikasti kısa ve orta vadede estirdiği  Türk milliyetçiliği rüzgarı nedeniyle sözü geçen kimliklerin işine gelmiş olabilir .Fakat düşünüldüğü taktirde uzun vadede yarattıgı ayrılıkçı düşmanlık, daha palanlamalı bir amacın varlıgını ortaya koyar .M.İ.T' in konuyla  alakası ile verilen delillere gelince,(dogrulukları konusunda henüz bi araştırmama yapmamamla birlikte) dogru sayarak konuşmak gerekirse.Erol Güngör'ün makamında yapılan tehditen tutunda, yasin hayalin irtibatta oldugu istihbarat elemanlarının ve Veli küçügün Hırant dinkin mahkemesindeki varlıgı,Devletin kendi İstihbarat örgütlrtinin olaydaki parmagının  isbatı degilir .Bunlar olsa olsa türk haberalmasının geçmişinde kurmak zorunda kaldıgı antidemokratik savunma mekanizmalarının   çıkar arayışlarını kullanan daha büyük ve palanlı bir girişimin( yada hain emelin ) varlıgının kanıtıdır.........
Vi VERİ VENİVERSUM VENUS VİCİ..


Ekim 04, 2007, 08:27:50 ös
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 654
  • Cinsiyet: Bay

MİT in böyle bir iş yapması imkansız bence mantıksız bir alternatif bu işin arkasında Ermeni lobilerinin olduğu  apacık Taksim de Biz Ermeniyiz nağaraları acaba kime faydalı oldu!!!Sn. SkullG Hrant Dink in Türk Kanı zehirlidir sözü çarpıtılsa bile kendisi Ermeni Soykırımı vardır diyenlerdendi ve bir çok defa şahit oldum neye dayanarak söylüyorsunuz sorusuna yanıtı dalga geçer gibi "Dedem anlatmıştı" oldu Hrant Dink in gözümde hiç bir değeri yoktur elbette insan ve aile babasının ölümüne sevinmem ama üzülmedimde konu biraz sapsada anlatmak istediğim şudur Hrant Dink v.s. ... bu gibilerin örneklerini sıralayabiliriz bence hiç bir baltaya sap olamayacak adamlar birilerinin güdümleri ile bir yerelere getirip konuşturulup kullanılıp atılıyorlar miladı dolmuş bir kuklayı yakıp ısınan kuklacı misali yok edilirken bile ondan fayda elde ettiler 4 T den Tanıtım devereye girdi dünya gündemine tekrar Ermeni soykırımı düştü ve bütün bunlar ne ile yapıldı İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ile devletin her uygulamasına elbette boyun eğmek saygı değildir ama orda ki püf noktasını yakalamak önemli sonuçta bir dayatma olduğu doğrudur Dink in dayatmaya karşı gelip yargılandığıda doğrudur ama burda gözden kaçan bir nokta var yine kendisi bir dayatma ile ceza almadan o davadan beraat etti yanılmıyorsam (AB nin dayatması ) bu tür olaylar her yerde olur dayatmalara karşı birisi olaraktan hala sözünde arkasındayım ama gerçekten yapmak istedsiğiniz şeyler kanattimce yel değirmenleriyle savaşmak gerçekten kendinizede bu duruma uyan bir isim bulduğunuza göre sizde olayın farkındasınız bir çok imla hatası ve düşük cümleden oluşan yazımdan dolayı özür dilerim umarım anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir aceleden böyle oluyor bazen :)
Çilesini çekmediğin dert senin değildir...


Ekim 04, 2007, 10:24:37 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Aranızda Hrant dinkin cenazesine katılan oldumu bilmiyorum ama ben katıldım.Öncelikle Hrant Cumhuritetçi yada laik değildi.o iyi bir sosyalistti.
Onu öldüren zihniyetide İslama mal etmelerine karşıyım.Hranta yapılan saldırı Faşizmin sosyalizme yaptığı alçakca bir saldırıydı.
Ayrıda cenazesinde türbanlı bayanlarıda gördüm ve yanlarındaki erkekleri gördüm.demekki bu ülkede  islamiyete inanan sadece  yasin yada fatih değil...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
17 Yanıt
12198 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 26, 2008, 08:49:57 ös
Gönderen: Prenses Isabella