İşte bu başlık altındakiler tümüyle Masonluktaki Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti ile tümüyle ilgisiz, bağlantısız olaylar ya da Sayın Amerbach’ın ileri sürdüğünce birtekım uydurmacalar olacak. Bunları buraya sadece bu kurum, örgüt ya da organizasyondan hayli söz ettiğim için alıyorum.
1918 yılında Prieuré de Sion’un başına Jean Cocteau geçti.
Jean Cocteau, sadece 20. yüzyılın sanat çevrelerinde adı duyulmuş olan bir kişidir. Asıl mesleği ressamlıktır ama daha çok dekoratörlük ile uğraşmıştır. Politikayla hiç ilgilenmemiştir ama 1949 yılında her nedense kendisine “Chevalier de Legion d’Honneur” nişanı verilmiştir. Özellikle bu tarihten sonra Fransa’daki çeşitli kiliselerin iç onarım ve yeniden dekorasyonu işlerini yapmaya başlamıştır.
Prieuré de Sion’un büyük üstatları, asıl adları heir ne olursa olsun “Jean” olarak anılırdı. Başından bu yana, 22 büyük üstat gelip geçmişti. 1956 tarihli bir belgede Jean Cocteau “23. Jean” olarak anılıyor. Bu pek ilginç bir olgudur.
1884 yılında Masonluk üzerine “Humanum Genus” başlığını taşıyan en dehşetli aforozu konduran Papa 12. Léon, tarih boyunca en uzun süre boyunca papalık yapmış olan kişidir. 1959 yılında öldüğünde, Kardinaller Kurulu yeni papa olarak Venedikli Angelo Roncalli’yi seçti. Yeni papa da “23. Jean” adını aldı. Aslında bu yanlış bir ad almaydı ve olmaması gerekirdi; çünkü 1415 yılında bir diğer papa bu adı taşımıştı.
Kimilerinin bu olguyu sübjektif bir yaklaşımla yorumlayışına göre; Jean Cocteau ile Papa 23. Jean arasında bir ilişki vardı.
Papa 23. Jean, kendi döneminde Katolik Kilisesi’ni elinden geldiğince çağdaşlaştırmaya girişti. Yüzyıllar boyunca korunmuş olan akıl ve mantık dışı Katolik dogmalarından birçoğunu kaldırdı. Tevrat’ın ve İncil’in akıl, mantık ve bilimsel gerçekler ile bağdaşmayan anlatımlarına simgesel nitelikli çağdaş yorumlar getirdi. Masonluğun üzerine kondurulmuş aforozun yürürlüğünü hâlâ sürdürmekte oluşuna karşın, Katolik inancında olan bir kimsenin isterse Masonluğa girebileceğini bile söyledi. 2 Temmuz 1960 tarihinde “Inde a Primis” başlığı altında yayımladığı bildirgede İsa’dan bir “insan” olarak söz ediyordu. Bu ise Katolik mezhebinde benimsenen inanç ilkelerine temelinden aykırıydı.
Bu konuda kimilerinin yaptığı bir açıklamaya göre; papa ile aynı adı taşıdığını ileri süren Jean Cocteau ona büyü yapmış, onu etkisi altına almayı başarmıştı.
Öte yandan Jean Cocteau, Prieuré de Sion’a yepyeni, bambaşka bir kimlik edindirdi.
Prieuré de Sion, 1950’li yıllarda bir “gizli kurum” olmaktan çıkmış, bir “ezoterik örgüt” olmaya dönüşmüştü. 1956 yılında Fransa’da devletin yetkili organlarına başvurup bir dernek olarak da resmen tescil edildi.
Prieuré de Sion’un artık bir dernek olduğu 1956 yılının öncesinde, bu örgütün 1093 kayıtlı üyesi bulunduğu belirtiliyordu. Üyeler, yedi dereceli bir dizgede sıralanmıştı. Her derecenin üye sayısı bir sonrakinin üç katı olmak üzere sınırlı tutuldu. 1956 yılında derecelerin sayısı dokuza çıkarıldı. Böylece derneğin toplam 9842 üyesi olabiliyordu.
“Büyük Üstat” unvanı kaldırıldı. Bu dizgenin en üst derecesindeki başkana “Nautonnier” (Gemici ya da Yönlendirici) denilir oldu.
Jean Cocteau 1963 yılında öldü. Örgütün başına Abbé Ducaud-Bourget geçti.
1981’de ise onun yerini Fransa’nın çok eski ailelerinden birinin soyunu sürdüren ya da öyle olduğunu iddia eden, sonra da bir şarlatan olduğu ayan beyan ortaya çıkan, yargılanıp hüküm giyen Pierre Plantard de Saint-Clair aldı.
O sıralarda Fransa’da ortaya çıkmış olayları, skandalları, saçmalıkları burada anlatmak istemiyorum.
Prieuré de Sion’un günümüzdeki yapılanma tarzı ve göstermekte olduğu etkinlikler de incelenmeye değer. Fakat artık bu örgütün sonrası iyiden iyiye konumuzun dışında kalır.
Ancak bu konuyu kapatmadan önce şunları da eklemeliyim:
Pierre Plantard’ın soy ağacı çıkarıldığında, bunun Merovenjlere kadar uzandığı görülmüştür. Büyükbabası, çalışmamızda daha önce sözünü ettiğimiz Rennes-la-Château köyünün 1885-1917 yıllarındaki rahibi olan Bérenger Saunière’in yakın dostlarındandır. Bérenger Saunière’in, Prieuré de Sion’un büyük üstadına bu kanaldan eriştiği sanılıyor.
İzleyen bölümde asıl önemli konuya geleceğim. Masonluğun başına hayli dert açmış olan bir konuya… O zaman Prieuré de Sion’un 19. yüzyıldaki tariehçe bölümünden niçin bu kadar çok söz etmiş olduğum da bir anlam kazanacak.