Masonlar.org - Harici Forumu

 

Son İletiler

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6 7 8 9 10
21
Evrensel Masonluk / Bati Avrupa'da Masonluk tarzlari
« Son Gönderilen: Gönderen: midyad Ocak 27, 2024, 03:07:48 ös »
Masonluk, tipik bir Bati Avrupa kultur olgusu olarak degerlendirebilir mi? Bu yazinin basligi, bu soruya olumlu bir cevap icermektedir. 1500 sonrasi Bati Avrupa'nin kulturel tarihinde kisa bir gezintide, Hristiyanligin gelisimine de ozellikle deginecegim, cunku bunun Masonlugun uzerinde buyuk bir etkisi oldugunu dusunuyorum.

Konu ile ilgili bazi yorumlar belki de biraz sarsici gorunebilir, ancak bu kendi perspektifimi yansitmaktan oteye gitmiyor. Baslikta da goruldugu gibi konu Bati Avrupa Masonluk'udur, Turkiye deki Masonluk ile alakali degildir. Sonuc olarak, gelecekte muhtemel gelismelere yonelik bir kac yorumda da bulunmak istiyorum.

Orta Cagin ardindan ( yaklasik M.S. 500 ila 1500), Avrupa'da Yeni bir Cag baslamistir. Tarihciler bunu genellikle M.S. 1500 ila 1800 arasinda olarak tarihler. Amerika'nin 1492'de kesfi, bu Yeni Cag'in baslangic noktalarindan biri olarak kabul edilir. Ayni zamanda 1517'de baslayan Reform da bir baska baslangic noktasi olarak gorulur. Kulturel olarak, Avrupa hala Orta Cag'dan Yeni cag'a gecisin isaretini koyan Ronesans'in icindedir. Ronesans ( sozluk anlami Yeniden Dogus), sanat ve edebiyatin bir donemi olarak gorulur. Bu terimi ortaya atan Italyan humanistler, bir cokus doneminden sonra, yani Orta Cag, klasik Antik Cag'in kazanimlarinin yeniden dogdugu, hukuk, mimari ve siirin de dahil oldugu bir altin cagin baslangici olarak dusunduler. Ronesans, 14. yuzyilda Italya'da basladi ve sonraki yuzyillarda Avrupa'nin geri kalanina yayildi. Bu baglamda bilinen isimler arasinda Leonardo da Vinci, Dante, Petrarca ve Michelangelo bulunmaktadir.

Ronesans oncesinde bilim, buyuk olcude nispeten az sayida geleneksel kitaplar ve yazarlara dayaniyordu, Kutsal Kitap, Aristoteles ve Platon gibi birkac Yunan ve Roma yazari gibi. Bilim adamlarinin calismalari, bu kitaplar uzerine yorumlar yapmak ve bu eserleri guncel durumlara uygulamaktan ibaretti. Humanistler, bu kati ve yekduze bicime karsi ciktilar. Klasik eserlere dayanma geleneginden kopmadilar, ancak Yunanca, Latince, Ibranice veya Arapca' dan yapilan cevirilerde hatalar oldugunu savundular. Bu hatalari onlemek icin guvenilir metinlerin orijinal dillerinde, tercihen orijinaline mumkun oldugunca yakin bir versiyonunda incelenmesi gerektigini savundular. Sonraki eklemeler, aciklamalar ve yorumlar cok daha az onemliydi.

Amerika'nin 1492'deki kesfi bilindigi gibi tesadufi oldu, cunku Kristof Kolomb aslinda Hindistan'a dogru batidan gecis yollarini ariyordu. Bu gelenek ondan sonra da devem etti. Bu Bati Avrupa'dan koloniyal genislemenin baslangiciydi. Afrika ve Asya kiyilari boyunca da 16. yuzyilin baslarinda ticaret ( koleligi hatirlatirim, ve Harriet Beecher Stowe tarafindan yazilan "Tom Amca'nin Kulubesi kitabi" bir tavsiyedir) yerlesim yerleri kuruldu. Ilk olarak Ispanya ve Portekiz onculuk etti, ancak daha sonra diger ulkeler de bu kervana katildi, ozellikle Hollanda ve Ingiltere.

Katolik Kilisesinin ahlaki otoritesi 1500 civarlarinda oldukca zayifti. Bu durum, bir dizi olumsuz faktorden kaynaklanmaktaydi. Gayri-resmi iliskiler, gayri-mesru cocuk sahibi olmalar ve ickiye duskunluk, Katolik rahipler arasinda yaygin durumlardi. 1492'den 1503'e kadar hukum suren Borgia ailesinden olan Papa VI. Alexander'in hikayeleri bilinir ve koyu bir sohrete sahiptir. Ayrica, bagis karsiliginda gunahlarin bagislanmasi skandallar yaratmistir, bu uygulama pek samimi gorunmuyordu. Martin Luther, tum bu uygulamalara karsi cikarak Almanya'da Reform'u baslatti. Zwingli Isvicre'de, Calvin ise Fransa'da bunu yapti. Reform hareketi, baslangicta Katolik Kilisesi'ni reform etmek isteyen bir hareket olarak baslamis olmasina ragmen, Katolik Kilisesi tarafindan siddetle karsilandi. Reform'un taraftarlari hizla artti, bunun buyuk bir nedeni de matbaa ve Luther tarafindan Kutsal Kitap'in halk diline cevrilmesiydi. Normal halk, artik yuzyillardir ilk kez kendi dilinde Kutsal Kitap'i okuyabiliyordu.

Reform, ayni zamanda siyasi durumu da etkiledi ve Avripa prensleri ile soylular arasinda catismalara neden oldu. Bu da din motifli savaslara yol acti. Seksen Yili Savasi olarak ta bilinen Protestan kuzeyin Katolik guneye karsi olan isyaninda dini motif etkindi.

Bu sirada bilim dallari gelisiyordu. Hekimler, insan anatomisi hakkinda daha iyi bir fikir sahibi olabilmek icin cesetler uzerinde calistilar ve ayni zamanda Roma hekimi Galen' nin belirli anatomik konularda hatali oldugunu kesfettiler. Kopernik ve Galileo, gok cisimlerini inceledi. Haritacilik gelisiyordu.  Descartes, "Cogito, ergo sum" yani 'Dusunuyorum, oyleyse varim' ifadesini formule etti. Yavas yavas, modern insanin Antik Cag'dan gelen bilgiyi astiginin farkina varildi. Bu, arastirmacilarin ozguvenini ve bilincini buyuk olcude artirdi ve antik kultur otoritelerinin kabul edilen "gercekleri" uzerinde giderek daha fazla suphe etmelerine ve bu 'gerceklerin' dogruluklarini sorgulamalarina yol acti. Bu, 16. yuzyilin sonu ve 17. yuzyilin basinda, bilim adamlarinin, alanlarindaki tarihi otoritelerin dusunceleri yerine kendi gozlemleri ve deneylerinin anahtar oldugunun fark edilmeye baslandigi bir donemde gerceklesti. Boylece modern bilim dogmus oldu.

17. yuzyil boyunca Bati Avrupa'da, uzun vadeli etkileri olan bu gelismeler bilimsel ve teknik bilginin progresif bir bicimde artmasina yol acti. Ayni zamanda, Bati Avrupa'da refah ta artiyordu, ancak herkes bundan esit derecede yararlanamiyordu. Ilerlemeye olan inanc, elestirel arastirmayi tesvik etti ve geleneksel otoriteleri sarsmaya basladi.

18. yuzyilin baslarinda doga bilimleri hizli bir ivme ile gelisti. Isaac Newton, yercekimi yasalarini kesfetti ve gunes, ay ve dunyanin bu yasalara uygun hareket ettigini gosterdi. Bir dizi yeni bulus yapildi. Bircok insan, insan aklinin tum sorunlari cozebilecegine ve cehaletle, batil inanclarla hesaplasmanin zamaninin geldigine inanmaya basladi. 18. yuzyil, Aydinlanma cagi olarak adlandirilir. Unlu Buyuk Ansiklopedi, Diderot ve d'Alembert tarafindan derlenmistir. Filozoflar yeni gorusler getiriyor. Voltaire, daha fazla dini tolerans ve devlet kilisesinin kaldirilmasi cagrisinda bulunuyor, Rousseau, despotizme ve 'droit divin' ilkesine karsi cikiyor.

Hristiyanlik, Bati kulturu uzerinde son derece onemli bir etki yapmistir. Buralarda yasayanlarin cok azi, Nasirali Isa'nin ve onun havarilerinin hikayesini bilmemektedir. Onlar, cok uzun sure once Filistin'de yasamislardi. Isa'nin, hac uzerinde oldugu ve uc gun sonra mezarindan dirildigi soylenir. Kisa bir sure sonra da goge yukseldigi de buna dahildir. Bu, onun takipcileri icin Incil'i dunya capinda yaymaya baaslamak icin bir sinyal oldu. Incil'in Pavlus tarafindan yorumlanmasi, Hristiyan dunyasinda hakim olan ogreti haline geldi. Hristiyanlik, hizla tum Avrupa'ya yayildigi icin olsa gerek ona Hristiyan dunyasi denilir.
           
Baslangicta Hristiyanlik, Antik Yunan ve Roma tanrilarina, ve bircok Dogu dini arasinda sadece bir alternatif olarak ortaya cikti. Ancak Misir'dan Osiris ve Pers'ten Mitras gibi diger tarilarla olan mucadelede, Isa tartismasiz galip cikti. 

Bu inanca duyulan ilginin ve Roma Imparatorlugu'nun kendi icindeki birliginin cekiciligi sayesinde, Hristiyanlik hizla yayildi. Bu, Hristiyanlik'in MS 313'te Buyuk Konstantin tarafindan Roma Imparatorlugu'nda resmi olarak tanindigi ve MS 381'de Buyuk Theodosius tarafindan devlet dini ilan edildigi sonucuna yol acti. Bu durum, Hristiyanligin Avrupa'nin onde gelen dini haline gelmesine neden oldu. MS 313'te Roma Imparatorlugu'nun nufusunun sadece yaklasik yuzde onu Hristiyanken, 350 yilinda bu oran yariya cikmisti. MS 392'de diger tum dinler yasaklandi, bu da Hristiyan sayisinin artmasina yol acti. Bu donemde onemli birkac konsil de gerceklesti ve Hristiyan doktrini daha da belirlendi. Ornegin, MS 325'te Iznik Konsili'nde uclu bir birligin doktrini (teslis) kabul edildi.

Bati Roma Imparatorlugu'nun cokus sureci boyunca ve kesin cokusunden once, Hristiyan misyonerler Alman topraklarina giderek ordaki halklari Hristiyanlastirmaya basladi. Bu, farkli German dinlerinin giderek ortadan kaybolmasina neden oldu. Saksonlar ve Frizler uzun sure kendi dinlerine bagli kaldi, ancak Saksonlar MS 800 civarinda Kutsal Roma Imparatoru Buyuk Sarlman ( Charlemagne) liderligindekki Franklar tarafindan zorla Hristiyanlastirildi.

Sonuc olarak, Hristiyanlik Avrupa'ya kacinilmaz bir sekilde yerlesti. Katolik Kilise (cunku ozellikle bu Hristiyanlik turunden bahsediyoruz) siyasi ve kulturel acidan buyuk bir etkiye sahip guclu bur kurum haline geldi. Ornegin, Hacli Seferleri 11. yuzyilda ve sonrasinda Papa'larin onculugunde baslatildi.

Bu kisa tarih gezintisinden sonra bir sonuca varirsak, 18. yuzyilda Hristiyanlik hala cok onemli ve etkili bir rol oyunuyor gibi gorunuyor. Ister Katolik isterse Protestan olun, 18. yuzyilin bir vatandasi olarak kiliseyi goz ardi edemezsiniz. Piskoposlar ve rahipler, krallar uzerinde buyuk etkiye sahiptir. Elbette, Fransiz Devrimi'nin etkisi altinda 1789'da Fransa'daki Katolik Kilisesi ciddi zarar gordu. Ancak 19. yuzyilda bircok sey tekrar geri dondu. Yeniden krallar ve hatta bir imparator ( III. Napolyon) sahneye cikti. Kilise de bundan faydalandi.

Bu donemde, dinin yani sira bilimsel ve rasyonel bir "Aydinlanma" da gorulmektedir. Bu, dine biraz zit gorunmesine ragmen, 18. yuzyilin etkisiyle bilim ve dinin iyi bir sekilde bir araya getirilebildigi goruldu. Isaac Newton, ayni zamanda bir mason ve Royal Society'nin baskani olan, kendi tanri tasavvurunu yaratmisti.

Ve burada masonluk karsimiza cikiyor. Bilindigi gibi organize Masonluk 1717'de Ingiltere'de baslamistir. Ve ancak bu 18. yuzyilin damgasini tasimaktan azade olamazdi ve nitekim oyle de oldu. Eski Yukumlulukler 1723'te papaz James Anderson tarafindan yazildi. Hristiyanliktan etkilenmemesi dusunulebilir mi... Tabi ki, daha evrensel, Aydinlanma'ya dayali bir sekilde ifade edilir, ancak Hristiyan/Yahudi gelenegi temel prensipleri belirgindir.

Ornek vermek gerekirse, Aydnlanma donemini temsil eden bircok onemli isim, Voltaire, Diderot, Newton, kant, Fichte, Lessing, Herder gibi ayni zamanda mason oldugu bilinmektedir. Bircok kral, devlet adami, sanatci da ayni zamanda masondu. Hepsi, Masonluk'u ve dusunce sistemini bir sekilde etkilemislerdir. Ayrica, bu sahislar genellikle Hristiyan ya da Hristiyan olarak yetistirilmistir.

Masonluk, birden fazla dine acik hale getirilmeye calisildi. Bu, birkac kavrami genellestirmek ile kolay bir sekilde olur. Ornegin, Evrenin Ulu Mimari kavrami tanri kavramindan daha soyuttur. Bu sekilde Yahudilerin ve Muslumanlarin Masonluk'a katilmasi daha kolay hale geliyor.

Ancak Ingiltere'deki Masonluk'a geri donelim. Orada, Masonluk, gunumuze kadar hala Hristiyan damgasini tasimaktadir. Rituellerde daima bir ilahi bulunur. Mason olabilmek icin anglikan olma sarti kaldirilmistir. Isvec'te Masonluk'a katilabilmek icin hala Hristiyan olma zorunlulugu vardir.

Masonluk'ta genellikle Hristiyanlari veya bu gelenege asina olanlari bulmak sasirtici degildir. Baslangicta, Evrenin Ulu Mimari sadece Hristiyan Tanrisi oldugu sanilir, ama bu kavram daha genistir ve YAHWEH'den Buda'ya kadar veya Yuksek bir Prensip'e kadar farkliliklar icerebilir. Bu kavramin icerigini doldurmak her bir masona birakilmistir. Ancak bu, Masonluk'un hala evrensel bir olgu anlamina gelmez.

"Evrensel" herseyi iceren, her yone bakan, herkes icin ayni anlaminda olan bir kelimedir. Masonluk evrensel degildir, cunku herkes icin ayni degildir. Bunu baska bir baslikta da irdelemistik. Bati'dan, yahudi/Hristiyan geleneginden turemistir ve bu nedenle agir bir etki altindadir.

Tum bunlar, Masonluk'un, Muslumanlar, Budistler vb. dunya gorusleri ile uyumlu olmadigi anlamina gelir. Onlari Maasonluk'ta buluyorsak, bu kendilerini Masonluk'a, geleneklerine ve hakim kulture uyum sagladiklari icindir, tam tersi degildir.     
     
Ozetle, Masonluk evrensel bir karaktere sahip degildir. Sinirlari asar, bu tartisilmaz. Ancak su anki Masonluk'u Yahudi/Hristiyan karakterinden arindirmayi ve gercekten evrensel ozelliklere sahip olmak uzere tamamen yeniden insa etmek basarilirsa, o zaman evrensel bir Masonluk'tan sozedilebilir. Bunu basarmak cok zor gorunuyor cunku herkesin kendi gecmisi ve gorusleri vardir. Ustelik, birkac yuzyildir zaten bu gelenekte calisiliyor. Herkesin hosuna gidebilecek ve herkese hitap edebilecek bir sey yapmak ta cok zor ve belki de imkansizdir.

Bu alanda elbette cesitli girisimler yapilmistir. Fransa Buyuk Dogusu, liberal bir harekete donustu. Bir Yuce Varlik'a inanma zorunlulugu kaldirildi. Kutsal Kitap'ta locada artik standard olarak bulunmaz. Geleneksel goruslere gore, bu, bu Buyuk Doguyu duzensiz kilar.

Bunun, ne dusundugumuzden bagimsiz olarak cekici yanlari oldugunu kabul edelim. Cunku, durustce soylemek gerekirse, Hristiyanlik ve Kutsal Kitap artik bircok mason olagan seyler degildir. Hikayeleri ve arka planlarini ya bilmiyorlar yada pek bilmiyorlar. Onlar artik bununla buyumuyorlarveya pek ilgileri yoktur. Bu masonlar, Masonluk'ta zorlanabilirler, cunku arka planlarini ve tarihi perspektiflerini hakkinda bir sey bilmiyorsaniz, bir rituel size gercekte ne anlatir? Belki de gulersiniz kendi icinizde...

Masonluk seckin bir cemiyettir, Cunku her isteyen oraya uye olamaz ve herkese acik degildir. Hakikati(-lari) durustce arayan erkeklere aciktir. Bu populasyon ne yazik ki cok degildir. Ve bu yuzden sayica kucuk bir grub oldugu aciktir. Sanirim asla bir kitle dernegi olamayacak. Sembolizme, geleneklere, gecmise, rituellere, varolussal sorulara, manevi ve kulturel konulara, birbirlerine duyarlilik ve fedakarlik yapmaya hazir olma... tum bunlar 2024 insani icin oldukca fazla degil mi... 

Ayrica, masonlar tabii ki biraz da gizemlidirler. Uyeliklerini aciklamiyorlar ve bu da aslinda gerekli degil, cunku (kendisine nazaran) daha iyi bir insan olmak icin locada bulunuyor. Bu ice donuktur, disa donuk degildir. Ayrica bircok insanin bunu anlamasi zor. Masonluk' un ne oldugunu siradan bir insana anlatmaya calisin...

Kendim, masonlugun uye sayisi acisindan kuculecegini dusunuyorum. Mesela, bu zaten bir suredir oyledir. ve bunun nedenleri artik biliniyor.

Artan sekulerlesme nedeniyle, yeni uyelerin, yukarida anlatildigi gibi Hristiyan veya Kutsal Kitap kokenli olan rituellere cok az veya hic baglanti kuramama riski cok yuksektir. Bununla ilgili olarak oldukca fazla sey yapilabilir.

Bunlardan bir tanesi de rituelleri daha evrensel bir yaklasima uyarlamak olabilir. Ancak bunun gerceklestirilmesi oldukca zor gorunuyor. Bir de bir rituel degisikligile kas yapayim derken goz cikartmak istemezsiniz.

Sonuc olarak, kulturel duzlemde buyuk bir yuzeylesme sureci yasanmaktadir. Bu, Masonluk'u da etkiler, cunku Masonluk zengin bir gecmisi olan bir kultur olma ozelligine sahiptir. Bu konuda tarihi perspektiften koparsak, deneyim de iceriksiz hale gelir.   

   

           
 
   
22
Evrensel Masonluk / Ynt: Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: midyad Ocak 27, 2024, 11:41:33 öö »
Sayin ANARCHOSA,

Degerli, aydinlatici ve ilham verici dusuncelerinizi paylastiginiz icin tesekkur ederim. Bu sadece bir kartopu...

Krali sanat, tanismanin ve karsilasmanin sanatidir. Masonluk, gecmisin guzel seylerini muze konservasyonu ile muhafaza etmek degildir, bunun yerine operatif ve spekulatif onculerce saglanan mirasin kullanildigi yaratici ve aktif bir yasam tutumudur. Bir mason, guvenli muze salonunun vakumunde calismaz, ancak kendi zamaninin dinamiklerinde, gecmisten yankilar uyandirabilcek insanlar arasindaki gelismeler ile calisir.

Gelenek, aktualite ile aktif bir etkilesim icinde olmadigi surece korunmaya degerdir. Eski formlar yeni anlamlar kazanir veya yok olurlar. Gelenek, bir kulturun mirasidir ve degerlidir. Ancak, bu deger, geleneklerin zamanla degisen toplumsal dinamiklere ayak uydurabilme yeteneginden gelir. Gelenekler, farkli farkli farkli platformlarda kok salmis formlar olabilir ama bu formlarin sadece gelenegi korumak amaciyla kullanilmasi, gelenegin evrimini engelleyebilir.

Konu ile ilgili ayri bir baslikta baska bir perspektif ile devam etmek istiyorum, musadenizle.   
23
Evrensel Masonluk / Ynt: Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: ANARCHOSA Ocak 24, 2024, 09:23:52 öö »
Sayın Midyad

Yazınız haklı argümanlarla dolu, ancak çoğunu yalnızca Masonlar ağırlıklı kısmını da İleri ve Yüksek Derece Rit Atölyelerinde çalışma yapanlar anlayacaktır. Pek çok masonun artık "belli" sebeplerle katılım da göstermediği harici forumda bu konuya çözüm bulmak mümkün değil gibi duruyor.

Ben kendi bilgim yettiğince katkı vermek isterim.

İnanç ön şartı sebebiyle üyelerinde seçim yapanlardan örnek vermişsiniz. Teslis inancı bunun başında geliyor. Bir başka örnek ise sanırım forumda da işlenmiş olan Prince Hall Localarıdır. Amerika'da ırkçılık sebebiyle zencilerin Mason yapılmadığı bir dönem vardı (hâlâ da güney eyaletleinde kapalı uygulama) bu dönem Siyahi kardeşler Prince Hall Büyük Locasını kurmuştu ama hâlâ aktif olarak çalışmaktadır. Aynı şekilde bu da bahsi geçen ülküye aykırı görünüyor...

Fakat her zaman söylediğim bir şey var, tarihi perspektifinden kopararak olayları anlayamayız.

İki yere çekeyim konuyu. Avrupa ve  Birleşik Krallıktaki taht ve mezhep savaşları. Katolik Papalık Masonluğu aforoz etmiştir halen de geçerlidir bildiğiniz gibi. Prusya'dan başlayarak protestanlık, Henry ile başlayarak Anglikan klisesi, Stuart meselesi ile Fransa ve Hollanda'ya kaçan oradan geri kaçmak zorunda kalan Presbiteryenlik! Taht savaşlarının arkasındaki mezhep meseleleri.

Bu bölgelerde Gotik Elyazmaları denen Landmarklarda Doğru İnançlı olmalıdır diye bir Mason'un Katolik olması gerektiği tarif edilir. Presbiteryen Rahip Anderson, Protestan Büyük Üstat Desaguliers birlikte yazdıkları Nizamnamede genelleştirerek Tanrıtanımaz bir Ateist olmamalı diye genelleştirmeye çalışsa da bu büyük tartışma yaratmış 1721 de ilk Musevi 1750lerde Müslümanlar localara tekris edildiğinde bölünmelere ve "Yenileri" tanımayan "Antient"lar ayrışmasına yol açmıştır. Yeniden birleşme ve UGLE nin oluşumu 1813'ü bulmuştur.

Meslek şüphesiz insanlığın düşünsel gelişmesi ile paralel gelişmektedir. 1875 Lozan Konvanı benzeri ayrışmalara yol açmıştır. Mesela bugün 1929 tanınma koşullarında Tanrı inancı şartı korunurken, aynı şartlarda yer alan Ruhun Ölümsüzlüğü inancı ise artık aranmamaktadır.

Dikkatli incelenirse tarihsel süreçte pek çok gelişim ve dogma kırılması yaşanmıştır. Ancak harici alemden farklı olarak hakikatin aranmasında gelip geçici trendler mesleğin özünü bozmasın diye daha yavaş ve eleyen bir yaklaşım sözkonusudur. Tabiri caizse mabette ve locada zaman daha yavaş akmaktadır.

Ülkü mabedi bir insanlık mabedi ülküsüdür. Bu evet artık tamam denecek bir yapı değil sürekli gelişen bir ulaşılmaz hedef koymak amacındadır. Bu mabedin yapıtaşlarının kardeşler ve insanlar olduğunu unutmamalı. İnsanlık ne kadar gelişirse amaca o kadar yaklaşılır. Sanatla bilimle felsefeyle insanlığın gelişimine katkı verenler hep içeride aldığı dışarı yansıtanlar olmuştur. Ama yeterli olmaması henüz gerekli zamanı elde etmeyişinden kaynaklıdır.

Bir başka husus bu Ülkü Mabedi kavramının nereden çıktığına odaklanmaktır. 1738'de Büyük Yasalar Sözcüsü olarak meşhur bir nutuk okuyan Şövalye Ramsayz mesleğin kökenini sadece taş ustalığı mitlerinden kopararak Şövalyelik ve diğer erdemlere taşımış, en son bir hedef olarak "Patria gentis Humano" İnsanlığın ortak evi fikrini ortaya atmıştır.

Ancak oraya gelene kadar şövalye erdemleri sıralayan Ramsay'in deyişi ile meslek taşçılık dışında diğer kaynaklardan da beslenmiştir. Şövalye Orderlarını aklınıza getirdiğinizde İsveç ve çevresindeki tarihsel kökenle birleştiğinde bu bölgede Katolik Hristiyan Teslis inancının neden sorulduğunu anlamak mümkün olabilir.

Esas mesele belki de şurada, oraya katılan herkes gerçektende evet inanıyorum dediği bu inançta mıdır? İskandinav ülkelerinin inanç dağılım yüzdesine bir göz atınız.

Daha ötesi tanrı inancını şart koşan tüm obediyansların tüm üyeleri tanrıya gerçekten inanmakta mıdır?

Son soru felsefi çalışmalar yapmak için mutlaka o inançta olmak gerekir mi, araştırmacılar bazen karşıt görüşte oldukları fikirlerin bile kaynaklarını okuyup çalışamaz mı?

Netice, dediklerinizin hepsi geniş anlamda insanlığın ortak paylaşılan kümesinin gelişimi ile ilgili, gelişim o kadar yavaş ki, mesleğe etkileri de sezilemeyecek kadar yavaş oluyor. AMA BU ETKİ EDİP DEĞİŞMEDİĞİ ANLAMINA GELMİYOR...
24
Evrensel Masonluk / Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: midyad Ocak 24, 2024, 12:41:53 öö »
Masonlugun amaclarindan bir tanesi, "Insanlik ulku mabedi" ninin insa edilmesidir. Su an etrafimiza baktigimizda, en cok olmasini istedigimiz bir olgudur. Dunyada o kadar cok nefret var ki sanki insanlar gercekten (farkinda olmadan) Kronos olmuslar, hani (kendi) cocuklarini yiyen alegorik bir figur var ya... Bu ulku icin calismak kutsaldir.

Ancak bazi ulkelerin mason kuruluslarinin bazi insan topluluklarini disladigini goruyoruz, ozellikle Isvec, Danimarka, Norvec ve Finlandiya' nin masonluk anlayisi gibi ( buna Ingiltere AASR' uyeligi de eklenebilir). Oraya uye olabilmek icin Hristiyan olmak gerekiyor. Eskiden bir kiliseye uye olmak sarti da vardi ama o sarti kaldirmislar. Bu, Hristiyan olmayan vatandaslarini dislamak anlamina gelir ve bu, benim bildigim evrensel masonluk anlayisina aykiridir ( hemen fikrimizde soyle bir dusunce de yuzeye cikabilir; zaten disliyor da disliyor; bir ulu mimara inanmayanlar gibi, kadinlar gibi vs vs). Eger bir vatandas Hristiyanligi ogtrenmek istiyorsa, mason kurulusuna gitmez, kendi yakinindaki kiliseye gider ve orijinal yerinde isin ehli kisilerden ogrenir, ne ogrenmek istiyorsa. Orijinal olmayan bir yerde niye bu din uzerine derinlessin ki...

Bir de bazi Avrupa ulkelerinde, belki de hepsinde, bazi rituellerde Incil veya Tevrat' taki hikayelere atifta bulunulur. Madem ki giriste dini, ornegin Islam, ise kendi kutsal kitabinin uzerinde yemin etme/soz verme imkani (gururlu bir sekilde) sunulur; eger burada bir samimiyet varsa, o zaman rituellerdeki dini unsurlarin evrensel semboller ve alegorilerle degistirilmesi gerekmiyor mu? bunun uzerinde artik ciddi bir sekilde dusunulmesi gerekir, artik kulaklarimizin soylediklerimizi iyi bir sekilde duyup kavramasi gerektigine inaniyorum.

En cok duyulan arguman; ozellile sol tarafinda metalleri bol tasimaktan hoslananlar tarafindan dile getirilen; masonluk ozunde hristiyan/Yahudi geleneginde sekillenmistir; olabilir ama dunya eski dunya degildir artik, her ulke artik kosmopolit bir yer olmustur.   
25
Turkiye`de Masonluk / Ynt: Ülkemizdeki Obediyansların Çalıştığı Rİtler Nelerdir?
« Son Gönderilen: Gönderen: Lucian Ocak 22, 2024, 03:54:46 ös »
Konudan biraz uzaklaşmış oluyoruz ama yine de birkaç noktaya değinmek istiyorum.

Sn. NOSAM33, HKEMBL Tüzüğü üyelerini bağlayan bir tüzüktür. Her dernek kendi tüzüğüne tabi olup farklılıklar olabilir.

Forumla ilgili kısma Sn. ANARCHOSA her zamanki gibi dolu ve kapsamlı bir şekilde açıklama getirmiş, kendisine bir kez daha teşekkür ederim.

Sn. Burakc; tabii ki sorabilirsiniz, biz de kurallar çerçevesinde yanıt verebiliriz, keza çok güzel bir açıklama ile sorunuz yanıtlanmış bile.

Sn midyad eski günleri yad etmiş, gerçekten de çok hararetli tartışmaların olduğu günler yaşandı forumda, ama gördüğüm kadarıyla artık daha sakin bir tempo ile devam ediliyor, bunu görmek beni mutlu etti doğrusu. Bir de çok güzel ifade ile kişisel yorumlara değinmiş, kalemine sağlık.

Sonuç olarak forum üyesi olarak burada yer alan dernek üyeleri (ayrım yapmaksızın) sorularınızı elimizden geldiğinde mantık ve kurallar çerçevesinde yanıtlamak için ellerinden geleni yaptılar, yapmaya da devam ederler.
Kırgınlıklar, gerginlikler olmadan ortak payda olan bilgi paylaşımına odaklanırsak güzel bir şekilde diyaloglarımızı sürdürebileceğimiz kanısındayım.

26
Turkiye`de Masonluk / Ynt: Ülkemizdeki Obediyansların Çalıştığı Rİtler Nelerdir?
« Son Gönderilen: Gönderen: midyad Ocak 22, 2024, 12:33:02 ös »
Forumda uzun suredir devam eden duzenli- duzensiz ( regular- irregular) masonluk konulu tartismalar, zaman zaman olumsuz bir hava icerisinde gecmis. Bu durum bazen kalp kirikliklarina, bazen de hakaretlere kadar gittigi goruldu. Ozellikle masonlarin da dahil oldugu bu tartismalar, bircok mason ve harici icin genel bir iletisim tarzina donustugu soylenebilir.

Onemli bir nokta ise, bir kisinin mason olup olmamasindan bagimsiz olarak, ifade ettigi dusunceleri ve sahip oldugu bilgileri pratikte nasil uyguladigidir. eger bir kisi ifade ettiklerini yasantisina yansitmiyorsa veya bunu denemiyorsa, bu durumda o kisi karanlik tarafi ile daha fazla mucadele etmek zorunda kalabilir. Bu, masonluk konusu ile sinirli olmayan genel bir prensip olarak dusubulebilir. 
27
Turkiye`de Masonluk / Ynt: Ülkemizdeki Obediyansların Çalıştığı Rİtler Nelerdir?
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Ocak 22, 2024, 01:33:19 öö »
Alıntı
Bununla birlikte okumak ve anlamak üzere burada olan Harici üyelerin, bazı başka derneklerin üyelerini yargılaması, masondur değildir demesi de etik ve hoş değildir.


Asla ve asla yargılamıyorum. Öğrendiğim kadarıyla yorum yaptım. Demekki Sayın MASON un tespitini ben yanlış anlamışım .

Sayın burakc  ...
Alıntı
Sorgulamadığın her şeyde dogmaya düşersin Sn.NOSAM33 bildiğim kadarıyla da masonluk dogmalara karşıdır.

 1- Ben bu masonluk ile ilgili TANRI İNANCI şartını koymadım .
 2- Doğma konusu kişiden kişiye değişir.
 3- Bir Mason olan Sayın caliper in yazısını tekrar okumanızı rica ederim.
 4- Sonuçta bunca sene HKMBL nın gözetiminde olduğumuzu sandığımız bu  forum BENİM YANLIŞ ANLAMAMDAN dolayı yanlış
     yorumlamışım.
 5- Bir HARİCİNİN bir Mason kuruluşunu yargılaması kesinlikle olmaz olmamalıdır da .Sorgulayanda haddini aşmış olur. Buradaki sorun
     benim
     konuyu yanlış yorumlamamdan kaynaklandı.
 6- Ne kadar konuya hakim olmaya çalışsam da , benimde eksik kaldığım konular varmış.



Saygılar
   
     
28
Turkiye`de Masonluk / Ynt: Ülkemizdeki Obediyansların Çalıştığı Rİtler Nelerdir?
« Son Gönderilen: Gönderen: burakc Ocak 22, 2024, 12:10:05 öö »
Alıntı
ÖMBL ve KMBL hangi Rit'te çalışmaktadır. Arasındaki farklar nelerdir?


Rit
Amaçların gerçekleştirilmesinde yapılacak çalışmanın, benimsenen kapsamı ile uygulanan yol ve yönteminin bütünü.

HKMBL formunda yukarıdaki Masonluğu kabul edilmeyen ÖMBL ve KMBL adlı kurumları bu formda sorgulamak sence ne kadar mantıklı olur ?
 Sn. burakc ...
Saygılar

Sorgulamadığın her şeyde dogmaya düşersin Sn.NOSAM33 bildiğim kadarıyla da masonluk dogmalara karşıdır.

Burası Masonlar tarafından kurulmuş ve idare edilen ve haricilere bilgiler verilen bir forum. Mottosunda da vurgulanmış.

Ayrıca şöyle düşünelim; HKEMBL üyesi birine ulaşıp siz hangi ritte çalışıyorsunuz ÖMBL ve KMBL hangi ritte çalışıyor ve neden diye soramaz mıyız ?

Soru sormanın neresi kötü?

Masonlar dahi kendi ritlerinin gelişimini, yıllara göre değişimini araştırıken bir haricinin mevcut ritler arasındaki farklılıkları araştırması doğal değil mi?
29
Turkiye`de Masonluk / Ynt: Ülkemizdeki Obediyansların Çalıştığı Rİtler Nelerdir?
« Son Gönderilen: Gönderen: ANARCHOSA Ocak 21, 2024, 11:42:14 ös »
Sn. Lucian'ın yerinde eklemesine ben de bir katkı vereyim. Diğer okuyucular yanlış bilmesin.

Bu forum HKEMBL derneğinin olmadığı gibi dernek ile organik inorganik hiçbir bağı yoktur...

Sn Mason Türkiye'de bile yaşamıyor ve HKEMBL üyesi değil bildiğim kadarıyla.

Yaşadığı ülkede Geleneksel Masonluk dairesinde Muntazam bir dernekte üye olduğu kendisi tarafından söylendiği için referans yöntemiyle ülkemizdeki Muntazam Masonlara sadece Mason tanımı kullanılması iznini site yöneticisi olarak veriyor oluşu, kimin Mason kimin değil olduğunu belirlemesi hakkını vermemektedir.

Bu forum bir mason forumu değildir. Bazı Masonların haricilere masonluk ile ilgili bilgi vermesi için kurulmuştur.

Bununla birlikte okumak ve anlamak üzere burada olan Harici üyelerin, bazı başka derneklerin üyelerini yargılaması, masondur değildir demesi de etik ve hoş değildir.

Şu anda Birlikte ritüelik çalışmalar yapmasalarda birbirlerini kardeşçe kucaklayan bu dernekler ve üyeleri kendi ilişkilerini nasıl düzenleyeceklerini kendileri karar verecek bilgi ve erdeme sahiptirler...
30
Turkiye`de Masonluk / Ynt: Ülkemizdeki Obediyansların Çalıştığı Rİtler Nelerdir?
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Ocak 21, 2024, 10:06:03 ös »
Alıntı
HKEMBL'nin tüzüğü nettir. Türkiye'deki ilk 3 derece Masonluğun temsil yetkisi ve iradesi HKEMBL'dedir.

Alıntı
HKEMBL, adına Büyük Loca diyen bu tarz oluşumlar ile Masonik ilişki kurmaz, özellikle kendilerini "muntazam" olarak nitelendirip, potansiyel üye havuzu olarak HKEMBL ve EKSR'i gören bir oluşum ile.

Zamanla isimlerini değiştirirse (Büyük Loca tanımı) ve misyonlarını HKEMBL'nin tüzüğüne uygun hale getirirlerse, HKEMBL Büyük Görevliler Kurulu durumu yeniden değerlendirebilir.

Ama HKEMBL ve onun tüzüklerine rağmen adında Büyük Loca geçen bir derneğe müsamaha gösterilmez.

Sayın caliperden alıntı .[/quote


Alıntı
sizin ifadenizdeki ''Masonluğu kabul edilmeyen'' ifadesini, ''HKEMBL tarafından Masonik olarak tanınmayan ya da muntazam kabul edilmeyen'' şeklinde düzeltirsek daha doğru bir ifade olacağı kanısındayım. Keza söz konusu oluşumlar da kendilerini tanıyan kurumlarca muntazam kabul edilir. Aradaki ince nokta HKEMBL ve üyelerince muntazam sayılmadıkları için masonik bir ilişki kurulmamasıdır.


 



 Anlamadığım, anlamakta zorlandığım ÖMBL ve KMBL olarak isimlendirilen bu oluşumlara karşı bir art niyetim ASLA YOK. Anlamakta zorlandığım bu ısrar neden?   Taban tabana , zıt görüşleri olmasına rağmen. Örneğin EVRENİN ULU MİMARI KAVRAMI 'na karşı olan bir üyeyi, inanması şart değildir, mantığını savunan bir oluşum Masonluk ülküsüne ne kadar yaklaşır. Sonuçta bu kimselerde özde iyi insanlardır lakin bu karşı tarafın hala ısrarla ÖMBL kavramında dik durmaları sadece SÜLEYMAN DEMİREL  olayının da sebep olduğu olayından  daha derinlerde başka konular da var olduğu kanaatindeyim...  Lütfen daha fazla bilgim olduğunu sanmayın; okuduklarımdan bu kanıya varmış biriyim. Geçmişte Sayın MASON 'un bu masonluk konusunda kesinlikle kabul edilmemektedir dediği yazısını hatırlıyorum ,lakin o yazıya ulaşamadım ...
Üyelerin kıymetli zamanlarını aldığım için tekrar özür dilerim ...


Saygılar Sayın  Lucian




Özür dilerim son yazdığım kısımda alıntılı şeklinde oldu düzeltemedim.
Saygılar
Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6 7 8 9 10