Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Param var ama tüketmeye hakkım yok  (Okunma sayısı 3486 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 07, 2012, 08:47:14 ös
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Kırmızı süveteri delik deşik olmasına rağmen hala üzerinde; ayakkabısı da yamalı. Sökük paltosunu, pantolonunu, yakalarını ters-yüz ettiği gömleklerini yıllardır kullanıyor. 10 yıldır hiçbir şey almamış üzerine. Karaca markasının ve TEMA Vakfı nın kurucusu Hayrettin Karaca "param var ama tüketmeye hakkım yok" diyerek al tüket ve yok et diyen tüketim toplumuna açtığı savaşla gurur duyuyor.

 

KOMŞUYA VER...

Dünyada tüm insanları doyuracak kadar yiyecek olduğunu ama gözü aç olanları doyuracak hiçbir şeyin olmadığını söyleyen Karaca, Türkiye de bir zamanlar fakirleri aç bırakmayan kültürün nasıl yok olduğunu hüzünlenerek anlattı. Televole kültürünün karşısında birtakım değerlerin yok olduğunu söyleyen Karaca, çocukluk günlerinin "komşuyu aç bırakmayan" kültürünün yeniden dirilmesiyle, açlıkla savaşılabileceğini söyledi. "Dünya ikiye bölünmüş artık. Gözü açlar ve karnı açlar. İşte o gözü açları doyurmayacağız. Bunların farkına küçükken vardım. Dilim kültürüm gidiyor. Bağımsız bir Türkiye değiliz artık. En büyük acımız geri getiremediğimiz o kültürümüzdür." diyen Karaca şöyle konuştu:

"Ben bir kasaba çocuğuyum. Varlıklı bir ailenin çocuğuydum. Ama herkes eşit şartlarda oynardı sokakta. Bütün çocuklar gibi ben de yalınayak oynardım. Akşam olduğu zaman annem seslenirdi, avucuma bir kap sıcak yemek koyarlardı. Kulağıma eğilip, Komşu anneye götür derdi. Etrafımızda bizi duyacak kimse yoktu ama, bu bana verilen Aman kimse görmesin Hayrettin mesajıydı. Komşu annenin yağını,odununu kim alır, kimse bilmezdi. Paylaşma düzeni vardı, o kültürdü. Savaştan çıkmış bir Türkiye de fakirim diyen çoktu ama açım diyen yoktu. Oradan aldım bu kültürü. Kaybolan budur, giden budur. Ama Anadolu yu gezerken görüyorum ki, bu değerleri hala yaşatanlar var."

UTANIYORUM...

Tüketim toplumunun rezalet hale geldiğini Karaca:

"Akmerkez in önünden geçmeye utanıyorum, nedir bu ışıklar, bu rezalet. Yılbaşı demek, Al, tüket, yok et, yaşamı mahvet demek. O yüzden bu yırtık kazağı gururla taşıyorum üzerimde. Global ekonomi insanları kullanıyor. Ama bakın beni kullanamıyor, çünkü izin vermiyorum. Çok da mutluyum. Bunu elimden hiç bir güç alamaz. İnanç herşeyi halleder"dedi.

"Açlıktan ölen her çocuğun katilleri vardır" diyen Karaca, ihtiyacından çok tüketerek sınıf atlamaya çalışanları suçladı. Karaca, "Bugünkü tüketim iki katına çıktığı gün, belki dünyada yaşam olmayacak. En büyük tehlike gıdada. Bir Amerikalı çocuk doğduğunda 30 çocuğa eşdeğerde dünya nimetlerini alıp götürüyor" diyerek dünyanın düştüğü durumu gözler önüne seriyor.

TV SEYRETMİYOR...

Cep telefonu kullanmadığını, 5 yıldır TV izlemediğini belirten Karaca şöyle devam etti:

"Okumakla mükellefim. Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu var. Malını mülkünü verirsin orada biter borcun. Mesela Yalova daki botanik bahçemi vakıf yaptım ama borcum bitmedi topluma. Şimdi borcumu bilgi sahibi olarak ve bunu aktararak ödüyorum. Okumak ibadettir. Okumamak cumhuriyete ihanettir."

Oğlunu, eşini ve annesini kaybeden Hayrettin Karaca, "acılar karşısında isyan ederek hiçbir şey kazanamazsınız, elde olan bir şey değil çünkü bu. Ben acıyı da, mutluluğu da kabulleniyorum. Ama acılar hafızadan hiç çıkmaz" dedi.

185 MİLYON AFRİKALI HERGÜN AÇLIKTAN ÖLME RİSKİ İLE YAŞIYOR...

Dünyanın durumunu değerlendiren Karaca şu yorumlarda bulunuyor:

"Birleşmiş Milletler 2004 Kalkınma Raporu na göre, Afrika da 323 milyon insan günde 1 dolardan az bir gelirle geçimini sağlıyor. Temiz su kaynağından mahrum 273 milyon kişi bulunmakta. İlkokul çağında okula gidemeyen 44 milyon çocuk var. Yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölüm riski altında yaşayan Afrikalıların sayısı 185 milyon. Her yıl beş yaşının altında ortalama beş milyon çocuk ölüyor. Zengin ülkeler yıllık gelirlerinden yüzde 0,7 sini kurtarma amaçlı projelere yönlendirseler bu sorunların hepsi ortadan kalkabilir."

"BİR" ÇOK GÜÇLÜDÜR.....

"Benim de vardı 40 tane kravatım. O zaman 30 yaşındaydım. Ben de tükettim, ama bilerek yapmadım bunu." diyen Karaca, "Artık farkına vardım bunun. Ne zamandır alışveriş yapmadığımı hatırlamıyorum, kendime sadece kitap alıyorum. Nedir benim ihtiyacım? Doymam, sağlığım, barınmam, kuşanmam; bunun dışında hiçbir şey tüketmeye hakkım yok. Gömleklerim var, yakası çevrilmiştir, ayakkabılarıma bakarsanız, altı yamalıdır. Dokuz senedir bu pantolonu giyerim, paltom yırtıktır. Param var ama tüketmeye hakkım yok! Bunu herkes yapabilir. "BİR" çok güçlüdür. Atatürk bir kişiydi. Herşey "bir" ile başlar. Bir yoksa iki olmaz. Ben de yakınlarıma örnek olmaya çalışıyorum" diyor.

BİR ALYANS İÇİN 3 TON ZEHİRLİ ATIK...

TEMA Vakfı Yayınları ndan çıkan "Dünyanın Durumu 2004" raporlarını yorumlayan Karaca şu tespitlerini aktarıyor:

• Dünyada makyaj malzemesi için yapılan harcama 18 milyar dolar. Dünyadaki tüm kadınların üreme sağlığı için gerekli para 12 milyar dolar.

• Avrupa ve ABD de evde beslenen hayvanların mamasına harcanan para 17 milyar dolar. Dünyada açlığın ve yetersiz beslenmenin sona erdirilmesi için gerekli para 19 milyar dolar.

• Parfüme harcanan para 15 milyar dolar. Evrensel okur-yazarlığın sağlanması için gereken yıllık ek yatırım 5 milyar dolar.

• Deniz seyahatlerine harcanan para 14 milyar dolar. Dünyada herkese temiz içme suyu sağlanması için gerekli para 10 milyar dolar.

• Avrupa da dondurmaya harcanan para 11 milyar dolar. Her çocuğun aşılanması için gerekli miktar 1,3 milyar dolar.

• Satışa hazır 1 ton altın elde etmek için 300 bin ton atık üretilir. Başka bir deyişle altın bir alyans için ortaya çıkan atık miktarı 3 tondur. Bu atıkların çoğu siyanür ve kimyasal maddeler içerir.



ibret alalım

saygılar
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Şubat 07, 2012, 11:00:22 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1803
  • Cinsiyet: Bay

    Sayın karahan, bundan tahminen 15-16 yıl kadar evveldi, TEMA Gönüllü Eğitim Seminerleri için Yıldız Üniversitesi Salonlarında toplanmıştık. 3 gün sürmüştü seminerler. Bu süre zarfında Hayrettn KARACA isimli  muhteşem kişiyi tanıdım. İki-üç kez karşılıklı olarak teatide bulunduk. O zaman Çorlu ve Lüleburgaz'daki çarpık sanayileşme sonucu Trakyada Ergene vadisinin yok olması, Orta Anadolu'daki erezyon  ve "Bir Milyar Meşe " projesi gündeme gelmişti. Kendisinin verdiği mücadeleleri yakından biliyor ve onu takdir ediyorum. Keşke ülkemizde binlerce Hayrettin KARACA olsa.
     Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Şubat 07, 2012, 11:04:56 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3244
  • Cinsiyet: Bay

Zengin kardeşlerimiz okusun, fakirde zaten yok ; yok olan yerde alım da olmaz saygılar... :'( :'( :'(
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Şubat 07, 2012, 11:06:50 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3244
  • Cinsiyet: Bay

Okumamak cumhuriyete ihanettir. Sn. KARACA
 :-X :-X :-X
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Şubat 07, 2012, 11:39:23 ös
Yanıtla #4

Bunu yaptığını söyleyen Karaca'yı tebrik etmek lazım. Dünyanın en zengin insanına da sorulsa o da bu dertten yakınır. Kimse "bana ne" demez sanırım. Ama durum öyle görünmüyor. İnsanlar kendilerine harcıyor.

Bu biraz da artık bir kap yemek verecek komşunun olmamasıyla ilgili bir durum. İnsanların büyük çoğunluğu, eskiye nazaran açlık, barınak, giyim vb. gibi sorunlarının üstesinden daha iyi gelebiliyor. Tabii ki bunları da karşılayamayan yoksullar var, olabilir. Vakıfların ve gönüllülüğün bir sorumluluğu da bunları tespit etmektir. Çünkü gerçekten yardım etmek isteyip de, gerçek ihtiyaç sahibini bulamayan bir sürü kişi var. Yardım etmek de bu zamanda zorlaştı sanki. Somali kampanyasına bir çok vatandaş destek verdi. Fakat somalinin durumu yıllardır belliydi. İş sadece kampanyaya, duyurmaya, farkındalığı arttırmaya kalmıştı. Yoksul olana yardım etmek isteyen çok kişi olduğunu fakat gerçek adresin hangisi olduğuyla ilgili şüphe yaşayan da bir sürü insan olduğunu düşünüyorum. Bu gerçekten büyük bir açık. Bu duruma aracılık edecek vakıfların, derneklerin faal olması gerekir. Fakat yine zamanın sorunlarından bir tanesi ki o da, yardım kuruluşlarının şeffaf olmaması, verilen paranın takip edilememesi. Bu da insanları yardımdan soğutan nedenler arasında. Düzgün bir sistem için yardımı yapanla, ihtiyacı olanın doğrudan iletişime geçeceği bir ortam gerekiyor, aksi halde son derece şeffaf, denetlenebilir, güvenilir kurumlar kurulmalı.

Saygılar
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Şubat 08, 2012, 02:39:30 öö
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Nekadar güzel konuşmuş. Sürdürülebilirlik için yaptığımız herşeyin faydası büyük. Lütfen satın aldığımız ürünlerin sürdürülebilir ürünler olmasına dikkat edelim. Eğer bu konuya merkı olanlar varsa Mark Boyle'un Meteliksiz kitabını okumasını şiddetle tavsiye ederim. Bu konulara bakışınızı çok değiştiriyor.


Şubat 08, 2012, 06:09:11 öö
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3244
  • Cinsiyet: Bay

Kardeşlerime bir kitap önereceğim; tüketim toplumuyla alakalı adı DÜNYA'YI YÖNETEN ŞİRKETLER  bana biraz ağır geldi ama okunmasında fayda olduğu kanaitindeyim. Bende tam bitirmedim ama tam sayın Karaca'nın fikirleriyle % 100 örtüşüyor saygılar... Dünya ve halkları için sadece içimden  :'( :'( :'( :'( :'( :'( :'(  geliyor.
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Şubat 08, 2012, 02:35:02 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Sebze ve meyve toptancıları benden daha iyi bilirler, ülkemizde toptancılar örneğin patatesi, domatesi vb.  kamyon kamyon denize döktüler pahalansın diye. Allah'ın verdiği nimetleri paylaşmayı bilmez isek sadece biz kötü düşünmeyiz bizim gibi art niyet zihniyette bir kaç bilim adamı çıkar ve her şeyin genleriyle oynarlar ve paramızla aldığımız meyve ve sebzeden ne lezzet ne de vitamin alırız. Neticede vitamin ilacı üreten şirketler tırlarla parayı taşımakta zorlanırlar. Hiç bir kimyasal ilaç vücudu terk edemeyeyeceği artıklar bırakmak zorunda olduğu için de aldığımız masum vitamin ilaçları yüzünden karaciğer iflas ederek ölürüz.

Bazen Cengiz Han'ı fethettiği ülkelerdeki bilim insanlarını ve kitaplarını yok ettiği ve bir kaç yüz yıl daha dünya nefes alınabilecek halde kaldığı için rahmetle yadediyorum.

Saygılarımla.


Şubat 08, 2012, 05:45:54 ös
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

    Sayın karahan, bundan tahminen 15-16 yıl kadar evveldi, TEMA Gönüllü Eğitim Seminerleri için Yıldız Üniversitesi Salonlarında toplanmıştık. 3 gün sürmüştü seminerler. Bu süre zarfında Hayrettn KARACA isimli  muhteşem kişiyi tanıdım. İki-üç kez karşılıklı olarak teatide bulunduk. O zaman Çorlu ve Lüleburgaz'daki çarpık sanayileşme sonucu Trakyada Ergene vadisinin yok olması, Orta Anadolu'daki erezyon  ve "Bir Milyar Meşe " projesi gündeme gelmişti. Kendisinin verdiği mücadeleleri yakından biliyor ve onu takdir ediyorum. Keşke ülkemizde binlerce Hayrettin KARACA olsa.
     Saygılar-sevgiler.



sn.alşah

yanıtınızdan sonra sizi inanınki çok kıskandım,hayrettin karaca benim ilgi ile takip ettiğim çok doğru konuşan çok doğru işler yapan bir insanlık ve dünya gönüllüsü.Hani islamda yada diğer dinlerde derler ya allah kulundan ne ister işte hayrettin karaca gibi olmasını ister derim ben sorsalar.Anlamış ve anlatmaya çalışıyor herşeyi keşke daha genç olaydı ne diyeyim okuduğumda çok hoşuma gitti ve paylaşmak istedim.BBen paylaştım ama siz muhabbet etmişsiniz doğal olarakta kıskandım.

saygılar
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo