Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Karanlığın Kuvveti  (Okunma sayısı 2045 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 02, 2012, 08:07:39 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Talip APAYDIN'ın 1967 yılında yayımlanan ''Karanlığın  Kuvveti'' adlı kitabında yer alan bir anı…



Kurban bayramı tam kışın ortasına rastlıyordu.

O günler bir soğuktu, bir soğuktu...  Kar, fırtına, tipi...

Eskişehir ortalarında papaz  harmanı savruluyordu. Göz gözü görmüyordu dışarılarda. Sular donmuştu hep.

Seydi Suyu iri buz parçaları akıtıyordu. Santral kanalı kapandığından, elektriklerimiz kaç gündür doğru dürüst yanmıyordu. Akşam seminerlerinde kitap okuyamıyorduk, ders çalışamıyorduk. Lambalar ikide bir usulca sönüveriyordu. Dersliklerimizde  pelerinlerimizle oturuyorduk da, gene de ısınamıyorduk. Musluklarımızdan su akmıyordu. Ellerimizi yüzlerimizi yıkamak için dere kıyısına gidiyorduk. İçme suyumuz yoktu. Üç gün bayram iznimiz vardı, ama bu soğukta nereye  gidecektik? Köyü yakın olanlar gitti ancak. Bayram
sabahı kampana çaldı. Dışarıda toplanılacak dediler. Başımızı gözümüzü sararak, büzülerek çıktık. Müdürümüz Rauf İnan merdivende bizi bekliyordu. Üstünde palto bile yoktu. Ellerini arkasına bağlamıştı. Boz urbaları içinde, yağsız çehresiyle bir heykel gibiydi. Savrulan karlardan gözlerini kırpıştırıyordu.
 
O halini görünce usulca pelerinlerimizin yakalarını indirdik. Ellerimizi cebimizden çıkardık. "Arkadaşlar !" diye başladı. Bir canlıydı sesi, bir heybetliydi. Önce yılgınlık psikolojisinin zararlarını  anlattı. Korkan insanın muhakkak yenileceğini ve  korktuğuna uğrayacağını söyledi. Bu hava soğuk evet, fakat siz isterseniz üşümezsiniz, dedi. Olduğumuz yerde birkaç kez sıçramamızı ve kuvvetli tepinmemizi istedi. Dediğini yaptık. Birden ısınmıştık sanki. Hoşumuza gitmişti. Bugün bayram, dedi. Şimdi birbirimizi tebrik edeceğiz. Sonra yapacağımız iki iş var: Ya tekrar içeri girip sıralara büzülmek, mıymıntı mıymıntı oturmak, bu  üç günü böyle faydasız, hatta zararlı geçirmek, can sıkıntısından patlamak. Boşuna içlenmek. Üstelik üşümek. Yahut da kazmayı, küreği alıp, santral kanalını temizlemeye gitmek. Emin olun gidenler, kalanlar kadar üşümeyecektir.

Çünkü inanarak çalışan insan ne soğukta üşür, ne sıcakta yanar.  O; yücelten, dirilten, kuvvetli kılan bir heyecan içinde her türlü güçlüğün üstüne çıkmıştır... Onu hiçbir karşı kuvvet yolundan alıkoyamaz. Yeter ki bir insan yaptığı işin gereğine inansın. 

Ben şimdi kazmamı küreğimi alıp kanala gidiyorum,  dedi. Çünkü kanal açılınca elektriklerimiz yanacak. Elektrik yanınca okulun işleri yoluna girecek. Kitap okuyabileceksiniz, ders çalışabileceksiniz. Sularınız  akacak, yıkanabileceksiniz.  Size şunu söylüyorum, bizim asıl bayramımız, yurdumuz bu gerilikten, bu karanlıktan kurtulduğu gün başlayacaktır. Şimdilik bize düşen milletçe  çalışmak, çok çalışmaktır. Parolamız şu olmalıdır:

"Bayramlarda çalışırız bayramlar için". Ben gidiyorum. Gelmek isteyenler gelsin.

Heyecanlanmıştık, üşümemiz geçmişti. Hepimiz geleceğiz! diye bağırmıştık.

Bayramda çalışırız bayramlar için!

Bayramda çalışırız bayramlar için!

Altı yüz kişi böyle bağırdık. Sonra da kazma kürekleri koyduğumuz işliğe doğru bir koşuşma başladı. İnsanların böyle canlanması, bir amaca doğru saldırması belki sadece savaşlarda görülür.. Santral havuzundan başlayarak onar metre arayla su kanalına dizildik.  Çıplak Hamidiye Ovası ayaz. Kırıkkız Dağı'ndan doğru zehir gibi bir rüzgâr esiyor. Pelerinlerimizin etekleri uçuşuyor. Kazmayı vurdukça yüzlerimize buz  parçaları fırlıyor. Bazı yerlerde kar her yeri doldurmuş, kanal dümdüz olmuş. Nereyi kazacağız belli değil. Müdürümüz, öğretmenlerimiz başımızda dört dönüyorlar. Bir o yana koşuyorlar, bir bu yana. Öyle çalışıyoruz ki, boyunlarımızdan buğu çıkıyor. Bazen adam boyunda buz parçalarını elleyip çıkarıyoruz kıyıya. Kimisi bağırıyor, kimisi kazmalara tempo  tutuyor. Bir gürültü gidiyor kanal boyunca.

Yeşilyurt köylüleri evlerinin önüne çıkmış, bize bakıyorlar. Böyle çalışmamıza alışkınlar ama bayram günü, bu soğukta nasıl donmadığımıza  şaşıyorlar. Yeşilyurtlu arkadaşımız Azmi, köyü  yakın olduğu için izinli ya! Bize evlerden bazlama ekmek taşıyor. Köylü ekmeğini özlemişiz, aramızda kapışıyoruz. Yukarılardan, aşağılardan ikide bir sesler yükseliyor:
-Bayramda çalışırız bayramlar için!

Koca ova çınlıyor. Taa uzaktan Hamidiye'nin, Mesudiye'nin köpekleri ürüyorlar. Bu kış günü böyle seslere anlam veremiyorlar herhalde. Ayaz ovanın ıssızlığı yırtılıyor.  O gün o kanalın yarı yerini açtık. Bir buçuk metre derinliğinde, uzun, derin bir çukur karları yara yara  gitti. Ertesi gün taa bende kadar tamamladık. Sonra merasimle suyu saldık. Nazlı bir gelin getirir gibi önünden ardından yürüyerek, türküler marşlar söyleyerek getirdik ve geç zamanda, santral havuzuna döndük, sonra bir baktık, okulumuzun balkonuna çakılı

"Ç K E" yandı... ( Çifteler Köyü Enstitüsü ).  O zamanki sevincimizi nasıl anlatmalı? Üşümüş  ellerimiz alkıştan ısındı. "Yaşa var ol" seslerimiz  ufukları kapattı. Dünyanın en içten gelen, en coşkun  bayramı oldu belki. Hiç unutmam bir arkadaşımız kendi  ellerini öpüyordu. "Aferin ulan eller, diyordu, bu  elektriğin yanmasında senin de hissen var, yaşasın."  Sevinçten gözlerimiz yaşarmıştı. Müdürümüz bir tümseğe çıktı. Birkaç kelimeyle başarımızı tebrik etti. Her nokta koyuşta "sağool!" diye bağırıyorduk..

- Şimdi, dedi, depomuza su dolacak, banyoyu yakacağız.
Yıkanın ve çalışıp başarmış insanların huzuru içinde uyuyun. İşte gördünüz, inanarak çalışan yapar! Amacına ulaşır! Bu heyecanla çalışmaya devam edersek, biz Türkiye'yi de yükseltebiliriz!

- Yükselteceğiz!, diye bağırdık.

-Bayramda çalışırız bayramlar için!

-Bayramda çalışırız bayramlar için!

 İçeri girdik, musluklardan şarıl şarıl sular akıyordu. Birbirimizi tebrik ediyorduk

Unutulmaz bir bayramdı."




1947'de KÖY ENSTİTÜLERİ’nin kapatılma nedenlerinden birini yani Marshall Yardımı almak için bunların yerine İmam Hatip okullarının açılmasının şart koşulduğunu biliyor muydunuz?

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 02, 2012, 10:07:52 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 498
  • Cinsiyet: Bay

İçimi ısıtan bu alıntıyı buraya taşıyarak güne çok güzel başlamamı sağladığı için Sayın ADAM'a çok teşekkür ederim.

İçim ısındı ısınmasına da... Bu güzelliklerin neler uğruna heba edildiğini okuyunca da içim sızladı.

Atamız boşa söylememiş muhtaç olduğumuz kudretin, damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu. Bu güzel ülkemizde yaşayan tüm insanların, tüm halkların istediklerinde ve "Kardeşce" birleştiklerinde neler yapabildiğini neleri başarabildiğini gördük/görüyoruz.

Ah keşke bunun farkına varabilsek... Hiç unutmasak. Unutturmak için ellerinden geleni yapanlara inat...
enelsır


Ekim 02, 2012, 02:35:48 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
1947'de KÖY ENSTİTÜLERİ’nin kapatılma nedenlerinden birini yani Marshall Yardımı almak için bunların yerine İmam Hatip okullarının açılmasının şart koşulduğunu biliyor muydunuz?


BİLMİYORDUM ...

Saygılar; Sayın ADAM Saygılar .
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
2583 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 19, 2015, 03:24:05 ös
Gönderen: ARARAT