Tonyukuk Anıtı:
Tonyukuk anıtı dört cepheli iki dikilitaş halindedir. Yazılar, diğer taşlara göre daha silik durumdadır. Tonyukuk, Bilge Kağan’ın babası İlteriş Kağan’ın amcası Kapgan Kağan’ın ve Bilge Kağan’ın baş bilicisi yani başveziri idi. Bu anıtı ihtiyarlık devrinde kendisi diktirmiştir ve yazılar da kendisine aittir. Taşlarda Göktürklerin Çin esaretinden nasıl kurtulduğu, kurtuluş savaşının nasıl yapıldığı ve Tonyukuk’un neler yaptığı anlatılır. Birinci yazıt, 243 cm; ikinci yazıt ise, 217 cm yüksekliğindedir. Birinci yazıtta 35, ikinci yazıtta 27 satır Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır.
BİRİNCİ TAŞ (Batı Cephesi)
Ben Bilge Tonyukuk'um. Çin ülkesinde doğdum. Türk milleti Çin'de tutsak idi. Türk milleti hanını bulmayınca Çin'den ayrıldı, han sahibi oldu. Hanını bırakıp yine Çin'e tutsak düştü. Tanrı şöyle demiş: Han verdim, hanını bırakıp tutsak düştün. Tutsak düştüğün için Tanrı öldürdü. Türk milleti öldü, bitti, yok oldu. Türk Sır milletinin yerinde boy kalmadı.
Ormanda, dışarıda kalmış olanlar toplanıp yedi yüz er oldular. İki bölüğü atlı idi, bir bölüğü yaya idi. Yedi yüz kişiyi idare edenlerin büyüğü şad idi; danışman ol dedi, danışmanı ben oldum, Bilge Tonyukuk. (Şadı) kağan mı yapayım diye düşündüm. Arık boğa ile semiz boğa arkada oldukça; semiz boğa mı, arık boğa mı bilinmezmiş diye düşündüm. Bunun üzerine, Tanrı akıl verdiği için onu ben kağan yaptım.
İlteriş Kağan olunca, Bilge Tonyukuk Boyla Baga Tarkan ile İlteriş, güneyde Çinli'yi, doğuda Kıtay'ı, kuzeyde Oğuz'u pek çok öldürdüler. Danışmanı, yardımcısı ben idim.
Çogay'ın kuzeyi ile Kara Kum'da oturuyorduk.
BİRİNCİ TAŞ (Güney Cephesi)
Geyik yiyerek, tavşan yiyerek oturuyorduk. Milletin karnı tok idi. Düşmanımız çevremizde ocak gibi idi, biz ateş idik.
Böyle otururken Oğuz'dan casus geldi. Casusun sözü şöyle idi: Dokuz Oğuz boyu üzerine kağan oturmuş; Çin'e Kunı Sengün'ü göndermiş; Kıtay'a Tongra Esim'i göndermiş. Şu haberi göndermiş: Azıcık Türk (Köktürk) boyu var; fakat kağanı yiğit, danışmanı bilgili. Bu iki kişi var oldukça seni, Çinliyi öldürecek, diyorum; doğuda Kıtay'ı öldürecek, diyorum; beni, Oğuz'u mutlaka öldürecek diyorum. Çinli, sen güney yönünden saldır; Kıtay, sen doğu yönünden saldır; ben de kuzey yönünden saldırayım; Türk Sır boyunun yerinde hiç kimse kalmasın; mümkünse hepsini yok edelim, diyorum.
Bu haberi işitince gece uyuyasım gelmedi, gündüz oturasım gelmedi. Bunun üzerine kağanıma arza çıktım. Şunu arz ettim: Çinli, Oğuz, Kıtay... bu üçü birleşirse biz kalırız. Dıştan sarılmış gibiyiz. Yufka iken delmek kolay imiş, ince iken koparmak kolay. Yufka kalın olsa delmek zor imiş, ince yoğun olsa koparmak zor. Doğuda Kıtay'dan, güneyde Çin'den, batıda batılılardan, kuzeyde Oğuz'dan gelecek iki üç bin askerimiz var mı acaba? Böyle arz ettim.
Kağanım, ben Bilge Tonyukuk'un arzını işitti, gönlünce idare et dedi. Kök Öng'ü çiğneyerek Ötüke ormanına doğru orduyu sevkettim. İnek ve yük arabalarıyla Togla'da Oğuz geldi. Üç bin askeri varmış. Biz iki bin idik. Savaştık. Tanrı yarlığadı, yendik. Irmağa döküldüler. Pek çoğu da dağıttığımız yerde öldü.
Ondan sonra Oğuz tamamıyla geldi. Türk milletini Ötüken yerine, beni, Bilge Tonyukuk'u Ötüken yerine yerleşmiş diye işiten güneydeki millet; batıdaki, kuzeydeki, doğudaki millet geldi.
BİRİNCİ TAŞ (Doğu Cephesi)
İki bin idik. İki ordumuz oldu. Türk milleti yaratılalı, Türk kağanı tahta oturalı Şantung şehrine, denize ulaşmış olan yok imiş. Kağanıma arz edip ordu gönderdim. Şantung şehrine, denize ulaştırdım. Yirmi üç şehir zaptettiler. Uykularını burada bırakıp seferde yatıp kalktılar.
Çin kağanı düşmanımız idi. On Ok kağanı düşmanımız idi. Kırgızların güçlü kağanı da düşmanımız oldu. Bu üç kağan anlaşıp Altun ormanında birleşelim demişler. Şöyle anlaşmışlar: Doğuda Türk kağanına doğru sefere çıkalım demişler. Eğer biz üzerine yürümezsek, eninde sonunda o bizi, kağanı yiğit, danışmanı bilgili olduğu için, eninde sonunda o bizi mutlaka öldürecektir. Üçümüz birleşip üzerine yürüyelim, hepsini yok edelim demişler. Türgiş kağanı şöyle demiş: Benim milletim oradadır demiş, Türk (Kök-türk) boyu yine karışıklık içindedir, Oğuz'u yine dardadır demiş.
Bu sözleri işitince gece yine uyuyasım gelmiyordu, gündüz yine oturasım gelmiyordu. 0 zaman düşündüm. İlkin Kırgız üzerine yürüsek daha iyi olur dedim. Kögmen yolu tek imiş; kapanmış diye işitip bu yoldan yürümek olmaz dedim. Kılavuz istedim. Çöllü Az eri buldum. Az ülke (sinde), Anı bel (inde bir yol var) mış; bir at yolu imiş, onunla gitmiş. Onunla konuşup bir atlının gitmiş olduğunu öğrenince bu yolla gitmek mümkün dedim. Düşündüm ve kağanıma;...
BİRİNCİ TAŞ (Kuzey Cephesi)
...arz ettim.
Ordu yürüttüm. At in dedim. Ak Termil'i geçince at bindirdim. At üzerine bindirip karı söktürdüm. Sonra atları yedeğe aldırıp yaya olarak ve ağaçlara tutuna tutuna yukarı çıkarttım. Öndeki eri çapraz yürüterek ağaç olan tepeyi aştık. Yuvarlanarak indik. On gecede yandaki engeli dolaşarak gittik. Kılavuz yeri şaşırıp boğazlandı. Bunalıp "kağan, yetiş" demiş. Anı suyuna vardık. O sudan aşağı gittik. Yemek için attan iniyor, atı ağaca bağlıyorduk. Gece gündüz dört nala gittik. Kırgızları uykuda bastık. Uykularını mızrakla açtık. Hanı, ordusunu topladı; savaştık ve yendik. Hanlarını öldürdük. Kırgız boyu kağana teslim oldu, baş eğdi. Geri döndük, Kögmen ormanını dolaşarak geldik.
Kırgız’dan döner dönmez Türgiş kağanından casus geldi. Haberi şöyle idi: Doğudan kağana sefer edelim. Biz yürümezsek onlar bizi, kağanı yiğit, danışmanı bilgili olduğu için eninde sonunda onlar bizi mutlaka öldürecek, demiş. Casus, türgiş kağanı çıkmış dedi, On Ok boyu eksiksiz çıkmış dedi: Çin ordusu da varmış.
Bu haberi işittiğimiz sırada katun (kraliçe) vefat etmişti. Kağanım, ben eve ineyim, onun yoğ törenini yapayım dedi. Orduya “gidin Altun ormanında oturun” dedi. “Ordunun başında İni İl Kağan, Tarduş şadı gitsin” dedi. Bilge Tonyukuk’a, bana şunları söyledi : “Bu orduyu ilet” dedi, “ben sana ne söyleyeyim. Kararı istediğin gibi ver” dedi; “gelirse göreceği var, gelmezse haberciyi ve haberi alarak otur” dedi.
Altun ormanında oturduk. Üç casus geldi. Haberleri bir: Kağan orduyu çıkardı. On Ok eksiksiz çıktı. Yarış ovasında toplanalım demişler. Bu haberi işitince haberi kağana yolladım. Handan haber geldi: “Oturun, öncüyü ve nöbetçiyi iyice düzenleyin, baskın yapmayın” demiş. Bögü Kağan bana böyle haber yollamış. Apa Tarkan’a ise gizli haber göndermiş. Bilge Tonyukuk kötüdür, kindardır; yanılır; orduyu yürütelim diyecek; kabul etmeyin.
Bu haberi işitince ordu yürüttüm. Altun ormanını yol olmaksızın aştık. İrtiş ırmağını geçit olmaksızın geçtik. Gece de yol aldık ve Bolçu’ya şafak sökerken ulaştık.”
İKİNCİ TAŞ (Batı Cephesi)
“Haberciyi getirdiler. Sözü şöyle idi: Yarış ovasında yüz bin asker toplandı dedi. Bu sözü işitince beğler, hepbirlikte geri dönelim, zayıfın utancı daha iyidir dediler. Ben şöyle dedim; ben, Bilge Tonyukuk: Altun Ormanını aşarak geldik, İrtiş ırmağını geçerek geldik. Gelenler yiğit dediler duymadılar; tanrı, Umay, mukaddes yer su üzerine çöküverdi. Niçin kaçıyoruz? Çok diye niçin korkuyoruz? Azız diye niçin kendimizi küçümsüyoruz? Hücum edelim dedim. Hücum ettik ve yağmaladık.
İkinci gün ateş gibi kızıp geldiler. Savaştık. Bizden iki ucu, yarısı fazla idi. Tanrı yarlığadığı için çok diye korkmadık ve savaştık. Tarduş şadına kadar kovalayıp dağıttık. Kağanını tuttuk; yabgusunu, şadını orada öldürdük. Elli kadar er yakaladık. Hem o gece halkına haber gönderdik. O haberi işitip On Ok beğleri, halkı hep geldi, baş eğdi. Halkın birazı kaçmıştı. Gelen beğleri ve halkı düzenleyip toplayarak, On Ok ordusunu yürüttüm. Biz de yürüdük. Anı’yı geçtik. İnci ırmağını geçerek Tinsi oğlu denen ebedi Ek dağını aşırdım.”
İKİNCİ TAŞ (Güney Cephesi)
Demir Kapı’ya kadar gittik. Oradan geri döndük. İni İl Kağan’a... Tacikler, Toharlar... ondan berideki Suk başlı Soğdak kavmi hep gelip baş eğdi.
Türk milletinin Demir Kapı’ya , Tinsi Oğlu denen dağa ulaştığı hiç vâki değildi. O yere, ben Bilge Tonyukuk ulaştırdığım için sarı altın, beyaz gümüş, kızıl yak öküzü, eğri deve, mal sıkıntısızca getirdik.
İlteriş kağan, bilgisinden dolayı, yiğitliğinden dolayı Çin ile on yedi defa savaştı. Kıtaylarla yedi defa savaştı. Oğuzlarla beş defa savaştı. Bu savaşlarda da danışmanı hep ben idim. Kumandanı da yine ben idim. İlteriş Kağan’a, Türk’ün hakim kağanına, Türk’ün bilgili kağanına.”
İKİNCİ TAŞ (Doğu Cephesi)
Kapgan Kağan... Gece uyumadı, gündüz oturmadı. Kızıl kanımı dökerek, kara terimi akıtarak işimi gücümü hep ona verdim. Öncüleri yine uzaklara gönderdim; hisarları, gözcüleri çoğalttım; basılan düşmanı getirdim; kağanım ile seferlere çıktık. Tanrı korusun, bu Türk milletinin içinde silahlı düşman dolaştırmadım, damgalı at koşturtmadım. İlteriş Kağan kazanmasaydı, onun ardından ben kazanmasaydım il yine, millet yine yok olacaktı. O kazandığı için, ardından ben kazandığım için il yine il oldu, millet yine millet oldu.
Ben artık yaşlandım, kocadım. Her hangi bir yerdeki kağan sahibi bir millete benim gibisi olsa ne sıkıntıları olabilir?
Türk Bilge Kağan ilinde yazdırdım. Ben Bilge Tonyukuk.”
ORHUN YAZITLARI VE DÖNEMİN DİLİ İLE İLGİLİ SEÇME BİBLİYOGRAFYA
“Göytürk Yazıtlarında kelimelerin noktalanması özellikleri”, Elisa C. Şükürlü, TDAY 1993 s. 121
“A feature o izafet in the Orhun inscriptions”, B.S. Adams, TDAY 1978-1979 s. 39
“Avrupa’nın Göktürk harfli eski anıtları”, Soslanbek Y. Bayçorov, TDAY 1990 s. 13
“Bazı imla gelenekleri”, O.N.Tuna, TDAY 1957, s. 41
“Bir Runik Harfin Fonetik Değeri Hakkında” T. Tekin, RRAİ, s. 412
“Bugut’taki Sogtça kitabeye yeni bakış”, S. G. Klyaştornıy-V.A. Livşiç, TDAY 1987, s. 201
“Dil sistemindeki Eski Türkçe unsurlar: Rekonstrüksiyon problemleri”, Erden Z. Kacıbekov, TDAY 1990 s. 81
“Eski Doğu Türk Yazısında Kullanılan Ligatürler ve Bunlarla İlgili Bazı Meseleler Hakkında” O.N. Tuna, (III. Sovyet-Türk Kollokyumu, Göktürk Yazıtları-Tebliğler 8-15 Haziran 1990, SSCB Kazakistan İlimler Akademisi, Alma-Ata)
“Eski Önasya’da Kut (veya Gut) Halkının Dili ile Eski Türkçe Arasındaki Benzerlikler” Kemal BALKAN, Erdem AKM Dergisi, c. 6, sayı 16, Ocak 1990, sayfa 1-64
“Eski Türk Yazı Dillerinin Özellikleri Üzerine Düşünceler ve Bunların Teşekkülü ile Türk Siyasi Birlikleri Arasındaki İlişkiler”, Ş. Tekin, Tarih ve Toplum, Mayıs 1992, sayı 101, sayfa 9-19
“Eski Türkçe üzerine üç not”, Sır Gerard Clauson, TDAY 1966, s. 19
“Eski Türkçe üzerine”, T. Banguoğlu, TDAY 1964, s. 77
“Eski Türkçenin gramer yapısı ve örnek olarak fiilden isim yapan -l eki”, N. Hacıeminoğlu, TDAY 1990 s. 65
“Eski Türkçenin yazı dili”, Sabit Paylı, TDAY 1959, s. 311
“Göktürk anıtları ile yaşayan üç lehçemizin (Halaç, Çuvaş, Saha/Yakut) tarihi ilgi düzeni”, Gürer Gülsevin, TDAY 1990 s. 55
“Göktürk Tarihinin Meseleleri: Tonyukuk kitabesinin ikinci taşının Doğu yüzü hakkında bazı yeni görüşler”, O. F. Sertkaya, TDAY 1986, s. 59
“Göktürk yazıtlarının Türk iskan (yerleşme) tarihindeki yeri”, T. Baykara, TDAY 1990 s. 17
“Kâğıda yazılı Göktürk metinleri ve kâğıda yazılı Göktürk alfabeleri”, O. F. Sertkaya, TDAY 1990 s. 167
“Kök-Türkçe Kaynaklarda Geçen Boy ve Kavimler Üzerine: Çikler”, Sadettin Gömeç, Türk Kültürü, nu. 370
“Kök-Türklerin tarihi hakkında Çin kaynakları”, Ş. Tekin, TDAY 1961, s. 359
“Köktürk yazılı belgelerinde ve Uygurcada uzun vokaller”, O. N. Tuna, TDAY 1960, s. 213
“Köktürk Yazıtlarında ‘Ölüm’ Kavramı ile İlgili Kelimeler ve ‘kergek bol-’ Deyiminin İzahı”, O.N. Tuna, VIII. TDK Kurultayında okunan Bilimsel Bildiriler 1957, Ank. 1960, sayfa 131-148
“Köktürkçenin söz varlığı üzerine”, D. Aksan, TDAY 1980-1981 s. 17
“Köl Tigin yazıtı bir nutuk metni midir?”, A. Bican Ercilasun, TDAY 1990 s. 31
“Kuzey Moğolistan’da Yeni Bir Uygur Anıtı: Taryat (Terhin) Kitabesi”, T. Tekin, TTK Belleten, c. XLVI Ekim 1982 sayı 184
“Materialien zum uigurischen Onomasticion-II”, P. Zieme, TDAY 1978-1979 s. 81
“Notizen zum alttürkischen Sprichwortschatz”, Peter Zieme, TDAY 1991 s. 47
“Orhon-Yenisey yazıtlarının orfografiyası”, Elisa C. Şükürlü, TDAY 1990 s. 189
“Orhun-Yenisey yazıtlarının dilinin incelenmesinde bazı meseleler”, Ebulfez Recebov, TDAY 1990 s. 151
“Tes Abidesi”, S.G. KLYAŞTORNİY, (ilk neşir)(TT aktaran, Selcen BOZKURT) TKA Hamit Zübeyr KOŞAY Armağanı yıl XXIV/2 Ank. 1986
“Tes Yazıtı Üzerine Dokuz Not”, Talat Tekin, Erdem AKM Dergisi, c. 5, sayı 14, Mayıs 1989, sayfa 379-389
“Tonyokuk Abidesi Üzerine Üç Not”, O.F. Sertkaya, Türkiyat Mec. c. XIX 1977-79 İst. 1980
“Türk tarihinin başlangıcı”, V. Hatiboğlu, Türkoloji Der., Ank. 1979
“Türkçe En Eski Dava Dilekçesi”, T. Tekin, Tarih ve Toplum Eylül 1989 c. 12, sayı 69, s. 54-56
“Türkolojide eleştiri sorunları üzerine”, O. F. Sertkaya, TDAY 1985, s. 137
“Türkolojide eleştiri sorunları”, Gerhard Doerfer, TDAY 1980-1981 s. 87
Tyorkskaya Runiçeskaya Grafika A.S. AMANJOLOV, Alma-Ata 1980
“Yazılı devirlerdeki gelişmelere göre Eski Türkçenin yaşı”, Z. Korkmaz, TDAY 1989, s. 353
Yeni Farsçada Türkçe ve Moğolca Unsurlar (Tanıtma), S. Çağatay, TDAY 1967, s. 205
“Yenisey eski Kırgız yazıtlarının ilk zikri: Çin’e giden Romen seyyahı Nicolae Milescu (Spathery)’nin günlüğü 1675”, Ch. I. Constantin, TDAY 1985, s. 1
“Yenisey yazıtlarının yayınlarındaki bazı okuma ve anlamlandırmaların düzeltilmesi, yeni okuma ve anlamlandırma teklifleri”, O. F. Sertkaya, TDAY 1993 s. 67
“Ekin ara idi oksuz kök türk ança olurur ermiş (KT, D 2-3) ibaresi üzerine”, O. N. Tuna, TDAY 1993 s. 77
“Bir kişi yañılsar oğuşı bodunı bişükiñe tegi kıdmaz ermiş (KT, G 6=KB, K 4) ibaresi üzerine”, A. Bican Ercilasun, TDAY 1993 s. 83
“Dağlık Altaylardaki Kalbak-Taş mabedinin Göktürk yazıtları (A.-47, 48, 49, 50)”, D.D. Vasiliyev,TDAY 1993 s. 91
“Vilhelm Thomsen’in çalışmaları ve Kırgızistan’da bulunan Göktürk yazıtları”, Çetin Cumagulov, TDAY 1993 s. 99
“Kazakistan’da bulunan Çin aynası ile Sasani tabağındaki Runik Türk yazıtları”, A.S. Amanjolov, TDAY 1993 s. 115
“Bilge Kağan yazıtının doğu yüzünün ilk satırında iki ediz kerekülüg mü yoksa kidiz kerekülüg ‘keçe çadırlı’ mı okunmalı”, H. Açıkgöz, TDAY 1994 s. 1
“Ulangom yazıtı üzerine ilave düşünceler”, A.M. Şçerbak, TDAY 1994 s. 131
“1893′ten 1993′e”, H. Eren, TDAY 1993 s. 21
“Bemerkungen zu Talat Tekins “Orhon Yazıtları”, Gerhard Doerfer, TDA 1992, s. 5
“Quelques remarques d’Epigraphie Turque ancienne”, Louis Bazin, TDA 1993 s. 33
“The runic graffiti at Yar Khoto”, Marcel Erdal, TDA 1993 s. 87
“On the Chief Totem of Ancient Turks (mainly on the basis of linguistic material)”, A. M. Shcerbak, TDA 1993 s. 203
“Elegest (Körtle Han) Yazıtı”, T. Tekin, TDA 1995, s. 19
“Eski Türk yazıtlarında yabancı öğeler-I”, M. Ölmez, TDA 1995, s. 227
“Orhun: Moğolistan Türk Eserleri atlası”, (Tanıtma), N. Yüce, TDA 1995, s. 247
“Eski Türkçedeki Oğuzca belirtiler”, Z. Korkmaz, Türk. D. Ü. Arş. I., s. 205
“Orhun Abideleri Hakkında Türkiye’deki İlk Bilgiler”, Bilge Ercilasun, Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, (Ank. 1999), s. 409-422
“Kızıl Kum (Ulaan Gom) yazıtında geçen kişi adı üzerine”, O. F. Sertkaya, TDAY 1994 s. 137
“Göktürk anıtlarının altayistik açısından değerlendirilmesi”, T. Gülensoy, TDAY 1990 s. 41
“Eski Türklerde edebi bir dil var mıydı?”, Ethem R. Tenişev, TDAY 1982-1983 s. 157
“Eski Türkçe ı-~yı- hakkında”, Gerhard Doerfer, TDA 1995, s. 5
“Zu alttürkisch ı-~yı-”, Gerhard Doerfer, TDA 1995, s. 12
“Eski Doğu Türk yazısında ligatürler”, O. N. Tuna, TDAY 1990 s. 207
“Sümer-Türk dillerinin tarihi ilgisi ve Türkçenin yaşı meselesi”, O. N. Tuna, TDAY 1989, s. 257
“Eski Türk Şiirinin Kaynaklarına Bir Bakış”, O. F. SertkayaTürk Dili?
“Some notes of the style of the Ancient Turkish Poetry”, Iya Vasilyevna Stebleva, TDAY 1991 s. 65
“Türk şiirinde dörtlük tarzının doğuşu ve gelişmesi”, O. F. Sertkaya, TDAY 1991 s. 89
“Divanü Lügati’t-Türk’te Türk halk şiiri”, S. Sakaoğlu, TDAY 1991 s. 97
“Divanü Lügati’t-Türk’te aruz vezniyle yazılmış şiirler”, K. Eraslan, TDAY 1991 s. 113
“Eski Türk şiir geleneği ve hece vezninin oluşumu”, Tofig Davudoğlu Melikov, TDAY 1991 s. 149
“Doğu Avrupa’nın Runik alfabe sistemleri üzerine”, Istvan Vasary, TDAY 1993 s. 51
“Göktürk yazı kültürünün Asya’nın merkezinden doğu Avrupa’ya yolu”, D.D. Vasiliyev, TDAY 1993 s. 61
“Genel yazı nazariyesi ışığında Göktürk yazısının menşei meselesi”, Viktor G. Guzev, S.G. Klyaştornıy, TDAY 1993 s. 27
“Asya ve Avrupa’daki Runik yazıların anonimliği, farklılığı ve yayılımı”, Edward Tryjarski, TDAY 1993 s. 43
“Türk ‘runik’ yazısının yayılmasına dair”, A. M. Şçerbak, TDAY 1990 s. 183
“Sayan-Altay Türklerinin yeni runik yazısı”, L. Kızlasov-İ. Kızlasov, TDAY 1990 s. 85
“The runic inscription on a golden bracteat from Mongolia”, Sergej G. Klyashtornyj, TDA 1993 s. 129
“Traces of the Turkic Runic Script in Central Poland”, E. Tryjarski, Uluslar Arası Türk Dili Kongresi Bil. 1988, s. 11
“Göktürk Yazısının Otokon Menşei Varsayımını Geliştirme Denemesinin Bazı Sonuçları”, Viktor G. Guzev, Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, (Ank. 1999), s. 461-465
“Eski Türkçede “-ş/-ş-, -l/-l->y” Nöbetleşmeli Kök Alamorfları, Günay Karaağaç, Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, (Ank. 1999), s. 593-599