Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: YENİ DÜNYA DÜZENİ  (Okunma sayısı 4489 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 19, 2008, 08:19:44 ös
  • Ziyaretçi

Allen Dulles, 1953-1961 arası CIA Başkanı, Amerikan servislerini yeniden düzenleyen ve CIA'yı kuran mason...

Thomas Dewen, ABD'li mason senatör ve mafya avukatı...

H. Hughes, CIA ve Mafya'ya maddi destek veren milyarder...

Maximilian Kohnstamm, Hollanda Prensi Bernhard'ın mason ortağı...

Bedell Smith, CIA eski Başkanı...

Meyer Lansky, Mafya'yı CIA yararına çokuluslulaştıran Yahudi...

Joseph Retinger, CIA Uluslararası İşler Müdürü, Avrupa Hareketi'ni yöneten mason...

Bu kişilerin ortak bir özellikleri var. Bunlar, yeni dünya düzenini CIA-Mafya-Masonluk üçgeniyle gerçekleştirmek için gereken hareketi başlatan kişiler. Ama ABD, 50'li yılların başında bu tip bir varlığın Avrupa'da rahatsızlık yarattığını farkedip daha etkili bir yolla, lobi örgütleriyle Avrupa'ya hükmetmeye karar vermişti.

1952'de Avrupa Hareketi'nin Genel Sekreteri Joseph Retinger, uluslararası bir örgüt kurmanın gerekliliğini açıkladı. İlk kuruluş toplantısında CIA Başkanı William Donnavan, CIA'dan Bedell Smith, Hollanda Prensi Bernhard ve NATO Genel Sekreteri Joseph Luns önderliğinde biraraya gelen kişiler, gelecekteki Bilderberg Group'un ilk temellerini attılar. Bu toplantıya katılanların çoğunluğu da masondu.

1954 yılında Retinger'in başkanlığında Bilderberg Group kuruldu. Bu örgütün üyeleri arasında masonlar, politikacılar, gizli servis elemanları, CIA başkanları, mafya patronları bulunmaktaydı. Bu kişiler Avrupa organizasyonlarında önemli rol oynadılar. Avrupa Ekonomik Birleşme Derneği, Avrupa Kültür Merkezi, Avrupa Hareketi, Avrupa Konseyi gibi kuruluşların tümünde bu isimleri görmek mümkündü.

Bilderberg'i ilk başta CIA kurmuştu. Ama daha sonra bu örgüt, Bilderberg politikasının bir enstrümanı haline dönüştü. CIA Başkanı'nı bile Bilderberg seçiyordu... David Rockefeller önderliğinde, CIA'dan Walters ve Rocca, Trilateral Komisyonu'nun temellerini attılar.1

Rockefeller, Rothschild, Kissinger, Brzezinski 70'li yıllarda bu lobileri örgütleme işini ele aldılar. Kissinger politik hayata Rockefeller ve CIA sayesinde gelmişti. Brzezinski de Rockefeller tarafından himaye ediliyordu. David Rockefeller Trilateral ve Nelson Rockefeller Bilderberg Başkanı olarak bu örgütlerde alınan kararlarda önemli rol oynıyorlardı.2

SİCİLYALI YAHUDİLER

Mafya, hakkında çok konuşulan ama tam olarak bilgi sahibi olunamayan bir konudur. İşin ilginç yanı CIA, Mossad gibi servislerin mafyayla mücadele içinde oldukları izleniminin veriliyor olmasıdır. Özellikle film sektörü sayesinde pompalanan imaj "fötr şapkalı, makinali tüfekli" bazı adamların "pis işler" çevirdiği, ABD gibi kahraman ülkelerin ve gizli servislerin bunlarla mücadele etmeye çalıştığı şeklindedir. Fakat işin içyüzü hiç de göründüğü gibi değildir. Mafya zaten CIA, Mossad gibi örgütlerin, masonluğun, siyonizmin bir parçasıdır.

Amerikan ticari hayatı hiçbir zaman mafyadan bağımsız olamamıştır. Amerikan hayatındaki etkisine rağmen mafya küçük çaplıdır. Bunların çoğunluğu İtalyan asıllıdır. Özellikle Sicilya'dan gelen bu insanların çoğunluğu da Yahudidir. Sicilya Mafyası'nın uluslararası uyuşturucu satışı işinde Kuzey ve Güney Amerika'nın suç aileleriyle uzun süreden beri bağlantıları olduğu biliniyordu. Mafya'ya dahil olan herkes kan ve ateş yemini ile bağlanıyordu.3

Meyer Lansky: ULUSLARARASI SUÇUN YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Asıl adı Meyer Suchowljansky olan Meyer Lansky, II. Dünya Savaşı sonrasında, Florida'da "Kumarhaneler İmparatoru" olarak tanındı. Al Capone ve Salvatore Luciano ile işbirliği içinde çalışıyordu.4

Lansky kumar, içki ve fuhuştan kazandığı tüm paraları İsviçre'de Yahudi Tibor Rosenbaum'un yönettiği International Credit Bank'a değişik yollardan transfer ediyordu. Rosenbaum bir hahamdı ve hahamlığını ve aşırı dindarlığını, "Avrupalı bankacı" rolüyle çok iyi gizliyordu. Haham yetiştiren bir aileden geliyordu. International Credit Bank kurulmasından kısa bir süre sonra Avrupa'dan İsrail'e yollanan tüm yardımların ilk geçit noktası durumuna geldi. Müşterileri arasında Israel Corporation en önemli yeri tutuyordu. Rosenbaum'un İsrail'deki temsilcisi İsrail gizli istihbarat örgütü Shin Beth'in şefi Amos Manor'du.5 1967'de Life dergisi bu bağlantıları ortaya çıkarır. İsrail-Haham Rosenbaum-Rothschild-Mafya-Lansky bağlantısı açıklandı.

Bu bağlantıların ortaya çıkması üzerine, Lansky ve yakın arkadaşı Yahudi Doc Stacher hakkında, Senatör Robert Kennedy döneminde büyük soruşturmalar açıldı. Doc Stacher İsrail'e kaçarak Tel Aviv'e yerleşti ve böylece hapis cezasından kurtuldu.

1970 sonunda Lansky, İsrail'e çok gizli bir giriş yaptı. Burada Stacher'la buluştu. İsrail'deki sosyal kuruluşlara yardımda bulundu. Ilan adlı bir kuruluşa başkan oldu. Kudüs'te kendi adına bir sinagog yaptırmak için harekete geçmişti. Zaten daha önce ABD'de de kendi adına bir sinagog yaptırdığı biliniyordu. ABD'de Amerikan Yahudilerini Birleştirme Derneği'ne de önemli yardımlarda bulunmuştu.6

II. Dünya Savaşı sonrası tüm dünyada kontrgerilla hareketi başlatılmıştı. Bu hareket için ABD'den, ve özellikle CIA'dan 38 milyon dolarlık bir fon ayrıldı. 3 milyon dolar da ismi açıklanmayan şirket ve patronlardan alındı. Bu olayın kurucuları arasında CIA şeflerinin yanında bir isim daha göze çarpmaktaydı, bu isim Mafya Babası Meyer Lansky'di.7

Meyer Lansky bütün organize suçların en parlak beyniydi. "Lansky, namusuyla ticaret yapan bir işyeri kursaydı..." diye anlatıyordu bir FBI görevlisi, "...şimdi General Motors'tan bile büyük bir imparatorluğun sahibi olurdu. Kariyeri boyunca kaçakçılıktan, bütün Amerika'ya yayılan kumarhanelerinden, tefecilikten ve borsadan kazandıklarıyla 300 milyon doların üzerinde büyük bir servet sağladı. En büyük arzusu İsrail'de sessizce bir köşede yaşamaktı." 8

Anthony Summers'ın Resmi ve Gizli: J. Edgar Hoover'in Gizli Yaşamı adlı kitapta FBI şefi Hoover'in eşcinsel olduğu ve bu gerçeği saptayan mafya babası Meyer Lansky'nin bunu Hoover'e karşı ölünceye kadar koz olarak kullandığı belirtiliyor. FBI şefi Hoover'in kadın kılığına girmiş ve cinsel ilişki halindeki fotoğrafları OSS şefi William Donnovan tarafından Meyer Lansky'ye veriliyor ve bu fotoğrafların Meyer Lansky tarafından hayati koz olarak kullanıldığı söyleniyor.9

Meyer Lansky, Hoover'in eşcinsel olduğuna ilişkin somut kanıtları, FBI'nın faaliyetlerine karışmasını önlemek için kullandı. Hoover'in ölümünden iki yıl öncesine, 1970'e kadar Lansky'ye hiçbir federal suçlama yöneltilmedi. Bir ara vergi kaçırdığı öne sürüldüyse de bu bir sonuç vermedi ve 1983'te ölünceye kadar özgürce yaşadı.

Meyer Lansky'nin ilginç bir bağlantısı da P2-Mafya-Vatikan üçgeninin önemli ismi Sindona idi. Sindona, McCaffrey ve Borghese bir İtalyan bankası olan Universal Banking Corp.'a ortaklardı ve bu banka Meyer Lansky ve Mafya için bir hareket sahasıydı. Banco Ambrosiano'nun iflası Vatikan'a bir milyar dolara maloldu ve başkanı Roberto Calvi'nin ölümüyle sonuçlandı.

İsrail'in kurulmasında önemli rol oynadığını bilinen Haganah ve Stern terör çeteleri de Lansky tarafından finanse edilmişlerdi. İsrail Devleti, Macar Yahudisi olan Tibor Rosenbaum'un yeraltı örgütleri aracılığı ile ulaştırdığı yardımlar sayesinde kurulmuştu, İsviçre'deki International Credit Bank'taki kontrolüyle Haganah ve Stern çetelerine silah ve para sağladı. International Credit Bank, Lansky'nin Mafya ve gizli operasyonları için yabancı bankasıydı10 ve gizli operasyonları için Mossad'ın Avrupa Fonu'nu idare ediyordu.

İSRAİL İÇİN ÇALIŞAN ÜÇLÜ ÇETE: Mafya Babası Lansky, Sofu Rosenbaum, Banker Rothschild

"Mossad'ın -ya da İsrail'in- en büyük yardımcıları İsrail dışında yaşayan Yahudilerdir" yargısı çok doğrudur. Buna bir örnek, Mafya'nın Avrupa'daki bağlantı merkezi olarak bilinen International Credit Bank'ın yöneticisi, Yahudi Mafya Babası Lansky ve Yahudi Banker Rothschild ile ortak çalışan,"sinagogların sofu müdavimi" Rosenbaum'dur.

Rosenbaum, Cenevre'deki International Credit Bank'ın sorumlu yöneticilerindendir, aynı zamanda Mafya Babası ve Hollanda Kralı Bernhard ile yakın ilişkileri vardır. Rosenbaum Macaristan'da doğmuş, II. Dünya Savaşı'nda ülkenin ünlü Yahudi direniş örgütünün önde gelen isimlerinden biri olmuştur. Koyu bir siyonist olarak, kurulduğu günden bu yana İsrail Devleti'ni hararetle desteklemektedir.

1949 yılına gelindiğinde, İsviçre ile İsrail arasındaki ticari ilişkileri sağlayan Helvis Management Corporation'ı Rosenbaum yönetmektedir. İsrail İşçi Partisi'nin finansörü ve İsrail'i ekonomik açıdan destekleme politikasının mimarı Pinhas Sapir ile yakın dostluğu vardır. Gerçekte Mafya'nın Avrupa'daki bağlantı noktasını oluşturan International Credit Bank'ın 1960'dan başlayarak yöneticisi durumuna geçen Rosenbaum, Las Vegas kumarhanelerinden kaçırılan milyonlarca doların Edmond de Rothschild'in tasarrufları ile aynı merkezde toplanmasını organize etmiştir.

Kanunsuz birtakım işlerini örtbas etmek ve dokunulmazlık zırhına sahip olabilmek için Büyükelçi konumuna kadar yükselmiştir.

O dönemde IOS Şirketini kuran Bernie Cornfield ile sıkı bir işbirliği içinde olan Rosenbaum, aynı zamanda Liberya'nın Avusturya'daki Büyükelçisi sıfatıyla da Batı Afrika yöneticileri arasında saygın bir konuma sahiptir. Finans ve politika ilişkilerini, Rosenbaum'un Cenevre'deki bankası aracılığıyla gerçekleştiren Cornfield'in müşterileri, verilen hizmetin karşılığını IOS şirketinin hisse senetlerini yeniden satın alarak ödüyorlardı.

Birlikte gayet iyi çalışan iki ortaktan Cornfield, serüvenci, hayalperest, eksantrik bir kişiliğe sahipti. Rosenbaum ise onun tam tersine, kılı kırk yaran, düzenli olarak sinagoga giden, sofu bir karakterdi. Ama, finans alanında büyük bir şöhreti vardı. Nitekim, kendisine büyük bir güven duyan İsrail Hükümeti, 1968 yılında ihtiyacı olan askeri malzemenin satın alma işlerini Rosenbaum'a ihale etmişti. Bir keresinde, o sıralar İsrail Başbakanı olan Şimon Peres, "Ulusal Güvenlik" gerekçesiyle 24 saat içerisinde 7 milyon dolar bulmak zorunda kalmış, ve o an Rosenbaum'a başvurmuştu. Rosenbaum parayı temin etmişti.

Arap devletleri tarafından boykot edilen Yahudi kuruluşlarının başında gelen International Credit Bank'ı kullanan Rosenbaum, Lausanne'daki Ortadoğu Petrol şirketlerinden İsrail adına petrol satın alıyordu.

Life dergisi 1968 yılındaki bir sayısında, Rosenbaum'un ortağı Sylvain Fredman'ın mafya babası Meyer Lansky ile birlikte çalıştığını, Miami'den transfer ettiği 350 bin doları Cenevre'deki bankada, "Maral 2818" numaralı hesaba yatırdığını açıklamıştı.11 Kumarda yitirdiği paraları karşılamak için kasayı zimmetine geçiren muhasebeci örneği, Rosenbaum da, Edmond de Rothschild tarafından yönetilen ve kontrol edilen Israel Corporation'a başvurdu.

Israel Corporation'ın işlevi, siyonist çevrelerden topladığı paraları İsrail'deki yarı resmi ve resmi sektörlere, örneğin denizyolları taşımacılığı yapan Zim gibi şirketlere yatırmak idi.

İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanlığı eski genel müdürlerinden ve Israel Corporation'un yöneticilerinden Michael Tsur, dostu Rosenbaum için şirket fonlarından çektiği 8.5 milyonu avans olarak verdi. Aslında, gene Rosenbaum'a ait olan, Liechtenstein Prensliği'nin başkenti Vaduz'daki International Credit Bank'ın hesabına transfer edilen meblağın toplamı 14 milyon dolardı.12 Sadece Israel Corporation'un hesabından değil, Zim Navigation'un ve Oil Rafineries adındaki İsrail şirketlerinden de para akmıştı. Bunların Lüksemburg ve Vaduz gibi yerlerde verginin kolayca kaçırabilmesi sebebiyle de, açılan soruşturmalar sonuçsuz kalıyordu.

Meyer Lansky ve TEHLİKELİ BAĞLANTILARI

Yahudi Mafya Babası Meyer Lansky'nin tehlikeli bağlantıları, P2 ve Vatikan'ın kara para bankeri Sindona'dan Rosenbaum'a, Detant'ın mimarı Nixon'dan Soğuk Savaş mimarı Truman'a, CIA Şefi Dulles'ten Yahudi bankerler Rothschild ve Rockefeller'lara kadar uzanmaktaydı. İsrail'in çıkarları için çarpışan bu şebekede Meyer Lansky de önemli bir rol üstlenmişti.

Richard Nixon'ın belli başlı iki koruyucusu vardı. Bunlardan birisi Pepsi-Cola şirketinin başkanı Donald Kendall idi. Nixon, Kendall için, kapitalistlerin malı olan şurubu Brejnev'in votkası ile değiş tokuş yaptı. Öteki koruyucusu ise Mafya'nın finansör patronu Meyer Lansky'den başkası değildi.

Sindona ve Rosenbaum gibi Nixon'un dışında olduğu sanılan olayların aslında Doğu ile yapılan işbirliğini simgeledikleri bilinmekteydi. Gerçekte, bu finans güçleri, "Votka Cola" iktidarında, yasal olmayan yollarda muazzam meblağları bir yandan öte yana aktardılar. Müşterileri arasında Moskova Narondy Bankası (Londra'daki Sovyet Bankasıdır) Vatikan ve İtalyan Komünist Partisi gibi birbirleriyle çelişen güçleri bir arada barındırdılar. Tüm bu skandallar süresince, iş adamları ile "Votka-Cola" yandaşları arasında yoğun ilişkilerin kurulmuştu.13

Nixon'ın Doğu ile ilişkilerini genişletmesi sırasında, Mafya ile olan bağlantısını, herhangi bir New York'luya benzeyen, soluk yüzlü bir adam, Meyer Lansky gerçekleştiriyordu. Lansky otuz yıldan bu yana Mafya'nın asıl patronu olarak görülüyordu. Gerçek bir mali uzman olan Lansky, Capone, Dillinger, Lucinao, Nitri gibi mafya patronlarından daha uzun yaşamayı başarmıştı. Şimdi de "Cosa Nostra" devrinin yöntemlerini günümüzün ekonomik gerçeklerine mükemmel bir şekilde uyguluyordu. Bankaları, şirketleri kontrol ediyor, sendikanın parasını en önemli sınaı ve mali yatırımlarda değerlendiriyordu. Böylece Mafya'yı Amerikan ekonomisinin gerçek bir parçası durumuna sokmuştu. Lansky bu gizli kapaklı işleri, bankacılık dalaverelerini çok iyi biliyordu. Las Vegas'ta, "Laundring" adını verdiği haraca bağlama sistemini o kurmuştu. Bu sisteme göre, Mafya'nın kontrolü altındaki her kumarhanenin kapanışında bir adamı geliyor, haraçları doldurduğu çantayı alarak dışarı çıkıyor ve bu para aynı gün Bahama Adaları, Porto Rico, İsviçre ya da bir başka vergi cennetinde açılan hesaba yatırılıyordu. Böylece ABD vergi yasalarının denetiminden kurtulan bu paralar iş yerlerini satın almak, istenilen siyasi akımları finanse etmek için kullanılıyordu. Zaten kimse Lansky'nin kamu işleriyle yakından ilgilenmediğini söyleyemezdi. Roosevelt, Truman, Eisenhower ve Nixon'un başkanlık seçimlerinde adaylıklarını onun desteklediğini bilmeyen yoktu.14 Lansky ile Nixon arasındaki yakın ilişkiler, 1940 yılında Nixon, Duke Üniversitesi'nde hukuk bölümünde öğrenciyken başladı. Nixon, o zamanlar sürekli aşk romanları okuyan, bir gün FBI ajanı olmayı arzulayan, içine kapanık bir tipti.

Nixon, bu hayalleri gerçekleşmeyince, Lansky'nin Batı yakasındaki sendikal işleriyle ilgilenen Bugsy Siegel ile birlikte avukatlık bürosunda çalışmaya başladı. 1941'de, Siegel'in girişimiyle, Havana'ya gizli bir ziyarette bulundu. Daha sonra, anılarını yazarken, buraya "yerel bir avukatlık bürosu almak için geldiğini" belirtti. Oysa kaldığı otel Mafya'nın, görüştüğü kişiler ise Lansky'nin iş yaptığı kişilerdi. Lansky o zamanların vergi kaçırma ve karanlık işler yapma şampiyonu olarak Karayipler'e büyük önem vermekteydi. Kumarhane işletmek, kadın ticareti ve esrar satışı, geri kalmış yörelerin yöneticilerine de gelir sağladığı için, bu işlere izin veriliyordu. Vergi cenneti olan Karayipler sayesinde cinayet sendikası büyük bir servet yaptı. Nixon'un Küba'ya yaptığı ilk gezi sırasında, Lansky, Diktatör Fulgencio Batista'nın en güvenilir adamı durumdaydı. Yaratılan bu serveti haklı gösterebilmek için, aralarına temiz bir geçmişe sahip siyaset adamlarının alınmasına karar verdi. 1946'lardan sonra Karayipler'in Amerikan kıyılarına kızılların yaklaşmasını önleyecek en son Hür Dünya Parçası olduğu kampanyası açıldı. Mafya yanlısı gruptan Florida senatörü George Smathers, bu güçler sayesinde Maliye Komisyonu'na seçildi. Truman ile poker, Eisenhower ile golf oynadıktan sonra geleceğin Başkanı Nixon ile dostluk kurmakta gecikmedi...

Nixon ABD başkanlık seçimlerine iki kez adaylığını koyan, New York eski valisi ve Cumhuriyetçi Parti Seçim Komitesi'nin etkin üyesi Thomas Dewey'in yardımlarıyla 1952'de Eisenhower'in yardımcılığına atandı. Dewey, 1943 yılında mafya babası Lucky Luciano'nun serbest bırakılmasına izin veren kişiydi. Luciano o tarihten sonra Sicilya'ya yerleşti ve ABD'ye gidecek olan mafya üyelerine lojistik destek sağladı. Dewey'in özellikle, Meyer Lansky'ye ait Mary Carter Paint Company'nin bünyesinde CIA'nın eski başkanı Allen Dulles ile ilişkileri çok önemlidir.15 Bu şirketin ortakları arasında yer alan bebek yüzlü Charles Rebozo ile Nixon arasında kurulan dostluk çok hızlı bir biçimde ilerlemişti. Hatta, her ikisinin "aydınlar, liberaller" konusunda aynı duyguları paylaştıkları, bu zümrelerin ABD'nin maneviyatını kemirdiklerini iddia ettikleri görüldü.

Lansky 1970 yılında, yürürlükteki yasaların şekilden itibaren olduğunu gösteren en şaşırtıcı girişimi gerçekleştirdi. Resorts International aracılığı ile Peloguin'in başında olduğu yeni bir şirketi 2 milyon dolar sermaye ile kurdu... Amerikan hisse senetleri borsasına kote edilen Resorts International 1969 yılı Ocak ayında, Pan Am'ın Gulf Western'deki 900 bin hissesini satın aldı. Lansky'nin şirketi bundan bir ay sonra, David Rockefeller'e ait Chase Manhattan Bank'ı gizli görüşmeler yaparak 1.5 milyon hisse senedinin daha sahibi olma yollarını arıyordu.

ADL ULUSLARARASI BİR SUÇ ÖRGÜTÜ MÜ?

Uluslararası siyonist örgüt B'nai B'rith'in bir kolu olan ADL (Anti Defamation League) teşkilatının oldukça ilginç bir öyküsü vardır. Görünüşte yalnızca propaganda amaçlı olan kuruluşu biraz araştırınca çok değişik hedefleri olduğu anlıyoruz. Uyuşturucu sektörünü kontrol eden ve buradan elde ettiği parayı ABD'li politikacılara rüşvet vermek için kullanan ADL'nin içyüzüne bir göz atalım.

ADL sadece bir "Yahudi Hakları Lobisi" değildir. Bağlı olduğu B'nai B'rith bünyesinde kurulduğundan beri İngiliz gizli servisleri ve çeşitli gizli örgütlerle işbirliği içinde olmuştur. ADL ırkçı Ku Klux Klan'a yakındır. Bunun yanısıra Kolombiya'daki Medellin kokain karteliyle yakın ilişki içindedir. ABD'nin finansal ve politik kurumları, kanunsuz uyuşturucu sermayesinin avucuna düştüğünden beri ADL'nin gücü daha belirgin hale gelmiştir.

ADL'nin, dünyanın en büyük mafya babası "organize suçun yönetim kurulu başkanı" Meyer Lansky ile birlikte organize ettiği oldukça ilginç olan kirli işleri The Ugly Truth about the ADL adlı kitapta görmek mümkündür.

Moe Dalitz, altmış yıldan beri organize suçların en önemli ismi ve bunların "Yönetim Kurulu Başkanı" Lansky'nin sağ koludur... Meyer Lansky Küba'ya giderek ilk kumar, narkotik ve para bölgesini kurarken, Moe Dalitz onun özel haklara sahip ortağıydı. Benjamin "Bugsy" Siegel da bir diğer ortaktı...

Lansky ve Siegel "Murder Inc."i, ya da Meyer ve Bugsy çetesini, kurarak kanunsuz içki ve narkotik trafiğinin en başta gelen organizatörleri oldular. Lansky'nin 1983'teki ölümünden iki sene sonra Dalitz ADL'nin gönüllü hizmetkarı olarak tanımlandı. Uyuşturucu parasının gücü arttıkça, ADL'nin politik ve finansal etkinliği de arttı.16 Hisse hırsızları Ivan Boesky, Michael Milken ve uyuşturucu bankerlerinden Edmund Safra ile Moe Dalitz, ADL'nin kasasına milyonlar akıttılar.

1929'da Meyer Lansky'nin New York "suç komutanlarından" Frank Erickson Sterling National Bank'ı kurdu. Erickson para aklama konusunda uzmandı. 1926'da Arnold Rothstein öldürülünce yerine Lansky geçti ve "Ulusal Suç Şirketi'nin Yönetim Kurulu Başkanı" oldu.

Theodore Silbert, ADL'nin ön plandaki adamıydı. ADL'nin kazançlarını Sterling National Bank'a yatırıyordu ve bankanın hisselerine yatırım yapıyordu. ADL'nin yatırım yaptığı diğer şirket ise Amerikan Banka ve Sigorta Şirketi (American Bank and Trust Company, ABT)ydi. Bu şirketin başında ADL-New York Komiseri ve B'nai B'rith Uluslararası Başkanı Philip Klutznick vardı...

ADL'nin Sterling Ulusal Bankası'yla olan ilişkisi Theodore Silbert'ten sonra da devam etti. Bankanın uzun zaman başkanı ve ADL'nin adamı olan Maxwell Raab, Meyer Lansky'nin International Airport Hotel Corporation'da iş ortağıydı. Reagan yönetimi sırasında ABD'nin İtalya Büyükelçisi oldu.17

1963'te ADL finans kaynaklarını arttırmak için Hollywood yapımcısı Dore Schary'yi Ulusal Yönetim Kurulu Başkanı olarak atadı. Bu dönemde Schary, Metro Goldwyn Mayer Stüdyoları'nda çok büyük nüfuza sahipti. Schary, suç şirketinin önde gelenlerinden Abner "Longie" Lwillman ile yakın arkadaştı. Lwillman, Lansky'nin Hollywood film endüstrisine girmesini sağlayan kişiydi.

1970'lerde ADL'den Kenneth Bialkin, hukuk firması Willkie, Fart and Ballagher aracılığıyla Robert Vesco'nun Investors Overseas Service (IOS) şirketini devralmasını sağladı. Şirketin kurulması için gerekli finansı Rothschildlar sağlamıştı ve şirket Bernie Cornfeld tarafından kurulmuştu. IOS, Meyer Lansky'nin uluslararası suç şirketi için cephe rolü oynuyordu. IOS "Satış Personeli" uluslararası bölgelerde nakit dolu bavullarla dolaşıyorlardı. Paraların bir kısmı yerel yatırımcılardan geliyordu, fakat çoğunluğu Lansky'nin kumar, kadın ticareti ve şantajlarından geliyordu.

Bu nakitler İsviçre bankalarındaki gizli hesaplara yatırılıyordu. Bankaların bir kısmı IOS takımına dahildi. Cenevre'deki International Credit Bank ve Nassav, Bahama'dan Bank of World Commerce Lansky'nin işleri için kullanılıyordu.

Lansky ve adamları yeraltı bankacılık operasyonlarını İsviçre'den Karayipler'e taşıxxx ABD'ye kokain ve Marihuana kaçakçılığını arttırmaya karar verince18, ADL ve Kenneth Bialkin eliyle bu organizasyonu düzenledi.

Meyer Lansky'nin rüyası gerçekleşiyordu: Organize suç ortaklarını ABD ekonomisini oluşturanların yerine oturtuyordu19 ve ADL buna adım adım yaklaşmıştı.

ADL, tüm Filistinlilerin yok edilmesi tezini savunan, Jewish Defense League (JDL)'nin kurucusu fanatik haham Meir Kahane'nin kurduğu terör grubuyla da işbirliği içindeydi.

Kahane'nin biyografisini yazan Robert Friedman'ın belirttiğine göre bu militan Yahudi grubu, kurulduğundan beri gizli tutulan üç kişilik bir komite tarafından yönetiliyordu.20 Bu komitede İsrail Başbakanı ve Mossad operasyonları şefi Yitzhak Şamir, sağ kanat İsrail parlamenteri Geula Cohen ve Brooklyn ADL Başkanı Bernard Deutsh vardı.

Son 20 yıldır Wall Street avukatlarından Kenneth Bialkin ADL'nin önde gelen isimlerinden biri olmuştu. Bialkin 1982-86 yılları arasında ADL'nin Ulusal Yönetim Komitesi Başkanı olmuştur.

Bialkin'in şöhretinin asıl nedeni, Amerika'nın uyuşturucu dünyasındaki rolüne yaptığı katkıydı. Kenneth Bialkin'in perde arkasındaki manevraları olmasaydı, Kolombiya'daki Medellin Kokain Karteli'nin ABD'de çıkarma yapması mümkün olmayacaktı. Bialkin, Edmund Safra ve American Express arasındaki gerilimi yumuşattığı gibi finansör Robert Vesco ile Medellin Karteli'nin lojistik şefi Carlos Lehder Rivas arasındaki işbirliğini sağladı. Sonuç olarak Karayipler'den ABD'ye ulaşan kaçakçılık yolları birleşerek 1980'lerde Amerikan sokaklarını marihuana ve kokain ile doldurdu...

Carter döneminde ve Reagan'dan önceki diğer dönemlerde, ABD ekonomisi kara para tüccarları için uygun hale gelmiş durumdaydı. "Uyuşturucu dolarları" Birleşik Devletler'e dolup taşıyordu ve Bialkin anladı ki, eğer bu parayı toplayacak büyük bir finansal firma kurarsa karı sınırsız olacaktı.

Hızlı bir ilerlemeyle Bialkin, Lehman Brothers ile Kuhn, Loeb and Co.'nin birleşmesini sağladı. Shearson Hayden Stone ise Loeb Rhodes'in yönetimini ele geçirdi. 1984'te bu kuruluşların hepsi American Express Company tarafından satın alındı ve adını sonra Shearson Lehman American Ekspress (Amex) olarak değiştirdi... Bialkin bu şirkette yönetim kurulunda bir yer edindi. Bialkin'in yakın arkadaşı Henry Kissinger bir çok uluslararası şirketin danışmanlığını yapmanın yanısıra, Amex'in yönetim kuruluna katıldı.

1983'te Bialkin bu sefer Amex ortaklığının, Edmund Safra'nın Cenevre'deki Ticari Kalkınma Bankası (Trade Development Bank) ile birleşmesini sağladı... Bu şirketin büyük hissedarlarından biri de, Lansky'nin adamlarından Carl Lindner'di. Lindner, United Fruit Brands Company'nin sahibi oldu. 1978'deki resmi rakamlara göre ABD'ye giren kanunsuz uyuşturucuların % 20'si Güney ve Orta Amerika'dan United Brands aracılığıyla kaçırılıyordu ve bu şirket ABD istihbaratı ve organize suçlarla uzun süredir bağlantıdaydı.21

Kasım 1985'te İsrail ajanı Jonathan Pollard tutuklanınca, Kenneth Bialkin İsrail'e giderek "uygun" savcıların bu davaya atanmalarını ayarladı.


Solda, CIA'nın sırlarını çalarak MOSSAD'a aktaran Amerikan yahudisi Jonathan Pollard bu misyonu o zamanlar Başbakanlık istihbarat danışmanı olan ve daha sonra Netanyahu kabinesinde yer alan Rafael Eitan'ın kişisel emirleriyle yürütmüştü.Ortada, ABD'ye giderek Pollard'ı hapishanede ziyaret eden İsrail Başhanamı Mordechai Eliyahu. Solda, Pollard'a dayanışma ziyaretleri yapan bir diğer haham Emanuel Rackman. Bunun yanında, 64 kişilik bir haham komitesi de Pollard'ı hapiste ziyaret etti.

ADL'nin Rusya'daki üyesi Yahudi Bronfman Hanedanı da oldukça faaldi. Rus Mafyası'nın patronu "Viski İmparatoru" Edgar Bronfman'ın ilginç politik ilişkileri vardı.

ADL'nin Moskova'daki dostlarından biriydi Edgar Bronfman. Üçüncü nesil Bronfmanlar başarıyla babalarının kaçakçılık işini kanuni bir "Seagram"s Viski İmparatorluğu'na dönüştürdüler. Bu dönüşümü ABD Hazine Dairesi destekledi ve uzun süredir büyük suçlarla elde ettikleri paraların aklanmasına karşılık olarak bir kaç milyon dolarlık vergi aldılar.

Bronfman Ailesi bu anlaşmadan mültimilyoner olarak çıktı. 1972'de Montreal'de Kanada Suç Komisyonu bir rapor yayınlayarak Mitchell Bronfman'ın şehrin en büyük gangsterlerinden Willy Obront ile suç ortağı olduğunu söyledi. Bu ikili uyuşturucu kaçakçılığı ile suçlanıyordu.22

Bronfman, Dünya Yahudi Kongresi'nin (World Jewish Congress) kontrolünü devralarak bunu ADL'nin uluslararası bir koluna dönüştürdü ve Ulusal Komisyonu'nda yer aldı. 1986'da Bronfman'ın Yahudi Kongresi'nden bir yardımcısı Doğu Almanya'daki acımasız Komünist rejimiyle bağlantı kurdu. Bronfman'ın Seagram Şirketi Doğu Almanya'nın Komünist Partisi SEO'in içki dağıtım şebekesi oldu.

1988'de Edgar Bronfman, Doğu Berlin'e giderek SEO lideri Erich Honecker ve partiden Hermann Axen ile görüştü. Bu ziyarette Bronfman, Doğu Alman liderine Washington'da Ronald Reagan'la görüşme ayarlama sözü verdi. Edgar'ın kardeşi ve iş ortağı Charles ise Honecker diktatörlüğünün yakın arkadaşıydı.23 Kendisi Kanada-Doğu Alman Dostluk Birliği'nin Başkanı'ydı ve iki ülke arasındaki pasaportlarda vizeleri kontrol edebiliyordu.

8 Nisan 1993 günü California Eyaleti Emniyeti, ADL'nin Los Angeles ve San Fransisco şubelerine bir baskın düzenleyip bütün evrak ve bilgisayarlarına el koydu. Aynı gün savcılık bir basın toplantısı düzenleyerek 800 sayfalık soruşturma raporunu bir bildiri ile beraber basına dağıttı. Fakat Amerikan basınında çıt çıkmıyordu. Ülkenin en önemli teşkilatı 20 senedir devam eden bir casuslukla suçlanıyor fakat ne basın ne de yayın organları, bu yeri yerinden oynatacak müthiş haberle ilgilenmiyordu.

Eyalet savcılığının yaptığı açıklamalara göre ADL'nin bölge yetkililerinden Roy Bullock, takriben 1.000 politik organizasyon ve 10.000 kişi hakkında son derece özel bilgileri kanunları çiğneyerek, FBI ve CIA'nın dahi cesaret edemediği metodları kullanarak dosyalamış, ayrıca bunlardan ilgili olduğuna kanat getirdiği bilgileri para karşılığı İsrail'e ve Hollanda'dan gelen Yahudilerin kurduğu Güney Afrika hükümetlerine satmıştı. Bilgi verenlerin içinde dedektif Gerard da vardı. Gerard üç yıl boyunca CIA'da görev yapmış, 93 yılının Kasım ayında da Filipinlere kaçmıştı.

ADL'deki bu kanunsuz dosyalamalar yüzünden başı belaya giren kişi ve kuruluşlara bakıldığında, hepsinin de şu ortak özelliği göze çarpar: Bunların hepsi de çeşitli tarihlerde değişik vesilelerle Yahudi düşmanı damgası yemişlerdir. California eski senatörü Pete McKloskey Filistin sempatizanı, dolayısıyla Yahudi düşmanı olarak damgalanmış, New York City Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Leonard Teffries ise 20 Temmuz 1991 günü yaptığı bir konuşmada "Amerika'nın köle ticaretinde Yahudilerin de payı vardır" dediği için boy hedefi olmuş ve 20 sene hizmet ettiği üniversitesinden üç gün içinde kapı dışarı edilmişti.

B'nai B'rith-Mossad-Mafya BAĞLANTISI VE Evsei Agron'un KURDUĞU
YAHUDİ-RUS MAFYASI

Rus Mafyası'nı Evsei Agron kurmuştur. Adından da anlaşıldığı gibi bir Rus Yahudisidir. Adamlarının çoğunu İsrail'den getirtmiş olduğu söylenmektedir. Bunların hemen hepsi İsrail'de komando eğitimi görmüş profesyonel katillerdir. Amerika "Yahudileri bize yollayın" diye kampanya açınca İsrailli bu mafya elemanları New York'u doldurmuştur.24

İtalyan-Amerikan mafya suç gruplarının ve ailelerinin oluşturduğu dünya çapındaki güç, şimdi yeni nesil dış kaynaklı suç örgütleri tarafından ele geçirilmektedir. Adalet Bakanlığı Savcısı Rudy Guliani bu aileleri mahkum ettirmiş ve basında zafer kazandıktan sonra görevden ayrılarak New York Vali adayı olmuştur. Guliani'nin tek özelliği kampanyası sırasında yabancı bir ülkeye (İsrail'e) sadakatini ifade etmesiydi. Guliani'nin yaptığı şey, eski İtalyan-Amerikan suç örgütlerini kapatmaktı. Fakat sonuç olarak çoğunluğu Yahudi olan gangsterler, Guliani'nin favori ülkeleri İsrail ve Rusya'dan gelerek İtalyanlar'ın elinde olan suç gruplarını kontrolleri altına aldılar. Rusya doğumlu bu suçluların çoğunluğu 1970'lerde KGB'nin hapistekileri serbest bırakmasıyla New York'a geldi. Çoğunluğunu göçmen Sovyet-Yahudileri oluşturuyordu. Savcı Pattick J. Catter'ın dediği gibi "Ruslar, İsraillileri getirmeye başlamıştı." Catter Rus-İsrail işbirliği için "bunların asıl işi uyuşturucu, bunlar profesyonel asker olarak eğitilmişler ve ne İtalyanlardan ne de diğerlerinden korkmuyorlar" diyordu.

Catter'ın söylemeyi unuttuğu ise gangsterlerin en etkin politik güç tarafından korunuyor olduğuydu. İsrail ve onun Lobilerinin özel çıkarlarını koruyan kuruluş ise, kendisi de bir suç örgütü olan B'nai B'rith idi. Yabancı gangsterler uzmanı James Rosenthal'e göre Rus çeteleri yakında dünyanın en büyük suç örgütü olacaktı. Rus Yahudisi suç grupları rahatça hareket ediyordu. Özellikle Los Angeles'ta "İsrail Mafyası" çok etkindi.

Rusya doğumlu eşkiya Meyer Suchowjansky -ya da Meyer Lansky- mafya dünyasında "patronların patronuydu" ve dünya çapında suç teşkilatlarının "Yönetim Kurulu Başkanı"ydı. Ünlü Mafya lideri Charles "Lucky" Luciano bile Lansky için "ipleri o oynatıyordu ve onun müziğine göre herkes kuklalar gibi oynuyordu" demişti.25

YAHUDİ MAFYA BABASI Benjamin Bugsy Siegel

ABD'deki diğer bir büyük mafya babası Benjamin "Bugsy" Siegel, 28 Şubat 1906'da Brooklyn'de varlıklı bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak doğdu.

Gangsterlik "kariyerine" New York'un Doğu Yakasında, kara para naklinde muhafızlık yaparak başladı. 1918'de Meyer Lansky ile ortaklık kurdu ve araba hırsızlığından içki kaçakçılığına, kumardan kiralık katilliğe her işi yaparak büyük bir prestij kazandı. 1937'de karısı ve çocuklarını terk ederek soydaşı Micky Cohen'le birlikte Mafya'yı Batı Yakasına taşıdı. Siegel birkaç yıl içinde bir imparatorluk kurdu. Gazinoları, kumarhaneleri vardı, tefecilik ve uyuşturucu satışı yapıyor, ülke çapında müşterek bahis oynatıyordu. Nevada'nın batısında bir kumar merkezi kurmak için yola çıktı ve başına biçilen büyük meblağa rağmen bütün imkanlarını kullanarak Las Vegas'ta Flamingo Oteli inşa ettirdi.26 Mussolini'ye yakınlaşmak için İtalya'ya dinamit satma projesi yaptı. 1940 yılında Harry Greenberg'i öldürmek suçundan Los Angeles Hapishanesi'ne atıldı. Telefonu istediği gibi kullanabiliyor, yemeklerini Los Angeles'in en lüks restoranlarından geliyordu. Kız arkadaşlarının ziyaretleri sırasında revirin yatakları onun için özel olarak hazırlanıyordu. Kendisine karşı açılan dava düştükten sonra, mahkemede aleyhine tanıklık edenlerin hepsi esrarengiz biçimde ortadan kayboldu. Bir tanesi polis koruması altındayken, kaldığı binanın 13. katından düştü.27

Yahudi Mafya babası Bugsy Siegel'in, İtalya'nın faşist diktatörü Mussolini ve Nazi subayları Hermann Goering ve Joseph Goebbels ile çok yakın ilişkiler içinde bulunması da önemli bir noktaydı. "Bugsy Siegel, Mussolini'ye patlayıcı madde satmaya çalışıyordu. Ayrıca, Goering ve Goebbels'in evlerine çok sık girip çıkan birisiydi." 28

Bütün bu bilgileri göz önünde bulundurunca, CIA'nın, Mossad'ın bütün "iyi niyetli" istihbarat örgütlerinin onyıllardır "bir türlü baş edemediği mafya"nın görünümü oldukça değişmektedir. Bu örgütlerin gerçekten "mücadele" edeceği bir mafyanın varlığını sürdürebilmesi kesinlikle mümkün değildir. Mücadele yalnızca dışarı yapılan bir göz boyamadır. Yahudi mafya babalarının Mossad, CIA ve Yahudi örgütleri ile olan gizli ilişkileri, böyle bir mücadelenin olmadığını, tam tersine, bu iki sistemin içiçe olduğunu göstermektedir.

Mafya'nın ardındaki gerçek güç anlaşıldığında, mafya için kullanılan "Cosa Nostra" deyimi ile ilgili olarak akla bir soru gelmektedir: "Cosa Nostra" mı, yoksa "Cosher Nostra" mı?...

Mafya ile gizli servislerin arasındaki ilişkisinin bir benzeri aslında terör örgütleri için de geçerlidir. Sözümona, onyıllardır CIA, Mossad gibi gizli servisler, uluslararası terörizme karşı büyük bir savaş vermektedirler. Ama bütün çabalarına rağmen bir türlü terörün kökünü kurutamamışlardır.

TERÖR ÖRGÜTLERİNİN BİR NUMARALI SİLAH KAYNAĞI: Henri Curiel

Henri Curiel'in silah temin ettiği örgüt ve fraksiyonların sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte, bunların dünya çapında olduğu tahmin edilmektedir. IRA, Alman Kızılordu Fraksiyonu RAF, Japon Kızılordusu, Belçika'daki kent gerillaları, Hollanda, Portekiz, Yunanistan, İran ve Türkiye'nin güneydoğusundaki ayrılıkçıların Curiel'le ilişkisi vardı. CIA yetkilileri, merkezi Paris'de olan, pek çok terörist gruba para, silah, döküman ve eğitim sağlayan bir örgütün şefi olan Henry Curiel öldüğünde, "dünyanın tüm teröristleri matem tutuyorlar" demişlerdi.

22 Ekim 1977 gününden iki gün önce ünlü Alman sanayicilerinden Hanns Martin Schleyer, Fransa-Almanya sınırına yakın Mulhouse'da bir otomobilin bagajında, kafasına üç kurşun sıkılarak öldürülmüş olarak bulunmuştu. Sanayiciyi kaçıranlar, onu tutsak olarak tuttukları kırk beş gün içinde Paris'ten 49 mektup göndermişlerdi. Cinayeti işlemiş olan Baader-Meinhof militanları, hiç kuşkusuz, güvenlik güçlerinden kurtulmak için acele sığınacak yer aramaktaydılar. Ve Fransa'da kendilerine yardım edecek olanın kim olduğunu biliyorlardı. Henry Curiel, Yardım ve Dostluk isminde bir dernek kurmuştu ve bu derneğin, Üçüncü Dünya ülkelerindeki demokrat olmayan hükümetlere karşı savaşanlara yardımcı olma amacı güttüğünü söylemekten çekinmiyordu. Dernekte bazı Katolik ve protestan rahipleri de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerden yüz kadar gönüllü çalışmaktaydı. Dominikan Kilisesi ona, toplantıları için bir salon vermişti. Barınak Ülke Fransa isimli bir grup da, kimsesizleri barındırması için yer tahsis etmişti. Henry'nin bir gecelik transferleri ve geceyarıları gelen ziyaretçileri ile Afrika, Güney Amerika ve Ortadoğu'dan gelen kuryeler, çevrenin dikkatini pek çekmiyorlardı. Bunlar, sözde iyiliksever bir adamın çalışmalarıydı.

Daha sonra Curiel'in çalışma amacı ortaya çıktı. Yahudi, üç katlı bir servis ağı çalıştırıyordu. Fransa uzun süreden beri politik mültecilere kucak açan bir ülkeydi ve Paris böyle bir iş için biçilmiş kaftandı. Ülkelerinden kaçan rejim düşmanları Fransa'ya zarar vermeme koşulu ile mücadelelerini buradan yürütebiliyorlardı.

Paris'te hemen her ülkeden anarşist ve terörist grupları vardı ve bunların çoğunluğu da dayanışmadan yardım görüyorlardı. Dayanışmanın yıllık toplantılarına çağrılanlara hiçbir adres verilmez, küçük bir tren istasyonunda toplanmaları ve kendilerinin oraya gönderilecek araçlarla alınacakları bildirilirdi. Toplantıya katılanlar, daha sonra sekiz günlük bir eğitim görürlerdi. Farklı ülkelerden gelen eğitmenler kendi ülkelerinin polis metotlarını, sahte pasaport hazırlamayı, aldıkları paraları nasıl kullanacaklarını ve polis tarafından sorguya çekildiklerinde ne şekilde davranacaklarını öğretirlerdi. Bunlara sadece, amatör statülerini kaybetmeyecekleri kadar bilgi verilirdi.

Dayanışmanın hizmetleri ücretsizdi. Vietnam'dan kaçan Amerikan askerleri Curiel'in misafirhanesinde rahatça kalabiliyorlardı. Kuzey Afrika'dan dönen Kara Panterler, Paris'te birkaç gece geçirdikten sonra, Quebec'teki yeraltı örgütü Kurtuluş Cephesi kanalı ile ABD'ye gönderiliyordu.

İspanya'daki ETA ve GRAPO gerillaları, Irak, Haiti, Fas ve Sudan'daki kanun dışı komünist partileri ile Tupamora da dahil, Güney Amerika'daki dört beş gerilla örgütü bu gruplar içindeydi. Daha sonra dünyanın bir çok haberalma servisleri, IRA, Alman Kızılordu Fraksiyonu (RAF), Japon Kızılordusu, Belçika'daki kent gerillaları, Hollanda, İsveç, Portekiz, Yunanistan, İran ve Türkiye'deki terörist grupları ile Irak, İran ve Türkiye'nin güneydoğusundaki ayrılıkçıların da Curiel'le temasları olduğunu haber aldılar. Curiel'in yardımcısı Joyce Blau, bu kişilerle konuşabilmek için onların dilini öğrenmişti.

Üstte, Curiel'in silahlandırdığı örgütlerin militanları. Bir IRA gerilası, ünlü Çakal Carlos, Japon Kızıl Ordusu militanı ve bir ETA teröristi. Altta, eğitim sırasında ETA militanları.

1976 yılında Arjantin'de polis tarafından Troçki taraftarı ERP örgütünün gizli evlerinden birine yapılan bir baskında, Avrupa'da şiddet eylemleri yapacak Avrupa Tugayı isimli bir örgütün kuruluşuna dair planlar ele geçti. Örgüt, Uruguay'daki Tupamarolar ve Arjantin, Bolivya, Şili ve Paraguay'daki terörist grupları tarafından kurulmuş, Devrim Koordinasyon Cuntası tarafından desteklenecekti. Para ve silah yardımı ise Küba tarafından yapılacak ve Paris'ten yönetilecekti. Burada da Curiel'in mükemmel hizmet (!) veren grubu rolünü oynayacaktı.

Curiel'in yardımcıları da onun arada sırada ortadan kaybolmasının nedenlerini, nerelere gittiğini ve bu kadar parayı nereden bulduğunu merak ediyorlardı.

Curiel'in müşteri listesi oldukça etkileyicidir. İspanya'da Bask'ların ETA'sı, GRAPO'nun kent gerillaları, Irak'ın, Haiti'nin Fas'ın ve Sudan'ın yasadışı komünist partileri ve Tupamaroslar da dahil olmak üzere Latin Amerika'nın dört veya beş gerilla grubu bu listenin içindedir. Latin Amerika'da Curiel sadece kişisel servisleri değil, bütün düzenlemeleri yapıyordu. 1976'da Arjantin'de Troçki taraftarı ERP'nin evinde polis Avrupa'da gerilim stratejisi için bir "Avrupa Tugayı" başlatma planını açıklamakla ilgili dokümanları buldu.

1946-48 arası Kral Faruk tarafından hapsedilen Curiel, hemen ardından Avrupa'ya gitmiş ve Faruk Mısır'dan atılır atılmaz, Curiel Mısır'a dönmüştü. Sovyet Komünist Partisi'nin baş teorisyeni Mickhail Suslov ile de beraber çalışmış ve Suslov 1960'da onu ilgilendirmeyen Fransız Hükümet belgeleriyle yakalanmıştı.29

Curiel ailesinin fertleri de Henri Curiel gibi dünyadaki terörün yönlendirilmesinde önemli görevler üstlenmişlerdi. Henri Curiel The Brotherhood of the Rose tipi, tüm terör örgütlerini yönlendirme, onları barındırma ve daha önce belirlenmiş kendi evlerinde karşıt örgütlerin birbirlerine eylem yapma yasağının bulunduğu bir sistemin kilit ismiydi. Dünyadaki anarşinin tek elden yönlendirilmesinde üstüne düşen görevi tam anlamıyla yaptı. CIA ve KGB'nin de bu sisteme harfiyen uyması garip ama gerçekti. Sistemin mimarı Mossad da rolünü gerektiği biçimde oynadı.

TERÖR ÖRGÜTLERİ BAĞLANTISI VE KADIN TERÖRİST ANNABABI

Yeraltı örgütü arkadaşları tarafından "Annababi" olarak isimlendirilen ve Anna Maria Grenzi, Marina Fedi, Waltraud Armruster gibi çeşitli isimler kullanan bu ünlü kadın terörist, Berlin'de Petra Krause ismi ile doğmuştu. Bir Alman Yahudisi olan Krause, tanınmamak için bir İtalyanla evlenip İtalyan vatandaşlığına geçti. İsviçre polisi kendisini yakaladığında onu "yüzyılın teröristi" olarak tanımladı. Yakalamak için büyük bir operasyon düzenlenmişti. 12 ayrı ülkenin polis teşkilatları tarafından aranan Krause, 1975 yılında arkadaşları yakayı ele verince elde edilen bilgilerle bulunabildi.

Petra Krause yakalandığı zaman, Zürih'te Avrupa'nın seçkin teröristlerine silah sağlayan bir dükkan çalıştırmaktaydı. Carlos'un yönettiği Paris'teki Avrupa Direktörlüğü, Fransız Solcuları, İtalyan Kızıl Tugayları, Baader-Meinhof Çetesi, İrlanda Kurtuluş Ordusu, İspanyol Baskları ile İranlı ve Yunanlı teröristler en iyi müşterileri arasındaydılar. Bu teröristler istedikleri silahların siparişlerini veriyorlar, Krause'un genç anarşistlerden oluşan yardımcıları da, bunları İsviçre ordu depolarından çalarak Zürih'teki gizli sığınaklarında saklıyorlar veya trenle, otomobille müşterilerine ulaştırıyorlardı. Bazı özel durumlarda silahların teslimini bizzat Petra Krause yapıyordu.

İsviçreli anarşistlerin silah satış organizasyonu, Yahudi Henri Curiel'in organizasyonu kadar geniş değildi. Bu genç anarşistler, konsoloslukların bombalanması, bankaların taranması ve ünlü kişilerin öldürülmesinin planlaması gibi eylemlerde de bulunmalarına rağmen, başlıca yaptıkları silah sağlamak ve satmaktı. Aldo Moro cinayeti ile ilgili 3 Ocak 1980 tarihinde yayımlanan İtalya Başsavcısı Guido Guasco'nun iddianamesinde şunlar söyleniyordu: "Gizli servislerin raporlarına göre, Kızıl Tugaylar da dahil olmak üzere, çeşitli ülkelerde bulunan yıkıcı yeraltı örgütlerinin birbirleri ile teması, Zürih'teki Eco Kitabevi olduğu sanılan bir merkez bürosu kanalı ile sağlamaktadırlar..." Bu merkez Yahudi Petra Krause tarafından işletilmekteydi.30

NARKO-TERÖRİZM VE İSRAİL

İsrail kendini her zaman terörizme karşı en etkin güç olarak gösterir. Ama bu görüntünün tam tersine, İsrail hükümetinin üst düzey memurları Kolombiya uyuşturucu baronlarının servisine özel narko-terörist askerler tahsis etmişlerdir. Albay Yair Klein tarafından yönetilen ve bu tip hizmetler veren gruplardan birinin adı Hod-Hahanit'tir.

Bazı İsrailli çevrelerin (özellikle Mossad'ın özel işlerde kullandığı eski casus ve askerlerin) uyuşturucu ve para operasyonlarıyla olan ilişkileri, Kolombiya olaylarının patlamasından öncelere dayanmaktadır.

İsrail'deki bazı entegrist dinci partiler, İsrail Mafyası'ndan para tahsil ederler. Bu paraları aklamak için Amerikan Bankalarında hesap açtırmışlardır. Daha sonra bankadan bankaya geçirilerek -özellikle Karayipler ve İsviçre bankaları- bu fonlar İsrail'deki hesaplara aktarılır. Bu geri dönüş operasyonu, İsrailli şirketlerin bu transit ülkelerde yer almasıyla kolaylaştırılmıştır. Bu para aklayıcılarının en önemlilerinden biri Bissah Ben Or'dur. Ben Or, kontralara silah satan birisidir ve adı Irangate'e karışmıştır. Ben Or, kendine asistan ve Kolombiya'da sahibi olduğu şirketlere temsilci olarak başka bir Yahudiyi seçer: Mike Harari. Harari Orta Amerika'daki olağandışı olaylarda tanınan bir kişidir. Pek çok kaynak onu Mossad ajanı olarak tanımlamaktadır. 1981 yılında Panama Bürosu'nda bulunmaktaydı.

MOSSAD'ın Latin Amerika'daki uyuşturucu işlerini idare için kurduğu paravan şirket "Hod Hahanit" (Mızrağın Ucu) aslında narko-teroristlere eğitim veriyordu. İsrail subayı Yair Klein (solda) bu teroristlere eğitim veren Israil timinin başındaydı. Eli kanlı Panama diktatörü Manuel Noriega'nın en büyük akıl hocası, MOSSAD ajanı danışmanı "Deli Mike" lakaplı Mike Harari(güneş gözlüklü, Noriega'nın arkasında) idi.
Burada görevini örtbas etmek için İsrailli sigorta şirketi "Harrier" de önemli bir göreve sahipti. İsrail'e yolladığı kapitaller sonrası büyük komisyonlar alırdı. Bu paralar Bissah Ben Or'un hesabında son buluyordu. Ayrıca Noriega'nın da arkadaşıydı. Ve onun sayesinde İsrail'in Panama Büyükelçisi ünvanını alır. Zaten Noriega'nın 84'deki İsrail gezisini de Mike Harari ayarlar. Ödüllendirmek için ileride Reagan'ın "kapı köpeği" olacak Noriega, Harari'yi Özel Danışmanı atar. Sonuç olarak Mike Harari Panamalı mafya başkanının yakın korumalığını organize eder. Bunun içinde bu bölgede güvenlik için bulunan pek çok İsrail özel servisinden yardım ister.

Yediot Aharonot Gazetesi 1989 Nisanından itibaren İsrail askerlerinin Medellin Kokain Karteli'nin hizmetinde olduğunu doğrulamıştı. Ama Şamir Hükümeti bu kişilerin çalışmalarını engellemek için hiçbir girişimde bulunmadı.

1988 yılı Ağustos başında Amerikan televizyonu NBC, İsrailli askerlerin Medellin Karteli'nin baronlarını eğittiğini ve silahlandırdığını söyledi. Bu kartel, kokain dönüşümünün ve dağılımının ABD'ye gidişini kontrol ediyordu. İsrail basını bu haberleri başından savıyor gibi görünüyordu.

Oysa olay çok daha büyük boyutlardaydı. Puerto Boyacio'da ACDEGAM isimli bir "Köylü ve Çiftçi Birliği" kurulmasını bizzat Medellin Karteli teşvik etmişti. Bu grup Escobar ve Jose Gonzalo Rodriguez tarafından finanse edilen gerçek bir özel ordu idi ve Kolombiya ordusuyla çok yakın ilişki içindeydi. Zaten bu orduda Kartel'in içine kadar işlemişti. Ayrıca B2 gibi gizli servislerle de bağlantılı olduğu biliniyordu. Bu ordunun görevi silah zoruyla halka özellikle coca üreticilerine boyun eğdirmek olarak belirlenmişti. ACDEGAM'ın askerleri yani "Sicarios"lar çok iyi silahlandırılmış komandolardı. Bunlar Kolombiya'daki katliamların çoğundan sorumluydular. Devlet içinde devlet olan vurucu timi oluşturdular. Medellin tarafından kurulan bir partiyi de oluşturan yine bunlardı, bu partinin adı Morena (Mouvement de Renovation Nationale)dır.

Gonzalo Rodriguez Gocha'nın milisleri Orta Amerika ve Kolombiya'da yerleşmiş pek çok İsrailli grup gibi aynı tip ihtiyaçları karşılıyorlardı. Bu görevlerin sosyal amacı "Private Security Training Firm"de tüm açıklığıyla dünyaya tanıtılıyordu.

Bu şirketlerden bir tanesinin yöneticisi kolonel Albay Yair Klein'dı. 1987'de Kolombiya hükümeti onu Hod Hahanit'in sosyal servisine göreve çağırmıştı. Ama olay sonuçlanmadan Yair Klein başka bir İsrailli albayla karşılaşır. Mario Shashani... Bu kişi Adnan Kaşıkçı'ya, Gaith Pharan'a ve Akram Ojjeh'e çok yakındı. Shashani Latin ve Orta Amerika'da operasyon yapmak isteyenlerin mutlaka uğraması gereken bir duraktı. Onunla ortak çalışan kişiler ise Bissah Ben Or, Mika Harari, General Ze'evi ve Amiram Nir idi.

Shashani vatandaşı Albay Klein'i, Kolombiya hükümetinin servisinde kalmaktansa, ACDEGAM'ı yönetmek için ikna etti.

Antrenman kampı Puerto Boyacio yakınlarında Fantaisie Adaları'nda yapıldı. 9 haftalık çalışma 3 bölümden oluşuyordu. Yair Klein ABD'deki nakit 800.000 dolar alıyordu. Bu çıkarma Kolombiya ordusundan Albay Luis Boharquez tarafından desteklenmişti. Eğitmenler arasında İsrailliler, Almanlar, İngilizler ve Güney Afrikalılar mevcuttu.

Medellin Karteli'nin milislerini silahlandırmak için İsrailliler aracı oldular. Bu yönde Miami çift taraflı bir pompa görevini görüyordu. Orta ve Güney Amerika'ya giden silahlar buradan yola çıkıyordu. Narko-dolarlar da en son buraya ulaşmaktaydı. 1989 Temmuzunda Miami gümrükçüleri Medellin'e giden üç silah konvoyunu durdurmuşlardı.

Bush hükümetinin Medellin Karteli'ne savaş açmaları üzerine kamuoyuna yansıyan Fantaisie Adası olayı üzerine İsrail basını hükümetine hesap sordu. Şamir, İsraillilerin bu tip şaibeli olaylara katıldığına dair haberler duymanın üzücü olduğunu söyledi, ama İsrail hükümetinin dünyanın dört bir yanındaki olaylardan sorumlu tutulamayacağını da ekledi. Ayrıca Jerusalem Post'un yazdığına göre hükümetin güvenlik bölümlerinin ve istihbarat servislerinin habersiz olduğunu da iddia etti.

Ama Yediot Aharonot'un Kolombiya'ya yolladığı özel temsilci (27 Ağustos 1989) Kolombiya gizli servislerinin 1989 Nisan'ında İsrail hükümetine bir rapor gönderdiğini yazdı. Bu raporda İsrail askeri gruplarının uyuşturucu baronlarının servisinde çalıştığı konusunda hükümeti uyarıyordu. Aharonot, Şamir hükümetinin bu hareketi durdurmak için hiçbir çalışma yapmadığını da eklemişti.

8 Eylül 1989'da İsrail Radyosu Yair Klein'ı "izinsiz know-how ihracatı" yapmakla suçlar. Klein eğer suçlanırsa ülkesinin çok üst düzey sorumluları hakkında başlarına iş açacak açıklamalar yapmaktan çekinmeyeceğini söyledi. Yediot Aharonot ve Hadashot gazeteleri Klein'ın söyleyeceği şeylerin gerçek anlamıyla bir bomba olduğunu iddia ediyorlardı.

Londra'lı kaynaklara göre İsrail bağlantısının içindeki önemli kişilerden biri Şamir'in partisi Likud'un Knesset'teki milletvekili, eski askeri güvenlik sorumlusu Yehovshova Saguy'du. Saguy'un Kolombiya'da silah satışında uzmanlaşmış bir şirketi vardı.

Kazanç ilk önce politik açıdan gerçekleşiyordu. 70'lerin başından beri İsrail'in Orta ve Latin Amerika'daki bir çok orduya, teknik ve güvenlik açısından, gerillalara karşı savaşta yardım ettiği biliniyordu. Silah yardımları düzenli olarak yapılıyordu. Bunların büyük bölümü 1982'de Beyrut'ta Filistinlilerden alınan silahlardı. 26 Ağustos 1989'da ki Hadasnot'a göre Kolombiya'daki 20 İsrailli şirketten sadece 6 tanesinin yönetim yetkisi vardı.

Tüm bu olaylar İsrail hükümetinin ticari ününü etkilememişti. "Medellin Milisleri" olayı patladığı sırada, Israel Aircraft Industries Kolombiya'ya 13 avcı uçağı (Kfir) satmıştı. Kontrat 6 Ekim 1988'de İsrail'de Kolombiya Savunma Bakanı General Rafael Molina tarafından imzalanmıştı. 5 gün sonra da Şili'ye 12 Kfir satıldı. Bu satışlara İsrail'in aşırı sağ partisi Moedet'in lideri Rhovam Ze'evi aracılık etmişti. Bu ikisinin ortak özelliği ise Latin Amerika'da karanlık işlere bulaşmış kimseler olmalarıydı


Bu makaleleri  www.kalemlervekiliclar.com sitesinde buldum ve bi az shasirdim.   Bu sitenin aynisidir


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
29714 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 03, 2012, 12:56:32 ös
Gönderen: yazbenide
27 Yanıt
20358 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 29, 2009, 02:10:56 öö
Gönderen: de_hund
32 Yanıt
17538 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2013, 02:15:23 ös
Gönderen: CAMPANELLA
0 Yanıt
2932 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2010, 10:47:12 öö
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
5750 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2010, 04:54:03 ös
Gönderen: Onien
1 Yanıt
4192 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 18, 2012, 09:27:36 ös
Gönderen: akcanmd
0 Yanıt
3992 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 06, 2010, 09:19:37 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
4808 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 17, 2011, 11:12:18 ös
Gönderen: Maledictum
52 Yanıt
27610 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 18, 2018, 02:38:18 öö
Gönderen: night manager
1 Yanıt
3894 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2017, 12:58:14 öö
Gönderen: denizhan