Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Türklere gelen Peygamber(ler)  (Okunma sayısı 16247 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 13, 2009, 12:21:25 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Bildiğiniz gibi İslamiyet'de her millete peygamber gönderildiği belirtilmektedir.

Andolsun, biz her ümmette şöyle tebliğ yapan bir resul görevlendirdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin, tâğutttan kaçının. Sonra bunlardan kimine Allah kılavuzluk etti, kimine de sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün.
Nahl-36

Bazı söylenenler;

Hz Nuh'un Türk olduğu
Kaynak: http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/09/22/242662.asp

Bu konuyu araştırmış olan tarihçilerden Hüseyin Hüsamettin Efendi, Şerh-u Esmai'l Mürselin isimli kaynağa dayanarak tam 24 adet türk asıllı peygamberin ismini nakletmektedir.
Kaynak: Amasya Târihi; II/56-61

Kaşgarlı Mahmud'un Divân-ı Lüğâti't Türk'ünde; yalavaç, yalvaç gibi resul, peygamber anlamında türkçe kelimeler bulunması, Türklerin en eski devirlerinde bile peygamber kavramının bilindiğinin canlı şahitleridir.
Kaynak: Kutadgu Bilig'de Kut ve Töre; S. Başer, s. 1, Ankara-1990

Hz. Zülkarneyn"in Türk olduğu söylenmiştir.
kaynak: http://sbe.erciyes.edu.tr/dergi/sayi_11_06_Pazarbasi_1.pdf

Oğuz Kağan'ın Peygamber olduğu söyleniyor

Yazının tamanmı: http://www.biyografi.net/DetaySon.asp?HABERID=19

Kuranda adi gecen Peygamberler söyle;
1. Hz. Âdem
2. Hz. Sit
3. Hz. Idris
4. Hz. Nuh
5. Hz. Hud
6. Hz. Sâlih
7. Hz. Zülkarneyn
8. Hz. Ibrahim
9. Hz. Lut
10. Hz. Ismail
11. Hz. Ishak
12. Hz. Yakub
13. Hz. Yusuf
14. Hz. Eyyub
15. Hz. Suayb
16. Hz. Musa
17. Hz. Harun
18. Hz. Hizir
19. Hz. Ilyas
20. Hz. Zülkifl
21. Hz. Davud
22. Hz. Süleyman
23. Hz. Yunus
24. Hz. Lokman
25. Hz. Uzeyr
26. Hz. Zekeriyya
27. Hz. Yahya
28. Hz. Isa
29. Eshab-i Kehf
30. Hz. Muhammed



Ocak 13, 2009, 12:55:15 öö
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Hz. Zülkarneyn, Hz. Lokman, Hz. Hızır, Hz. Uzeyr ve Eshab-ı Kehf'in peygamberliği Kur'an'da yoktur. Zülkarneyn ve Lokman, Tanrı'nın yardım ettiği, rızasını kazanmış kişilerdir. Hz. Hızır'ın ismi geçmez yanlış hatırlamıyorsam, sadece Hz. Musa'yla olan bir kıssada bahsedilmiş olan ilim sahibi kişinin Hızır olduğuna inanılır. Eshab-ı Kehf ismiyle anılan insanlar peygamber değillerdir. Hz. Üzeyr de yine Zülkarneyn ve Lokman gibi Kur'an'da ismen zikredilmiş olsa da ondan bir resul ya da nebi olarak bahsedilmez. Kendisi Babil Sürgünü zamanında Yahudiler'e önderlik eden Ezra'dır, zaten sanırım bir ya da iki yerde geçiyor ismi Kur'an'da. O da Yahudiler'in Hz. Üzeyir'e "Allah'ın Oğlu" sıfatını yakıştırmalarına bir tepki olarak.

Yalvaç kelimesi peygamber kelimesinin Türkçe'sidir, bu doğru. Kökenini hiç düşünmemiştim, acaba nedir... Kaşgarlı Mahmud bu yönde bir açıklama getirmiş mi bilmek isterdim.

Hz. Zülkarneyn'in ne olduğu söylenmedi ki... Kimisi İskitler (Gog (Yecüc) ve Magog (Mecüc)) kavmi üzerine sefer eden Büyük İskender'dir (bkz. Şu Destanı) dedi; kimisi bahsedilen sebeb bir nebuladır, Zülkarneyn uzay yolculuğu yapmıştır dedi; kimi isminden ötürü (Dhulqarneyn - İki Boynuzlu) Pers Kralı Hşayarşa'ya, Kuraş'a benzetti (miğfer gibi düşünülerek)... Türk olması biraz saçma geliyor bana, öncelikle Türkler'in ördüğü bir set ben bilmiyorum. Türk ve Ön-Türk eposlarıyla kıyasladığımızda da karşımıza böyle bir kahraman çıkmıyor. Oğuz Kağan teorisi atılsa bile yine Zülkarneyn'in hikayesine benzememektedir.

Ergenekon Destanı'nda eritilen Demir Dağ mitosu ise açıkçası Türk-Moğol kavimlerini diğer müslümanlar gözünde Yecüc-Mecüc olma konusunda zamanında çok tatmin etmiştir. Zülkarneyn'in hikayesini Ergenekon Destanı'yla karşılaştırırsanız anlayacaksınızdır.

Tabi ki de Yecüc ve Mecüc, Türkler ve Moğollar olamaz. Çünkü onların çıkışının getirdiği sonuçları Kitap daha farklı tasvir ediyor. Açıkçası ben bu iki halkda bir çeşit gönderme, sembolizma bulunduğunu düşünüyorum. Anlatılanı olduğu gibi almak bana doğru gelmiyor.

Oğuz Kağan'ın peygamberliği olayı ise doğru olabilir. Orasını biz henüz bilemeyiz. Zaten elimize ulaşan Oğuz Kağan Destanı ile orijinal Oğuz Kağan'ın hikayesi ne derece benzer, bu kişi kimdir bilinmemekte, sadece tahmin yürütülebilmektedir. Oğuz'un, kendi halkına çok şey öğrettiği; isimler verdiği; göksel evlilikler yaptığı destanın anlatısıdır. Bu da Oğuz Kağan'ı mesela bir Dede Korkut kahramanı olan Salur Kazan'dan çok farklı, çok daha dini bir yere getirir.

Fakat verdiğiniz linke şöyle bir göz atınca, epey saçma bilgiler de var. Türkler şamanist değildi, Moğollar şamanistti. Türkler tek tanrıcıydı gibi destekten uzak bilgiler bunlar. Şaman kelimesi Sanskritçe "samana"dan gelir ve şu an kullandığımız "şaman" formuna Tunguzca'da ulaşır. Türkler'de şaman yoktur zaten, bölgesine göre ya "kam", ya "baksı" ya "oyun veya oyunçı" vardır. Moğol kamları ne yapıyorsa, Türk kamları da çok benzer ritüeller uygulardı.

Esasen bu eski Altayik inanca şamanizm demek, İslam'a "imamizm" demeye benzer. Bu inancın genel kabul gören isimleri "toyonizm" ya da "tengricilik - tengriizm"dir. Yöresel olarak çok farklar gösterir. Bir Pers düalizmi yoktur, Yer Altı Dünyası'nın Efendisi ile Göklerin Efendisi'nin üstünlükleri birbirlerine denk değildir. İslam'daki ya da diğer ehl-i kitap dinlerdeki gibi Yer Altı Dünyası'nın Efendisi Erlik, Gök Tanrı Kayra Kağan tarafından yaratılmıştır. Fakat Tanrı Kayra Kağan'ın çocukları olabilmektedir, Erlik'in de çocukları olabilir. Örneğin sonraları Kayra Kağan yerine daha fazla tapım unsuru olan tanrı onun oğlu olan Bay Ülgen'dir. Yine bir başka önemli tanrı Bay Mergen olacaktır. Ayrıca pek çok küçük tanrı diyebileceğimiz ruhlar da mevcuttur  ki bunlara yir-sub yani yer-su isimleri verilir. Dağlar önemli bir inanç merkezidir, öyle ki Tanrı Dağları'nın adı bir rastlantı değil eski totemist zamanlardan kalan bir isimdir. Han Tengri denilen bir tepenin, Gök Tanrı'ya ulaşan yol olduğuna inanılır.

Ötüken Ormanı kutsaldır. Esasen Ötüken ismi zaten kutsallık ifade eder. Yine tanrısal bir varlığın ismidir aynı zamanda. Umay; Bay Ülgen'in kızı olarak yeni doğum yapmış kadınları ve çocukları korur. Al Karısı gelip de basmasın diye lohusanın başına kırmızı kurdele bağlanır. Çocuğu sevmediklerini kötücül ruhlara göstermek adına mesela çocuğun adı "Satılmış" konulabilir. Böylece Al Karısı'nın ya da diğer albızların, "bu çocuk zaten sevilmiyor, uğraşmayayım" diyeceği düşünülür. Ağaçlara çaputlar bağlanır, taşlar üst üste dizilir. Dilenilen şeyin taşlardan bir sembolü yapılır (ev gibi) ve nereye dikildiyse o dağın ruhlarından dileğinin yerine getirilmesi istenir.

Takdir edileceği üzere esasen bu inançların İslam'la uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bay Terek denilen ağaç ile İskandinav Ygdrassil birbirine benzerler ama Gök Tanrı Kayra Kağan ile Allah arasında çok az benzerlik bulunur. Kalkıp da Gök'deki tanrılardan birinin, bir kurt kılığına girip de aşık olduğu insan kızını tohumlamasını içeren bir inancı; sırf "atalarımız da bizim gibi aslında müslümandı, hanifti" diyebilmek için İslam'la bağdaştırmaya çalışmak bir folklör katliamından başka bir şey değildir.

Türkler'in İslamlaşmasını siz de iyi bilirsiniz sayın M.Akyol. Talkan Katliamı'nı okumuşsunuzdur =)
« Son Düzenleme: Ocak 13, 2009, 12:58:56 öö Gönderen: Veritas »
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ocak 13, 2009, 12:40:30 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Sakın yanlış anlaşılmasın ben kendi bilgilerimden birşey yazmadım,bu yazdıklarım sadece iddiadır.Zaten anlaşılacağı gibi farklı farklı iddiaları maddeler halinde sıraladım.Doğru olup olmadığı değerli üyelere kalmıştır.

saygılar


Ocak 13, 2009, 07:08:39 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Sn Veritas, Türklerde şamanizm yoktur lafınız dışında diğer her sözünüze kefilim.Türklerde Şamanizm vardır,hatta daha ileri gidiyim Türkler, Şamanizmi en uzun süre sürdüren topluluklardır,hatta daha da ileri gidiyim asyada hala sürdüren Türkler vardır.Yalnız batılı kaynaklar şamanizmi çoktanrılı bir din olarak tanıttıklarından yalnış bilinmiştir uzun zaman ki zaten asya şamanizminde tapınma olmadığından bir din demek doğru olmaz şamanizm bir inanç biçimidir.


Ocak 13, 2009, 09:12:44 ös
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Yanlış anlamışsınız sayın martı, ben dedim ki "Şamanizm diye bir din yoktur."

Bakın demişim ki "Esasen bu eski Altayik inanca şamanizm demek, İslam'a "imamizm" demeye benzer. Bu inancın genel kabul gören isimleri "toyonizm" ya da "tengricilik - tengriizm"dir."

Şaman denilen görevli (ya da Türkçe'si kam) sadece bu inancın ritüellerini yerine getiren kişi, otacı, büyücü, zaman zaman da ozandır.

Bir de bu inançda her ne kadar bir "Zeus, Artemis, Odin, Balder, Ptah, Osiris" gibi net tanrılar bulunmasa da, tek tanrılı değil yine de çok tanrılıdır. Yukarıda en çok bilinen tanrı isimlerini vermiştim.

Asya'da hala sürdüren Türk toplulukları demişken, buna Küçük Asya'da dahil. Telli Baba'lar, Yuşa'lar, bağlanan çaputlar, erenlerden medet ummak sünnilerin de yaptığı eski inanç adetlerindenken; bu sene Hacıbektaş'a gittiğimde insanların, "Çilehane" denilen dağda, yüzlerini ve sırtlarını "burada Hacı Bektaş oturmuş" diyerek yerlere sürmeleri, taşları üst üste dizerek küçük inanç objeleri, fetişler yapmaları; her ağaca çaputlar bağlamaları da Alevilik'in Orta Asya eski animist inancında olan köklerini gösteriyor. Öyle ki ben Hacı Bektaş-ı Veli'nin tekkesinde bulunan ağaca secde eden insanlar çok gördüm.

Şamanizm, yanlış isim seçilmiş klasik animist inançlardan biridir. Ve eğer mesela nazar boncuğu takıyorsanız siz de animizme biraz aşikarsınız demektir =)
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ocak 27, 2009, 03:23:01 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Evet güzel bir konu fakat bu konuyu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ifade edebilmek için önce Türklerin islamı nasıl kabul ettiklerine bakmalı ve daha sonra islamı anlayış biçimlerini ele almak gerekir.
öncelikle;
1- Türkler bilindiği üzere talas savaşı ile müslümanlığa geçmemişlerdir. Türkler islamla ilk kez emevi yayılması ile Türkistanda karşılaşmışlardır. Bu yayılma sırasında emevi oligarşisi Türk illerinde büyük yağma hareketlerine girerek Türklerin islamla ilk karşılaşmaları sırasında hiç de iyi bir izlenim bırakmamışlardır. Karluk, Uygur ve civar budunlarından elde edilen zenginlik ve köle ticareti sayesinde araplar büyük ganimetler elde etmişlerdir. Her seferin bir görünen bir de görünmeyen yüzü olmuştur. Temelde görünen yüz yeni dini yaymak ama her seferin ardında yatan gerçek neden olan zenginlik elde etme de işin görünmeyen yüzü olmuştur. Neticede arap-emevi yayılmasında Türkler çok zulme uğramışlar ve islamı adeta bir kan dini olarak görmeye başlamışlardır. Ta ki m radikal muhalif kanat ismaili propagandası ve ehlibeytin sekizinci imamı masum rızaya kadar. ilk arap yayılmasından itibaren üç yüzyıl boyunca Türkler çok büyük direnç göstermişler, yeni dini severek kabullenmek yerine onlarca yıl ona karşı mücadele vermişlerdir. Abbasilerin iktidara geçmesinden sonra dahi Türklere karşı eski politikalardan vaz geçilmemiş hatta daha da şiddetlenmiştir. Zira ulusal-bağımsızlık hareketi olan hürremilerin başbuğu (Azeri-Türk)Babek, abbasilerin ünlü ordu kamutanı bir Türk olan Afşin tarafından yok edilmiştir. İktidara muhalif kanadı oluşturan şiilik içinde yer bulan batıni hareketler neticesinde islam, Türkler tarafından ilk defa akıl temelinde değerlendirilmeye başlanmış ve masum imamların kalbi telkinleriyle islamı isteyerek kabullenmeye başlamışlardır. Dikkat buyurun batıni-islam öğretileri Türklerin islamı görmelerine vesile olmakla beraber islama girmelerine sebep olmamıştır. Onlar gerekli propagandayı yaparak Türklerin islamlığına zemin hazırlamışlar ve  nihai vesile ehlibeyt imamları(özellikle imam rıza) olmuşlardır.
2- Türkler islamı anlatıldığı gibi sünni perspektiften benimsememiştir. İlk islamlaşma sürecinde şiilik perspektifini ele almışlar, onu da kendi toplumsal mantık süzgecinden geçirerek islamın Türklere has yorumunu geliştirmişlerdir; günümüzdeki adıyla Alevilik. Evet islam tarihi bir sınıflamaya tutulursa genel olarak iki ekolden bahsedilir; sünnilik ve şiilik. bu doğru değildir. üçüncü bir ekol de türkler tarafından ortaya atılmış alevi-bektaşi adıyla varolmuştur. Aslında sünnilik ve şiilik islamın ortodoks kanadı iken, alevi-bektaşi(şiiliğin ismaili ve batıni kolları da dahil) kanadı da heterodoks kanadını meydana getirmiştir.
Şimdi temel konuları aydınlattığımıza göre gelelim Türklerdeki peygamberlik meselesine.
Arkadaşlar, Türklerde ne islamdan önce nede islamlaşmadan sonra hiçbir zaman peygamberlik diye bir mefhum olmamıştır. Daha çok günümüz masonik anlayışına yakın bir ezoterik dünya görüşü hakimdir fakat bu da toplumsal yaşamı yönlendirmek yerine bireysel gelişime yönelik bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Sonuçta Tengri herkesin Tengrisidir ve istediği dilden işaretler bırakır. Bu noktada tora, incil, zebur, hatta guru granth sahib, avesta vs. tüm dini metinler de kutsaldır sonuçta hepsi Tengridendir. Türklere göre vahiy üstün bir kavrayışın ürünüdür. Ve ürün kur'an da da belirtildiği gibi yıkmaya değil tamamlaya gelmiştir. Yani eklektiktir. Eski bilgilerden de faydalanılmış ve o günkü en üstün kavrayışa sahip insan olan hz Muhammed tarafından kurgulanmıştır. Dogmadan ziyade özgür düşünce temelinde bir din anlayışı vardır. Çünkü Türkler açısından tek dogma özgür düşünce ve inanç özgürlüğüdür.
Meseleyi bu yönden ele alırsanız peygamberlik, vahiy anlayışının Türkler tarafından nasıl algılandığını daha iyi kavrayabiliriz.


Mart 13, 2010, 09:36:00 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Ne kadar kötü bir başlıkla bu konuyu açmışım, özür dilerim. Peygamber olarak tanımladığımız İnsanlar ne gönderilmiştir ne de gelmiştir. Acaba kendilerini mi aşmışlardır? Tam olarak ben de anlayabimiş değilim.

ZÜLKARNEYN MESELESİ
 

Kur’an-ı Kerim’de, Kehf Suresi’nde Zülkarneyn unvanı ile bir çihangirden bahsedilmektedir. Müfessirler, tarihe bakarak, bu cihangirin kim olabileceğini araştırmışlardır. Vanî Mehmet Efendi (ölümü 1684) ve ondan istifade ederek İsmail Hamî Danişmend gibi alimlerimiz bu konuyu etraflıca inceleyerek bu cihangirin Oğuz Han olduğunu söylemişlerdir. En büyük Türk müfessiri Hamdi Yazır da bu görüştedir. O, Zülkarneyn’in manevî bir set yaptığını, bunun da Türkler olduğunu söylemektedir. Türkleri güçlü hale getirenin de, ataları Oğuz Han olduğuna göre, bu kıymetli âlimimiz, zımnen, “Zülkarneyn Oğuz Han’dır” demektedir. O, milletini bozgunculara karşı set yapmıştır.

“Allah doğrusunu daha iyi bilir ya, Kur'ân'ın bahsettiği bu duvar, Zülkarneyn'den onun yapılmasını isteyen kavmin bizzat kendisidir. Onlar demir kütleleri gibi dayanıklı ve sağlam olan vücutlarına akıtılan Allah feyzi ile meydana gelmiş, maddî ve manevî bir set demek olur. Eğer bu kavim, tefsir âlimlerinin naklettikleri şekli ile Türk idiyse, burada, Zülkarneyn'e kuvvetle yardım eden Türklerin geçmişte yeryüzünü bozgunculuktan kurtarmak için ettikleri hizmetin önemi anlatılmış olduğu gibi, yüce Peygamberimizin gönderilmesinden sonra İslâm'a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir. Ve şu halde Türklerin yok olması, Ye'cûc ve Me'cûc seddinin yıkılması ve yeryüzü düzenini bozulması demek olacaktır ki, kıyametin alâmetlerindendir.” (Hak Dini Kur’an Dili, 5/3291)

 
Zülkarneyn ile ilgili ayetlerin mealleri:
 

83. Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: “Size ondan bir haber  anlatacağım.”

84. Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik.

85. O da (Batı’ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu.

86. Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu.   

       Orada (kâfir) bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu

       tutarsın” dedik.

87. Zülkarneyn, “Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da kendisini

      görülmedik bir azaba uğratır” dedi.

88. “Her kim de iman eder ve salih amel işlerse ona mükafat olarak daha güzeli var. Ona emrimizden kolay

      olanı söyleyeceğiz.”

89. Sonra yine (doğuya doğru) bir yol tuttu.

90. Güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine

      doğar buldu.

91. İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır.

92. Sonra yine bir yol tuttu.

93. İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu.

94. Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc (adlı yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla

      bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?”

95. Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle

      onların arasına sağlam bir engel yapayım” dedi.

96. “Bana demir madeni getirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu bir hizaya getirince “körükleyin!” dedi.

      Demiri eritip kor yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.

97. Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.

98. Zülkarneyn dedi: “Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi elince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi

      gerçektir.

Kaynak: http://www.eravsar.de/Buyuklerimiz/TANRIKUT%20METE.htm


Mart 14, 2010, 06:21:48 ös
Yanıtla #7

:)

Türklere bir Peygamber :D Peygamber mi gelmiş inanamıyorum. Ya ben çok afalladım ya da şaştım bu duruma.. Arkadaşlar din bilimleri tarihini ya ben hiç bilmiyorum ya  da gerçekten harbiden çok bilgisizim..
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 12, 2013, 10:24:11 öö
Yanıtla #8
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay

3 yıllık konuyu hortlatıyorum...  ::) Çünkü nette gezerken şöyle bir yazı buldum: "Bari Dipnot Ver Birader".

===> http://nisanyan1.blogspot.com/2013/01/bari-dipnot-ver-birader.html

Bu yazı işin rengini epeyce bir değiştirir...  :)
Live long and prosper.


Nisan 29, 2014, 02:56:30 ös
Yanıtla #9
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 121
  • Cinsiyet: Bay

Bu Türkler de herkesi Türkleştirmeyi ne kadar çok seviyor. Geçen gün de çok sevgili(!) hocalarımızdan bir tanesi de Yuri Gagarin gibi ünlü bir bilim insanına Türk dedi. Sayın arkadaşlar Yuri Gagarin gibi bir bilim adamı başarılarını Rusya' ya maletmiş ve kendisini Rus olarak tanımış bir insandır. Bu insana Türk demekle ne çıkar elde ediyorsunuz? Kendisi bir defa bile "Ben Türküm" dememiştir. Farkeden bir şey yok. Bilim adamı olsun, peygamber olsun durum aynı.

Saygılar.
"Bir tapınaktır dünya, direklerinden akan

Anlaşılması güç, karışık sesler duyulur..."


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
5503 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2007, 08:48:04 ös
Gönderen: Ittihatci
9 Yanıt
9219 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2013, 12:15:55 öö
Gönderen: Alşah
0 Yanıt
3684 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2008, 08:04:46 ös
Gönderen: LuckyEye2
19 Yanıt
16388 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 02, 2008, 07:53:54 ös
Gönderen: Lux_e_Tenebris
14 Yanıt
14416 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 24, 2008, 10:51:26 ös
Gönderen: Itzhak
17 Yanıt
12604 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 23, 2009, 01:06:15 ös
Gönderen: Waldow
4 Yanıt
14566 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 09, 2011, 01:05:43 öö
Gönderen: Eagle35
4 Yanıt
12648 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 09, 2014, 06:18:36 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2741 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 25, 2015, 04:21:45 öö
Gönderen: Risus
0 Yanıt
4817 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 07, 2015, 04:05:42 öö
Gönderen: Robert Langdon