Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Masonluk Türkiye’de Nasıldır? - 1 (Osmanlı Devleti Dönemi)  (Okunma sayısı 9968 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 06, 2009, 04:17:38 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Bu başlık altındaki olası soru ve bunların kısa yanıtlarına Masonluğun Türkiye’deki tarihi ile başlamak gerekiyor. Gerçi forum alanında Türkiye’deki Masonluk Tarihi üzerine başlı başına bir bölüm var. Ancak burada sorular ve yanıtları söz konusu olacağı, ayrıntılara girilmeyeceği ve ara sıra tarihsel anlatımların dışında bazı noktalara da değinilebileceği için, bu başlığı burada açtım. Her sorunun yanıtı olabildiğince kısa olacak.


Türkiye’de Masonluk ne zaman başlamıştır?

Kıta Avrupası ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de mason localarının kurulmasına (elsette salt spekülatif nitelikli olmak üzere) 18. yüzyılda başlanmıştır. Daha 1720’li yıllarda Osmanlı Devleti’nde, çoğu İstanbul’da olmak üzere birtakım mason localarının varlığı bilinmektedir. Fakat Masonluğun Osmanlı Devleti’ndeki asıl gelişimi 19. yüzyılın ilk yarısında görülür.

Osmanlı Devleti Dönemi’nde Türk mason locaları var mıdır?

20. yüzyıl öncesinde Türkiye’de kurulmuş olan hiçbir locanın ulusal nitelikli bir Türk locası olduğu söylenemez. Birçok Türk aydını çeşitli localarda Masonluğa girmiş hatta bazı localarda üyelerin çoğunluğunu bile oluşturmuşlardır ama tüm bu localar Avrupa’daki bir büyük locaya bağlı olarak çalışmıştır. [Bu bağlamda “büyük doğu” (grand orient) tarzındaki bir mason örgütünü de “büyük loca” olarak görüyorum. Çünkü genelde pek fark etmez.]

Masonluk Türkiye’de ne zaman ulusal bir nitelik edinmiştir?

Türkiye’deki ilk ulusal mason örgütü Şurayı Âliyi Osmanî adı altında 1861 yılında kurulmuş fakat belirgin bir çalışması olmamıştır. Masonluğun yüksek derecelerinde çalışan atölyeleri yöneten Şurayı Âliyi Osmanî 1909’da yeniden örgütlenirken, simgesel derecelerde çalışacak ulusal nitelikli locaların kurulmasına başlanmıştır. Bu locaların bir araya gelmeleriyle gene 1909 yılında Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî oluşturulmuştur. Osmanlı Masonluğu ancak böylece ulusal bir kimlik edinebilmiştir.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Masonluk ile ilgisi var mıdır?

Bu konu üzerinde başka başlıklar altında da duruldu ve duruluyor. Burada da özetleyelim.

2. Meşrutiyet’ten önce, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin özellikle Batı Trakya’daki mason localarıyla özdeşleşmiş olduğu ileri sürülmüştür. Gerçekten de Batı Trakya’da kurulu mason localarından bazılarının bu politik örgüt ile yakın ilişkiler içinde olduğu yadsınamaz. Ancak, mason locaları ile İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni âdeta özdeşleştirmek yanlıştır. 2. Meşrutiyet’in ilânından bir süre önce kimi Türk masonları İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılmıştır ama ne tüm masonlar ne de herhangi bir locanın üyelerinin tümü aynı zamanda bu örgütün üyesi olmuşlardır. Bu iki örgütün ortak yanı, o dönemlerde her ikisinin de özgürlük, eşitlik ve çağdaşlaşma arayışı içinde olmalarıdır.

Padişahların Masonluğa karşı tutumu nasıl olmuştur?

Kimi Osmanlı padişahları mason localarının çalışmalarını yasaklamış, kimileri buna göz yummuştur. Örneğin 2. Mahmut mason localarına karşı çıkmış olanlardandır. Abdülaziz ise destekleyenlerdendir. Fakat Türk Masonluğu'nun tarihinde en çok 2. Abdülhamit'in tutumundan söz edilir.

2. Abdülhamit ne yapmıştır?

İlk meşrutiyeti askıya alan 2. Abdülhamit'in tahtta olduğu 1876-1908 yılları arası, Osmanlı Devleti Tarihi boyunca halk üzerinde her bakımdan en ağır baskı rejiminin uygulanmış olduğu dönemdir. Bu dönemde, ülkedeki locaların hepsi de yabancı mason örgütlerine bağlıdır. 2. Abdülhamit, istemese de bu locaların çalışmalarına göz yummuştur. Böyle ılımlı bir tutum takınılmasında, politik ve ekonomik kaygıların etkisi vardır.

Abdülhamit, tutsaklatıp Çırağan Sarayı'na kapattırmış olduğu kardeşi 5. Murat’ın “mason” olduğunu bilmektedir. Mason localarını kapatmak gibi bir girişimde bulunursa, yabancı ülkelerdeki mason örgütlerinin kendisini tahttan indirmeye kalkışacaklarını düşünmüştür. Bu nedenle yalnızca mason olduğu bilinen, özellikle devlet memuru Türklerin pek sıkı bir şekilde izlenmelerini sağlamak, kimilerini İstanbul’dan uzak yerlere sürmekle yetinmiştir. 5. Murat’ın 1907 yılında ölümü üzerine ise, Masonluğun gelişimine karşı sert önlemler alınmasına girişmiş, fakat 2. Meşrutiyet'in ilân edilip tahttan indirilmesi nedeniyle daha ileri gitmeye fırsat bulamamıştır.

Türk Masonluğu ne zaman hızlı bir gelişim göstermiştir?

1909 yılında Osmanlı Devleti bünyesindeki ulusal kimliğini kazanmasından sonraki ilk yıllarda Türk Masonluğu oldukça hızlı bir gelişim göstermiş fakat birbirini izleyen savaşların etkisiyle oldukça yıpranmış ve zayıflamıştır. Asıl hızlı ve olumlu gelişimi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra görülür.


Burada duralım… Eminim ki bu coğrafyada Osmanlı Devleti dönemindeki Masonluk ile bağlantılı birtakım başka sorular da sorulacaktır. Ondan sonra Türkiye Cumhuriyeti’ne geçeriz.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 06, 2009, 04:57:14 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

 Sayın ADAM,

l-V.Murad'ın mason olmasında,kimlerin etkisi olmuştur?

2-Şeyhülislamların bile mason olduğu Osmanlı döneminde,masonluğun dinsizlikle suçlanmasındaki gerekçeler nelerdir?

3-Masonluğun gelişmesinde ve ulusallaşmasında,ittihat terakki üyelerinden mason olanların katkısı ne ölçüdedir?

4-Osmanlı dönemindeki masonluk,İngiltere'den mi yoksa Fransa'dan mı daha çok etkilenmiştir?

5-Paranoyak derecesinde şüpheci olan II.Apdülhamit'e,masonlara daha fazla yüklenmemesi için telkinde bulunanlar olmuşmudur?


Sagılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Aralık 06, 2009, 05:51:18 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Ben böyle bir konu açtım mıydı, Sayın Ceycet hemen yakalar ve hem ciddi hem bazısı yanıtlanması zor sorular yöneltir. Buna alıştım. Şikayetçi de değilim. Keşke diğer forum katılımcıları da böyle sorular sorsa da izleyenler yararlansa.

1- Beşinci Murat: Onun mason olmasında kimlerin etkisi olmamıştır ki!... Her şeyden önce genç yaşında hayli üstün düzeyde eğitim almış ender Osmanlı şehzadelerinden biridir. (Kısa süren padişahlığı ayrı.) İstanbul'da önceleri Ermeniler tarafından kurulmuş ancak daha sonra Türklerin egemenliğine geçmiş olan "Ser" adlı locada Masonluğa girmiştir. Bu locanın üyesi olan Türkler arasında pek ünlü kişiler vardır; gerek asker, gerek devlet adamı, gerek düşünür gerekse yazar...  Genellikle Sultan 5. Murat'tan söz edilir ama şayet o padişahlık dönemi olmasaydı, kardeşleri Şehzade Kemallettin ve Şehzade Nurettin'den de aynı ölçüde söz edilmesi gerekirdi.

2- Mason olan tek bir şeyhülislamın adı dillere destan olmuştur ama onun gerekçesi başka... Türk Masonluğu açısından 1918 yılındaki çok keyifsiz bir olay. Musa Kazım Efendi'den başka mason olan şeyhülislem var mıdır, bilmiyorum.  Ancak Türk masonlarının kimisinin öyle belirgin bir dinsel inancı olmasa da, özellikle Osmanlı Devleti döneminde büyük çoğunluğunun sapına kadar Müslüman oluşu da su götürmez. Dolayısıyla Masonluğa dinsizlik suçlamaları yöneltilirken, bunun masonların kişilikleriyle bir bağlantısı yoktur. Önemli olan şudur: "Masonlar başka dinden ya da bir dini olup olmadığı bile bilinmeyen birçok kimse ile ayrnı çatı altında toplantılara katılmaktadır. Bir Müslüman nasıl olur da böyle kişilerle aynı çatı altına girer? Bu dinsizlik değil de nedir?" Günümüzde aydın çevrede saçmasapan olarak nitelenebilecek bu düşünce tarzı, kamuoyunda hâlâ geçerli değil midir? Kaldı ki masonlar, hangi dinden, hangi inançtan olursa olsun diğer masonları da "kardeş" olarak bilir ve tanır. Böyle olunca de elbette dinsizlik yakıştırmasına maruz kalmışlardır. Masonluğa neresinden bakarsanız bakın, bağnaz kişilerin indinde onlar dinsiz, imansız, kitapsızdırlar.

           

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 06, 2009, 06:03:58 ös
Yanıtla #3
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Özür dilerim. İkinci sorunun yanıtını verdikten sonra yanlışlıkla "gönder" tuşuna bastım. Devam ediyorum.

3- Masonluğun o tarihte ulusallaşmasında elbette İttihat ve Terakki üyesi olanların da katkısı vardır ama o iş o kadarla kalmaz. Katkıları olmadığı da söylenemez çünkü olyalra birbiri ardınca zincirleme gelir: İttihat ve Terakki - İkinci Meşrutiyetin ilanı - Osmanlı ulusal mason örgütlerinin kuruluşu. Masonluğun iç politikayla bağlantısı olmadığını savunabilmek amacıyla bu bağlamdaki gerçekleri yadsımaya girişmek güneşi balçıkla sıvamaya kalkışmak gibi boş bir çaba olur.

4- Osmanlı Masonluğu da onu izleyen Türk Masonluğu da en çok Fransız Masonluğu'ndan etkilenmiştir. Sorunun yanıtı bu kadar kısa, basit ve net. Fakat buna bir de "Niçin?" diye bir soru eklenirse, o zaman biraz daha uzun boylu anlatmak gerekir.

5- İkinci Abdülhamit, Masonluk söz konusu olduğunda iki arada bir derede kalmıştır. Bir yanda masonları izletir, peşlerine hafiyeler taktırırken, diğer yandan mason localarına bağışta bile bulunmuştur. Elbette 5. Murat'ın mason oluşundan ötürü kulağını bükenler, dikkatli olmasını önerenler olmuştur. (Bu bağlamda Sayın Orhan Koloğlu'nun "Abdülhamit ve Masonlar" adlı kitabını okumakta yarar var. Konuyu gerçekten de çok iyi incelemiş.)


 

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 06, 2009, 06:05:25 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın ADAM,

gerçek dindarların masonluktaki töleransı yakaladıkları gün,din,din adına yapılan zulumden kurtulacak ve ozaman kendi işlevini yerine getirebiliyor olacaktır."Din"in başına gelenlerden ençok Tanrı'nın muzdarip olduğuna,bütün kalbimle şahitlik edebilirim.


Saygılarımla

Ben"O"yum,"O"ben değil...


Aralık 07, 2009, 12:56:42 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

harici forumdaki  mason üyeler şuanki türkiyedeki masonlugu  genel olarak  anlatabilirlermi  kendi pencerelerinden acaba.mesela genel prensipler gibi,


Aralık 07, 2009, 03:29:14 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Erdal'ın sorusunu tam olarak anlayamadım. Bunu da yanıt vermeden geçmiş olmamak için yazıyorum.

Sevgiler.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 07, 2009, 03:41:22 ös
Yanıtla #7
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay


Sayın ADAM,

gerçek dindarların masonluktaki töleransı yakaladıkları gün,din,din adına yapılan zulumden kurtulacak ve ozaman kendi işlevini yerine getirebiliyor olacaktır."Din"in başına gelenlerden ençok Tanrı'nın muzdarip olduğuna,bütün kalbimle şahitlik edebilirim.


Saygılarımla



Sn.Ceycet

Yüreğine sağlık şu ana kadar gördüğüm en güzel tesbit.Din adına yapılanlardan en çok tanrı muzdarip.
Sizinde dediğiniz gibi din adına,buraya parantez açarsak allahın dini adına değil tabiki insanın kendini tanrılaştırdığı kendisi için yarattığı din adına.

Benim bu hayatta dinden anladığımda tam olarak bu işte.Bir yanda allah ve söyledikleri adına ister din ister hüküm ister şeriat ne derseniz deyin diğer yandada insanların kendi vasıflarına uygun değiştirdikleri dini yorumlar.

Mesela Allah kutsal kitaplarında kadını üstünlük payesi vermiş iken islam fıkhında buhari hadislerinde kadına çok kötü bakılıyor,yine tevratın meali sayılan talmudda ise kadına erkeğin faydalanması gereken bir nimet olarak yaratıldığı yazıyor.Bakınız benzerlik ilginç değilmi.

Sanırım sizinde tam olarak kastettiğiniz tam olarak bu.Allah toprağıda anayıda kutsal yaratmış ne kada güzel anlam vermiş ama biz insanlar böyle yorumlayarak üstelik birde bunu allah böyle dedi deyip ona mal ederek konuyu içinden çıkılmaz hale getiriyoruz.

Ozamanda özde değil sözde dindar oluyoruz.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 07, 2009, 04:16:06 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

sayın adam , benim  ilgilendigim son on yılın masonluk dönemini anlatırmısınız. selamlar.


Aralık 07, 2009, 04:47:19 ös
Yanıtla #9
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Elbette sorular ve yanıtlarla Osmanlı'dan başlamış olduğum pek özet Türkiye Masonluk Tarihi'ni günümüze kadar getirmek dileğindeyim. Ancak "son on yıl" denince bu pek kısa bir süre bir kurumun yaşam döneminde. Buna belki "son elli yıl" gibi bir şey desek daha iyi.

Geleceğiz.

Sevgiler.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
15 Yanıt
11547 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2009, 03:30:50 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3591 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 08, 2009, 03:34:37 ös
Gönderen: ADAM
14 Yanıt
12490 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2009, 06:21:26 ös
Gönderen: aashooter
0 Yanıt
3258 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 11, 2009, 01:03:43 ös
Gönderen: ADAM
14 Yanıt
16247 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2010, 04:50:52 ös
Gönderen: Mustafa Kamil
4 Yanıt
19599 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 05, 2010, 12:07:04 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
12210 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 26, 2016, 08:42:00 ös
Gönderen: moonlight
12 Yanıt
19776 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 19, 2015, 07:37:38 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
7815 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 24, 2010, 02:48:12 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3376 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 22, 2015, 08:50:54 ös
Gönderen: GOASISG