Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İnançlar erkeklerin egemenlik oyunumu?  (Okunma sayısı 2802 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 29, 2007, 03:50:48 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Ataerkil dönemlerde erkek barışçıl değildi. Dişi üzerinde hakim ve sahiplenme duygusuyla hareket ediyordu. Nitekim; ilkel döneme ait, iskeletler üzerinde inceleme yapan bilim adamları, özellikle kafatası kemiği sonucu ölen insanlarda kadınların sayıca erkeklerden neredeyse iki kat fazla oluşunu, erkeğin kadına o dönemde de vahşet uyguladığının göstergesi sayıyorlar. O dönemlerde; tapılacak varlık erkekle temsil ediliyorsa da, insanın doğadaki yaratılış ve canlılığı, tek tek sorgulamak yerine, bir bütün olarak görüp, yaratıcının erkek gibi bir şey olduğunun sonucuna varılmasındandır. Yaratıcıya benzetebilecekleri şey ancak; bir erkek olabilirdi.

Antropologların araştırmalarına göre, kadının üretkenliğine dayanan sosyal oluşumlarda, örneğin; yaşanılan bölge av hayvanı bakımından müsait değilse, orada yaşam toplayıcılığa dayanıyorsa, erkekler kadınlara daha eşitlikçi yaklaşıyorlar. Oysa bir toplumda, avcılık gibi erkeğin ön plana çıkmasına etken olan; bir doğal ortamda yaşama durumu söz konusu oluyorsa, o toplumda erkekler, kendileriyle övünüp kadını aşağılıyorlar. Günümüzde erkeğin tek başına evinin geçimini temin etmekte zorlanması, kadının çalışmasını zorunlu hale getirdikçe, erkekler kadına daha fazla değer veriyorlar. Bunun tersi bir durum olduğunda kadın aşağılanıyor.

Arabistanda, Muhammet’in yaşadığı toplum, son derece saldırgandır. Orada hayat neredeyse tamamen, hayvancılık ve avcılık üzerine kurulu ve çok çetindir. Öldürmek ve şiddet doğal bir olgudur. Erkeğin gücü ön plandadır ve böyle bir erkek, barışcıl bir tanrıyı, öldürme diyen bir tanrıyı kabul edemez. Kadın aşağılanmaktadır ve kadını erkekle eşit sayacak tanrıyı da kabul etmeleri mümkün değildir. Bu sebeple onlar; bencilliklerini, saldırganlıklarını, açgözlülüklerini, öldürme arzularını kabul eden, onlara hak veren bir tanrıyı, tanrıyı kabul ederler.

 

Kadın savaşı ve düzensizliği reddeder. Çünkü; onun doğmuş ve doğacak çocuklarını koruma kaygısı vardır. O, iyi ve kötü kurabildiği düzeni, daha iyiye götürmek ister, fakat kötü sonuçlara yol açabilecek kaos ve kargaşayı reddeder. Çünkü; her durumda, bu karmaşa onun çocuklarını tehlikeye sokabilir. Bu sebeple erkeklerin tesiri altında kalmayan, sağlıklı düşünen bir kadın; savaşın şiddetin yanında yer almaz. Kadını şiddete yönelten, erkeğin şiddet eğilimidir. Erkek egemen toplumda, kadınlarda sağlıklı düşünemez. Çünkü; yoğun şeklide erkeğin etkisi ve baskısı altındadır. Herhangi bir erkek yakınından baskı görmüyor olsa dahi; kadın, sosyal toplumun genel yapısından, şiddet eğiliminden etkilenir ve bunları yansıtır. Diğer yandan bu eğilim erkeklerde daha güçlü halde, potansiyel olarak vardır.

Toplum, erkeğin doğasındaki bencilliği, saldırgan ve bağımsız yaşama etkisini; erkeğe kendi çocuklarının ve karısının sorumluluğunu yükleyerek terbiye etmeye zorlar. Erkek egemen toplumun erkeği, hoşlanmasa da bunu kabullenmek zorundadır. Hem şikayet eder hem kabullenir. Fakat bu isteksiz kabullenişin faturasını kadına ve hatta çocuklarına çıkarır. Başına sarılan bu sorumluluk ağır geldikçe, karakter olarak toplumda baskın olamayan ve zaten paylaşmayı sevmeyen erkek, yaşadığı bunalımı ve topluma olan öfkesini ailesine yöneltir.

Şiddet şiddeti, şiddet karmaşayı, karmaşa toplumsal şaşkınlığı, toplumsal şaşkınlık, bireysel ve toplumsal sapkınlığı doğurur. Sapkınlık, toplumsal bunalımın ve artık ipin ucu kaçtığı için neyin ne olduğu anlaşılamayan, sorununu nasıl çözebileceğini bilemeyen, çok sayıda bireylerden oluşan toplumun, dengeye gelme çabası içinde tuttuğu yoldur. Tabii ki sonucu hüsrandır. Ardı ardına gelen, dibe kadar vuracak bir arayış-hayal kırıklığı döngüsü: İçe kapanma; kendini sorgulama, kendini aşağılama; zıtlaşma, tartışma; reddetme, tartışma; reddetme, tartışma; yanlışı fark eder gibi olma, tartışma; kısmen kabulleniş, tartışma; biraz daha kabulleniş, tartışma; kabulleniş, kabulleniş; çözüm arayışı, çözüm arayışı; deneme, deneme; tekrar muhakeme, yeni çözüm arayışları; deneme, deneme; düşünme, netleşen çözüm; rahatlama…

İnsan için daha kısa sürede gerçekleşebilecek bu olay; toplum için o kadar iç içe, o kadar komplex ve çok değişkenli bir denklemdir ki; ilerleme çok yavaş, belirsiz ve insanı isyan ettirecek derecede sinir bozucudur.Bu isyan; şiddet içerikli toplumsal patlamalar şeklinde yaşanır çoğu zaman. En sonunda biri gelir vurur yumruğunu masaya. Ardına dönüp baktığında; peşinden gelenlerin ne kadar kalabalık olduğuna, anlasalarda anlamasalarda peşine düştüklerine kendiside şaşırır.

Evet; bir şeyler değişecektir, yeni bir şeyler olacaktır. Fakat; kurtarıcısının peşine düşenlerin çoğu, onu anladıkları için değil; onun şahsına inandıkları için, içinde bulundukları düzenden bıktıkları için, sorumlu gördüklerine yettiniz artık (!) demek istedikleri için düşerler. Ona inandıkları fakat; onu anlamadıkları için, daha onun sağlığında başlarlar ülküsünü kurt gibi kemirmeye, kendi çıkarlarına uydurmaya. Ölünce de tamamlarlar işlerini! Fakat onlar her şeyi; onun ülküsüne göre yaptıklarından da emindirler!!!

Gün gelir birileri çıkar, bu işte bir yanlışlık var demeye başlar fakat; işin içinden çıkamazlar.

Yine aynı döngü başlar.

Döngüyü kırmanın çözüm yolu, tek tek bireyler olarak bilinçlenmekten geçiyor. Bu zamanla topluma doğru bir akış oluşturacaktır. Daha kolay ve gürültüsüz, patırtısız bir geçiş süreci…



Eylül 14, 2008, 08:54:27 ös
Yanıtla #1

Kesinlikle, buna en guzel ornegi Kilise doktrinligini verebiliriz.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 14, 2008, 09:25:17 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

İnsanda bir şiddet olduğu açık yoksa nasıl yaşanır bunca savaşlar,dinlerinde toplum yapısından etkilenmesi doğru hatta dinleri biraz ataerkil bulmamızda hani uzakdoğu dinleri sözkonusu olsa belki böyle olmuyacaktı.
Benim bir din ilgimi çekmekte şu sıralar manicilik bu din hayvan öldürmeyi bile yasaklıyor,ağaçtan meyve toplamayı bile dualistik Tanrı inancı var yani iyi saf iyi çok çabuk yayılmış fakat öğretileri insanları değiştirmeyi taşımadığından hemde saldırgan özellikleri hayatda en aza indirdiğinden devlet yöneticileri savaşlar çağında bu dinin arkasında pek durmamışlar hatta din kurucusunun derisi yüzülmüş belki ilerleyen yıllarda benzerleri çıkar,ya da dünya kültürü birazda olsa değişir.
Yinede dinler çok şey öğretir insana iyi tarafları çok,kadınlar konusunda da malesef herşeyi paylaştığımız gibi kötülüğüde paylaşıyoruz.Yada şöyle demeli onlar bizden biraz daha masumlar kabul ediyorum..


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2006 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 15, 2008, 04:39:11 ös
Gönderen: blossom
Batıl İnançlar

Başlatan bugfree Inanc Uzerine

3 Yanıt
3571 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 03, 2008, 08:25:55 öö
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2913 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2009, 12:40:21 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
4577 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 12, 2010, 07:30:39 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
5133 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 14, 2010, 08:34:16 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2128 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 16, 2010, 01:40:09 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2383 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 18, 2010, 06:30:17 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
6170 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2011, 03:21:44 öö
Gönderen: seteney
Erkeklerin sünnet olması

Başlatan honeste_vivere « 1 2 3 4 » Islam

35 Yanıt
19720 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 17, 2013, 10:23:08 ös
Gönderen: Alşah
3 Yanıt
1928 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 30, 2015, 10:54:37 ös
Gönderen: ARARAT