Bu başlık altında daha başka şeyler yazacaktım ama katılımcı üyelerimiz, hele Sayın enelsır konu kapsamını öyle bir boyuta getirdi ki, artık denecek bir şey pek kalmadı.
Bu arada Sayın SkullG, Sayın enelsır’a şakacıktan sitem ediyorsa da, o da bilmeli ki masonların dergilerinin üyelere özgü olduğu falan yok. Gerek Mimar Sinan, gerek Mason Dergisi gerekse KMBL Dergisi herkesin isterse ulaşabileceği yayınlar. Zaten öteki türlüsü sakıncalı olurdu masonlar açısından.
Bakın, dergi sözünü ederken bir de KMBL Dergisi’ne değinmek kaçınılmaz oldu. Türkiye’deki kadın masonların çıkarttığı dergi. Daha önce forumda geçmişti. Dergisi bile olan bir kuruluşun varlığı yadsınabilir mi? Bu kuruluşun bir mason kuruluşu olduğu, üyelerinin de mason olduğu nasıl yadsınır?
Yadsınamaz yadsınmasına da kabul edilmeyebilir; içselleştirilemeyebilir. Kendi örgütünü 18. yüzyılda kalmış, geleneklerin korunması adına yenilemeyen hatta bu urumu Operatif masonluk denilen Orta Çağ örgütünün devamı olduğu iddiasından (eski iddia) kendini kurtaramadığı için Orta Çağ geleneklerinin günümüzde de korunmasını sürdüren bir masonik tutumun, kadınların mason olamayacağını ileri sürüşü pek doğal karşılanabilir.
Ancak Masonlukta kimilerinin kafası öyle, kimilerinin öyle değil. Bunlardan hiçbiri de evrensel masonluğa kendi başına sahip çıkamaz yani “Benim Masonluğum masonluktur, benimkine uymayan masonluk değildir” diyemez; dememelidir çünkü bu resmen kendini beğenmişlik hatta bağnazlıktır.
Çağımızın masonluğunda kadınların da yer aldığı kaçınılamaz bir olgudur. Kadınların mason olamayacağını ileri sürenlere şöyle bir soru sormak yerinde olur:
Kadınlar, masondan başka ne olamaz?
Bu soruya “Baba olamaz” gibi bir demagojik yanıt elbette vermemek gerek. Erkekler de ana olamaz. Böyle yapılırsa iş mizaha dökülür.
Bu soruyu “erkek egemen” bir toplumda elbette yanıtlamak olanaklı. Çünkü o toplumların çoğunda zaten kadının adı yok. Bunun böyle oluşunun nedenini de sosyologlar bilimsel araştırmalarıyla kanıtladı. Özeti şöyle: “Erkek kadından çekiniyor hatta korkuyor. Korkusunu bastırabilmek için kaba güç kullanıyor.” Erkeğin kullandığı kaba güç ancak bilek gücü. Hani erkeği kolayca alt edebilecek kadınları bir yana bırakın, kadın insana özgü olan alet kullanma becerisini uygulamaya koyduğunda, bilek gücü de geçerliğini yitirir. Bu nedenle de o erkek, kız çocuğu daha doğuşundan o yeteneği kullanabilmek yoksun kılmak için elinden ne gelirse yapıyor.
İşte masonluk da böyle bir düşünsel miras devralmış 18. yüzyılda. Fakat o yüzyılın sonrası Aydınlanma Çağı. Çok şey değişime uğruyor o yüzyılda. Zaten günümüzdeki Masonluk, o yüzyılın bu niteliği nedeniyle o yüzyılda doğmuş, daha erken bir tarihte değil.
Ancak şunu da göz ardı etmemeli: Şayet günümüzdeki Masonluk, 18. yüzyılda değil de 19. Yüzyılda yani Aydınlanma Çağı ve Büyük Fransız Devrimi’nin ertesinde, dünya Sanayi Devrimi’ne doğru ilerlerken doğmuş olsaydı, düşünsel çatısının kapsamının yanı sıra üyelerinin nitelikleri bakımından da çok farklı olurdu.
Öylesine farklı olurdu ki, bugün ne sadece erkeklerin ne de sadece kadınların katıldığı localar ve mason örgütleri olurdu. Pardın, bu kadar iddialı olmayalım; belki hepsi birden olurdu ama bu iş 20. yüzyıl başlarına kalmazdı. (Karma localar ancak o tarihte kurulabilmiş, kadın mason locaları daha da sonra.)
Şu halde günümüzdeki olguya bakalım:
1– Kadınların mason olamayacağı görüşünde diretenler.
2- Böyle bir diretmede bulunmayan, kadınların da mason olabileceğini kabul eden ama onları kendi aralarına kabul etmeyen ve onlarla masonik bakımından iletişim kurmayanlar. (HKEMBL gibi)
3- Kadınların da mason olabileceğini kabul eden ama onları aralarına üye olarak almayan, fakat onlarla masonik bakımından iletişim kuran ve toplantılarına konuk olarak kabul edenler. (ÖMBL gibi)
4- Gerek üyeliğinde gerekse konuk etme bakımından kadın-erkek ayırımı gütmeyenler.
5- Üye olarak sadece kadınları alan, erkekleri ise toplantılarına konuk olarak kabul edenler. (KMBL gibi.
6- Üye olarak sadece kadınları almanın yanı sıra, toplantılarına erkekleri de konuk olarak bile kabul etmeyenler.
İyi ki bir de bunun ötesinde “7- Erkeklerin mason olamayacağında diretenler” yok … Ancak paramasonik örgütler arasında öyleleri de var.
Sanırım tüm toplumlarda ve toplumsal katmanlarda erkeklerin ve kadınların arasında cinsel farklılığın dışında hiçbir sosyal fark olmadığını, olmaması gerektiğini anlamaları için daha çok zaman geçmesi gerekecek. Bu bağlamda çaba gösteren mason kuruluşlarını da kutlamak ve onlara başarı dilemek gerek.