Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Masonluğu Aforoz - 3  (Okunma sayısı 13316 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 27, 2011, 01:57:54 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Büyük Fransız Devrimi Batı Avrupa’yı kasıp kavurdu, geçti. Kimileri o devrimi masonların yaptığını ileri sürer. Elbette o işin başını tutanlar arasında masonlar da vardı. Neden olmasın ki! Hatta olmasa şaşkınlıkla bakılabilir olmayışına. Ancak devrimcilere (daha doğru bir deyişle cumhuriyetçilere) karşı olan masonlar da vardı; kraldan fazla kral yandaşı olan. Böyle olunca, bu olaylar genelde Masonluğa büyük zarar verdi. Batı Avrupa’daki locaların büyük çoğunluğu dağıldı ve kapandı gitti.

Masonluğu karşıt cephede papalara yapacak iş kalmamıştı. Zaten şimdi Katolik Kilisesi Masonluktan çok daha tehlikeli bir akım ile karşı karşıyaydı. Avrupa’da krallıkların yıkılması, yerine halkın egemenliğine dayalı cumhuriyet rejimleri kurulması havası estiriliyordu. Bunların başını da Karbonariler olarak anılan bir gizli örgüt çekiyordu.

Katolik Kilisesi’nin başı iyice dertteydi bu örgütle. Üstelik Kilise’nin hemen yanı başında İtalya’da bile etkinlik gösteriyorlardı. Masonluktan çok daha kötüydü bu, çünkü mason örgütlerinde hiç olmazsa kişilerin kimlikleri öğrenilebiliyor, locaların çalıştığı yerler biliniyordu. Karbonariler denilen bu örgüt ise bütünüyle sır.

[Karbonarileri biliyorsunuz, değil mi? Yoksa biraz daha ayrıntılı anlatmak gerekiyor mu?]

Bu örgüt durup dururken nereden çıkmıştı böyle?... Kuşkusuz bunu da masonlar düzenlemişti. Başka hiçbir hain yapmış olamazdı bu işi.

Papa 7. Pius, 1821 yılında “Ecclesiam” adıyla anılan bir bildirge yayınladı. Karbonariler ile Masonluk arasında bağlantılar kurdu. Bu gibi kişilerin amaçlarının, dinsel inançlardaki umursamazlığı yaygınlaştırmak, kendi görüşlerine uygun bambaşka bir din oluşturmak, böylece Kilise’nin kutsallığı üzerine kuşku kondurmak olduğunu ileri sürdü.

Bu bildirgeyi Papa 12. Leo’nun 1825 yılında yayımlanan “Quo Graviora” adlı aforozu izledi.

Bu aforozun başında papa yakınıyor da yakınıyordu…. Papaların sözünün hiç dinlenmediğinden, daha önceki aforozlara pek az uyulduğundan, kralların ve prenslerin buna karşı gerekenleri yapmadıklarından falan…

Papa Karbonariler’i ve bu arada elbette bir kez dana masonları aforoz etti. Ancak ilginç… Aforozu geleceği de uzandırdı. Bu gibi örgütler sonsuza dek yasaklanmış ve lânetlenmiş oluyordu. İlginçlik bu kadarla da kalmamıştı. Böyle örgütlere girmiş olanların, “ağız sıkılığı” ya da “sır saklama” üzerine vermiş oldukları yeminler, her ne biçimde olursa olsun, isterse kutsal kitap üzerine olsun geçersizdi.

Yeminlerin geçersiz sayılmasının galibe bir gerekçesi var. Şöyle ki, bildirgesinin sonunda papa Masonluğa ya da buna benzer birtakım gizli örgütlere girmiş olanlara “bir pişmanlık olanağı ve süresi” tanıyordu. Kiliseye gelip günah çıkararak bu örgütlere ilişkin açıklamada bulunanlar, ayrıca daha önce bildiklerini saklamış olup da  şimdi bu gibi kuruluşların üyelerinin adlarını bildirecek olanlar bağışlanacaktı.

Korkarım o sıralardaki papaların ömürleri pek yetmemiş aforozlarının ne ölçüde geçerli olduğunu izlemeye. Nitekim 12. Leo 1829 yılında ölmüş; onun yerine papa olan 8. Pius, aforozu yinelemek zorunda kalmış.

“Traditi” başlıklı bu yinelenen aforoz bildirgesinde, gizli sayılan ya da Kilise’nin uygunsuz bulup onaylamadığı bu derneklerin, gençliği Tanrı’nın yolundan saptırmaya çalıştığı ileri sürülüyordu. Ayırımsız olarak bunların hepsi, din korkusunu, ahlâk kurallarını, kutsal ilkeleri, devletleri ve dinsel otoritelini hiçe saymakla büyük günah işlemekteydi. Bunların başını da masonlar çekiyordu hiç kuşkusuz. Papa, yalnızca Katolikleri değil, tüm Hıristiyanları, hatta sadece Hıristiyanları bile değil Tanrı inancı olan herkesi Tanrı adına bu rezil sapkınlarla savaşmaya çağırıyordu.

Kimilerine göre Karbonariler hatta masonlar bu papaları birbiri ardınca ortadan kaldırıyordu; tıpkı 14. yüzyıl başlarında Fransa Kralı 4. Philippe’in Tapınak Şövalyeleri’ne yönelik entrikasına destek sağlamak amacıyla birbiri ardınca birkaç papayı ortadan kaldırtmış olduğu gibi… Bu elbette bir komplo teorisinden başka bir şey sayılamaz ama o sıralarda papaların pek sık ölüp yerlerine yenisinin seçildiği de bir gerçek.

Papa 8. Pius 1830 yılının Aralık ayında ölünce yerine seçilen Papa 16. Gregorius, aforoz bildirgelerini bir yıl için ara verdi. “Mirari” adıyla anılan bildirgesini 1832 yılında yayımladı.

Bu bildirgede yeni bir şey olduğunu söylemek zor… Ancak ilginç bir yakınma var. Papaya göre masonlar ve buna benzer örgütlerin üyeleri Kilise’nin sarsılmaz nitelikli ilahî otoritesine hunharca saldırıda bulunuyor ve din adamlarını dünyevi işlerle uğraşmak zorunda bırakıyorlar. Durmadan gelişen şu özgürlük akımları ve yenilik eylemleri tüm toplumların başına büyük dertler açacağı için, Kilise kendi sorumluluğunu bilerek bunlarla savaşmak zorunda kalıyor.

Araya benden konacak yorum şu elbette: Asıl Kilise kendi işine bakacak ve dünyevi işlere bulaşmaya kalkışmayacak olsa hiç sorun çıkmayacak.

Papaya göre; masonlar artık Katolik dogmalarına dolaylı olarak değil, doğrudan ve açıkça saldırıda bulunmaya başlamış durumdalar. Ortaya atmakta oldukları yeni ve korkunç düşünüler, toplumun geleneksel eğitim ve öğretim kurumlarını temelinden yıkmaya çalışıyor. Nitekim bu yüzden egemenlerin yetkesi sarsılıyor ve toplumlar giderek yozlaşmaya yüz tutuyor.

Bundan sonra uzunca bir süre sessizlik… 1846 yılında Papa 9. Pius “Qui Pluribus” adlı bildirgesiyle patlayana dek. Masonların, Hıristiyanlığın amansız düşmanları olduğunu yineliyor papa. Dinin temel ve kutsal öğretilerinin insan uydurmacası olduğunu ileri sürerek Tanrı’nın varlığını yadsıdıklarını belirtiyor. Bu sapkın düşüncelere aman verilmeyip, bir an önce durdurulmasını istiyor.

Bundan sonra Avrupa tarihi sahnesinde bir başka olayla karşılaşıyoruz: Fransa’daki 1848 Devrimi, rejimin değişmesi ve bunun diğer ülkeler üzerindeki etkileri… Karbonarilerin, amaçlarını yeterince gerçekleşme yoluna koymuş olduklarından ya da bir başka gerekçeyle tarihten bilinmesi, yerlerini ulusal özgürlükçü kurumlara bırakmaları ve papaların da tüm bu gelişimlerin karşısında izleyici durumda kalmayı yeğlemeleri.

Aradan 20 yıla yakın bir süre geçti. Bu kez dayanıklı çıkan Papa 9. Pius, 1865 yılında “Multiplices Inter” adıyla anılan bir bildirge daha yayınladı. O tarihe kadarki aforozların, krallar ve diğer egemen güçler tarafından dikkate alınmadığından yakındı durdu. 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa’yı sarmış olan savaşları, krallıkların giderek devrilmesini, Kilise’nin başına gelenleri hep buna bağladı. Tüm bunların tek sorumlusu vardı: Masonlar.

Ancak masonların kendilerini aforoz eden papaları ortadan kaldırdığına ilişkin o komplo teorisi de doğru olmasa gerek. Baksanıza, Masonluğu iki kez aforoz eden tek papa durumundaki 9. Pius, ikinci aforozundan sonra 11 yıl daha yaşadı.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 27, 2011, 03:40:50 ös
Yanıtla #1
  • Mason
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 18
  • Cinsiyet: Bay

Papalığın Masonluğu aforoz etmesinin, günümüzde dahi, halen etkilerini sürdürdüğünü görüyoruz. Papalık, Masonluk hakkındaki yanlış algının tohumlarını 18.yy.başlarında atmış anlaşılan. İlk aforuzun üstünden fazla bir zaman geçmeden İslam Halifesi olarak Osmanlı Padişahı bile Masonluğu yasaklamıştır. Papalığın bu tutumunun sadece Katolik alemde etkili olmadığıda bir gerçektir.
Sayın ADAM, yazı dizinizi merakla takip ediyorum.
Saygılarımla.     
sphinx


Nisan 27, 2011, 03:53:29 ös
Yanıtla #2

1748 yılında İmparatorluk sınırları dahilinde Masonluğu yasaklayan Padişah I.Mahmut'tur. Osmanlı topraklarındaki ilk locanın 1721 yılında İstanbul'da kurulduğu söylenir. İngiltere'den 4 sene sonra, Anderson Nizamnamesinden 2 sene önce!

Ama kuruluştan sadece 27 sene sonra mecburi uyku dönemi başlıyor.

"Koskoca Papa yanılıyor olamaz ya" diye konulan bir yasak sanki :)
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Nisan 27, 2011, 04:21:49 ös
Yanıtla #3
  • Mason
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 18
  • Cinsiyet: Bay

O halde, Osmanlıdaki ilk Mason oluşumu müslüman olmayalar gerçekleştirdiğinden, Padişahta; Papa herhalde Hristiyanları benden daha iyi bilir deyip, sorgulamadan kaldırmış anlaşılan :)

Saygılar.
sphinx


Nisan 27, 2011, 04:44:33 ös
Yanıtla #4

Aslında tam da öyle değil :)

Henüz Osmanlı'ya ait bir obediyans oluşmadığı doğru. İlk Loca'nın Fransız obediyansına bağlı kurulduğunu okumuştum. İlk üyelerinin arasında da Yirmisekiz Mehmet Çelebizade Sait Çelebi olduğu söylenir.

İşin aslına bakarsanız, o tarihlerde İmparatorluk içerisinde Masonluğun lehinde veya aleyhinde herhangi bir görüş oluşmuş olacağını zannetmiyorum. Burada kastettiğim şahıslar değil elbette. Birilerinin fikri var ki Mason olmuşlar :) Benim bahsettiğim akım olarak bir aleyhdarlığın oluşmamış olduğu.

Bu sebeple çok da bilinçli bir yasaklama olduğunu zannetmiyorum. "Oralarda olay olmu, burada da başımıza bir şey gelmesin" denilmiş olması daha muhtemel.

Saygılarımla.
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Nisan 27, 2011, 05:32:05 ös
Yanıtla #5
  • Mason
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 18
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Mustafa Kemal,

Bilgilendirmeniz için teşekkür ederim. Ayrıca belirtmek istediğim şu husus var; O dönemde Papalığın Masonluğu afaroz etmesi, ardından yayınladığı  sert metinlerle yasakları genişletmesi ve günümüzde bile tam anlamıyla olmasa bile bu afarozun geçerliliğini koruması (yanılmıyorsam), bu topraklarda bile mutlaka önyargı yaratmıştır. Etkileri belki detaylıca tartışılabilir fakat, sadece "afaroz" kelimesi bile kafalarda olumsuz bir algının oluşmasında etkili olmuş sanıyorum. 

Saygılarımla
 
sphinx


Nisan 27, 2011, 06:27:26 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Aslında monarşilerde bu konu bir başka biçimde işler. (Bu açıdan bakıldığında günümüzde ülkemizde yönetim demokrası mi monarşi mi sorgulanabilir hani; çünkü öylesine bir benzerlik yaşıyoruz ki son zamanlarda.) Monarkın çevresindeki kişiler, onun güçlü ve zayıf noktalarını keşfetmiştir; onu nasıl etkileyeceklerini bilirler. Kendilerinin hoşlandığı ve istediiği ya da hoşlanmadığı ve istemediği bir konu, bir durum, bir sorun olduğunda, bunu monarka öyle usturuplu bir tarzda aktarırlar ki, monaürk hemen buyruğunu yapıştırır ohnunla ilgili ne yapılması gerekiyorsa o yapıla diye... Dolayısıyla Masonluğu daha Avurupa bile doğru dürüst tanımazken, Osmanlı padişahı ülkesinde bu kurumu yasaklıyor. Akıl almaz bir iş. Bunun altında Katolik Kilisesi'nin aforoıu olabilir mi? Belki...

Benim bugüne dek Masonluğun tarihiyle bağlantılı konuyar üzerinde yapmış olduğum araştırmalarda, Sultan 1. Mahmut'un bu fermanından elbette söz ediliyordu ama hiç kimse bu işin gerekçesini didiklememişti. Kim bilir belki vardır Celil Layıktez'in ya da Fikret Çeltikçi'nin kitabında.  Sanırım Kemalettin Apak bu ayrıntıya girmemişti. Masonlar için ilginç bir araştırma konusu olabilir. Masonluk ile bağlantılı olmayan ayrıntılı bilgilerin incelenip, oralardan bir çıkarsama yapmak gerekecektir.

Çok mu önemli?... Sanmam. Ancak önemsiz bile olsa araştırıcı masonlar için değer taşıyabilir böyle bir inceleme.

Yurdumuzdaki  antimasonik girişimler bakımından bu aşamaya kadar olan aforozlar pek de önemli değildir. Ancak bu anlatmış olduklarımdan sonra gelecek olan, 1884 yılında Papa 13. Leo tarafından yayımlanan bildirge çok önemlidir.   

   
 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 29, 2011, 12:09:51 ös
Yanıtla #7

Biraz ilave bilgi:

1748, Türk Masonluğunun üç uyku döneminden ilki olarak bilinir. Bu dönem 12 sene sürmüş, Localar 1760 yılından itibaren tekrar çalışmaya başlamıştır. Mevcut kayıtlara göre 1760 yılında İstanbul'da 2, İzmir ve Selanik'te 1'er Loca çalışmaktadır.

Şimdi tekrar dönelim Masonluğun 1748 yılında neden yasaklandığına.

Sn. Adam kaynak konusunda 2 ismi atlamış :) Sahir Erman, Mimar Sinan Dergisindeki bir yazsında, 1748'in sebeplerini anlatırken Papalık Belgelerine yer vermiş. Aynı konuda Suha Umur'un da bir çalışması mevcut.

Ben kısaca aktarayım. 1745 yılında İzmir'de bulunan Girolamo Lanza di Peraino isimli bir papaz, yazdığı mektupla bir İngiliz'in misyoner gibi çalışarak Mason cemiyetine üye topladığından şikayet etmektedir. Yine bu mektupta yer alan bilgiye göre, Rum Psikoposu Masonluğu yasaklamış, Ermeni Psikoposunun da aynı yönde hareket edeği söylenmiştir.

Anlaşılan odur ki, haberlerin ve şikayetlerin İzmir'den başlayıp Avrupa'ya gitmesi, oradan diplomatik yollarla Osmanlı'ya dönmesi 3 sene sürmüş :)

"Babıâli, İstanbul’da Franmasonların toplandıkları bir evin basılması için Kaptan Paşa'ya emir vermiştir; bunu zamanında haber alan Masonlar dağılmışlardır. İngiliz sefirinin müdahalesi ile takibat durdurulmuştur, fakat Babıâli hükümeti, yabancı devlet mümessillerine, Padişahın memleketine yeni tarikatları ve bilhassa Masonluğu sokmağa teşebbüs etmemeleri emrini tebliğ etmiştir" Yıl 1748'dir. "Bir çok Türkün de davet edildikleri bu toplantılar, her ne kadar bir İngiliz mütercimin evinde yapılmakta ise de, İstanbul Locasının kurucusu bir Fransız idi. Mütercim, bu kişilerden hiç birisini evinde barındırmamak emrini aldı, Fransız ise sınır dışı edildi ve Fransa’ya yollandı."

Bu Türkiye'de Mason Localarına yapılan ilk saldırıdır aslında. (Tarih içerisindeki diğer saldırıları da toparlayıp yazmakta fayda var sanırım)

Papalığa göre sorun Masonları tevkif edip tarikatı bilek gücü ile ortadan silerek halledilmiştir. Ancak bilinmektedir ki, her üç uyku döneminde de hiçkimse Mason olduğu için tutuklanmamıştır.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Nisan 29, 2011, 12:12:06 ös Gönderen: Mustafa Kemal »
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Nisan 29, 2011, 02:48:49 ös
Yanıtla #8
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Benim başlattığım konunun biraz dışında kalmakla birlikte bir uzantısı olması bakımından sayın mustafa Keml'e bir kez daha teşekkürler.

Üstelik bu anlatımın arkasında Türkiye'deki Masonluğun tarihi bakımından bir noksanlığın varlığı da kendini belli ediyor.

Daha önce belirtmiş olduum üzere aforozun Türkiye'yi etkileyişi asıl 1884 tarihli son bildirge üzerinedir. Ona bir türlü gelemedim ama geleceğim ilk fırsatta.     
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Nisan 29, 2011, 03:03:50 ös
Yanıtla #9

Sn. Adam,

Ben aslında 1884'ü kasıtlı olarak geciktirmeye çalışıyorum. Bu arada belki tercümesini bulurum diye. Çok uzun ben çevirmeye kalksam yetişmez :)

Şaka tabi ki. :)

Sn Adam haklı, aforoz kısmından çıkıp Türkiye tarihine girdik biraz. Ama Avrupa'da bir Hristiyan yasağının Müslüman Osmanlı'da aynen uygulandığını görmek, göstemek bana ilgi çekici geldi.

Saygılarımla.

Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
4335 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2008, 04:20:50 ös
Gönderen: MASON
Masonluğu seviyorum

Başlatan Santander « 1 2 » Bana Gore Masonluk

10 Yanıt
9075 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 09, 2009, 01:35:21 öö
Gönderen: Makbenah
10 Yanıt
9103 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2013, 01:51:52 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
2906 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2009, 03:10:32 ös
Gönderen: Amon
5 Yanıt
14176 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 24, 2011, 11:41:42 ös
Gönderen: ZAMAN
0 Yanıt
4119 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 30, 2010, 05:47:38 ös
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
11951 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 14, 2010, 11:59:01 ös
Gönderen: oya
3 Yanıt
4823 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 23, 2011, 03:21:13 ös
Gönderen: Hacamat
3 Yanıt
4570 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 26, 2011, 03:19:22 ös
Gönderen: Prometheus
1 Yanıt
4246 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 29, 2011, 06:32:01 ös
Gönderen: Mustafa Kemal