2006-2007 dönemi için gerçekleşen İs’ad töreninden sonra Üstadı Muhterem Kardeşin konuşmasından, Anatolia Locası’nın adı ve “Çıraklara tavsiyeler” bölümü.
... Locamızın adı “Anatolia” ya da Türkçe söylenişi ile “Anadolu” Eski Yunanca’da “Güneşin Doğduğu Yer” anlamına geliyor. Yani Yunanlılara göre “Doğu”. Bizler için Locadaki en önemli yer. Açılış ve kapanışlarda dediğimiz gibi “Güneş Doğudan doğup gün’ü başlattığı ve yönettigi gibi ...”
Türkçe’de ise Ana ve Dolu kelimelerinin birleşimi. Ana kelimesi halk söyleyişinde Anne ile eş anlamlıdır. Türkçe’de ağırlığı olan kelimelerdendir. Bir şeyin çıkış noktasını, özünü ifade eder. Asal bir elemandır. Ana-Vatan, Ana-Dil, Devlet-Ana gibi. Doğurganlığı ifade eder, sevgiyi ifade eder. Daha hiç bir şey bilmeden ve hiç bir şeyin farkına varmamışken tek sevdiğimiz varlığı ifade eder. Düşünebiliyor musunuz, öyle bir ismi var ki Locamızın, hem Doğu’yu hem Öz’ü hem de saf sevgiyi ifade ediyor kelime anlamı olarak.
Ayrıca tarihsel olarak da çok büyük bir önemi var Anadolu’nun. Klişeleşmiş söylemi ile “Medeniyetlerin Beşiği” Yüzlerce farklı medeniyete ve kültüre ev sahipliği yapmış Anadolu. Farklı dinlere, farklı ırklara, farklı medeniyetlere sunmuş imkânlarını ve hepsinden bir parça barındırmış içerisinde. Çoğu zaman bu farklı medeniyetler barış içerisinde yaşamış Anadolu topraklarında, paylaşarak kültürlerini. Kimi zaman da kavga etmişler Anadolu’nun daha fazlasına sahip olabilmek için. Batı medeniyetlerinin Doğu’ya, Doğu medeniyetlerinin de Batı’ya geçiş kapısı, köprüsü olmuş Anadolu. Hem fiziksel olarak hem de kültürel olarak. Meryem Ana’da gelmiş yaşamış, Anadolu’da Mevlâna’da, Noel baba olarak bilinen St.Nikola zaten orada doğmuş ve yaşamış. Herkese kucak açmış Anadolu insanlık tarihince. Sunmuş tüm nimetlerini kim kullanmak istiyorsa ve kucaklamış tüm insanlığı topraklarında....
Ben sizlerle Zohar’a göre dünyanın oluşumundaki dört elementi paylaşmak istiyorum. Zohar’a göre insanoğlu topraktan ve dört yönden esen rüzgârdan yaratılmıştır. Bu dört yandan esen rüzgârlar 4 elementi temsil eder: Ateş, Hava, Su ve Toprak. Karşı güçler birbirini dengelemekte ve birbirini yok edebilecek olan güçler gerekli ve akıllı şekilde kullanılınca birbirini yok etmeyi bırakıp, yaratıcı olabilmektedir. Birbirinin düşmanı olan Ateş ve Su diğer elementler olan Toprak ve Hava’nın katkısıyla insanoğlunu yaratabilmiştir. Bizim de yakın geçmişimizde Anatolia Locası’nı yaratmamız, mecazi olarak buna benzetilebilir. İlk başlarda kendi başına çok güçlü elementleri, yani bizleri nasıl bir araya getirip de doğru bir harmanı çıkartabileceğimizi çok kestiremedik.
Çok uğraştık, çok çabaladık ve farklılıklarımızla birbirimizi tamamlamayı, birbirimizi güçlendirmeyi öğrendik. Sevgi ve saygı çerçevesinde hala tartışmıyor muyuz? Ama Ateş Su’yu kurutmamayı, Su da Ateş’i söndürmemeyi öğrendi. Beraber daha güçlü olabildiklerini gördüler.
Biraz da yarınlarımızdan bahsedelim isterseniz. Gerçi yarınlarımız burada ve şu anda Kuzey’de oturuyorlar. 3 kalfa ve 7 çırak Kardeşimiz. Hepimizin gurur duyduğu, Locamızı yakın gelecekte emanet edeceğimiz Kardeşlerimiz. Sizlerle Kabalist Solomon Gabriol’un bir motto’sunu paylaşmak istiyorum: “Bilgeliğin arayışında ilk aşama sessizliktir, ikincisi dinlemek, üçüncüsü hatırlamak, dördüncüsü uygulamak, beşincisi öğretmektir.”
Kaynak:
http://cogluayla.blogcu.com/new-york-anatolia-locasi/762564