Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bekir Coskun ve Can Dündar ÜNIVERSITELILER ODTÜ  (Okunma sayısı 6397 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 22, 2012, 06:54:21 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

 Üniversiteli... -Bekir Coşkun (Cumhuriyet)   
  22 Aralık 2012 -   
 
Onlar; kömüre, nohuda oy veren senin seçmenine benzemiyorlar...

Kocaman dilleri var...

İnatları kafalarından büyük...

*

Senin milletvekillerin gibi değil üniversiteliler...

Yalakalık olsun diye ağlamazlar...

Soruları var...

Cevap verme, zırıltılarını susturamazsın...

*

Bürokratlarına benzemezler...

Koltuk, masa, makam arabası dertleri yok...

Bir spor ayakkabıdır, kırmızı bağcıklı...

Binip giderler...

Tutamazsın...

*

Şu muhalefete benzer yanları yok...

Göstermelik soru önergeleri, laf ola gensorular, seçmen görsün maksat laf ebelikleri, bir sürü salaklık arama...

İki yumurta attı mı...

Kapalı yerde şemsiye açtırırlar adama...

*

Medya patronlarına benzemiyorlar...

Ne de onların maaşlı yalaka yazarlarına...

Bilgisayarının başına oturup “Ohaaa” diye kaleme aldı mı tek kelimelik baş makalesini, kesinlikle doğrudur...

*

Paşalara da benzemezler...

Birbirlerini asla satmazlar...

Ya da ters “L” harfi pozisyonunda durduramazsın önünde...

Üniformaları çok çok bir parkadır...

*

Dün sabah karanlığında, evlerini bastılar üniversitelilerin... ODTÜ eylemlerine katıldığı iddia edilenleri topladılar...

Birinci amaç ağzını açanları cezalandırmaksa, ikinci amaç ağzını açmayı düşünenlere peşin gözdağıdır...

Faşizm daha nasıl olur?..

*

Oysa...

Uygar, insan haklarının ve hukukun olduğu bir ülke istiyor sadece üniversiteli...

“Diploma” diye eline tutuşturulacak bir kâğıt parçası ile işsizliğe, sömürülmeye, süründürülmeye salınacağını bile bile, kendisi için değil...

Bu kirli düzenbazlıklara itirazı var...

Anlasan da anlamasan da...

*

Sana da benzemiyorlar besbelli...

Çağdaş dünyanın başı dik, onurlu, kimlikli, uygar, modern, medeni bireyi olma hayalleri var... Din sömürüsüne, hırsızlığa, ilkelliğe teslim olmamış adam gibi bir devletin genci olmak istiyorlar...

Dinleyeceksin...

Yoksa susmaz üniversiteli...
 


Aralık 22, 2012, 06:56:30 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Rektörler mahkemelere!
Can Dündar


Çok özenmiştim okuduğumda: Fransa’dan öğrenci değişim programıyla Eskişehir’e gelip orada “gizli örgüt üyeliği”nden tutuklanan Sevil Sevimli’nin Bursa’daki mahkemesine Fransa’da okuduğu Lyon Üniversitesi’nin rektörü katılmıştı.
Destek için gelen rektör mahkeme kapısında Sevil’i şöyle savunmuştu:
“20 yaşında bir genç, dünyayı değiştirmek ister.”
* * *
Öğrencisini adaletsizliğin elinden çekip almak için Fransa’dan kalkıp gelen bir üniversite rektörü...
İnsan özeniyor.
 Strasbourg Üniversitesi rektörünün “Pınar Selek’in arkasındayız” açıklamasını okuduğumda da özenmiştim.
 Bizim rektörlerimiz ne zaman haksız yere dövülen, yargılanan, hapsedilen, mahkum edilen öğrencilerine sahip çıkacak, diye düşünmüştüm.
ODTÜ rektörlüğünün, kampüse adeta savaşa gelen polise karşı öğrencisine sahip çıkan açıklaması, bir nebze yüreğimize su serpti.
 Sonra ODTÜ öğretim üyelerinin “Polis varsa, ders yok” diyerek öğrencilerle birlikte tepki koyması, forum yapması, mezunlarla hocaların kol kola yürümesi umudumuzu artırdı.
Ardından diğer üniversitelerin, öğretim üyeleri derneklerinin ODTÜ ile dayanışma mesajları yayınlaması, orantısız güç kullanımına karşı protestoların yurt çapında yaygınlaşması, kampüslerin bunca baskıya rağmen hala teslim olmadığını kanıtladı.
 * * *
ODTÜ’deki forumda, “Öğrencime dokunma” pankartı altında demokrasi dersi veren Prof. Dr. Raşit Kaya, hem master hem doktora tez danışmanım, hocam, nikah şahidimdir.
 Önceki gün onu ODTÜ’nün en zorlu gününde, forum yapan öğrencilerin toplandığı U3’ün kürsüsünde “Tepki göstermek temel insan hakkıdır. Tepki göstermeyen onurlu bir yaşam sürdüremez” derken görünce böyle bir hocam olduğu için kendimi şanslı hissettim.
 Raşit Hoca 35 yıllık ODTÜ’lüdür.
“35 yılda hiç bu kadar polisi ODTÜ kampüsünde gördünüz mü” diye sordum. Umutlu bir cevap verdi:
“Bu kadar polisi görmedim, ama bu kadar öğrenciyi de uzun yıllardır birlikte görmüyordum.”
* * *
Başbakan içerde “Yıllar yılı ezik nesiller yetiştirmek istediler” konuşmasını yaparken polislerinin dışarıda başkaldıran gençleri ezmek istemesi mi daha ironik?
 Yoksa İçişleri Bakanı’nın orantısız güç kullanımına yönelik kamuoyu tepkisine hak veren açıklamasının ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün “Orantılı ve soğukkanlı müdahale ettik” diye kendini savunması mı?
Polis bildiğimiz polis; bildiğini okuyor.
 ODTÜ bildiğimiz ODTÜ; her dönemki gibi kararlılıkla direniyor.
 Bu olayda asıl üzerinde durulması gereken yenilik, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin kuşatmaya karşı ortak tepki koymayı başarmasıdır.
 Baskı, nihayet beklenen dayanışmayı getiriyor.
 Dileyelim ki bu dayanışma daim olsun.
 Öğretim üyelerini, rektörleri, önceki gün polis saldırısında yaralanan gencin başucunda, dün sabah operasyonuyla gözaltına alınan gençlerin karakollarında, mahkemelerinde de görebilelim.
“20 yaşında bir genç, dünyayı değiştirmek ister” cümlesini bütün rektörlerin ağzından duyabilelim.
 Duyabilelim ki, “ezik nesiller yetiştirmek isteyenler”in dünyasını değiştirebilelim.


Aralık 23, 2012, 05:22:38 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Bu yazılardan kim ne anlar merak ediyorum , ben iddia ediyorum bu yazıların hiç birinin bu toplum İnsanlarının üzerinde ZERRE kadar ETKİ yapmamıştır .

Hoppala nerden biliyorsun , basit  SON  anketler  her şeyi gösteriyor . YAZIK
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Aralık 24, 2012, 09:42:46 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811









24 Aralık 2012 - 02:30

Can Dündar

ODTÜ hep direndi








Teslim olmayan, korkmayan bir kampüs. Hocalarıyla, öğrencileriyle, eylemleriyle baş eğmeyen bir yapı... Tepkisini gösteren, gerekirse kavga eden, stadına ‘Devrim’ yazan bir üniversite. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını saklayan okul. Emperyalizme karşı verilen devrimci mücadelenin yüksek öğrenim yurdu. Burası ODTÜ... Bulaşanın hayır göremediği bir kurum...
 


16 Ocak 1971 gecesi ODTÜ Rektörü Prof. Erdal İnönü’nün Mebusevleri’ndeki evinin telefonu çaldı.
İnönü telefonu açtı. Karşıdaki ses:
“- Ben Deniz Gezmiş’im” dedi.
İnönü bir kez Deniz Gezmiş’le karşılaşmıştı.
Üniversitenin garajlar kısmında bir öğrencinin olay çıkardığını duyunca oraya gitmiş, karşısındaki uzun boylu parkalı gence “Ne istiyorsun?” diye sormuştu. Konuştuğu gencin Deniz Gezmiş olduğunu sonradan öğrenmişti.
 Telefonda yine “Ne istiyorsun?” diye sordu.
“Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?” dedi karşıdaki ses...
 Ve telefonu kapattı.
O günlerde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ODTÜ yurtlarında kaldıkları, silahlandıkları söylentileri yayılmıştı. Üniversitede olaylar çıkmaya başlayınca, henüz 4,5 aylık rektör olan İnönü de yurtları kapatma kararı almış, bizzat gidip arama yapmış, İçişleri Bakanlığı’na başvurup kampüs çıkışında bir jandarma karakolu kurulmasını istemişti.
 Telefon kapanır kapanmaz alt kattan şiddetli bir patlama sesi duyuldu. İnönü’lerin iki katlı evlerinin giriş kapısı dinamitle havaya uçurulmuştu.
 Önce irkildiler; sonra bu saldırının öldürme değil, korkutma amaçlı olduğunu, üst katta olduklarını teyit için telefon edildiğini fark ettiler.
İnönü, o gece arayanın Deniz Gezmiş olduğuna hiç inanmadı.



ODTÜ her zaman devrimci öğrenci birliklerinin protesto gösterilerine sahne oldu. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını saklayan okul ODTÜ’de, rektörler ve öğretim üyeleri de çok zaman öğrencilerinin arkasında durdu. ODTÜ, eylemler nedeniyle defalarca güvenlik güçlerinin ablukasına alındı. Kampüste yaşanan polis-öğrenci çatışmalarında birçok kez kan da aktı.





4 bin kişilik kuşatma
 Bu bombalamadan yaklaşık 1,5 ay sonra Deniz Gezmiş ve arkadaşları 4 Amerikalıyı kaçırdı. ODTÜ’de saklandıkları söylendi.
 5 Mart günü sabah 04.00 sıralarında 4 bine yakın asker ODTÜ’yü kuşattı. Rektörü uyandırdılar. İnönü yurtlara öğrencilerle görüşmeye gitti. Öğrenciler, “Arananlar burada değil, polisi yurtlara sokmayız” dedi.
 Sabah 6’ya doğru çatışma başladı. İnönü, yeniden yurtlara gidip öğrencilere “Yapmayın” demek istedi, askerler mani oldu.
 Çatışmada ağır yaralanan Şener Erdal kan kaybından öldü.
 Büyük kuşatma öğleyin askerin havan ateşi açma tehdidiyle sona erdiğinde 1i er, 1’i öğrenci olmak üzere 3 ölü, 30 yaralı vardı.
Öğrenciler, devasa “Devrim” yazısıyla ünlü stadyuma hapsedilip teker teker sorgulandı.
50 öğrenci tutuklandı. ODTÜ yetkilileri için tahkikat açıldı; İnönü savcılığa çağrıldı.
Yurtlarda Amerikalılar bulunamadı; 5 tabanca çıktı.
Haber duyulunca ülkedeki diğer üniversiteler ayağa kalktı.
AP Hükümeti denetimindeki Mütevelli Heyeti, öğretim üyelerinin oluşturduğu Akademik Konsey’i lağvetti, üniversiteyi kapattı. Rektör Erdal İnönü de 10 Mart’ta istifa etti.
 2 gün sonra Hükümet, bir askeri muhtıra ile devrildi.
 


Ajanın misyonu bitti
 Bu olayları bizzat rahmetli Erdal İnönü’den dinlemiştim.
 Öğrencilerin okul yönetiminde yer almasından yanaydı, ama şiddete bulaşmalarına karşıydı. Çatışmaları engellemek için elinden geleni yapmış, başaramamıştı.
12 Mart’tan sonra savcılık tarafından ifade vermeye çağrıldığında ise kırılmış, kendi deyimiyle “meyus” olmuştu.
 Asıl ilginç belge yıllar sonra Dev-Genç ana dava dosyasından çıktı (Bkz: Nuri Çalışkan, “ODTÜ Tarihçe”, Arayış, 2002, s. 121):
MİT Müsteşarı Nurettin Ersin, askeri savcılığa gönderdiği bir yazıda “ODTÜ öğrencisi Eyüp Temeltaş, teşkilatımızın istifade ettiği bir kimsedir” diyor, takibat dışı bırakılmasını istiyordu.
 Temeltaş, o işgalde jandarmaya ateş açtığı iddiasıyla tutuklanan öğrencilerden biriydi. MİT’in yazısından 2 gün sonra salıverildi.

Başka kapıya!
 40 sene sonra ODTÜ geçen hafta bir kez daha bir güvenlik işgali yaşadı.
Yine protesto etti; yine çatışma çıktı.
Yine bir öğrenci ölümcül yara aldı, öğrenciler tutuklandı, diğer üniversiteler ayağa kalktı.
Ve yine Başbakan, -tıpkı 12 Mart’ın Başbakanı gibi- üniversiteyi isyan çıkmış bir cezaevi gibi kuşatarak savaş alanına çeviren güvenlik güçlerini değil, öğrencileri ve onları yetiştiren öğretim üyelerini suçladı.
Bu kısa tarihçeden alacağımız iki ders şudur:
 Öğrenciye şiddet, ülke için felakettir.
 ODTÜ, aşırı güçle dize getirilemez. Oraya kışla kapısından değil, ancak öğrencinin kalbinden girilebilir.
 


Hasan Tan da hocaları suçlamıştı
 
Prof. Hasan Tan da Başbakan Erdoğan’ın cümlesini kurmuştu bir zamanlar:
“Öğrencileri öğretim üyeleri kışkırtıyor” demişti.
 1977 yılıydı.
Milliyetçi Cephe Hükümeti, ODTÜ’yü dizginleyebilmek için rektörlüğe, Aydınlar Ocağı Yönetim kurulu üyesi, MHP’li Hasan Tan’ı atamıştı.
Öğrenciler boykota gitti.
 Tüm dekanlar, bölüm başkanları istifa etti.
 Hasan Tan, “Beni istemeyenler sol mihraklardır” diyerek okulu kapattığını açıkladı.
ODTÜ bir kez daha 2500 jandarma ile kuşatıldı. Yine gergin saatler sonucu 3 bin öğrenci yurtlardan çıkarıldı, arama yapıldı.
Tan, okuldaki sendikalı işçileri kovup 150 ülkücüyü işe aldı.
Bu karar, çatışmaları hepten artırdı.
Haziran 1977’de bir öğrencinin okul girişinde jandarma tarafından öldürülmesinin ardından Hasan Tan istifa edip yurtdışına gitmek zorunda kaldı.



 


COMMER OLAYI
 
‘ODTÜ’ye dokunan yanar hocam!’
 
ODTÜ’deki 5 Mart işgalinin bir başka ilginç detayı, Amerikan Senatosu’ndaki tartışmadır.
 Olaylar büyüyünce Senato’dan Robert Byrd, ODTÜ’ye yapılan yardımın kesilmesini istemişti.
“Amerikan vergi mükellefinin parasının Amerikan aleyhtarı genç devrimcilere gitmesini anlamak güçtür” demişti.
 Gerçekten de ODTÜ, Amerika’nın önayak olmasıyla kurulmuş bir üniversite olarak yıllarca Amerikan emperyalizminin en dişli muhaliflerinden oldu.
 Yeni kuşaklar bu direnci, kampüs içindeki Amerikan fast food restoranına yönelik tepkiyle hatırlıyor olabilir.
 Ancak bu muhalefetin simge eylemi ABD Büyükelçisi Commer’in arabasının yakılışıdır.
Vietnam’da CIA adına görev yaptıktan sonra 1968 sonunda Ankara’ya elçi atanan Commer, protestolarla karşılanmıştı.

Benzin deposuna kibrit
 Atandıktan birkaç gün sonra, 6 Ocak 1969 günü ODTÜ’yü ziyaret cesaretini gösteren Büyükelçi, Rektör Kurdaş’la yemekteyken arabasının yanmakta olduğunu öğrendi.
 Zırhlı aracı taşlayıp tahrip edemeyen öğrencilerden Hüseyin İnan, Sinan Cemgil’in atkısını arabanın benzin deposuna sarkıtmış ve kibriti çalmıştı.
ODTÜ’lüler, yanan aracın önünde hatıra fotoğrafı çektirdiler.
 Sonradan okul kapatıldı. 7 öğrenci tutuklandı.
ODTÜ’deki tüm dernekler bunu bir bildiriyle protesto etti; bildiriye imza atanlar arasında “ODTÜ Ülkü Ocağı” da vardı.
Öğrenciler ilk duruşmada serbest kaldı.
Commer 4 ay sonra elçiliği bırakıp ABD’ye dönmek zorunda kaldı.
Rektör Kurdaş ise o yılın kasımında istifa etti.
 
Tarih ve tekerrür
 
Geçen hafta Başbakan’ın 3 bin polisle ODTÜ’ye girmesi ve kampüsün gaza boğulmasıyla, üniversitenin maceralı tarihine yeni bir baskı sayfası eklenmiş oldu.
 Ama o tarihi bilenlerin açıkça görebileceği gibi, ODTÜ’ye bulaşmak, yöneticilere pek hayır getirmemiş, buna karşın ODTÜ’nün üniversiteyi savunma azmini ve özgür üniversite direncini perçinlemiştir.

« Son Düzenleme: Aralık 24, 2012, 09:45:59 ös Gönderen: Tij »


Aralık 24, 2012, 10:35:47 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

 
 
 
  Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ne Selam -İlker Belek (soL)   
  24 Aralık 2012 -   
 
Hiçbir muhalif duruşu kabullenemiyorlar. Herkesin önlerinde eğilmesini istiyorlar.

Çok beklerler.

Telaşları kafalarındaki projeyi bir an önce sonlandırmaktan kaynaklanıyor. Hızla ilerleyecekler ve geride, sonra hesap soracak kimseyi, hiçbir kurumu bırakmayacaklar.

Avuçlarını yalarlar.

Durduklarında karşı tarafın toparlanacağını, kendisine geleceğini çok iyi biliyorlar.

Saldırmak kendilerini korumak anlamına da geliyor.

İnisiyatifi kaptırdıklarında sorulacak çok hesabın olduğunun farkındalar.

Saldırı, tabanlarını konsolide etmek açısından da artık ellerindeki tek araç.

Siyasi tarzları bu ve bu tarz Türkiye’nin geleneksel Osmanlı tarz-ı siyasetiyle tam manasıyla uyumlu olduğu gibi, yoksul emekçi sınıfların da gönlünü çelmenin en iyi yolu.

Karizma saldırıyla oluşturuluyor.

Şiddet, gaz, göz altı, tutuklama siyasetlerinin kendisidir.

* * *

Buna rağmen başaramıyorlar.

* * *

Ülkemizin toprakları bereketlidir. Onurlu aydınlar, geleceğini kendi ellerinde şekillendirmek yeteneğine sahip gençler, dağları delen devrimciler, siyasete alet edilmiş dine inat komünistler yetiştirir.

Bu topraklar bunlar gibilerini çok gördü:

Binlerce polisleriyle, gaz ve ses bombalarıyla ODTÜ’yü susturabileceklerini,

Öğrencilerin dize geleceğini,

Hocaların sessiz kalacağını,

ODTÜ Rektörlüğü’nün, kendi meşreplerindekilerin yaptığı gibi, gazladıkları öğrencilere bir de soruşturma açacağını,

Sandılar,

Çuvalladılar.

* * *

ODTÜ ABD büyükelçisini karşılamıştır.

ODTÜ yurtları Deniz Gezmiş’i ağırlamıştır.

Yusuf Aslan ODTÜ’lüdür.

ODTÜ stadyumunda DEVRİM yazar.

Bilmiyor musunuz ?

Gaz operasyonunuzun ertesinde, boykot gününde, U3 amfisinin kürsüsünde demokrasi dersi veren Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü başkanı Prof Dr Raşit Kaya’nın bilimsel kariyerinden haberiniz yok mu ?

Beceremediniz: Her yıl düzenlenen Bahar Şenlikleri’nde binlerce ODTÜ’lünün o statta halen Devrim haykırışını susturamadınız.

ODTÜ direniştir. ODTÜ üniversitedir. ODTÜ bilimdir. ODTÜ dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasında birinci ligdedir.

Evet: ODTÜ’lü hocaların yetiştirdiği öğrencilerin karşılama töreni böyledir.

Bizim öğrencimiz haksızlığa göz yummaz, eşitsizliklere, adaletsizliklere karşı mücadele azmiyle doludur. Bilinci açıktır, çalışkandır ve niyeti bu zalim dünya düzenini değiştirmektir. Mesleğini de gayet iyi yapar.

İşinize gelirse.

ODTÜ hocasıyla, öğrencisiyle, taşeron işçisiyle ve bu kez Rektörüyle ülkenin onurudur.

ODTÜ dalga dalgadır. Yayılır. Her yer ODTÜ olur.

* * *

Hoş gelmediniz.

Ne bekliyordunuz? Yüzlerce öğrenci tutukluyken, üniversitelerin başına tüccarları yerleştirirken, üniversiteyi işletmeye çevirirken, ülkemizi savaşa sürüklerken, her yeri cezaevine dönüştürürken, devleti borca batırmışken, Türkiye sessiz mi kalacaktı?

Bu halk sizi götürecek.

Bu halk daha fazla padişahı kabul etmeyecek. 


Aralık 25, 2012, 08:18:39 öö
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Benim anlamadığım bir büyük elçinin arabasını yakıp hatıra fotoğrafı çektirip yakalananlar nasıl serbest bırakılıyor?

Benzer şekilde eylem başlığı altında okulun camlarını indiren, okulu yakan tiplerin öğrencilik yaşamına devam etmesine neden izin veriliyor.

Benzer şekilde bir rektörün evinin kapısını dinamitle patlatan, yabancı bir devletin görevli askerini rehin alan ve kendi devletini zor duruma sokan bir kişi nasıl kahraman ilan ediliyor.

Bu tip insanların tedavi altına alınması lazım kahraman ilan edilmesinden ziyade.

Türkiyeyi karıştırmanın, devletini ve milletini seven insanlarla kavga etmenin, devlet adamlarını ve askerini taciz etmenin Amerikaya ne gibi bir zararı vardı

Terörizm de ballandıra ballandıra anlatılabilirmiş kısacası. Benim bu tip insanları ve fikirlerini görünce kanım donuyor.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Aralık 25, 2012, 08:30:11 öö Gönderen: Masor1976 »


Aralık 25, 2012, 09:19:45 ös
Yanıtla #6
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 214
  • Cinsiyet: Bay

Benim anlamadığım bir büyük elçinin arabasını yakıp hatıra fotoğrafı çektirip yakalananlar nasıl serbest bırakılıyor?

Benzer şekilde eylem başlığı altında okulun camlarını indiren, okulu yakan tiplerin öğrencilik yaşamına devam etmesine neden izin veriliyor.

Benzer şekilde bir rektörün evinin kapısını dinamitle patlatan, yabancı bir devletin görevli askerini rehin alan ve kendi devletini zor duruma sokan bir kişi nasıl kahraman ilan ediliyor.

Bu tip insanların tedavi altına alınması lazım kahraman ilan edilmesinden ziyade.

Türkiyeyi karıştırmanın, devletini ve milletini seven insanlarla kavga etmenin, devlet adamlarını ve askerini taciz etmenin Amerikaya ne gibi bir zararı vardı

Terörizm de ballandıra ballandıra anlatılabilirmiş kısacası. Benim bu tip insanları ve fikirlerini görünce kanım donuyor.

Saygılarımla.



Sayın Harici ve yahut saygıdeğer Mason !

İnsanları birbirine düşürüp savaşlara ,nefrete , kine ,  milyonların ölümüne sebep olan o aşağılık politikacılar ne amaçla varsa,  o arabaları yakıp yıkan , dünya halklarının birleşmesi için can atan , protestosunu yapan ,  içindeki ümidi ve sevinci bir an olsun kaybetmeyen , yaptığı her şeyi iyi ve huzurlu bir dünyada yaşamak adına yapan o masum  öğrencilerde  o nedenle vardır .

Herkes ama herkes bir yoldadır . Yaşamadan asla göremez ve öğrenemez güzel olanı . Sevin ! sadece sevin ve çevrenizdeki milyarlarca farklı insanı olduğu gibi kabullenmeyi öğrenin artık  !




Sözler hakikat değildir ağızdan çıkan seslerdir. Hakikati öğrenmek için söze değil yaşamaya ihtiyaç vardır. Şems-i Tebrizi

« Son Düzenleme: Aralık 25, 2012, 09:26:38 ös Gönderen: Dor »
"Bu ıssız dağları, şükranlarını dile getirmeksizin terk edemezsin"


Aralık 25, 2012, 09:43:13 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

'AKP elini üniversiteden çek'

İstanbul ve Ankara'da öğretim üyeleri ve öğrenciler YÖK yasasına karşı yürüdü.


AA



 


İstanbul- İstanbul'daki Beyazıt Meydanı'nda bir grup öğrenci, Yükseköğretim yasa tasarısını ve geçen hafta ODTÜ'deki olaylar nedeniyle inceleme başlatan YÖK'ü protesto etti.

''Üniversite A.Ş'ye, YÖK yasasına geçit yok'' yazılı pankartlar taşıyan grup, İstanbul Üniversitesi'nin de yer aldığı Beyazıt Meydanın'na YÖK aleyhine sloganlar atarak toplandı. İstanbul Üniversitesi'nden çıkan bir grup da ''Asistan kıyımını durduracağız'' yazılı pankart ile gruba katılarak destek verdi.



BDP'li Erdoğan Kürkçü, Sebahat Tuncel ve Bağımsız milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in eylemci gruba, destek verdiği görüldü.

Grup, sloganlar attıktan sonra olaysız dağıldı.

 

'AKP Elini Üniversiteden Çek'

ODTÜ'de de bir grup öğrenci, yerleşkedeki olaylar nedeniyle inceleme başlatan YÖK'ü protesto etti. Hazırlık binası önünde toplanan protestocular, pankart açıp, sloganlar eşliğinde Fizik Bölümü'ne yürüdü. U 3 amfisine giren yaklaşık 100 öğrencinin, eylemi burada sürdürecekleri öğrenildi.

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü'nde toplanan binlerce öğrenci ve pek çok öğretim üyesi "AKP Defol, Yaşasın ODTÜ Direnişimiz, AKP Elini Üniversiteden Çek" şeklinde sloganlar atarak Sakarya Meydanı'na yürüdü.

Sakarya'da Eğitim-Sen Ankara Üniversiteler Fobisi ve üniversite öğrencileri adına basın açıklamasını Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBS) Öğretim Elemanı Dr. Özlem Albayrak yaptı. Bir süredir yüksek öğretim ile ilgili bir reform önerisini tartışıldığını söyleyen Albayrak, "Bu öneride demokratik ve katılımcı bir yapı kurarak eski YÖK rejimini ortadan kaldırma amacı vurgulansa da önerilen, eskisine kıyasla daha da merkezi ve antidemokratik bir yükseköğretim yapısıdır. Öğrencileri müşteriye, akademik ve idari personeli parça başı üretim yapan vasıfsız bireylere dönüştürmektedir" dedi.

Öneride, kısmen kaldırılan harçlara, özel ve yabancı üniversitelerin kurulması hedefinin eşlik ettiğine, üniversite kapılarının emekçilere ve çocuklarına kapatıldığını vurgulan Albayrak, şöyle konuştu,
"Yükseköğretimi düzenleme sürecine üniversiteler üzerinde kurulan bir baskı rejimi de eşlik etmektedir. Üniversitelere yapılan genel ideolojik ve yönetsel baskıların yanında, son dönemde ODTÜ'de yaşanan olaylar durumu daha da vahim kılmaktadır. Yapılan baskının çıplak şiddete dönüştüğü ODTÜ'de, üniversiteye ve unsurlarına dönük bir tehdit ortamı yaratılmış, bugün de ODTÜ'yü kınayan açıklamalar iktidardan destek alarak gündeme getirilmiştir. Akademik özgürlük sermayenin ya da siyasal iktidarların talepleri doğrultusunda akademik faaliyette bulunmak, puan toplamak için niteliksiz yayınlar yapmak değildir. Öğrencilerin düşünce, ifade ve protesto özgürlükleri üniversite ortamının ayrılmaz bir parçasıdır. Demokratik haklarını kullanana üniversite öğrencilerine yönelik farklı şehirlerde devam eden polis şiddetine, gözaltlıları ve tutuklamalar yoluyla öğrenim özgürlüklerinin ortadan kaldırılmasını kınıyoruz. Üniversite öğrencilerine özgürlük istiyoruz."

SBS öğrencisi Ömür Çağdaş Ersoy da "18 Aralık ODTÜ direnişinde yaşananlar AKP'nin bilim, öğrenci, akademi düşmanı yüzünü tüm çıplaklığı ile ortaya sermiştir. Başbakan'ın ODTÜ istilasından sonra adeta öğrenci avı başlatılmıştır. Öğrenci mücadelesi ODTÜ'de gerekli tokadı atmıştır. Bu yasayı da ait olduğu yere, tarihin çöplüğüne gömeceğiz" dedi.


25 Aralık 2012


ALINTI ...
Sayın Masor1976 
Alıntı
Terörizm de ballandıra ballandıra anlatılabilirmiş kısacası. Benim bu tip insanları ve fikirlerini görünce kanım donuyor.
  Lütfen elektrik sobasının voltajını yükselt , Isınırsın böylece . ;D

Saygılar ; Nerede SÖMÜRÜ VARSA ORADA İBLİS GÖREVDEDİR ...
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Aralık 25, 2012, 10:17:50 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Sayın Dor ben hariciyim.

Bu tip siyasi kavgalar neden Tıp fakültelerinde olmaz? Üniversitelerde eğitim almak yerine terörist yapılanmaların maşası olmayı seçenler, neden olgun yaşlara geldiklerinde siyasette veya iş yaşamında bir yerlere geldikten sonra o kutsal meydanlarda cam çerçeve indirip molotofla milletin malını yakma ritüelini yapmayı bırakıyorlar. Tamemen gençlerin delikanlılık çağında aklı bir karış havada olmasından istifade edilip istihbarat örgütlerince o ülkeyi karıştırmak için kullanılıyorlar. Bu güne kadar dünya üzerinde bu tarz yapılanmaların başarılı oldukları görülmüş mü? Diyelim ki Çin gibi bir ülkede başarılı olmuş, Çin'de özgürlük miting gibi kelimeleri telefonda konuştuğunuz an kapınızda polis gelip sizi işkenceye götürüyor. Hırsızın evi soyulmaz diye boşuna demiyorlar. Bu gün dünyaya yahudiler hakim. Kaç yahudiyi meydanlarda yürürken gördünüz? Yahudiler, meydanlara inenlere silah satarak ekonomik bir dev haline geldiler. Fransız ihtilalinde ne oldu insanlar sokaklara indi, arkasından 1.dünya savaşı patlamadı mı? Amerika bu savaşa girmeyerek en büyük halini almadı mı. Kaybeden yine meydanlara akan halklar oluyor.

Bana mı anlamsız geliyor bu yapılanlar yoksa ben mi malım?

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Aralık 25, 2012, 10:42:15 ös Gönderen: Masor1976 »


Aralık 25, 2012, 10:43:44 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Bu gün dünyaya yahudiler hakim. Kaç yahudiyi meydanlarda yürürken gördünüz? Bana mı anlamsız geliyor bu yapılanlar yoksa ben mi malım?


Sayın Masor1976 ; Üstadım akıllı birisin ve bana göre bir gün benim gibi 3 . Gözün açılınça gerçeği daha net görürsün.

YAHUDİ Kardeşlere gelince o insanlar SİSTEMİ öğrenmiş ve o sistemin mantığını çocukken beyinlerine işleniyor. Bizim gibi Ülkelerde adil bir paylaşım hadi ondan geçtik adam gibi bir iş imkanı yok .
Sürüyle çocuk dersane de dirsek çürütüyor .Hayırdır ne iş dediğinde de Ünüversite ye gireceğim diyor , bak sen girdikten sonra ne olacaksın;  okuyup Mühendis , Öğretmen vb .  sonra iyi bir iş bulacağım ve hayalimdeki yaşantıyı yaşayacağım diyor.

Bak sen İş buldu ve Ücret 1000 tl  ??? Sonuçta tüm hayatımız bir Öteleme ile geçiyor ve HAYAL kurarak . İşte anladığım o YAHUDİ  sistemde ne gerekiyorsa onu almış ve AKLI kullanmış senin Ülkenin akıllıları da ben bu halkı nasıl kendime muhtaç ederim diye akıl üretmiş .
Son söz TÜRK ' ün Türk'den başka düşmanı yoktur ;onlar kendi kendilerini yok etmesini çok iyi bilir .   :'(

Saygılar

audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
5 Yanıt
4492 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 06, 2007, 05:32:34 ös
Gönderen: Supeluta
2 Yanıt
4703 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 20, 2011, 02:19:08 ös
Gönderen: hakan_34_06
0 Yanıt
2436 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 09, 2009, 11:58:23 öö
Gönderen: Mozart
12 Yanıt
7772 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 09, 2011, 10:49:13 ös
Gönderen: Tij
2 Yanıt
2930 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 01, 2012, 09:50:42 ös
Gönderen: NOSAM33
6 Yanıt
3564 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 17, 2012, 05:10:14 ös
Gönderen: günışığı
5 Yanıt
3411 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 18, 2012, 01:28:54 öö
Gönderen: Masor1976
12 Yanıt
5346 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 10, 2012, 11:28:02 ös
Gönderen: Alşah
0 Yanıt
2402 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 13, 2013, 02:00:58 ös
Gönderen: Etimolog
0 Yanıt
1382 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2015, 04:29:43 öö
Gönderen: MEDUSA