Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Din üzerinden özgürlük yaratılamaz...  (Okunma sayısı 2056 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 21, 2008, 11:35:32 öö
  • Ziyaretçi

Dinler; toplumsal hareketlerin zihne ve daha sonra da yaşama yansıtılmış biçimleridir.
Tanrısal kavramlar; yeryüzünden gökyüzüne, oradan yeniden yeryüzüne aktarılırlar.
Böylece topluma yeni bir şekil verilmek istenir.
İslam dini ve Hıristiyanlık bu alanda başarılı olmuş akımlardır.
Gel gör ki kaynağını Tanrısal düzene dayayan din sistemi; derhal değişmez kalıplar oluşturur.
Bu katılaşmış ve şekli belirlenmiş kalıplar dışına çıkmak da dinin dışına çıkmak olarak algılanır ve çıkanlar da cezalandırılır.
Önceleri akıldan yansımalar taşıyan dinler; kurumlaştıktan sonra aklı dışlar. Bunun yerine inancı oturtur...
İnanç, akıl ile açıklanamaz.
İnançlı olmak, toplumsal yaşamın dayattığı zoraki bir tercihtir. Bu tercihte, insanoğlunun bilinmeze duyduğu ilgi ve bilinmezden korkması da etkili olmaktadır.

ÖZGÜRLÜK NEDİR?
Özgürlük; insanoğlunun doğaya egemen olmasıdır. Bunun için aklını ve deneylerini kullanıp dünyanın efendisi haline gelmek gerekir. Böyle olmasa idi; insanlık; hayvanlar aleminin içgüdüyle davranan bir parçası olarak kalırdı; belki de yok olurdu.
İnsanoğlunun bilinçli biçimde doğayı değiştirme ve ona hükmetme eylemi; onun özgürleşmesi olmuştur.
Gelişen toplumsal yapılar içinde; devletler ortaya çıkmış; yönetici tabaka ile yönetilen geniş yığınlar oluşmuştur. Toplumsallaşma ile birlikte özgürlük; toplumsal alana daha fazla yakınlaştırılmıştır.
Bugün de özgürlüğü; kişinin ekonomik ve sosyal alanda kısıtlamalardan kurtularak yaşaması gibi tanımlamak mümkündür. Gel gör ki her toplumsal sistem; bir düzen üzerinde yükselir. Bu yüzden özgürlükler ile kurulu düzen arasında otomatik bir bağ da vardır.
İnsanoğlu; kurulu düzene bağlılığını azaltan gelişmeleri de özgürlük mücadelesi gibi görmektedir.

DİNLER ENGELDİR...
Dinler; kurumlaştıktan sonra katı şekillerden ibaret değişmez yapılar haline gelirler. Bu yüzden de düzenin devam ettirilmesinde birinci derecede araç olarak kullanılırlar. İslam dünyasında din; şeriat adı altında formüle edilmiştir. Şeriat; feodal yaşam biçiminde konulmuş hukuk kurallarıdır. Bu kurallar; Kuran'a ve hadise dayandırılırlar. İşin içine ortaklaşa oluşturulmuş toplumsal değerler (icma-yı ümmet) ve alimlerin yorumları (kıyas-ı fukaha) da sokulur ve böylece bir hukuk sistemi oluşturulur.
Bu hukuk sistemi, kendisinin Tanrısal olduğunu kabul ettirir. Örneğin; toplumun en baş yöneticisi olan padişah; 'zıllullah' yani 'Allah'ın yeryüzündeki gölgesi' olduğunu söyler ve şeriat sistemi de bunu onaylayıp korur. Böyle olunca da toplumdaki özgürlük istekleri; Allah'ın iradesine karşı gelmek gibi olur. Osmanlı Devleti'nde düzene karşı çıkanların genellikle mülhid ilan edilerek yok edilmelerinin gerekçesi budur.
Batı dünyasında egemen olan Hıristiyanlık'ta da papalar ve krallar, kendi egemenliklerini Allah'ın isteği ve iradesi gibi göstermişler; toplumu böylece boğmuşlardır.
***
Sosyal tarihe biraz ilgi gösterenlerin bildiği gibi; insanlık tarihi; bir yerde dinlere ve dinleri kullanan egemenlere karşı verilen mücadelelerin tarihidir. Bugün; Türkiye'de yaşanan mücadele; aslında bu eski çatışmanın yeniden canlanmasından başka şey değildir.
Geçmişin padişahları ve halifeleri nasıl kendi despot yönetimillerini Allah'ın isteği olarak göstermişlerse; günümüzün tutucu siyasetçileri de kendi isteklerini Allah'ın birinci emri gibi sunmaktadırlar. Türban meselesi; özünde budur. Türban gibi katılaştırılan bir sembolü; özgürlüklerin 1. maddesi yapmak; özgürlük alanını açıkça çürütmektir. Bu sembol veya katı giysi üstünden özgürlük yoluna çıkmak mümkün olamaz.
***
İşin kötü tarafı belli olmuştur:
Türkiye'de gazeteleri ve televizynları kapatan aydınlar; dinsel talepleri özgürlük alanının bir parçası ve hatta temeli saymaya başladılar. Bu yönelim; gerçek özgürlük açılımlarını yok etmek üzere tasarlanmıştır.
Türbanlı kadınların, çalışma alanlarında insafsızca sömürüldüğü bir gerçektir.
Bu insanlar; emeklerinin değil türbanlarının mücadelesini yapar hale getirilerek sömürülmeleri yolunda pasifleştiriliyorlar. Türban; sömürüyü örterek; özgürlük alanının bir parçası ve hatta temeli saymaya başladılar. Bu yönelim; gerçek özgürlük açılımlarını yok etmek üzere tasarlanmıştır. Türbanlı kadınların, çalışma alanlarında insafsızca sömürüldüğü bir gerçektir. Bu insanlar; emeklerinin değil türbanlarının mücadelesini yapar hale getirilerek sömürülmeleri yolunda pasifleştiriliyorlar. Türban; sömürüyü örterek; özgürlük alanının önüne set çekiyor.

Bir kez daha hem akademisyenleri hem de sivil aydınları uyarıyorum:
Din üzerinden özgürlük alanı açmaya kalkışmak; dinsel dogmaları topluma giydirmek ve yedirmek demektir.
Bırakın din kendi yerinde kalsın; toplumu da akıl yönetsin...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
5 Yanıt
4123 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 06, 2007, 02:12:31 öö
Gönderen: Itzhak
0 Yanıt
3491 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 06, 2007, 06:49:20 ös
Gönderen: Genius Loci
7 Yanıt
7435 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 20, 2015, 09:09:10 ös
Gönderen: Eagle35
1 Yanıt
4852 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 12, 2012, 06:48:22 ös
Gönderen: yazbenide
7 Yanıt
9681 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2012, 12:46:38 öö
Gönderen: CAMPANELLA
0 Yanıt
4092 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 03:14:05 ös
Gönderen: ZAMAN
1 Yanıt
3575 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2011, 02:29:14 ös
Gönderen: Pagan
4 Yanıt
4603 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 01, 2011, 12:21:57 ös
Gönderen: baron
Kant ve Özgürlük

Başlatan ZAMAN Felsefe

0 Yanıt
10203 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2011, 12:14:08 öö
Gönderen: ZAMAN
4 Yanıt
2338 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2015, 12:57:49 ös
Gönderen: Risus