Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Fedakarlık  (Okunma sayısı 3398 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 01, 2007, 11:59:13 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Daha doğduğumuz anda başlar fedakarlıklarımız. Anne rahmindeki o muhteşem ortamı bırakıp dünyaya gelmek, ilk fedakarlığımızdır aslında. Büyümek ise ikinci fedakarlığımızdır. Sadece yemek, içmek, altına yapmak, gaz çıkarmak, biraz gülmek, bol bol ağlamak ve anne-babamızı deli etmekten başka hiçbir "sorumluluğumuzun" olmadığı o ilk günleri geride bırakıp büyümeye başlamak...
İlk ayımızı doldurmadan bile büyüklerimizin bizden beklentileri başlayıverir. Oysaki, ne kadar çok beklenti içine girilirse, hayal kırıklığına uğrama ihtimali o kadar artar.
2 yaşındayken en büyük fedakarlıklarımızdan birini yapmamız beklenir, kendimizden bir parça olduğuna inandığımız "kaka"mızı vermemiz gerekmektedir. Anaokulundayken öğretmenimiz bütün etkinliklere katılmamızı, sessizce oturup sadece onu dinlememizi bekler. İlkokul, ortaokul ve lisedeyken öğretmenlerimiz yalnızca derslere konsantre olmamızı; ailemiz ise bir yandan sosyal hayatımızda aktif olmamızı, diğer yandan ise iyi bir karne getirmemizi ister. İyi bir meslek sahibi olabilmek için üniversite hayatımız ödev-sunum-final ve tezlerle geçer. Sıra gelir, evlenip yuva kurmaya. Evliliğin, aynı evi hatta aynı hayatı bir başkasıyla paylaşmanın gerektirdiği fedakarlık ve sorumluluk anlayışının önemi tartışılmaz. Ama hayatımızın fedakarlığını, çocuğumuzu doğururken yaptığımız düşüncesindeyim. İçimizdeki varlığı, kendi bedenimizden bir parçayı, en önemli ve değerli varlığımızı "serbest bırakmamız" kolay olmasa gerek. Bize tamamen muhtaç minicik bir bebekken, kendi otonomisini kazanmasını görmek, büyümesini ve yetişmesini izlemek, 20’li yaşlara geldiğinde senelerin ne kadar çabuk geçtiğine hayret etmek ve üniversiteye ve/veya yaşamaya yurtdışına gitmek isteyen o minicik bebeğimizi yeniden serbest bırakmak... İçimiz kan ağlasa da, onun geleceğinin daha iyi olacağını bildiğimiz için gitmesine izin vermek, onu en fazla birkaç ayda bir görmeyi kabullenmek...
Belki de en zoru "Kidane"ın fedakarlığıydı; "Vas, Vis et Deviens! (Git, Yaşa ve Ol!) "Bir Şans Daha" filmini seyretmek zorundasınız! Bir annenin, çocuğunun hayatını kurtarmak için kendini nasıl bir çıkmaza soktuğunu, kalbi tam tersini söylerken 9 yaşındaki çocuğuna nasıl "Git!" dediğini izlemek, empati yapmak ve duygulanmak zorundasınız... Anne sevgisinin yaratabileceği mucizeleri, fedakarlığın varabileceği boyutları görmek zorundasınız.


Şubat 01, 2008, 01:56:05 öö
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 130

Feda etmekte olması gerekende isteklice yapıldığında anlam buluyor. zorla feda etmek, zorla olması gerekeni yapmak ancak geçiştirilmiştir. fakat isteyerek yapılan feda ve olması gereken; anlamlandırılmış şekliyle yerini bulur.
ama hayat bu ya vatanını satan da bu ülkede söve söve askerlik yapmış. sevmeyerek sırf olması gerektiği için. bu fedakarlık değildir. bu olumlu tarafından olması gerekende değildir. bu olsa olsa yapılan işin ruhsuzca, anlamsızca geçiştirilmesidir.
__________________
Bu ülkede kimse satranç oynamayı bilmez.Bu millet kaderini zar atarak belirler.


Şubat 29, 2008, 01:38:35 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Kadinlar kadar biraz da erkekler fedakar olabilse. Kadinlar kadar demek belki cok sey istemek olabilir vakia. Yarisi kadar olsalar o bile yeter...



Muhabbetle


Şubat 29, 2008, 04:26:50 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 202
  • Cinsiyet: Bay

Erkeklerin fedakarlıklarıyla yazının bir alakası olduğu inancında değilim ben. Söz konusu insan. O halde bende kadınların güce tapma iç güdüsünü ortaya atayım ve bunu biraz da bencilce yapmak istiyorum.

Fedarlık beklenen karşı cinsten en başta güç beklenmekte. Zaten erkeklerin sağladığı güç bence en büyük fedakarlıktır. Öyle değilmidir ki! Şaşaa kokan gecelerde, erkeğin verdiğiyle başkalarına hava atmayı en iyi yapanlarda kadınlardır!

Muhabbetle!


Şubat 29, 2008, 05:25:00 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Kadinlar kadar biraz da erkekler fedakar olabilse. Kadinlar kadar demek belki cok sey istemek olabilir vakia. Yarisi kadar olsalar o bile yeter...



Muhabbetle
Bazen kadın erkek kutuplarına çeksekte bazı mevzuları, Sevgili Kırlangıç' a katılıyorum... Fedakarlık sanki kadına özgü gibi anlaşılıyor, örneklerimiz bile kadınlar etrafında dönüyor. Fedakar olmak insan olmak ile alakalıdır fakat erkekler neden kadınlar kadar fedakar olamıyor?


Şubat 29, 2008, 05:51:48 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Erkeklerin fedakarlıklarıyla yazının bir alakası olduğu inancında değilim ben. Söz konusu insan. O halde bende kadınların güce tapma iç güdüsünü ortaya atayım ve bunu biraz da bencilce yapmak istiyorum.

Fedarlık beklenen karşı cinsten en başta güç beklenmekte. Zaten erkeklerin sağladığı güç bence en büyük fedakarlıktır. Öyle değilmidir ki! Şaşaa kokan gecelerde, erkeğin verdiğiyle başkalarına hava atmayı en iyi yapanlarda kadınlardır!

Muhabbetle!
Sn. Isleo, acaba güce tapan kadınlar mı erkekler mi? Eğer kadınlar güce tapmış olsalar idi en önemli noktalarda erkekler değil kadınlar olurdu. Çünkü bir kadın bir şeyi kendisine hedef olarak belirlerse, onu alana kadar ilerler. Eğer ben güce tapmış olsa idim, kendi yolumda ilerlemek yerine, anbiyane olacak ama zengin bir koca bulur bir elim yağda bir elim balda yaşardım...
« Son Düzenleme: Şubat 29, 2008, 05:56:49 ös Gönderen: blossom »


Şubat 29, 2008, 05:54:52 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Kaçırmışım Sn. Isleo (nasıl oldu bende anlamadım), sanırım siz başka bir "kesimi" kastediyorsunuz. Erkeğin verdiği ile hava atacağıma yerin dibine girerim daha iyidir. Verdikleri ile kadınlarına hava atma iznini veren erkeklerin zevkine, kültürüne ve erdemliliğine şaşarım!

Selametle!